sercecik - en çok favorilenen tanımları (1. sayfa)

erkeksiz değil de erkeklere rağmen onlarla yaşayabilmeleri. *

aşkım tatava yapma bas geç*

üzücüdür. sonunda gerçekten de yapmış demek ki. fakat adamın intihar davranışını kadının aldatması ile bağdaştırıp kadına beddua etmek ne kadar mantıklı? adam için aldatılmak da mesele değil, kadın dönüp gelse olay bitiyor onun için. gururuna yedirememe durumu yok ki. kadın artık ben seninle olmayacağım dediğinde ipler kopuyor. aldatma olmasaydı, kadın yine ayrılmak isteseydi ne olacaktı o zaman? yine adamı intihara sürükleyen insan olarak mı lanse edilecekti? düşünün sevginizin bittiği birisi var, artık görüşmek istemiyorsunuz. fakat partnerinizin uç davranışları var, duygudurumu stabil değil. beni bırakırsan kendimi öldürürüm diyor. bu durumda üzülüp ayrılmamanız mı gerekiyor gerçekten? yoksa kendi hayatınızı bir şekilde yoluna koymanız mı gerekiyor?

sonuç olarak o kadın bu şekilde linç edildiği zaman toplum nezdinde bastırılmış bir öfke mastürbasyonunun rahatlama kanalından başka bir şey olmuyor. kusup rahatlayacaksanız kusun. bunun da ne kadar etik ve ahlaklı olduğunu bir düşünün derim ama.

aptal.

regl ağrısı gibi kadın turnusolu başlıklarda dolaşıldığı takdirde kendi kendini yok ederek toz bulutuna karışacak olan sorunsaldır.

ağrıların şiddeti, kendini gösteriş şekli ve sıklığından bahseden kadınlarımız ile onlara sen palevera bırah diyerek kontra atak yapan erkeklerimiz arasındaki amansız söz dalaşını okuyarak siz de "aaa bu kadınmış, anaaa buna naber prenses yazmıştım e bu erkekmiş" tarzı aydınlanmalar yaşayabilirsiniz. üzmeyin tatlı canınızı.

birisi insan ol dediğinde havlamaya başlamak. yeni başladı bu huy bende. başta çok ciddiye almadım. zaman geçtikçe kendimi tutamamaya başladım. zaman, mekan, bağlam hiç fark etmiyor.

düşün seninle tartışmaya başladık. bir yerde sinirle "kes sesini be biraz insan ol" diye bağırdın. birkaç saniye sessizlik oldu. sen de benden kes sesini dememi bekliyorsun. hav hav hav. tam noluyor be diye çıkışacaksın bana. yine hav hav hav. *

yok mu bunun tedavisi ya, cidden kontrol edemiyorum artık.

zaten kamuya açık yazı yazdığın bir mecrada gereğinin sorgulanması gereken eklentidir.

fakat o kadar da eşek değiliz, bir hal çaresi bulunmalı. bu eklenti bir tane duygu durum testi ile birlikte sunulmalı bence. testin sonunda en yapayalnız, umutsuz, depresyona yatkın yazarlarımız için bu hizmet beleş olmalı. gerçekten acil ihtiyacı olana ilacı parayla satmak kapitalist sistemin bile vicdanına sığmamalı. her türlü mücadelede yanınızda olamasam bile arkanızdayım.

nolur.

kripto para işine girerken yapmak isteyip cesaret edemediğim eylem. şimdiki geldiğim noktayı bilseler bırakın helalliği babam muhtemelen sen üç milyar yedi yüz elli milyon. sen, milyar, sen para çekmişsin. sen bu parayı sen ne yaptın? nidaları eşliğinde yüksek tansiyon ile düşük tansiyonu kombo yaparak fenalaşır. * öbür dünyada isteyeceğim bu konudaki helalliklerini artık. o bizim el öpmeler mahşere kaldı.

haydi hep birlikte arkadaşlar. herkes bir yardım eli uzatırsa olacak gibi.

ismi "selamsız" olan ince bir defterdir kendisi. böyle dan dun girip teklifsizce yazdıktan sonra gözümün görmeyeceği bir yere kaldırıyorum. elimin içi kaşınmadıkça da göz teması kurmuyorum. 10 gün dolmam için yetmiş belli ki. insanlık hali, roller coaster.

kendin tarafından ise ivedilikle çözüme ulaştırılması gereken bir kabulleniştir.

mesele diğer insanlarsa hepsi b*k yesin afedersiniz. çok mu mühim gerçekten? on tanesi gelir dokuzu gider, biri de kalır kıymet bilirse yeter.

insancıklar - dostoyevski.

dostoyevski'nin ilk romanı. 19. yüzyıl rusya'sındaki sıradan insanların öyküsünü anlattığı için oldukça dikkat çekmiş ve beğenilmiş bir toplumsal roman. hem böyle bir yazarın ilk romanını okumamış olmak eksiklik hissettirdiği için aldım elime. hem de şimdinin bireyci bir ideoloji ile ötekileştirilip yalnızlaştırılan insanını ve onun öyküsünü kaygan bir zaman / mekanda anlatan edebi eserler ile arasındaki yaklaşık iki yüz yıllık farkı görmek için okumak istedim galiba. zaman ne garipsin.

pandemiden önce üniversite öğrencisi olmak itemi idi. şu an 25k kyk borcum var o zamanlar karton bardakta çaya ve tavuk dönere nasıl 25k harcamışım inanılmaz.

herkesin alışkanlığı olsa tadından yenmeyecek bir eylem zinciri.

şu kitapları tek bir yere istifleme huyumdan kurtulmak için bir dönem benden kitap isteyen arkadaşlarıma istedikleri kitapları hediye olarak verip okumalarını, okuduktan sonra bana geri vermeyip başka isteyen biri olursa ona vermelerini rica etmiştim. kitaplar elden ele dolaşsın, farklı gözlere değsin diye. sonra gördüm ki ben aslında kazana düşmüşüm, bu istifçilik duygusu benden kolay kolay silinmezmiş. verdikçe daha çok alıyorum, aldıkça veremiyorum. eğer birgün misafirim olursanız kitap istemekten çekinmeyiniz, en sahici gülüşüm ile lütfen al ve bana geri verme, başka isteyen biri olursa ona ver bir sirkülasyon yaratalım diyeceğim.

asla yapmam denildiği için gelecekte defalarca kez daha yapılacak yanlışlardır. ben değil bir arkadaşım. hayır sordum akıllanmamış, aklım hala yapamadıklarımda diyor. *

hayvanlardan destek almanın gizemli sanatı - çetin çetintaş.

yogaya teorik olarak yakınlaşmam gerektiğini hissettiğim bir zamanda eklemiştim sepetime, şimdiye nasip oldu. çetintaş hangi hayvanların hangi arketiplerimizi tetiklediğini, ne zaman ve nasıl bunları aktive edebileceğimizi anlatıyor. kısaca "insanlardan ümidi kesince hayvanlardan medet umduk" da diyebiliriz. *

dibbok: yüklediğim fotiler neden hep yan, bilen varsa amme hizmeti adına aydınlatırsa müteşekkir olacağım.

puslu havada vadiye inen kurtlar tedirgin olur. dostluklar biter, iyi troller o beyaz atlara binip giderken onların yerine tamamen kışkırtmak için yazan leş troll konseyleri kurulur. toplu eksileme terör eylemleri ile normal sözlük halkı yıldırılır. iç savaş patlak verir.

eksi oy karması kasmak için her türlü kalleşliği yapacak olan yazar sayısı artacak olsa bile ben de eksi oy gelmesinin taraftarıyım. burada gizli artı oy diye bir şey bile yok. sürekli karşılıklı hürmet ediyorsun, kötü hiçbir şey yok, cesur yeni dünya distopyası gibi. yeterli vakit geçirdikten sonra sözlük alışkanlığını burada edinen yazarlarımız diğer sözlüklerdeki bu ucuz oyunlar ile nasıl mücadele edecekler, sorarım. derhal toz pembe sözlük simülasyonu sona erdirilip bizlere gerçek bir deneyim alanı sunulmalı.

tabii bu savaşta bizim de bireysel silahlanma hakkımız olmalı. eksi oy; başlık engelleme, engellenen yazarların açtığı başlığı görmeme gibi seçenekler ile gelmeli. yoksa atları bağlayıp geceyi burada geçirmek çok zor ve tekinsiz olabilir.

eskiden buna fışkıye derdim.

(bkz: belediyenin önündeki fıskiyeyi kim kırdı)

şimdilerde kabalalık caddelerde kimseye çarpmadan yürüyebilmek diyorum. ayı gibi yolun ortasında durulmayan, yaya trafiğine uygun adım marş marş gidilen sokakların başına "medenidir" sertifikası asılmalı.

"senin dışında kimsenin bana mesaj atma ihtimaline tahammül edemiyorum, bu yüzden seninle mesajlaşma hakkımdan da feragat ediyorum" demenin öz türkçe'si. hadi hayırlı olsun. oldu bu iş. bir iki sene bekle bakalım geri açarsa bu sefer de kesin seninle konuşmamaya dayanamamıştır. *