sevda

gönül verene gönül vermektir.
-
sevdiğinin nazını değil,
kahrını çekmektir sevda…
onunla bir ömür değil,
onun için bir ömürdür sevda…
eline el değmesini değil,
gölgesine gölge değmesini kıskanmaktır sevda…
yürürken dikenli yollardan darağacına,
son dileğinde onu görebilmeyi istemektir sevda…
yani demem o ki;
herkesin harcı değildir sevda...

mevlana.

etkileyici bir yasmin levy şarkısı.

ar. - kara safra, melankoli, eski tıbba göre insanı oluşturan dört maddeden biri.

kızım olursa vereceğim isimdir birde soyismi "gerçek" olan bir kısmet bulursam kendisine tam harika süper olur.
bkz: sevda gerçek bence guzel isim soyisim uyumu.

kuşun kanadında, ürkütürsen tutamazsın..

nükhet duru'nun çok güzel yorumladığı bir şarkıdır.

"saçların alev gibi, gözlerin rüya gibi,
güzelsin hayallerde özlenen cennet gibi,
ne kadar gizlesem de ne kadar yok desem de,
hayalin dünkü gibi yaşıyor gözlerimde,
sevdaaa sevdaaa unut onu dinsin gönlünde fırtına,
sevdaaa sevdaaa değmez ona ağlamaya..."

biz bu sevda denilen şeyi tam olarak ne zaman sırtımızda yük gibi değil de göğsümüzde bir çiçek gibi taşıycaz.

bu sevdalar boşuna lee bu sevdalar boşuna...

azı da çoğu da zararlı olan insan kaynaklı uyuşturucu.

"ve sevdâ darağacında,
elimi çeksem senden olacağım,
çekmesem kendimden..."
-cemal süreya.

bu benim ki sevda değil.

kuşun kanadında
ürkütürsen tutamazsın
ökse ile sapanla
vurursun da saramazsın

uğruna kurşun atılıp kurşun yenen ama yeri geldiğinde en ufak engel görünce kaçınılan saf duygu.

ne kadar yazarsak yazalım ortak bir düşüncede buluşamayacağımız ama herkeste bazı güzel bazı acı anılar bırakandır sevda. bence acıyla sevginin iç içe geçmiş halidir sevda.

esmerin tadı, canımız nükhet duru'muzun 1985 yılında çıkardığı albümünün açılış parçasıdır sevda...
sözleri pembe saçlı ve ölümsüz ve çılgın kadın aysel gürel'e müziği ise attila özdemiroğlu'na aittir.

sevda şarkısı çok sevmiş, hala da sevmeye devam eden bir kadının kendi ile dertleşmesi, kendi kendine telkinidir.
unut onu der, dinsin gönlünde fırtına, bilir çünkü değmez ona ağlamaya...
en sevdiğim nükhet duru şarkısıdır, ceylan ertem ile beraber söyledikleri hali de gerek kullanılan enstrümanlar, gerekse yorum olarak çok güzeldir. sakin sakin delip geçerler sizi efendim demedi deneyin.
günümüzde her şeyin böylesine abartıldığı bir dünyada aşk acısını bu kadar nahif şekilde çekip de bunu bize bu duygularla geçirebilmek neresinden bakarsanız bakın kolay bir şey değildir.

insanlar çok sevebilirler, karşılığında çok güzel de sevilirler belki. bazen de çok sever ama ne yapsalar da sevilmezler.
rica edeceğim bu şarkıyı çok sevilip sevilmediğiniz o mutsuz, o bedbaht, o dibe vurduğunuz zamanlarda dinlemeyin sadece.
bu şarkı bize her şartta ve durumda güzel kalabilmeyi öğretir sayın dinleyen.
sevilmezsiniz belki ama hatırlandığınız sürece güzel hatırlanırsınız.

şimdi yavaşça bırakın o hüznü yerine, onun yerine güneşli güne bakın, pastırma yazı var dışarıda, kuşlar, çiçekler, böcekler... hem belki yeni bir sevdaya çıkıyordur yollar kim bilebilir?

elbette ki sizin için hem tek başına söylediği bu halini;

hem de ceylan ertem ile olan bu halini iletmekten onur duyarım ben.


iyi dinlemeler olsun efenim...

ne güzel bir kelime, bir isimdir. lisedeki hoşlandığım kızın adıdır aynı zamanda.

hastayım derdim senin şu sevdana..
merhametin ne zaman gitti?
kendini bu kadar mı kaybettin de hayatta ki tek dostunu üzdün?
bu kadar mı büyüyemedin de eşine hayatı zindan ettin?
bu kadar mı acı çektirmen, ölmekten beter etmen gerekiyordu be arkadaşım söylesene??
ağlamaktan helak oldugumda bile öylece dururdun. sen hep izledin.. üşürken bile.. şimdi gidişimi izle bakalım..
senin hep kafan yerinde degildir zaten ne zaman oldu ki? hep bir bahanen vardır. asla o anda tepki gösteremezdin. gidiyorum artık ne zaman farkında olup tepkini verebilirsin bilemem. aynen anlıyoruz zaten paran yok kafanda yerinde degil. bırak bu işleri
sana kolay gelsin!

"sevgi" sözcüğüyle alakası yokmuş gibi görünen sözcük.

arapçada sawdā kara "safra", "melankoli", "akıl dışı arzu", "tutku"; āswad ya da esved "siyah", "kara" anlamında.

hipokrat'a göre melanḥolia/sevda/kara safra, vücudumuzdaki 4 sıvıdan biri idi, bir karaciğer salgısı idi çünkü; o zamanlar karaciğerin duyguları yöneten organ olduğu düşünülürdü.

böyle kelimeli kökenli başlıkları seviyorum.
henüz sevda aşamasında değiller.
ama bir gün sevdaya dönüşür mü? dönüşebilir değil mi? mümkün yani.
o hâlde sevdanın yolu sevgiden geçiyor diyebilir miyiz?

sevda köken itibarıyla arapça kökenli bir kelime ve tek parça. yani ek falan almamış. 'sev' köküyle alakası yok.
zaten türkçe kaynaklarda da 'sevda'ya daha sonra rastlanıyor.
sevgi ise türkçe bir kelime.

fakat bu iki kelime arasında bir bağ olmalı, kökenleri farklı olsa da sevgi ile sevda arasında bir şeyler olmalı,sevmesinler mi birbirlerini, kavuşmasınlar mı?
diyerek dili yaşatan toplumumuzun sesi olan tdk, benim de sesimi duymuş olacak ki şu tanımı yapmış sevda kelimesi için: güçlü sevgi, aşk.

bi kanım kaynadı tdk'ya. seviyorum diyebilir miyim? belki. ama sevda?
bu akıl yürütme işi saçma bir yere gidiyor.

bu tanımı normal sözlük mobil uygulamasına ithaf ediyorum.

unutmadan kaynağım olan nişanyan sözlük mobilde arayüzünü değiştirmiş.*
ilgililerin dikkatine..

bir de şarkı gelsin. o da uygulamaya tabii ki:*

karşılıklı olsa bile her sevda yerine ulaşamaz. dünya denen meret insanı o kadar yorar ki başka bir şey yaşamaya mecalin kalmaz.