monika yazar profili

monika kapak fotoğrafı
monika profil fotoğrafı
rozet
karma: 2726 tanım: 272 başlık: 48 takipçi: 51

son tanımları


normal sözlük yazarlarının şiirleri

ne kabahatim varmış bilmem.
ah-ı zar, mecnun yaratmış şu kulunu,
ne kaderim varmış bilmem.
artık yokmuş bize dönmek yolu.
yol ayrılır, iz silinir, el öpülür,
dilimde kalır yalnız onun umudu.

bir inat bellidir ki benim,
bir gönüldür ki, öyle çok sevdim.
ne kin tutar, ne nefret beslerim.
dünya gözüyle zâtî son niyetim,
bir defa görmektir seni,
serv-i revanımın o tatlı tesellilerini.

kuşluk vakti içtimasında bir asker,
gelmiş sırası olmanın niğahbanı,
var sende de benim gibi mukadderatsız bir kader,
kılınmış namazı, yeniden kıldırır ruhbanı.
ne bilsin eceliyle dost olmayan,
nasıl çekilir, yaşanır bu âlem kahrı?

bir uyandım, iki defa ölecek gibi oldum.
sen orada, ben burada,
geçecek ömrümüz işte izâyla.
dosta ters düşmek, yar ile hasret kalmak,
ne zormuş meğer.
taşıyacağım yükünü, lakin neye değer?

eğer tutamayacaksam bir daha ellerini,
söyle ya rabb, ne diye yaratmış beni?
gider de gelmez, yollarında toz oldum,
sonu gelmiş yolun, yüreğine iz oldum.
anamın derdine dert, dosta düşman oldum.
senin kararın yargısızdır,
beklesem itirazımı, bilirim idamım yakındır.
hal böyle meğer, boşunadır gece vakti görünmeden,
beklemek sâba makamını yeniden.

alıp infazımı nereye gideyim?
yüce rabbim beni mi bekler?
bir mum yanar başucumda,
belli ki ateşi daha henüz yeni titrer.
beni yalnız hasadı yanan bir garip köylü anlar,
kızı düşmüş yataklara, gurbet yolu bekler.
bir yol daha bulamadım yürüyecek, ne fayda?

yüreğim değse yüreğine, parmaklıklar arasından,
sırrı kaçıverse bakışların, karanlıklar arasından,
ellerine uzansam, avuç içinde yaralarına, ne ala,
bir ömür geçirsek, şakaklarının arasından,
ille de kavuşamayınca mı olacak? ne fena.
gidip de gelmemek, yakışacak mı apoletler kadar omuzlarına?
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının yılbaşı planı

annem aradı, 2 haftadır beni aramıyorsun dedi, biraz konuştuk. yılbaşında geleyim mi, hep beraber portakal soyarız dedi. şimdilik planım bu.
devamını gör...

yazarların şu an dinledikleri şarkı

hayko cepkin, ölüyorum.
devamını gör...

diyelim ki o bunu okuyor

şimdi iyiyim belki eskisine göre daha iyi,
ama bir gün senin hakkında bir sohbet açılacak,
eskiden olduğu gibi dudaklarım senin adının yerini arayacak.
bilindik bir şarkı, bir söz, bir rüya göreceğim.
şarkı bitmesin, söz düğümlenmesin, rüyadan uyanılmasın diye dua edeceğim.
bir kış lodosu kokunu soğuklardan alıp burnumun dibine getirecek,
bu sefer söz hiç üşümeyeceğim.
devamını gör...

diyelim ki o bunu okuyor

yani bazen sana olan bu sevginin büyüklüğü ve derinliğinden ben bile korkuyorum. hayatımdaki tüm kontrolümü kaybetmiş gibi hissediyorum. asla sağlıklı değil. farkındayım. bu yüzden kendime seni unutturmaya çalışırken bir yandan sana iyi gelmeye çalışıyorum. sözcüklerimin sana nasıl geldiğini çok iyi bildiğim için doğru kullanıyorum onları. ama içimde kopan bazı fırtınalar var. kendime bile söylemeye çekiniyorum, kök salan yerlerime kaynar su dökercesine destursuz susturuyorum kendimi.

sensiz bir dünyanın, sensiz geçecek bir ömrün ne denli korkunç olacağının farkına vardığım için, ki sen muhtemelen anlayamayacaksın hiçbir zaman bunu, belki senden evvel göçersem hayattan, benzer şeyler hissederiz. çok korkuyorum, inan. bazen geceleri uyuyamadığımda, ellerimi birleştirip senin elini tuttuğumu hayal ediyorum. gözlerim kapalı, bir anlığına sanki avucunun içindeki pürüzler elime değiyor. ya sahiden sen benim kaderime yazılısın, ya da ben bunu inandırdım kendime. ikinci ihtimalin doğruluğu korkutuyor beni. seni kaybetmekten, seni bir daha hiç görememekten, çok korkuyorum.

