milenyumyazar yazar profili

milenyumyazar kapak fotoğrafı
milenyumyazar profil fotoğrafı
rozet
karma: 404 tanım: 12 başlık: 0 takipçi: 21

son tanımları


söylenmesinden zevk alınan kelimeler

türkçe: müşkülpesent
almanca: straße
latince: sternum
devamını gör...

tony soprano

izlediğim en iyi dizinin en iyi karakteri... gövde yapısından yarı cahilliğine, gaddarlığından bencilliğine her şeyiyle tam bir patron figürüdür.
devamını gör...

içimizdeki şeytan

türkiye'de roman okuyan insanlar ikiye ayrılır. birincisi senaryosal roman okuyanlar, ikincisi edebi roman okuyanlar.
kürk mantolu madonna senaryosal bir kitaptır. ağır düşünceler barındırmaz, yenilir yutulurdur. bir olay akışı içinde sürüklenip gideriz. bize haz veren senaryonun şaşırtıcı oluşudur.
içimizdeki şeytan ise daha çok edebiyatın kendisinden hoşlanan insanların kitabıdır. felsefe ve senaryonun birleştiği bu kitapların okunması nispeten zor olsa da bizi aydınlatıcı düşünceler barındırır ve bize düşünsel hazlar verir.
türkiyede ise en çok (oğuz atay popülaritesi hariç) senaryosal kitaplar okunur. bu sebepten kürk mantolu madonna en çok okunan kitaplardan biridir. öyleyse bir insana sabahattin alinin hangi kitabını daha çok sevdiğini sorarak okuma zevki hakkında iyi bir öngörü edinebilirsiniz.
devamını gör...

yazar olmanın dezavantajları

birincisi bariz bir şekilde parasızlık. ikincisi bütün sanatçıların ortak noktası olan, üretilen eser ve gerçeğin birbirine girerek insanı delirtmesi
devamını gör...

film önerileri

bu gün aslında dündü... senaryo matematiği ve verdiği mesajla harika ötesi bir filmdir.
devamını gör...

başarıyı engelleyen faktörler

sürekli düşünmekten ve mükemmel olamayacağı korkusundan eyleme geçmemek
devamını gör...

değerli bir insan olabilmek

bir tablo, sanayide değersizdir fakat sanat galerisinde milyon dolar eder. insan da böyledir. doğru ortamlarda bulunursanız değerlisinizdir. değilseniz duvar süsü
devamını gör...

bazı insanların emeksiz sahip olduğu şeylere çabalamak

bir yere ne kadar hızlı çıkarsan, o kadar hızlı inersin demişler. bırakın emek verdiğiniz iş zaman alsın. başardığınızda artık yeriniz çok sağlam olmuş olacak.
devamını gör...

türk dizilerindeki gerçekçi olma takıntısı

aslında bütün yazınsal eserler zaten gerçeğe temas eder ya da etmelidir. en uç bilimkurgu hikayeleri bile bize bir mesaj vermeye çalışır. burada karıştırılan gerçek ile gerçekçi arasındaki ayrım.
biz yazarlar gerçeği yazmaya çalışırız. yaşadıklarımızı, anların içindeki şiirselliği görmeye çalışırız. bir gaz lambasına bakıp hiçbir şey hissetmemekle, lambadan titreyen alev üşüyor demek bir yazarla bir insanı ayıran farktır. öte yandan hiçbir senarist gerçeğin kendisi kadar saçma ve ilginç şeyler yazamaz. bizler tanrının yazdığı senaryolardan alt senaryolar üretmeye çalışan insanlarız. gerçek en ilginci, en etkileyici, en içimizden olandır. gerçekçi ise varsayımdır ve tatsızdır.
devamını gör...

yazarların ünlü olmak istediği sektör

yazarlık
devamını gör...

mutluluk

herkesin arayıp durduğu, üzerine kara kara düşündüğü o şey... bir yanılsama olarak mutluluğu sürekli aramayız. mutluluk yalnızca mutsuz zamanlarda aklımıza gelen bir şeydir. mutlu olduğumuzda zaten mutluyuzdur ve herhangi bir isyanımız yoktur. öte yandan mutluluk çoğu zaman bir an ya da anı halidir. farkında olduğumuz bir şey değil, anımsadığımız bir şeydir. 17 yaşımdayken çok mutluydum. ne 18 yaş sorumluluğu ne 16 yaş sorumluluğum vardı. ama şu an o yaşıma geri dönsem eminim birçok mutsuz an yaşamışımdır. fakat sadece mutlu anlarımı hatırlıyorum ve o zamanlar çok mutluydum diyorum. öte yandan her birimiz biyolojik bir organizmayız. bunun sonucu olarak yemek yemek, uyumak, aile(sürü) içinde olmak, güvende olmak, cinsellik vb. bütün olaylar bizi mutlu eder. bunlar yaşamsal faaliyetlerdir ve neredeyse bütün canlılar bunları gerçekleştirir. mutluluk adında ön bilgiler alındıysa, şimdi onu psikolojik olarak ele alayım.
bana göre insan iki durumda mutlu olabilir;
1)tamamen kendisi olduğunda
2)tamamen başka birisi olduğunda
insan tamamen kendisi olduğunda, kendisidir. uzman olduğu ya da sevdiği işi yaparken, annesinin dizinde yatarken, en sevdiği grubun konserindeyken ya da kendi isteğiyle zevk alarak yaptığı herhangi bir şeyi yaparken tamamen kendisidir. tamamen kendimiz olduğumuzda psikolojimize pozitif olarak geri yansır.
tamamen kendimiz olmadığımızda ise, başka bir karakterizdir. bu bir kitabın, filmin, dizinin ya da tiyatro oyununun karakteri olabilir. bir sanat tüketirken, genelde baş karakterle bazen de yan karakterlerle derin empati kurduğumuzdan, o karakterlere dönüşürüz. kitabı bırakana, filmi bitirene kadar kendi hayatımızdan çıkıp başka bir hayat yaşarız. bu da psikolojimize pozitif olarak geri yansır.
öte yandan yaşam mücadelesinde mutlu olmayı da şöyle tanımlayabilirim. o gün evdesiniz ve hiç dışarı çıkmayacaksınız. ve müzik dinliyorsunuz diyelim. en sevdiğiniz müzikler de olsa çok mutlu olmadan normal bir şekilde dinler sonunda kapatırsınız. fakat o gün bir işiniz var ve hazırlanırken müzik dinliyorsunuz. böyle bir durumda müzik çok daha hoş bir hale gelir. öyle ki kendi açımdan bazen buluşmalarıma geç kaldığım bile olur. müzik aynı müzik, siz aynı siz peki değişen ne? değişen şey sizin mücadele halinde olmanız. eğer bir mücadeleniz varsa kendinizi ödüllendirme maksatlarınız daha anlamlı daha güzel hale geliyor. ama bir mücadeleniz yoksa, dünyanın en güzel şeyleri bile yavan ve sıkıcı hale geliyor. diyelim ki mücadeleniz sonuç verdi ve hedefinize ulaştınız. ilk anlarda yaşanan mutluluk zamanla yerini normalliğe bırakacak. artık sırada yeni bir hedefiniz olmalı ki yeniden mutluluğa erişebilin.
öyleyse mutluluk eşittir mücadele diyebiliriz.
devamını gör...

