umtozcn - en çok favorilenen tanımları (1. sayfa)

ehline denk gelmeyen her şey ziyan olur. can da inci mercan da.
bu nedenle;
1- değerinizin anlaşılmadığı, değersiz hissettiğiniz yahut değerinizi sorguladığınız yerlerden ve insanlardan uzaklaşın.
2- fikir ve düşüncelerinizin önemsenmediğini düşündüğünüz, hissettiğiniz yerlerden uzaklaşın.
3-sevginiz, ilginizin, fedakarlıklarınızın hıç edildiği kişilerden, yerlerden uzaklaşın.
4-özgüveninizi farkında olmadan zedeleyebilecek olan çevreniz varsa uzaklaşın.
5- bir fikir bulduğunuzda ve bunu paylaştığınızda size tüm olumsuzlukları sıralayıp yapamazsın diyenlerden (bu size motivasyon katmıyorsa) uzaklaşın.
6- sürekli kendi dertlerini ve sorunlarını dökmek için sizinle buluşmak ısteyen insanlardan uzaklaşın
7- iyi niyetinizin kullanıldığına dair en ufak şüpheniz oluşan kişi ve yerlerden uzaklaşın.
8- duygularınızı söylemleriniz manüpile edenlerden uzak durun.
9- kendini geliştirmekten kendisine bir şeyler katmaktan en basit örnekle kitap okumaktan bile geri duran insanlardan uzak durun.
10-size bir şeyleri dayatmaya çalışan yer ve kişilerden uzak durun.

yaşarken ne yaşadığımın bilincinde değildim. daha doğrusu içimde ilk kez anlamlandırmaya çalışmadım. sonra 25 yaşında anneme aşkı sordum. bir sigara yakıp; "işte şimdi s*çtık dedim. oturup üzerine sayfalarca yazdım. sürdürülemedi bu üzücüydü yine de böyle bir deneyim yaşamak muazzamdı.

mutlu olmak bu kavram herkese göre farklı yorumların ortaya atılmasına yol açar. bugün sosyal medyada pek çok sözüm ona kişisel gelişim uzmanı var. hepsi kendilerini rastgele ifade ediyorlar. bunu yaparsan mutlu olursun, kafaya takmazsan mutlu olursun, düşünmezsen mutlu olursun vesaire, vesaire... mutlu olmanın herkese göre farklı anlamlar taşıdığının bilincindeyseniz, tek tavsiyem şu olur sevgili dostum; seni neyin mutlu ettiğini keşfettiğinde dört elle sarıl ona ve bunun sana iyi geldiğini bildiğin her an vaktini, enerjini seni mutlu eden şeye ayır. örnek kitap okumak seni mutlu ediyordur daha fazla oku, film izlemek seni mutlu ediyordur; daha fazla film seyret, doğada yürüyüş yapmak seni mutlu ediyordur daha çok yürü gibi. sana iyi gelen ne varsa yapış, negatif gelen ne varsa özgür bırak ve uzaklaş.

başarının sırrı bana kalırsa her şeyden önce çelik gibi sağlam bir iradeden geçmekte. çünkü insan iradesi ile yaşayan, hareket eden bir canlı. hedefini belirlemiş bir bireyin sağlam iradesi ile hedefine olan yolculuğunda pek çok zorluk karşısına çıkacaktır. insan kendinden emin olmalı, kendisine inanmalı ve gereken motivasyonu kendi kendisine sağlayabilmelidir. çevreden olumsuz tepkiler alabilecek olduğunuz aşikar çünkü öyle bir toplumda yaşıyoruz ki insanlar kendileri yükselemiyorlarsa; başkalarının da yükselmesini, kendisini geliştirmesini istemezler. bu nedenle başarılı olmak isteyen bireyin herkese ve her etkene sağlam bir irade ile yaklaşması gerekir. bana göre başarı için gerekenleri sıralamak isterim.
1- kimseye hayallerinden, planlarından ve hedefinden bahsetme

buradaki kimseden kasıt şudur; size herhangi bir yardımı olamayacak, size ve fikirlerinize katkı sağlayamayacak sadece konuşmak için konuşan insanlardır. bu tür insanlara anlatmanız size sadece zaman kaybı ve gereksizce kendinizi açıklama durumu yaratır.

2- hedefine giden yoldan geçen büyük insanları araştır

celal şengör'ün bir konuşmasında şöyle bir şey duymuştum hatırladığım kadarıyla;
"oğlum tezinde zorlandığında ona okumasını söylerim. ( burayı sallıyorum, aristo oku, charles darwin oku) derim. çünkü senin geçtiğin yoldan onlar da geçti, senin çektiğin zorluğu onlar da yaşadılar. celal şengör bu noktada oldukça mantıklı bir çözüm sunmuş. bunu yapabilirsiniz. bu size hem motivasyon katar hem ilham verir hem de daha farklı bakış açıları sunar.

3- kaybetmeyi düşünmeyin, bundan korkmayın.
bunu yapmayın kendinize. çünkü tahminimce hiç biriniz müneccimle yatmadı. olacakları kimse önceden bilemez. tamam verilere, istatistiklere göre ön görülebilir ancak denemeden bir şeyi yaşayamazsınız. ihtimaller ile yaşamaktansa deneyin. bu size bir şey kaybettirmez aksine yanlış yaptığınızda bu size deneyim kazandırır. edison'un hikayesini anımsayın. ampulü icat ettiğinde birisi 999 denemeden sonra tekrar deneyecek gücü nerden buldunuz? edison yanıtlamış; "ampulün icadı bin aşamalı bir süreçti. hata gibi görünen ilk 999 aşama, bininci ve son aşamaya götüren öğrenmelerle doluydu." işte bütün mesele bu.

4-fikir alabileceğiniz insanlarla iletişime geçmeye çalışın, ilham aldığınız veya idol olarak kafanızda belirlediğiniz insanları yakından takip edin
bu ufkunuzu açacaktır. yine size bakış açısı kazandıracaktır.

5- sizi aşağıya çeken, çekmek isteyen ne ve kim varsa bırakın.
bunlar sadece zihninizi yormanıza neden olur. bir yolda saatlerce yükle mi yürümek mantıklı yoksa yükünüzü bırakıp koşmak mı daha mantıklı?

6- doğa yürüyüşleri yapın
insan doğa ile iç içe olmayı seven bir varlıktır. var olan pek çok şey doğa ile iç içe uyum içerisindedir. topraklama yapın. bunu her zaman yapmak zorunda değilsiniz ama ruhunuza ve mental yorgunluğunuza iyi gelecektir.

7- spor yapabiliyorsanız spor yapın
üniversite de öğretim üyesi olan eski bir arkadaşımın bu konu üzerinde söyledikleri çok hoşuma gitmişti. spor yaptığında vücudun salgıladığı hormonlar kişinin kendisini iyi hissetmesine sebep oluyor. böylece dingin bir zihne ulaşmak için yardımcı bir arkadaş spor yapmak.

8-yarış atı değilsiniz bunu bilin.
hedefinize hemen bugün ulaşmak zorunda değilsiniz. kimseye bir şey kanıtlamak zorunda değilsiniz. yarış içinde değilsiniz henüz değilsiniz. o yüzden hayatın akışını da kaçırmayın. tabi gidip dağıtın da demiyorum çok ölçülü olmanın da ölçüsüz olmanın da bir mantığı yok.

bu tür insanların bakışları sonrasında değiştiğimi söyleyebilirim. tekrardan kitap okumaya başladım. hayatımda bunun etkilerini görmek ise muazzam bir deneyim. bunu yaşadıkça sevdiklerimi de kitap okumaya teşvik etmeye çalışıyorum. böylece insanlarla, statüleri her ne olursa olsun konuşabilecek pek çok şey ortaya çıkıyor. ancak kitap okumayan insanların bir kısmında karşılaştığım bir takım temel benzerlikler var dar bakış açılarını genişletme girişiminde dahi bulunmuyorlar. televizyonun, sosyal medyanın onlara sunduklarını kabullenip onlara kendi düşünceleriymiş gibi lanse edilen algıların peşinde koşuyorlar. bu nedenle insanları farklı yönlerden bakmaya davet ettiğim çok oluyor. insanların basit soru ve sorunlar karşısında şiddet eğilimli olduğunu gözlemledim. bir söze gözü dönebilecek bir zihin yapısına sahipler. bu zihin yapısı her gün kadınların, şiddete uğramasına ve hatta ölmesine sebebiyet vermektedir. bunun kitap okumakla ne alakası var diye soracak olursanız şayet pek çok eserde yer alan hikayelerin temelde bir gerçekliğe dayanmasıdır. dış bir bakış olarak okuyucu ortamı gözlemleyebiliyor ve doğru tutumun ne olduğunun bilincine varabiliyor. böylece gerçek yaşamında bir sorunla karşılaştığında doğru bulduğu yolu izleyebiliyor. olaylara farklı açılardan yaklaşabilmek önemli bir husus arkadaşlar. bunu ben kitaplara borçluyum dolayısıyla bana küçümseyerek bakan o insanlara. bu elbette hoş değildi ancak ben bununla karşılaştığımda sorun ben de olabilir diye düşünüp değişme kararı almıştım. bu kararı verdiğim için mutluyum. hayatımda o insanlar yoklar ama şimdi yüzlerce binlerce hayali arkadaşım var. arada bir st. petersburg sokaklarında eski dostum raskolnikov'la yürür dertleşiriz. kitap okumaya olumsuz yaklaşmayın lütfen. deneyin ne kaybedersiniz. 48 sayfalık modern klasiklerden başlayın bu sizi motive eder hem. başlangıç için iyidir. ya da şeker portakalı ile başlayın. içinizde bir yerlere dokunacağına eminim. bu duygu sizi kitap okumaya bağlayabilir. şeker portakalı, deli fişek seriden devam edin ama ne olur sizlerden ricam kitap okuyan kötü insanları görmezden gelip suçu tüm kitap severlere yüklemeyin ve lütfen bir yerden denemeye başlayın. ışık ve sevgiyle

iyi bir insan olarak yaşamımı sürdürmek ve iyi bir insan olarak ölmek.

evet evet bende tutunamayanlara, tutunamayanlar kulübündenim. tüm tutunamayanlara, tutunamayan dostlara selam olsun.

çünkü ruhumuzun ahengini ve kalbimizin güzelliğini hak edebilecek bir bireye rastlamayacak kadar iyiyizdir.
ama umudunuzu yitirmeyin. siz masumiyetini ve güzelliğini her gün yitirmekte olan bu dünyada güzel kalmayı başarabiliyorsanız inan ki sizin ruhunuzun ahengini değiştirecek ve kalbinizin tüm güzelliğini hak eden birileri karşınızda belirecektir.
umut ve sevgiyle.

hayat ihtimallerle dolu. bunu hiç bir zaman unutmamayı ve unutmamanızı dilerim. sayılı nefeslerimizden hava bıraktıklarımızı çıkınca kaç nefes daha kaldı kim bilir. sevin, sevginin varlığına ve gücüne inanın. bir ağacı sevin, bir çiçeği erişemediğimiz gökyüzünü sevin en çok mesela. içinizde bir sıkıntı oturduğunda siz göğe bakma durağından bir kaç dize hatırlayıp başınızı kaldırın gökyüzüne. durma göğe bakalım. unutmayın dünyayı güzellik kurtaracak. bir insanı sevmekle başlayacak her şey. inancınızı yitirmeyin. çokça düşünüp eylemsiz kalmayın. düşünün ama her zaman hareket halinde olun. değersiz hissettiğiniz yerlerde, insanlarda kalmayın. ehline denk gelmeyen her şey ziyan olur. can da inci mercan da. kendi öz değerinizi bilin kendinizi sevin ve güvenin. siz kendinizi sevmiyor ve kendinize acımasızca davranırsanız karşınızdaki insanlar da buna yeltenirler. bu nedenle kendinizi fark edin. olabildiğince okuyun elinize ne geçerse kayda değer okuyun ama bir kitap ama bir şiir. paylaşın, yardım sever olun bunun bir fayda sağladığını bilmek size bir nebze daha huzur verecektir. sevdiğiniz şeyleri yapın ben kendime çoğunlukla kahve yaparım. şimdi bir kahve bana iyi gelecek ve bütün yaralarımı saracak diyerek. alır kahvemi yudumlarken açarım hoş bir müzik bir kitap ve güzelleşir anım. yeni insanlar tanımaktan çekinmeyin. yeni insanlar sizlere yeni bakış açıları kazandıracaktır. unutmayın hiç bir insan tesadüf eseri hayatımıza girmez. hayatımızın tüm dönemlerinde karşımıza çıkan hayatımıza aldığımız ve almadığımız pek çok insanın bir amacı illaki vardır bunu unutmayın. benim hayatıma en son tesadüf eseri kısa bir süre eşlik eden bir hanımefendi bana ihtimallerin gerçekten var olduğunu göstermişti. umarım sözlerim size bir nebze fayda sağlamıştır. ışık ve sevgiyle.

cehalet. hızla yayılıyor. cehalet sadece bilgisiz bir toplumu yaratmakla kalmaz. saygısız ve duyarsız bir insan sürüsünü de doğurur. empatinin, anlayışın, sağ duyunun azalmasına, adaletsizliği, haksızlığın ve suçun artmasına neden olur. tüm bunlar göz önüne alınarak sağ duyu sahibi olan her bir bireyin cehalete karşı direnmesini dilerim. cehaletle savaşmak, cahille tartışmak değil ve bundan ibaret değildir.

yani; derinden, derinden.
open.spotify.com/track/1iFG...

çivi mi çakacaksınız dünyaya yahu.

bu bilince erişen millet muasır medeniyettir net. ancak bizim toplumumuzda bu pek mümkün değildir.
fikir ayrılıklarının, düşünce farklılıklarının, bakış açılarının değerlendirme ölçütlerinin farklılıkları toplumu çokça etkilemekte. örneklemek gerekirse; konu mülteci sorunu olsun. bir söylemde bulundunuz birisi kalkacak diyecek ki müslüman, müslümana bunu yapar mı biri kalkıp diyecek ki sözleriniz insanlığı aşağılamaktır birisi diyecektir ki siz ırkçısınız, birisi diyecektir ki helal olsun kardeşim çok haklısın. yani çok fazla kriter var.

sağanak yağmur öncesi gökyüzündeki soğuk gri mavi

evet bu doğru. her başarılı erkeği dünyaya getiren bir kadın vardır.

kimileri için üşengeçlik değildir bu durum. kimileri için kırıntılar halinde kalmış özsaygı ve özgüven unsurlarının sınırlı sayıda olduklarını bildikleri için nokta atışı yapabilmek için; gerekli kriterleri oluşturabilecek olduklarına inandığı yahut denemeye değer gördüğü insanları beklemeye başlar. kimileri de kendi özsaygıları gereğince sadece kendisine dönük yaşamayı tercih eder. bu durumun pek çok nedenleri olabilir.

stefan zweig' in kitapları arasında okuduğum en kalın kitaptı. diğer pek çok kitabını da okudum ancak clarissa'yı farklı kılan etkenler var. yazarın yayıncısı tarafından zweig'in ölümünden 39 yıl sonra yazarın yazdıklarının derlenmesi sonucu oluşturulmuştur. yine de okurken pek hissedilmedi desem yalan söylemiş olmam. genel pek çok zweig kitaplarında da olduğu üzere yine bir yarım kalmışlık, tatminsiz bir bitişle bitti kitap bende ama yine de keyifli bir okuma olduğunu söylemeliyim.

insanları tanımak zaman alır. ilk başlarda herkes cezbedici bir güzelliğe, karaktere ve kişiliğe sahiptir ancak insanoğlu karpuz değil ki kesip içine bakasın. ikili ilişkilerin karşılıklı olduğu unutulmamalı. her şey karşılıklıdır. eğer bir insan size fedakarlıklarda, iyiliklerde bulunuyorsa bunu her ne kadar karşılık beklemediğini söyleyerek yaparsa yapsın bir süre sonra çevresinin veya kendi bilincinin yarattığı bir düşünce ile birey kendi değerini sorgulamaya başlar. bu durumda da sizin ona yaklaşımlarınızı değerlendirir. kendini her ne kadar değersiz hissederse bir o kadar bunun nedeni için size gelmeye çalışır. ya da bu durumda siz hangisi iseniz ona göre alın mesajı. değersiz hissettiğiniz hiç bir yerde kalmayın ve kimseye de haddinden fazla değeri vermeyin.