nasty women unite - en çok favorilenen tanımları (1. sayfa)

italyan yönetmen, senarist ve aynı zamanda yapımcı. kendisi sinemada devrim sayılabilecek işler yapmıştır. mesela sinemaya sergio leone bakışı isimli bir olguyu katmıştır. her zaman ennio morricone ile çalışan leone, sinemaya clint eastwood gibi bir yeteneği kazandırmıştır. 60 yaşında roma'da geçirdiği kalp krizi sonucu ölmüştür.

bazı filmleri :

(bkz: a fistfull of dollars)
(bkz: for a few dollars more)
(bkz: the good, the bad and the ugly)
(bkz: once upon a time in the west)
(bkz: once upon a time in america)
(bkz: once upon a time in the revolution)

türk erkeklerine aşağılık duygusu yaratır, oh olur kendilerine.

öyle bir histir ki her boşluğu doldurur, herkesin aradığı, ancak hep yüreği kaplayıp rahatlatamayacak kadar uçucudur. gelir ve gider, hep yeniden gelmesini beklersiniz.

çocukken üniversiteye gidince söylemeyi hayal ettiğim slogan, tabi ben gelene kadar slogan miadını doldu.

veli toplantısında velinin çocuğunu alternatif savunma şeklidir. oğluna toz konduramaz, bu yüzden gerçekleri de kabullenmek istemez.
yapar teyzecim yapar, bırakın artık çocuğunuzu dünyanın üzerinde görmeyi.

iltifatı onaylamak en çok uygulanan yöntemdir.

örneğin iltifat eden kişi:saçların çok güzel , sevdim saçlarını.
ben: bencede güzel , bende seviyorum saçlarımı.

hem sevdiğim hem de onunla kaybettiğim zamana tahammül edemediğim ama istesem de bırakamayacağım alışkanlığımdır.

içinin, dilinin damağının kuruduğu bir anda gelen soğuk suyu kana kana içtiğin an.
seninle gönül eğlendirdiğini anladığın çocuğun yanından ertesi gün bir yakışıklıyla el ele geçmek.

"seni unuttum, beheeey gece hayatındayım, elimi sallasam ellisi, senden adam olmaz" gibi temalar işleyen şarkılardır. her sene yaz başlangıcında piyasaya sürülür, bilimum barlarda diskolarda çalınır bu şarkılar. böyle ortamlarda bu şarkıları bağıra çağıra söyleyen kızlar vardır, işte onlar üzerinde esaslı bir psikolojik deney yapılmalıdır.

herhangi bir yorum veya seslendirme içermemesine rağmen 96 dakikalık bu şaheser esnetmeden, uyuklatmadan bir solukta izlettiriyor kendisini. bunun en büyük etkisinin ron fricke'de olduğunu söylemek gerek. hızlandırılmış görüntüleri çekerken kameranın gerçek zamanlı hareket etmesi aşırı estetik. bunu yapabilmek için kamerayı bir düzeneğe bağlayıp milimetrik hareketler yapmış olmalılar ki bu muhtemelen çok uzun sürmüştür. fricke'in bu başyapıtı sanki hitchock'un "sanat filminin tanrısı yönetmendir, belgeselin yönetmeni tanrıdır" sözünü çürütmek istercesine planlı, düşünülmüş ve tesadüfilikten uzak.

kesinlikle ve kesinlikle izlenmeli, izlettirilmeli.

kendime aldığım en güzel hediye olabilir. fazlasıyla ihtiyacım vardı şımartılmaya.

ara sıra vakit bulduğumda uğruyorum. stresimi alıyor. bu arada bir ara solda kulüpler başlığı görmüştüm, noldu gelişme var mı? ben de kitap kulübüne katılmak istiyorum.

kişinin bütün dengeleri bozulur, feleğini şaşırtır. olayı platonik hale getiren endikatörler nelerse onların üzerine gitmekle, yani neden böyle olunduğunu veya neden istenilenin gerçekleşmediğini çözecek girişimlerle durum bir facia olmaktan kurtarılabilir ve kişi gerçekleri görebilirse etkisi azaltılabilir.

"ruskıy yazık" rusçada rus dili anlamına gelmektedir. rusçanın türklere zor gelen tarafının dişi erkek ve cinsiyetsiz olmak üzere 3 farklı kelime çeşidinin bulunması ve her gramer yapısının bunlara göre tek tek değişmesidir.
bu problem atlatıldıktan sonra gerisi çok rahat gelmektedir. alfabeyi ve okumayı öğrenmeniz sanıldığı kadar zor değildir. odtüde de rusça kursu bulunmaktadır, şayet güzel takip edildiği takdirde çok öğretici olabilmektedir.

pink floyd'un 1972 yılında italya pompei'de verdiği, belgesel haline de getirilen ünlü konseri. konser bir antik tiyatroda seyircisiz olarak gerçekleştirilmiş, adrian maben tarafından da filme alınmıştır. bir efsanenin efsane olmuş kayıtlarından biridir. (bkz: echoes)

düşkünlüktür. bir eşyaya, bir kişiye vb şeylere zaaf olabilir. ulu ortada söylememek gerekir. aksi takdirde yararlanılır.

irfan tözüm'ün yönettiği 1996 yapımı, dönemi için hayli iddialı ve başarılı bir film. oyuncularından halil ergün, hande ataizi ve yasemin alkaya farklı festivallerde ödüller almışlardı. bir ödülde benden selma güneri ve tabi yönetmen irfan tözüm'e..

gus van sant'ın yönettiği başrollerinde robin williams, matt damon gibi isimlerin olduğu dram türünde mükemmel bir yapıt. an itibariyle izlemiş olduğum ve bütün içtenliğimle hayran kaldığım filmdir.

türk kahvesi içmeden önce boğazı temizlemek amacıyla yapılan gelenekselleşmiş hareket.

mecalsiz kalınsa da yine de peşinden gitmektir onun, yakalarım umuduyla…