mutluluğun sırrı umursamazlık mıdır sorunsalı

bu konu üzerine etraflıca düşündüm. öncelikle mutluluk üzerinde durayım. bir araştırma yapılıyor ve rastgele insanlara şu anki mutluluk derecenizi 1 ila 10 arasında değerlendirin deniliyor. tabi ki sıkça değişkenlik gösteren bu soruya her sayıdan örnekler geliyor. verilen cevapların ortalaması alındığında ise karşımıza 7 sayısı çıkıyor. normal yaşamda mutluluk düzeyimiz 1 ila 10 arasında değişse de genelde 7 olarak seyretmekte. tam 5 olsaydı stabil bir ruh haline sahip olurduk. sürekli 10 da olamayız çünkü hangi mutluluğa kavuşursak kavuşalım etkisi zamanla azalmak zorunda. ortalama 5+2=7 buradaki 2 de umudu temsil ediyor.
umursamazlık konusuna gelirsek... yine rasyonel bir örnekle anlatmaya çalışacağım. bir bozuk paranın tura gelme ihtimali 1/2 dir. arka arkaya 7 kere tura gelme ihtimali 1/2 üzeri 7, yani 1/128'dir. düşük bir oran olsa da asla imkansız değildir. bunu bir yazı-tura grafiği olarak hayal edersek grafik şu an tamamen turaya doğru bükülmüş durumda. fakat bu parayı on milyon kez atarsak, grafik stabile oturur. en fazla %49 ila %51 arasında değişkenlik gösterebilir. buna büyük sayılar kanunu denir. şimdi bu bakış açısını alıp hayatımıza entegre edelim. 22 yaşında bir insan olarak lise arkadaşlarımın neredeyse hiçbiri ile görüşmüyorum. oysa lisedeyken sanki sonsuza dek görüşeceğimi düşünüyordum. şu an üniversite okuyorum ve 5 yıl sonra muhtemelen yine hiçbir arkadaşım ile görüşmüyor olacağım. insanlar olarak en çok düştüğümüz yanılgı, başımıza gelen talihsizliğin ya da mutluluğun sonsuza kadar süreceğini düşünüyor olmamız. aslında bir yandan haklıyız, sadece şu ana hükmedebiliyoruz ve şu an sonsuzluğa sahip. fakat dünya böyle çalışmıyor. şimdi bu bakış açısını eski sevgiliye ekleyin, yeni sevgilinize, küstüğünüz ya da görüşmediğiniz arkadaşlarınıza... 10 yıl sonra hangisini hatırlayacaksınız ki? aileniz hariç hiç kimse hayatlarınızda kalıcı değil. dünyaya bu pencereden bakınca hiçbir insan sizi üzemiyor. çünkü insanlara o yetkiyi vermiyorsunuz. çelik gibi sağlam sinirler ve nasıl olsa bir gün hayatımdan çekip gidecek mantığıyla aşırı bir umursamazlık... tebrikler, artık aileniz hariç hiçbir insan sizi mutsuz edemiyor. fakat her şey o kadar güzel mi? insanlar sizi mutsuz edemiyor evet doğru. fakat mutlu da edemiyor. umursamadığınız o insancıklar, ne kadar çabalarsa çabalasın sizde karşılığı olmadığı için sizi mutlu etmemeye başlıyorlar. stabil, dümdüz bir ruh haliyle yaşıyorsunuz. bu tıpkı ölen bir insanın kalp ritimlerine benziyor. normal insanlar mutlu ve mutsuz olurlar. kalp ritimleri de bir tepeye çıkar, bir dibe düşer. siz ise ne mutlu ne de mutsuz olabiliyorsunuz. yani bir nevi ölüsünüz. öyleyse umursamazlık mutluluğun sırrı değildir. mutluluk nedir peki, yazı çok uzun olduğundan belki başka bir yazıda anlatırım. ama mutluluk ne değildir, umursamazlık değildir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim