sitare_sina yazar profili

sitare_sina kapak fotoğrafı
sitare_sina profil fotoğrafı
rozet
karma: 2237 tanım: 247 başlık: 14 takipçi: 36

son tanımları


yapılmaması gereken şeyler

sınavdan çıkanlarla sınav muhabbeti yapılmamalı.
yeni doğum yapmış birine nasihatler verilmemeli.
devamını gör...

diyelim ki o bunu okuyor

yakında instagramda verilen sayı ritüeli falan olur buralarda. böyle şeyler insanı ilk etapta rahatlatsa da gölgelere mahkum ediyor. insan içindeki sözleri eyleme dökmek istiyor ve eylem de beklenti doğuruyor. “diyelim ki okuyor” ile başlandı, al başına belayı. işin yoksa ya başkasının beğenisini gözle ya da ya okursa de dur. söz muhattabına direkt gitmiyorsa anlamsızdır. eylemsiz insanlardan uzak durun. söylenen söz söylenir, hissedilen his hissedilir. her yerden ulaşıma açık bir çağda ulaşmak istemeyen bir şey de okumak istemez. ya red edilme cesareti gösterip direk muhattap olun ya da bir defa alınan red ile yetinin.

ne demiş şair;
“gizlenen, gösterilmeyen, hissettirilmeyen sevginin zerre değeri kıymeti yok gözümde.
bu duvar da beni çok seviyor olabilir, bilemem…“
turgut uyar

gizlemedin, gösterdin, hissettin, hissettirdin ve kıymetin ortada bir hiçse tarafını kendinden yana seç. sen olmadan olmuyor, biraz kendini de gör . yine de okumasını istediğin bir şey varsa duvara bak sonra yaz. yaşamadığına çürümesin için.
devamını gör...

mezarlık

en yakınımızı kaybetmeden gerçekliğini anlayamadığımız yer.
devamını gör...

dinden soğutan insanlar

din dediğimiz şey günümüzde geçmişten de gelen bir empozelik durumundan dolayı adetleştirilmiş ve kişiselleştirilmiştir. din, ne mollaların, ne tarikatların, ne siyasetin ne de mezheplerin kutbundadır. din, her kulu muhattap alan yaşam yolunun rehberidir. kişilere bakılıp özden soğumak mantık dışıdır. bu bir başkasının sizi tanımadan hakkınızda önyargılı olması gibi bir şeydir.

din dayatmaz.
din zorlamaz.
din ayırmaz.
din saldırmaz.
din hiyerarşi kurmaz. (kur’an’da peygamberimiz için birçok yerde arkadaşınız der, kulum der.)
din iyiliğin ve barışın sembolüdür.

düşün ki, peygamber 40 yıl güvenli bir insan olup sonra seçilmiştir. tebliğ sağlam atılmıştır. güvenin ne kadar zor ve önemli olduğunu anlatmaya gerek yok heralde.

dinden değil kişiden soğuyorsunuz. bunu genele yaymadan yanlışı eleştirmek varken nu saldırı neden?

başlığın cevabı başlığın içinde. “soğuttan insan” yani o da kendince yorumlamış, imtihanını yaşayan bir birey. herkes kendiyle yaşar ve kendi ile ölür. bir başkası üzerinden fikirler ve değişimler olmamalıdır.

dinin kabaca bir ilk yıllar ve evrensellik bağına değinmek istiyorum.

allah, önce ahlakı inşaa eder.

kur’an’da vahi “ikra” emrinden sonra ahlak temellerini oluşturan emirlerini sıralar.

☑️vahiyle birlikte 1. yılda verilen emirler:

“?”kibirlenme, azma”
(alak- 5/7)

?”inanç özgürlüğünü yok etme.”
(alak- 8/9)

?”yaptığın iyiliği başa kakma.”
(müdessir- 6)

?”yetimi ezme.”
(duha- 9)

?”dilenciyi azarlama.”
(duha- 10)

?”özgürleştir, açı doyur, yoksulu gözet, düşmüşü kaldır.”
(beled- 13/16)

?”boş şeylerden yüz çevir.”
(mü’minun- 3)

?”söz verdiğinde yerine getir.”
(mü’minun- 8)

?”verdiğini kalbin ürpererek ver.”
(mü’minun- 61)

?”pinti olma, paylaş.”
(mearic-24/25)

?”emanete riayet et.”
(mearic- 32)“


☑️üzerimize farz olunan diğer emirler ahlak kurallarının oturmasıyla gelmiştir.

“?cuma ayeti 15.yılda
?hac ayeti 16.yılda
?oruç ayeti 16.yılda
?faiz yasağı ayeti 16.yılda
?kumar yasağı ayeti 17.yılda
?içki yasağı ayeti 17.yılda
?abdest ayeti 22.yılda emr olunmuştur. “
devamını gör...

allah yok diyen kuzenini öldüren adam

ülkemizde dini yaşamayan buna şimdi gerçek dini yaşamayan diyeceğim ama gerçeği de kaos diyecekler çok olacaktır. neyse ben devam edeyim. dini yaşamayan insanların dine saygım var ayağı ile başkalarının düşünceleri üzerinden kendilerini saygılı göstermeye çalıştıkları samimiyetsiz bir durumdur din savunması. yaşamadığını dayatamazsın.yaşadığını da dayatamazsın. işte böyle böyle ruh hastaları türedi. nereden hayır bulsak kardır düşüncesi var ama amellerde samimiyet ve kendinin temizliğinin önemi olduğunu bilmezler. din dayatılan bir şey değildir. din zorlanan bir şey değildir. dini kullananlara prim vermeyi bırakalım. din kul ile allah arasındadır. ayetlerle bu kul allah diyaloğu korunmuştur. bakınız ayetler.

“dinde zorlama yoktur.”
(bakara süresi 256.ayet)
“dileyen iman etsin, dileyen küfre girsin.”
(kehf suresi 29.ayet)
“sizin dininiz size, benim dinim bana.”
(kâfirûn suresi 6.ayet)

ayrıca ne sebeple olursa olsun kimse kimsenin canını alamaz. vermediğin, veremeyeceğin canın yaptıklarının muhasebesini yapıp hesap çıkaramazlar.

delirmiş, çıldırmış, psikolojisi bozulmuş insanların kendini saklamaya çalıştığı perdeler üzerinden yorum yapmadan direkt sorun üzerinden yorum yapmalıyız.

cezaevi ve ruh hastalarının ayrıca cezaya meyilli ruh hastalarının yerini de tekrardan belirlemek lazım.
devamını gör...

portakal sulu ördek

insatgramda çok şık kitap paketlemesi ile, yardımları ile, canlı yayınları ile, kadim şehir yozgat’ın tarihinin sık sık hatırlatılması ile, ören ördekler ile örülen maskot şakir ve şakir’e ördeklerin dünyayın her yerine önce afrika’dan başlanarak çocuk yüreklerle buluşmasına vesile olan çok tatlı kendi şahsına münhasır bir sayfadır. buradan alacağınız kitaplar hem yardım etmenizi hem de çok özel bir paketle kitap sahip olmanızı sağlıyor.

sloganları ısmet özel’in şiirinin bellide en güzel dizelerinden biridir.

“ yılma ki sıcaktan kavrulana gölgen, suda boğulana elin erişsin...”
devamını gör...

birine kitap hediye etmek

kitap hediye etmede alfa olacak bir durumu bugün instagramda gördüm. bir kadının eşi, yılbaşı öncesi kitap takvimi oluşturmuş. 24 kitap seçmiş, tek tek hediye paketi yapmış, numaralandırmış ve her gün bir tane açmasını istemiş. istemsizce mutlu eden detaylar.

ya da kız istemeye kitap sepeti ile gidenler var mesela, bir kızın ilk çeyizi düşünceleri olmalı düsturu ile.

bir ülkede hangisi olduğunu hatırlayamadım. hasta ziyaretinde refakaçi ve hastaya kitap görüyorlardı malum bizde muz ve meyvesuyu favoridir arada çikolata ve kolonya var. bunda kültürel farklılıklarda var. çiçek göndermek yeni jenerasyon ile arttıysa da kitap olacağı günler de olacaktır.

kitaplar farktır. ilk tercihlerdir. özenmek olmalıdır. kişi tanınmadan yapılacak eylem değildir. teşvik için hediye edilecekse çok okunanlara bakılmalı, çok satanlar aldatıcı olur.

kitap hediye etmenin şekli çoktur.

özenli paketlerle ayrıca güzeldir.
devamını gör...

huzursuz beyin

instagramda yazılarını severek takip ettiğim ayrıca e postanızı bıraktığınızda her hafta postanıza düşen bültenle kendiniz özel hissettiğiniz bir emre özarslan farkıdır. e posta ile soru ve görüşleriniz için anketler yapıyor ve bunları önemsiyor. cevapları ayrıca ropörtaj gibi bir bülten daha yaparak sizinle yaptığı keyifli sohbeti paylaşıyor. umarım bu durumdan yorulmaz ve her hafta dimağından beslenme ayrıcalığına sahip olmaya devam ederiz. ırvin d. yalom gibi yazarların önemli eserlerinin okunduğunda ve anlaşıldığında sizi nasıl beslediğine örnek bir kişilik sergiliyor. leonard cohen hayranı olması da çok güzel. bugün kitap yazmaya başladığını da paylaştı. ilk defa birinin kitap yazmaya başlama fikrine sevindim. kağıt israfı yapmayacak biri. huzursuz beyin ismini de kendine verme sebebini “huzursuzluğun kitabı” adlı eserden esinlenme olduğunu söylüyor. huzursuz ismi olduğuna bakmayın, her yazısında bir farkındalıklar umut veriyor. keyifle takip edilecek ve okunacak yazıları var.
devamını gör...

kuryelik yapan öğretmen adayının intihar etmesi

kimse kendine yetemediği için intiharon eşiğine gelmiyor. herkesin gözünün içine bakan beklentiler var. yoksunluk ve eksiklik hissi yaşatılıyor. ne ilk ne de son olacak. her köşe başına apartmandan bozma açılan üniversitelerle duygusal istismar var.

alışıldı... hiçbir cana kaybettik gözüyle bakılmıyor. squid game gibi bir ortam oluştu. rakip elendi diye bakanlar var, akıl alır gibi değil. kurumlar da yeri dolmayacak zaten ihtiyaç duyulmamıştı diye bakıyor. bir tiyatro sahnesi dünya. gittikçe acımasız oluyor.

allah ailesine sabır versin. :((
devamını gör...

en büyük hayali devlet memurluğu olan üniversiteli

hayatını idame ettirecek gerçeğe bağlanmış bir gerçekler dünyası üyesidir. gerçekçi olalım, iş olmadan olmuyor. işin gerçeği de şudur; üniversiteler memur adayı olma yerleridir. üniversitelerin özü insanları kpss girecek bir diploma vermektir. memurluk dayatılır. toplumda, eğitimde, ailede en sonunda kendinizde. üniversiteyi kişiliğinizi geliştirecek bir adım görmeyin. üniversite de kimseye varoluşunuzu sorgulayın diye imkanlar tanıyan okullar görmedik. üniversiteden verim alanlar görmedik. varsalar azınlığın üyesidirler. üniversite bitince başlar asıl eğitim. memuriyet için öğrenmedik bilgi bırakmayan kpss öğrencileri var olur. ülkemizde her metre karede birkaç kişi bulacağınız memurluk hayali öğrencileridir.
devamını gör...

düşünmemeyi düşünmek

varoluşsal sancılar çekmenin işaretidir. izole bir hayat, tatminsiz sohbetler ve anlaşılmamanın yalnızlık eşiğidir. yalnızlığa hoş geldiniz.
devamını gör...

hiyerarşik güç

bir kurumda tanıdığın varsa kral sensin. biz işlem sırası beklerken kafa göz selamı ile hiyerarşide kime yakınsanız işinizi beş dakikaya sığdırıp bir bir kurumu terk edersiniz. olaya hak diye ses çıkaran anarşist olur. böyle bir şey. bunun belli bir kurumu da yoktur. aile içinde de olur, iş yerinde olur her yerde vardır. statü bir meslek değil güçtür. kayırma gücü, tanınma gücü. statü bir hayata erken atılma değil bir ben bilirim gücüdür. hiyerarşi işte sınıf ve gücü.
devamını gör...

şarkıların sorduğu acımasız sorular

nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım?

toplasan iki kişi eder miyiz hâlâ?
devamını gör...

iz bırakan kitap cümleleri

“insan kendisi için bile şeffaf değildir.“

byung-chul han
şeffaflık toplumu
devamını gör...

kazanmak istediğiniz alışkanlıklar

kazandığım alışkanlıkları sürdürebilme alışkanlığı.
devamını gör...

öfke üzerine


seneca bu eserinde ‘tutkuların en kötüsü’ olarak nitelediği öfkenin kaynağını, türlerini ve çarelerini araştırıyor. insanların kötülüğe olan meylinin ancak mantık yoluyla dizginlenebileceğini savunan seneca, öfke kontrolünde de mantık yürütme sonucunda ortaya çıkması gereken yüce gönüllülüğü, hoşgörüyü ve telkinleri ön plana çıkarıyor. tüm insanlığı ilgilendiren bir sorun olan öfke üzerine yazdığı bu eser, evrensel çapta uygulanabilecek pek çok öğüdü de içermektedir.

duygular arasında dizginlemekte en çok zorlandığımız, iç güdülerden beslenip refleks ve mimiklerde kendini en fazla dışa vurabilen duygudur öfke. bu duyguyu tekrar tekrar yaşamaktan kurulmanın yolu onu tanımak yani aslında kendini tanımaktır.

seneca, öfkeyi çekirdekten alıp anlatıyor dersek yanılmayız. önce canlılar ve insan olan canlılar arasındaki iç güdüye bakar.
j. j. rousseau da duygu başlangıcını çocuk gelişiminde bebeklikten başlayan bir duygu olduğunu söyler. rousseau çocukların hareketlerinin kısıtlayan kundak olayının bedensel ve ruhsal bozuklukları içinde kızgınlık ve öfkeyi ele alır. konuşamayan çocuk hareket darlığına olan isyanını şiddetli ağlama ile ifade eder. ebeveyn farkında olmadan iyilik yerine kötülük eker. istediğini yapma ya da içinde bulunmak istemediği her şeyden öfke ile kurtuluş yolunu öğretmiş olabilir. ve bu sadece insanlar üzerinden varılabilecek bir sonuçtur. insandan başka hiçbir canlı küçük canlılara eğitim vermek ve korumak için türlü denemelere koymaz. tüm bunların yanında her canlıda açlık, başarısızlık sinir doğurur. öfke ortaya çıktığında azgın bir hınç ile en insani olmayan şekilde şiddetin her türüne başvurarak bir öç alma, cezalandırma, karşıdakine herhangi bir şekilde zarar verme arzusu hâkimdir. bu bağlamda öfke için kullanılan tabirler yerindedir. öfkeli birini tasvir ederken, delirdi, gözü dönmüştü, köpürüyordu, başımdan dumanlar çıkıyordu, gözlerinde ateş vardı... gibi bedende reaksiyon yaşayan bulgularla anlatılır. öfke içte dışa gizlenemeyen bir delilik halini alır.

toplumda küçük ilişkilerden arkadaş, kardeş, komşu... kavgalarından; ülkeler arası savaşlar kadar her şeyin kökeninde öfke kontrolsüzlüğü vardır. öfkeli insan, özgürlüğünü güdülerine vermiş insandır.

öfkeye karşı direnmek için önlemler alınabilir. seneca bunu doğa ve insan, ilişkiler ve insan, kendi ve insan olarak anlatır. en önemlisi ve merkeze alınacak şart, kendini tanımaktır. öfkemizin nelerde tetiklendiğini, bizdeki reflekslerini, yansıtma şeklimizi tanımalıyız. birkaç örnekle.

kendini tanı!

sabrının sınırlarını bil ve geliştir. sabır olduğunda öfke büyümek için uygun ortamı bulamaz.

