zoradam yazar profili

zoradam kapak fotoğrafı
zoradam profil fotoğrafı
rozet
kafa izninde
karma: 551 tanım: 16 başlık: 2 takipçi: 41

son tanımları


duyulan en acı verici cümle

zamanla unutacaksın beni, yokluğuma alışacaksın. güzel bir hayatı yaşarken sen, ben seni bir yerlerden izleyeceğim. söyle ölmüş olacak mıyım sence...
devamını gör...

alâeddin yavaşça

artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
bülbüllere yer yok
artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
bülbüllere yer yok

kıymetli üstad, yaşadığım bu deneyimi uzun yıllar önce yaşamış, hayat arkadaşının yavaş yavaş avuçlarından kayıp gidişine tanıklık etmişti. sonrasında o'na ithafen bu kıymetli sözleri yazmıştı. ne büyük acı ki onunla benzer kaderi paylaşmak.
devamını gör...

geceye bir şiir bırak

zamanla alışacak kalbin,
ölenle ölünmez ki
derler.
derler ama, ne zamanla yokluğuna alışmak
mümkün oldu
ne de sensiz yaşamım
kaldığı yerden devam edebildi.
senin olmadığın bir hayatta
nasıl yaşam denenir ki,
sen yokken yağmurlar
neden dökülürler ki,
anlamsız işler,
acı kabukları ve
hissizliklerde ben.
kaç, sıyrıl, git ruh bedenden,
ya da dur ve beslen
sonsuz azaptan,
ama dön dolaş en başa
devamını gör...

en korkulan ölüm şekli

maalesef en kötüsü, hala nefes alıyorken, nabzınız atıyorken kendinizi ölmüş hissetmeniz. teknik olarak hayattasınız, yürüyor, birşeyler yiyebiliyorsunuz. hatta gözleriniz bir yerlere bakabiliyor da.
ama göremiyorsunuz. baktığınız yer, kişi ya da nesnenin ne olduğu o kadar önemsiz ki.
yediğiniz yemeğin de tadı yok, hepsi aynı geliyor. o'nun sevdiği şeyleri ya da size pişirdiklerini asla yiyemezsiniz de, o olmadan olmaz ve

hayatınızdan çıkıp giderken hayatınıza dair herşeyi yanında götürmüştür ama siz şikayetçi değilsinizdir. aksine o'nu anlattığı, hatırlattığı için boşluk bütünü bu durumu, zamanla seversiniz. başıma geldi, artık bir parçam ve seviyorum. o'na dair herşey gibi
devamını gör...

her ölüm erken ölümdür

daha neler vardı yaşanacak kim bilir, ne kavgalar, ne gülüşler ve ne sarılmalar.
bir masum öpücükle tavlardın beni, bir çocuk gibi avucundaydım kocaman adam.
azarlamaların, öfken ve senden korkularım bile ne güzelmiş.
her gün, her saniye ve her an artıyor özlemin, katlanıyor.
gece kadar ıssızım artık. gece oldum belki de.

o'nun ölümü erkendi. çok erken
devamını gör...

aşk mektupları (halil cibran)

lübnanlı yazar halil cibran ile, yine lübnan asıllı ancak mısır'da yaşayan may ziyâde arasında 1912 yılında, cibran'ın öldüğü 1933 yılına dek yaşanan, belki de modern zamanların en büyük aşk hikayesini anlatan kitap. cibran ve may birbirlerini hiç görmediler, hiç duymadılar. yirminci yüzyılın en büyük aşkları arasındaki bu muhteşem hikaye, sadece mektuplarla yaşadıkları aşkın yalın hali. cibran, kelimelerine aşık oldu may'ın ve may da karşılık verdi. ölüm onları ayırana dek sadece yazıştılar, mektuplarla sevdiler, seviştiler.


cibran : ''bana aşktan korktuğunu söylüyorsun, neden küçüğüm? güneş ışığından korkuyor musun? denizin gelgitinden korkuyor musun? günün doğuşundan korkuyor musun? baharın gelişinden korkuyor musun? aşktan neden korktuğunu merak ediyorum. sıradan bir aşkın beni memnun etmeyeceği gibi senin de sıradan bir aşktan hoşlanmayacağını biliyorum. sen ve ben ruhtaki duyguları sınırlamakla asla doyuma ulaşamayız. daha çoğunu istiyoruz biz, her şeyi istiyoruz. ah may, aşktan korkma, aşktan korkma, gönül dostum. acıdan, perişanlıktan, arzudan yana ne getirirse getirsin, ne kadar karmaşık ve şaşkın olursa olsun kendimizi ona teslim etmeliyiz. ''

may : ''güneş ufukta kayboldu, harika şekilli güzel bulutların arasından parlak tek bir yıldız belirdi, venüs, aşk tanrıçası. bu yıldız da bizim gibi aşk ve arzuyla dolu insanlar mı oturur acaba? acaba venüs de benim gibi mi ve kendi cibran’ı mı var -kendi uzakta ama aslında çok yakında olan güzel varlık- ve acaba o da şu anda, ufukta titreyen alacakaranlıkta, alacakaranlığı karanlığın izleyeceğini ve karanlığı ışığın izleyeceğini ve günü gecenin izleyeceğini ve geceyi günün izleyeceğini ve sevdiğini görmeden önce bunun defalarca tekrarlanacağını bilerek ona mektup mu yazıyor. o zaman o da elindeki kalemi alacak ve karanlıktan, bir adın kalkanına sığınacak: cibran''


kavuşamamışların bu büyük aşkı, ilgiyi ve saygıyı hak ediyor.
devamını gör...

yabancıların en yakınıydın sen

yabancı

en yakın yabancı sendin,
daha sürülmemişken ışığın biberi
yaramıza,
yaslanırken boşlukta duran bir merdivene
henüz.

güzdü sonsuz bir çöle takılan bakışımız,
ilkyaz derken - kışı gözden kaçıran
yüzlerce eller yukarı, saygı duruşlarımız
en güçsüz kollarla -
çözüldü aşkın zarif ilmeği
bulandı aynalar duruluğu.
çok gizli bir doğru gecenin toyluğunda
bilmedik çekenin yanlış bir uzaklık
olduğunu...

yabancıların en yakınıydın sen!


nilgün marmara
1985, haziran
devamını gör...

yağmurun altında bağırarak şarkı söylemek

insana, hayatının her döneminde farklı duygular yaşatan aktivitedir. serde gençlik varsa, biraz da alkol girmişse kanınıza yapacaklarınıza üst sınır koyamaz kimse. iş hayatının, en debdebeli döneminde sorunlarınızdan kaçabilmek, kaçacak bir yol bulmak için ideal olur.

ama geri dönüşü olmayan, yarım kalan bir sevda masalınız varsa, yağmurun altı ve bağırmak sadece figüran olur. çünkü yağmurun altında rahat rahat ağlayabilirsiniz, siz ağladıkça karışır gözyaşlarınız o masum yağmur damlalarına. yağmur damlaları da beslenir hüznünüzden, dertlenirler. ben özlem dolu, ben dertli, göz yaşlarım ve yağmur damlaları kardeş...
devamını gör...

sevgiye inanmamak

sen sevmişsen, o seni sevmişse, yalan yoksa, herhangi bir yalan barındırmamış, kirli emellerle rol yapılmamışsa, hayat tecrübesi bu süzgeçlerin denetimine hakim olmana izin veriyorsa kanaat elinde demektir.

sevgi kavramı öznel. ben sevildim ve delice sevdim. delice, hayat bana bu şansı verdi. sevebilen bir erkek oldum. ama sonra, adaletsizlik kartını görme vakti gelmişti. sevdiğim, beni seven kadını kopartıp aldı ellerimden. şimdi şeytan karşıma geçse ve ver bana ruhunu, onunla bir saat dese tereddüt etmem bile. bir saat için ya da bir dakikacık bile yeter.

bu çok basit, sizi rol yaptığı bir sevgiye inandıran birisine karşı gaddar olun. yalancı pisliklere zalime davranın. ama gerçekten seven değerli varlıklar için ağır konuşmayın. bu incitiyor.
devamını gör...

üzüntüyü belli etmemek

acıları yarıştırmanın doğru olmadığı gerçeği bir yana dursun, böylesi bir gerçekle karşılaşan hiç kimseyi anlayamazdım. kaderimde korkutucu bir gerçek saklıymış meğer ve bunu iliklerime kadar hissediyorum. artık sadece yaşamaya çalışıyorum, öylesine uzak ki içten bir gülüşün fikri bana, asla gülemeyeceğime eminim. ruh ikizim, ruhumun hükümdarı, hani her kadın güzeldir ama, benim için dünyadaki en güzel, en kusursuz, en bana yakın kadını kaybettim. zavallı bile olamayacak bedenim hariç herşeyimi de yanına alarak bu hayattan koptu.

şimdilerde artık sürekli ve hiç azalmayan acılarla doluyum. üzüntümü belli etmemek mi, olmuyor maalesef. yapamıyorum. evet akşam gün batımlarında kimsenin görmeyeceği, gözyaşlarımla kimseyi rahatsız etmeyeceğim yerlerde hıçkırarak, için için ya da tanımlayamadığım şekillerde ağlamak benim rutinim. ama insanların içindeyken maske takmayı zar zor öğrendim. eğer kalabalıklar içindeysem ve gülüşü geliyorsa aklıma, koyu camlı gözlüklerim iyi birer kalkan oluyor bana. gündüz gece demeden, ağlama özgürlüğümü veriyorlar. hiç çekinmeden ağlıyorum, ağlamak o'nu zihnimde kaplamama sebep oluyor ve sonucu daha fazla ağlamak oluyor.

şikayetçi miyim, asla. insanlar umurumda mı, hayır. ben geceleri çok seviyorum artık, rehabilite ediyorlar beni. bir hayalet gibiyim o kimsesiz düş sokaklarında, rahatlıkla ağlayabiliyor, kendimi daha çok acıyla terbiye edebiliyorum. üzüntüm sadece benim namahremim.
devamını gör...

bir kadına en çok yakışan saç rengi

her erkeğin rengi başkadır, ama benim için o'nun kızıla boyadığı saçlarıdır.

...hatırladığım kadarıyla 4 yıl önceydi, bir akşam saati buluşacağımız mekana girince farkettim saç rengini değiştirdiğini. hiç dile getirmemiş olamama rağmen, kızıla dönmüştü ipeksi saçları. arkası bana dönük olduğu için kuytu bir duvara sırtımı verip izlemek başladım onu. sessizce, heyecanla. kalbimi okşayan kadın, beni küçük ve sebepsiz mutluluklardan birisiyle daha ödüllendirmişti. hafifçe alt dudağımı ısırırken hissetmiş olmalı ki yavaşça bana döndü. orada olduğumu biliyormuş gibi. ve gözlerime bakınca ben, görünmez kelepçelerin elimde olduğunu bilerek ve bir suçlu gibi teslim olmuştum...
devamını gör...

ölen kişinin ardında bıraktığı yürek burkan şeyler

ölümünün çok sonrasında elime geçen, bana göndermediği, gönderemediği mektuplar. ailesi beni tanıyan arkadaşına teslim etmiş. o da bana ulaştırdı. bu ana kadar herşey oldukça sıradan. ama artık toprağın altında yavaş yavaş yok olan elleriye teker teker yazarak sıraya koyduğu, mektuplardan ilkini açtığım anda hayatımın tamamen değişeceği, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı belliydi. usulca ve zerrece zarar vermeden açtım ve beyaz kağıt parçasını düzelttim. ilk gördüğüm ''erkeğim'' ifadesini okumamla birlikte, hayatımı hiçbir döneminde ve hatta tümünde hissetmediğimin belki de tamamından fazla acıyla ağlamaya başladım. yalnız başımaydım ve kontrol tamamen elimden çıkmıştı. gerçi kalabalık bir yerde olsaydım ne değişecekti ki, içimde birikmiş acının enerjisi gözyaşlarım, çığlıklar, iç çekmelerle açığa çıkıyordu. ağlamak rahatlatır derler ya, yalan. her damla yaşın, acımı arttırdığını hissediyordum. ne kadar zaman geçtiğini anlamadığım bir süre boyunca duvarın dibinde, elimde mektubuyla kalakaldım. sürünüyordum yerde, kıvranarak ağlıyordum. sonra nedense kendimi toparlayarak, bir sonraki satıra bakmak istediğimde, ilk anda yaşadığım acıya yakın bir hıçkırık periyoduyla kendimden geçtim.

bu sürdü, epey ağladım. ama artık yaşlı gözlerle de olsa mektubunu okumaya başladım. bir kelime, başka birisi daha. cümleler ve satırlar. ben o an keşke okumayı bilmeseyim bile dedim. yazdıkları oan, bana ve bize dair herşeyi içeriyor, öfkeler, sevinçler, acılar ve tarifini bugün yapamayacağım güzellikleri barındırıyordu. acı olan bir arada ve hayattayken, dilinden duymadığım şeyler sanki bana o anlatıyormuş gibi geliyor, yeni bir gözyaşı dalgasına sebep oluyordu. eminim o kağıt parçasının bir ruhu olsa, elimden kurtulup ilk rüzgarın kollarına bırakırdı kendini halimi görünce. ama ne olursa olsun, onun aziz hatırasına ait yedi mektubu neredeyse yerimden hiç hareket etmeden 2 güne yakın süre boyunca okudum. ama lanet olsun ki hayat devam ediyor, işyerimi arayarak özel durumumu ifade ettim. sağolsun anlayışlı davrandılar ve on gün kadar, ellerimde mektuplar, onunla olduğumuz, yürüdüğümüz, gülüp ağladığımız her noktaya, mektuplarında belirttiği her yere ayak bastım. acım büyüdü, büyüdükçe daha çok onu özledim.

tanrı kimseyi böyle bir acıyla test etmemeli. ben artık ayaklı bir acı oldum. her baktığım yer, duyduğum ses ve koku, sadece acı. nasıl alışacağım bilmiyorum, ama cı, daha çok acı ve hep acı.
devamını gör...

giordano bruno

kendisine ölüm kararını okuyan yargıca verdiği cevap tokat gibi :
'' ölümümü bildirirken siz benden daha çok korkuyorsunuz ''
korkmamış, geri adım atmamıştır. aydınlık aşıkları için anısı hala canlıdır
devamını gör...

can yücel dizeleri

unutma; "onu artık unuttum" demek, bir kez daha hatırlamaktır aslında...
devamını gör...

seni kimler aldı

gönlümün bayramları, şenliği söndü...

nice gönüllerde bayramlar biter, şenlikler söner de kim bilir zaman makinesini bulurlar belki.
belki gözyaşlarına sebep olan her bir saniyeyi yok ederek o gülüşlerin yüzlerden taştığı günlere geri dönülür.
dönülemez mi, belki dönülür.


dönülemez biliyorum, ama bir umut benimkisi
devamını gör...

yavaş yavaş delirdim kimse fark etmedi

neler yaşamıştı ki bu 6 kelimeyle anlatılsa da milyonlarca hatta milyarlarca cümleyle bile ifade edilemeyecek cümleyi etti ipek ? hayatının baharında o korkulukları aşmasına sebep neydi ? üzerinden 15 yıla yakın süre geçmiş ama hala acı verir. güzel uyu minik melek.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim