white lotus - en beğenilen tanımları (1. sayfa)

gayet normal olan bir durumdur. ülkedeki her etnik kökenin dilini ayrı ayrı tanıyıp ona göre düzenlemeler yapılsa tabelalar yerine kitapçıklar koyulması gerekir her yere. kendi ailesi de farklı bir etnik kökene sahip, kendi içlerinde farklı bir dil konuşulan bir ortamda büyümüş biri olarak herkesin yaşadığı ülkenin dilini öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum. he yaşlıdır, öğrenemeyebilir yanında türkçe bilen refakatcisiyle birlikte halleder islerini. ama ben türkçe bilmiyorum siz benim dilimde konuşun yaklaşımı tümüyle yanlıştır.

bir çağın en ünlü insanlarından biri. "gözlerimin rengini bilmiyorum" ve "dayak yemeyi severim" sözleriyle hepimizin kalbine kazınmış kendi küçük yüreği büyük usta.

üşümek. üşümekten tir tir titremek. özellikle aynı anda çok üzgün ve stresli olduğumda çölde bile üşüyebilirim.

ders çalışmaya başladığımda göz kapaklarım.

amerikanın bizi kiskandigini düşünmesi.

çok tatlı ritueller ile baharı umut ve neşe ile selamladığımız gün. dilekler çizilip gül ağacı dalına bağlandı, dilek/bereket paraları hazırlandı, berrakue'den yeni öğrendiğim rituel için 41 farklı bitki toplanıp suyla ay ışığı altına bırakılacak ve yarın yüzümüz bu su ile yıkanacak. insanı günlük hayatın sıkıcı düşüncelerinden uzaklaştırıp neşeli bi gün geçirmesine sebep olacak tüm tatlis etkinliklere hep destek tam destek. *

ışığa ve her türlü etkene hassaslığıyla dışı seni içi beni yakar dedirten gözdür.

1)ay'ın beni takip ettiğini ve bundan dolayı özel olduğumu sanmam.
2)evimizin terasından görülen termik santralleri peri bacaları sanmam.

bazen birilerini üzmemek, bazen de birilerini sevindirmemek için yapılandır. güç ister.

eskimeyen, her dinlendiğinde kalbe dokunan amy winehouse başyapıtı.

türk kayınvalidesindeki gelin düşmanlığıdır. ps: (bkz:genelleme)

artık merak etmemek.

sorumluluktur.

eşek yavrusu. günlük hayatta genelde sevdiğin birine tatlı tatlı sitem ederken kullanilan sözcük.

ekmeğe sana yağ (bkz: margarin) sürüp yemeyi sevmek. vizyonsuzluk adamı kanser eder.

yeşil. küçükken canlı tonlariyken büyüdükçe koyu tonlarina istemsiz ilgimi fark etmek hayatımın gidişatı hakkında bi aydınlanma yaşamamı sağladı geçen günlerde.

büyünün yirmi birinci yüzyıl versiyonunu yapan kişi. (bkz: cringe)

insanlara güvenim.

muhtemelen delibal filminin gösterime girdiği dönemle çakışan dönem.

gün batımı manzarası.