öfkenin ilk işaretini görür görmez öfke yavaş yavaş büyür bu nedenle onun varlığını fark etmek için sürekli kendimizi gözlemlemeli ve öfke tohum aşamasındayken onu yok etmelisiniz. öfkenin ortaya çıkabileceği ortamlarda bulunmamak en kesin çözümdür. bu bizi eylemsiz yapar.

kendini törpüle.

“kibir ve cehalet bizi öfkelenmeye meyilli kılar” diyor seneca. haklı. kibir her zaman liderlik ve övgü ister bu mümkün değildir ama cahil bir kafa için olanaklıdır. aynı zamanda kibir ve cehalet narsizmi meydana getirir. büyük tehlike kendi kendini tehlikeye dönüştürmektedir.

bunun gibi kendi yaşamımıza katacağımız kişisel gelişim örnekleri yer alan br kitap. yazar yer yer kendi ile çelişse de bu olağandır. insan huylarını anlamak ve yorumlamak canlılarla farklılık gösteremektedir. kişisel gelişime en çok katkısı olan şeylerden biri felsefedir. felsefeyi anlamsız ve karmaşa ifade edecek düzeye nasıl getirmişler... kitabın dili yalın, zorlamadan bir okuma sağlıyor.
devamını gör...

taliban sözcüsünün kendi kızlarını okutması

bazı coğrafyaları ve kişileri islam sanma yanılgısı veba gibidir. islam nedir? bence kimsenin bir başkasını dinleyerek ya da başlarından öğreneceğim değil öncelikle kendisinin öğrenmesi biraz iş edinmesi gereken bir konudur. islam ve kur’an bir bütün ki ilk ayeti “oku!” ile başlar, sonra okuma usülünü de alelade olmasın diye “rabbinin adıyla oku!” diye uyarır. islam adına yapılan konuşmalarda ayetlerle bir savunma yoktur genelde yorumlar konuşur. ne hikmettir bu yorumlar da hz. hatice’nin tüccar bir kadın olarak söz sahibi olduğu, hz. ayşe’nin hukuk bilgisi olduğunu ayrıca çok güçlü hafızası nedeni ile de sık sık danışman görevi gördüğü anlatılmaz. bu minvalde islamın ilk öğrencilerinin kadınlar olduğu görünmezlikle kaplanır rivayetler anlatıla anlatıla. kadınları günaha sevk ve kendilerine bir tehdit gören arap kültürüne kadınları muhattap almayı öne almış bir dinde böyle şeylerin hâlâ konuşuluyor olması ve ayrıca bunlara prim verilmesi üzücü.

islam adına yapılan şeylerde kayırma olamaz. biri size doğruyu gösterirken aksini yaptığında o insana olan güveniniz sarsılır, doğruya olan güveniniz değil. bizde tam tersi oluyor. kişiler üzerinden konuşmaktan doğruları savunmayı unutuyoruz. doğru olan şu, bu adamların islam ile alakası yok.

doğurganlıkla yaşamı taşıyan kadın bir başka kadını doğurunca yaşam sürekliliğinin nişanını var ediyor. yaşam kaynağı bir başka yaşam kaynağı doğuruyor. bu bakışla kızlar tehdit ve yok edici güç değil aslında yaşamın sürekliliğinin işareti bir nimet oluyor. kadın bedeninden bu kadar korkulması ve ayrıca kadınlara bedeninden nefret etmesini bu güçten korktukları için karşı duruyorlar.

tipik bir islam durumu değil taliban’ın yaptığı. siyasal islam diye bir durum altında herkesi tekeline alıp minimal ailesinde özgürlüğün önemini yaşayan tipler. bunlardan dünyanın her yerinde var. tek fark islam adı geçince kişiler değil de islama laf atacak toplumlarda bu başlıklı kışkırtmaların çokça yer alması.

çalma, hak yeme, insanlara karşı öz canın bile söz konusu olda adil ol, işi ehline ver, israf etme, oku, öğren, yaratılışı anlamaya çalış... diyen bir din.

“müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, adanmış erkekler ve adanmış kadınlar, sadık erkekler ve sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, huşulu erkekler ve huşulu kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, saim olan erkekler ve saim olan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar ve allah'ı çok zikreden erkekler ve allah'ı çok zikreden kadınlar; allah, onlar için bağışlanma ve büyük bir ödül hazırlamıştır.“

azap suresi 35.ayet

ne kadın var ne erkek. kulluk bilinci var yaratanın yanında. kadın okumazsa kulluk yapamaz. kulluk allah’a yapılır bir başkasına değil. okumaktan uzak tutulan kadınlar kişilere kulluk bilinci ile yetiştirilmek istenen düzenin menfaatçilerin halka verdiği afyonların beklentileridir. din afyon değildir. dini kişiye bağlamak afyondur. din kadına özgü bir ayet veriyor o da sağlığını korumaya yöneliktir gerisini anlamadan anlatılanlarla tatmin olarak ilan etmeyin.
devamını gör...

gece insanın daha üretken olması

gündüzleri yapılan işlere mecburi bakıldığı için bir çeşit görevdirler. aynı zamanda bu işlerin gözcüleri vardır. ayrıca ışık yorucudur. gündüz gökyüzüne bakmayı çoğu insan unutuyor ki bakanlar da hava durumu için bakıyor. gece öyle mi? gece gökyüzünü izlemek akla gelen ilk şeylerdense. diğer farklar da gece mecburiyetler ve gözcüler yoktur. en fazla aileniz uyumanızı tembihler. gece insana sevdiği şeyleri ya da ihtiyacı olan şeyleri verir. bir kere dışarda gürül gürül akan bir dünyadan geri kalmışlık hissi yoktur. bu insana kendiyle ya da sevdiği uğraşlarla ilgili yoğun ve berrak düşünme şansı verir. insana kendini dinleme sessizliği verir. bölünmüş dikkatlerden izole eder. gün içinde sadece yürümek bile yürümek değildir. reklam panoları, her yerde farklı insanlar ve işler insana işi olmayan her işe dikkat dağıttırıyor. gece ise dikkati insandan yine kendisine veriyor. karanlık bir aynayı ister resimle, ister düşüncelerle, ister tasarımlarla, isterseniz yemek yapmakla her şekilde değerlendirebilir ve keyif alabilirsiniz. içinizden gelene kulak vermiş olduğunuz için kendinizi seçersiniz ve mutlu olursunuz. gece bu yüzden güzeldir. insan, kendini özler. kendiyle olup en çok kendine uzak kalabilmekle yoruluyor insan. bu yüzden gece dinlenmek içindir. uykuda ayrıca güzeldir yorgun olana.
devamını gör...

benden bir halt olmaz farkındalığı

ihmaldir o farkındalık değil. insanın anlam arayışı hep sürer. kimi zaman da toslar kendine. bir şeyler olmak ya da olmamak imkanlara bağlı olabiliyor. imkanlar elverişli olmadığında kendine yüklenmek ve ilk taşı eline alıp başkasına “bende bu var bak, istersen bana sen de söyleyebilirsin“ demek gibi bir şey. kendimizi herkesten önce eleştirip eleştiriden koruma hastalığımız var. aynı zamanda eleştirilince koruma hastalığımız. ben, kendini eleştiren, bana da bunu çok anlatanlara “en çok sen işe yaramazsın, en çok sen mağdursun, en çoklar hep sensin” dediğim de abartma diyorlar. ben de siz abartmayın diyorum. hep aynı olmamakla değişebilir bir şeyler. ağaç değiliz. yer değiştirelim. bağımlı ya da mühürlü düşünceler yoktur, değiştirelim. herkesin kendine dair gizli de olsa bir umudu vardır. insanın öz vatanı kendisidir başlasa bir şey değil. finansal çıkmazlar çok zorlayıcıdır ama imkansızı elediğin zaman geriye kalanlar mümkünlerdir.
devamını gör...

sevilme ihtiyacı duymayan insan

güvenli bağlanma yaşamamış, ihmal edilmiş ve bu yüzden duygusal istismarlara karşı kendini duygulara kapatmış insandır.
sevmek iyileştirirsen bunun ihtiyaç olmadığına kanaat getirecek yalanların olmadı üzücü.

sevmekte sevilmekte ihtiyaçtır.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim