mihenk yazar profili

elde olmayan nedenlerle edinilemeyen sevginin, beklentinin, hayallerin ya da sahip olunan çok değerli bir hayatın veya kişinin kaybıyla yaşanan kırgınlık halidir yas. bu haldeyken beden tüm heveslerine kısa bir süre ara verir, yeni heyecanlara yüz çevirir.
yas, ayrıca insana robot olmadığını hatırlatan ruhsal bir yetidir. olması gereken yerde yerinde ve kıvamında yaşanmazsa kişiyi kendine, olması gerekenden fazla yaşanırsa da kişiyi insanlara yabancılaştırır.

illa da olacak diye peşinde koşmadığın, iyi ya da kötü beklenmeyen tecrübelerin hayat boyu farklı şekillerde karşına çıkması durumu.

tanıdığınız herkesin gözünde fazla entelektüel görünmenize sebep olacak, ama sağlam network kurmazsanız yeterince kazandırmadığı için size kendinizi herkesten fakir ve aşağı görmenize sebep olacak uzmanlık alanı.

arapça kökenli siyah, kara anlamına gelen kelime. diğer birkaç anlamlarından ikisi de akıl dışı olan, tutku. sadece bu anlamlarına bakılarak dahi bir kişiye duyulan tutkulu aşka niçin sevda denildiği de anlaşılır.
birisine tutuldu mu insan gözüne bir karanlık düşer. ondan başkasına kör olur gözler. başka her istikamet karanlıktır. sevdiğinden de ışık göremeyince dipsiz "kara" bir deliktir insanın kendini bulduğu. içinde olduğu bu halin "akıl dışı" olduğunu bile bile bu "tutkuya" teslim eder kendini. acısı da vuslatı da ayrı bir bağımlılıktır. biraz içinde bağımlılık da taşır sevda. belki de bu nedenle böylesine tutku dolu hissin adına kara anlamında sevda denmiştir. çünkü bağımlılık, bir insanın penceresiz, kapısız, karanlık bir odada hapsolmuş, oradan ve o andan başka bir hali bilmeyen ve istemeyen halidir.

bir dönem doğulu görünmeyeceğiz kaygılarıyla kişilerin "allah yücedir, o'ndan başka ilah yoktur" demek yerine, kendi kültürel kodlarından uzak kelimelerle allah'ı birleme ifadeleri. ezanda "allahu ekber, la ilahe illallah" kısmının eğreti türkçe çevirisi.

özellikle yaşadığı kültür içerisinde farklı kültürlerle karşılaşarak büyütülmemiş, üstüne üstlük bu süreçte ailesinden diğer insan gruplarına dair ötekileştirici yargılamaları çokça duymuş bir kişinin, önünde sonunda farklı birisiyle karşılaşınca elindeki verilerle ona ötekileştirici muamele etme şekli.

eski güzel anıların bir anda hatırda canlanmasına ve hoş bir tebessüme neden olur. bir araya gelip biraz sohbet etme imkanı bulunduğunda, herkesin eskiden kardeş misiniz diyecek kadar sizi birbirine benzettiği günlerin artık çok geride kaldığı farkedilir yavaş yavaş. siz bambaşka bir pencereden o ise bambaşka bir pencereden bakıyordur artık. sizi çokta rahatsız etmeyen şeylerden onun rahatsız olduğunu, sizin de onun çokta önemsemediği bir dünya derdin içinde boğuştuğunuzu farkedersiniz sohbet ilerledikçe. artık harika bir gençlik edinmenizi sağlayan o güzel anıların verdiği ortak lezzeti şimdiki buluşmalarınızın hiçbirinden almazsınız. o zaman anlarsınız ki her şey zamanında farklı ve güzel. o zaman eski dosta neden eski dost denildiğini anlarsınız. eskide kalmıştır artık o dostluğu anlamlı kılan her şey.

boş, beleş, gevşek olmayı sevmeyen ve böyle olanları da pek takdir etmeyen kişinin büründüğü hal. ciddiyet kişinin sahip olduğu karaktere göre kötü ya da iyi anlamda karşılanabilir. insan ilişkilerinde pek sınır ve usülü gözetmeyen insanlar için ciddiyetli insanlar çok kasıntı ve sıkıcı gelebilirler. öte yandan hayat prensipleri olan kişiler için ciddiyetli insanlar olmazsa olmazdır ve hayatlarında bu tarz insanları tutmaya özen gösterirler. ciddiyetli kişiler kasıntı birisi olmaktan ziyade, her şeyi yeri ve zamanına göre yaşamayı tercih ederler. orta halli olmayı beceremediklerinde iş kasıntılık ve gereksiz kuralcılığa kadar gider.

hıristiyanlık dininin baba-oğul-kutsal ruh üçlemesine verilen ad. trinity üçleme anlamında kullanılmaktadır. hıristiyanlık inancındaki üçlü birliği temsil eder. üçlü birlikten anlaşılan tanrı olarak baba, isa olarak oğul ve kutsal ruhtur (bkz: kutsal ruh). akide gereği tanrıya inanan oğula ve kutsal ruha da inanmalıdır. bu üçlemeye inanmayan tam iman etmiş sayılmaz.

ileri seviyesinde, en iyisini yapmayı isteme gayreti içerisinde devamlı olarak (bkz: erteleme hastalığı)na tutulma riski taşıyan bir karakter türü.

islam'da allah tarafından gönderilmiş peygamberlerden birisi olarak kabul edilen, kur'an'da meryem suresinde doğumuna dair detayların anlatıldığı, hristiyanlık'ta ise meşhur baba-oğul-kutsal ruh üçlemesinde (bkz: trinity) tanrı'nın oğlu olarak kabul edilerek kendisine tanrısallık atfedilen isim. hristiyanlıktaki tanrı'nın oğlu olması meselesi maddi anlamda bir baba oğul ilişkisi gibi anlaşılmamalıdır. tanrı'nın kendi ruhundan üflediği ve bu nedenle kendinden bir parça taşıdığı gerekçesiyle hristiyanlıkta, isa'nın hem beşeri bir yanının hem de tanrısal bir yanının olduğuna inanılır. mezheplere göre isa'nın tanrısal yönüne ve doğumuna dair yorumlar farklılık göstermektedir (bkz: hristiyan mezheplerinde hz. isa'nın doğumu ve tanrısallığı).

kişinin yaşadığı hayat içerisindeki anlam arayışında, olmuşlar, olmakta olanlar ve olacakları ve ayrıca yaşadığı mekanı (dünya, evren) göz önünde bulundurup bunda bir düzen olduğuna ve bu düzenin de mükemmel bir varlığın ancak idame etmesiyle sağlanmış olabileceğine dair (bkz: tanrı'nın varlığına dair kanıtlar) geliştirilmiş inanç. ve bu inançla birlikte takip eden ibadet ve ritüeller bütünü. günümüzde genelde dini birikim sorgusuz ailenin yaşam kodlarından miras alındığı için, tanımın başında bahsettiğim ilk cümle her kişinin din algısında aktif olarak kendini göstermeyebilir.

genelde kitaplığımda kesinlikle olmalı demediğimiz kitapları ya da düşük bütçeli ya da çalışmayan birisi için çok yüksek fiyatlı olan kitapları okuyabilmenin avantajlı bir yolu. özellikle yabancı dil kitaplara borca batağa girmeden ulaşımı kolaylaştıran yöntem.