ama önce kendime iyi ve sağlıklı gelmeye, öyle davranmaya, sonra da sana aynı şekilde hissettirmeye çabalıyorum. ve inan, elimden gelenin fazlasını yapıyorum. seni seviyorum.
devamını gör...

an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu

aramızda 2372 kilometre olan birinin, yanımda olmayışına üzülüyorum.
devamını gör...

hayatla olan kavgaya artık bir son vermek

süzülmek suretiyle yaşamaya devam etmektir.
devamını gör...

sevdiği erkeğe şiir yazan kadın şair olmaması

bakmak isteyene yoktur, görmek isteyene vardır.
devamını gör...

zoretanin

başlayalı 1,5 hafta oldu. kimse ilacı kullanırken saç boyanmasının sakıncalı olabileceğini söylememiş. çünkü tam bu günlerde dudaklarınız, burun kenarlarınız soyulmaya başlıyor. yani en azından bende öyle oldu. şu an ağlayarak kafa derime hametan sürüyorum.
devamını gör...

yürekten sevilmediğini bilmek

insan belli yaşlarda yüreğinin nereye kaçtığını bilemiyor. tekrar çocuk gibi sevebilir miyim birini acaba/acep? çünkü hayat boyu anestezi dozu almış gibiyim.
devamını gör...

günler süren uykusuzluk

sebebini artık düşündüklerimi yazmamaya bağlıyorum, aşırı yükleme oluyor sanırım. o yüzden sözlüğe hızlı bir dönüş yapıyorum, merak buyurmayın kalıcı değilim. burası da bozdu.
devamını gör...

sütlaç

annem sütlacı bol pirinçli yapar. pilav gibi olur ama çok da güzel olur ilginç.
devamını gör...

hayko cepkin'in en iyi şarkısı

paranoya ama orkestra olanı. kedim öldüğünde zırlaya zırlaya dinlediğim şarkıdır.
devamını gör...

defalarca aynı rüyayı görmek

istenmeyen ve nereden geldiği belli olmayan hamilelik durumu, diş dökülmesi, üniversite sınav günü...
devamını gör...

insan ilişkilerinden çıkarılmış en önemli ders

kafanda yaşadığın dünya gerçek dünya değil. insan ilişkilerinde çok zayıfsın monika. narsist bir aptalın sana sevgi kırıntıları vereceğine inanıp vaktini, enerjini, sabrını ve başka başka bir sürü şeylerini boşa harcadığına inanamıyorum. bir insanın gözlerinin içine bakıp yalan söyleyebileceği ihtimalini aklına getirmemiştin demek ki. sağlık olsun diyelim. zaten üzgün değilsin bu konuda. iğreniyorsun sadece. derin bir mide bulantısı bırakıyor geçmişi düşünmek.

nerede ahlakından övünen birini görürseniz en ahlaksızı oymuş derler. çok doğru demişler. algılarım da kapalı değildi oysa ki, gerçekte olanı görüp tepki veremiyordum. karşımdaki insanın duyguları olduğunu, bu duyguları incitmemem gerektiğini söylüyordum sürekli kendime. çünkü saf biriydi bana göre. kelime dağarcığından bile anlaşılıyordu bu vahim hadise. lakin saf olan yine benmişim. günahımı aldıysan, ki aldın biliyorum, kaç kere ne naneler kokladığın sana kalmış. ha evet birde gerçekten bazen bazı şeylerin ardından "şükür" demek lazım, çok haklısın.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

rastgele açıp izlediğim bir filmin, seni hiç hatırlatmayan bir sahnesinde aklıma geliyorsun. sebepsiz yere gözlerim doluyor. konuşmak, hissetmek istemiyorum. fakat yine de her şey bana seni hatırlatıyor.
devamını gör...

film önerileri

la religieuse
devamını gör...

eleştirilen insana dönüşmek

eleştiri ve yargı insan ruhunun doğasında vardır. kabullenmek gerekir.
devamını gör...

geceye bir söz bırak

ben sizin beni yılgın bir hoşgörü ile benimsemenize mi kaldım?
devamını gör...

depresyon

buraya depresyon öykümü yazmak istiyorum. belki sonra okuduğumda bana iyi gelir. ya da birileri okuyup kendini daha iyi anlamaya başlar.

sanırım 10-11 yaşlarından beri depresyon atakları yaşıyorum. ama o zaman hiçbir şeyin farkında değildim. depresyon, anksiyete nedir bilmiyordum. ama ailemin psikolojik rahatsızlık genetiğine baktığımız zaman pek de şaşırtıcı bir sonuç değil. annem yıllardır anskiyete, depresyon ve panik atakla yaşıyormuş, babamın durumu biraz daha ağır. şizofren olduğunu düşünmüyorum ama sanrıları var. ağır depresyon hastalarında halüsinasyon görme gibi durumlar olabiliyor. sağ olsun aynısı bana miras kalmış. yani babamdan depresyonu annemden de panik ve anksiyeteyi almışım. travmatik bir çocukluk yaşayınca da üzerine kaymağı olmuş.

ilk kez 15 yaşımda psikoloğa gittim. nasıl oldu hiç hatırlamıyorum. sanırım anneme yalvarıp kolumdaki izleri gösterdiğim için ikna olmuştu. kendimi öldürmek gibi bir niyetim yoktu. suçlu hissediyordum. ve şiddet geçmişimden dolayı fiziksel olarak cezalandırılmak istiyordum. gittiğim psikolog yaşımdan dolayı beni pek ciddiye almadı ve akılcı çözümler vermedi. annem de beni ciddiye almadığı için bırakmamı önerdi. bu dönemde bana en iyi gelen şey iyi hissetmek isimli kitap oldu.

sonra işler daha karmaşık bir hal aldı. okula giderken ağlıyordum, derslerde ağlıyordum. eve geldiğim gibi herhangi bir ilaç almaksızın 14-16 saat uyuyordum. sonra sabah yine aynı döngü. bu da yetmezmiş gibi bir de bulimia başladı. ben kilo verdikçe daha katlanılır bir hal almış gibi hissettim. ve gerçekten insanlar bana katlanamıyordu. sebebini bilmiyorum. belki tuhaf olduğum ya da çirkin olduğum için. ya da sorumsuz ve tembel olduğum için. liseden mezun olduktan sonra sınava hiç çalışmadım. benden her zaman iyisi hep daha iyisini bekleyen herkes benimle ilgili tüm umutlarını yitirdi. ben de yıllar önce yitirmiştim zaten.

18 yaşlarımda ilk kez psikiyatriye gittim. pek bir beklentim yoktu. o zaman bilmiyordum ama gittiğim doktor, devlet hastanesi doktorlarına göre iyi bir doktormuş. beni dinledi ve bana şefkatle yaklaştı. ama tabii prozac'ı da yapıştırdı hemen. o doktora bir daha gidemedim. kendi kliniğini açtığı için. başka bir doktor buldum ve ona gitmeye başladım. o da çeşitli tavsiyeler verdi. gün içerisinde yatay pozisyonda durmamak gibi. 3 kutu prozac bitirdikten sonra bir gün aklımda tek olan düşünce ilaçları fazla doz almaktı. kafamın içinden bana ait ama bir o kadar da bana ait olmayan bir ses iç tüm kutuyu uyu diyordu. 8-10 tane içtikten sonra bir arkadaşımı aradım. korkmasın diye 3-5 tane içtim dedim. o biraz beni kendime getirdi kusmaya çalıştım. ama telefonu kapattıktan sonra 3 tane daha aldım. akşam ateşim çıktı, midem yandı. ertesi gün hiçbir şey olmamış bir şekilde anneme itiraf ettim. tekrar aynı doktora gittik. bir de ondan azar işittim. senin hiçbir şeyin yok yalnızca sorumsuz ve tembelsin dedi. annemle de konuştu ve yatış yapmamızı önerdi. tabii ki öyle bir şey yapmadım. madem hiçbir şeyim yok neden bir kutu prozac ve abizol yazıp gönderdi bilmiyorum. teşhis bile koymadı bana. ilk gittiğim doktor epizoid majör depresyon ve anksiyete tanısı koymasına rağmen ikinci gittiğim doktor bir tuhaftı sonuç olarak. ben de bir daha bu hanımefendiye gitmemeye ve ilacı bırakmaya karar verdim.

ek bilgi antidepresan kullanırken alkol kullanmayın. tepkimeye giriyor ve kendinizi her açıdan kaybediyorsunuz.

şimdi depresyonumun daha düşük olduğu bir dönemdeyim ama hissediyorum ki yakında artıcak bu yüzden 50mg selectra kullanmaya başladım. psikiyatriye gidecektim fakat randevu bulamadım. ki gerçek anlamda neredeyse 20 yaşında olmama rağmen hala doktorların beni ciddiye almadığını ve ergen depresyonu ya da geçici bir duygu durum bozukluğu olarak gördüğünü düşünüyorum. belki bunların hiçbiri yok bende sadece sorumsuz ve tembelim evet. ama kendimi bu şekilde kabullenmeye çalıştıkça suçluluk duygum artıyor ve kendimden daha fazla nefret etmeme neden oluyor.

umarım bir gün çok daha iyi hissederim.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim