800 tanım giren 100 yazara kitap hediye edilmesi

(bkz: 8 binler kulübü)

oraya alalım sizi. bu kampanya bitti.

kaçıncı olduğumuzu online olarak görebilsek iyiydi sayın yönetim.

ınstagram'da gördüm de geldim. kitaplar zaafımdır.şöyle şöyle gelin

peki şimdi kitap var mı? 800 tanım yapan yazar çıkmıştır elbet bir seneden.

etkili bir tanıtım stretejisi beni bile bu sayede üye etmiştir.

aslında 800 tanım yapmak aşırı basit maksimum hiç uyumadan 24 saat içinde bile bu sayıya ulaşabilirsiniz. tabi iki cümleyi yan yana getirenlere kitap verilmesine karşıyım. genel kültürü olan birisi çok rahat 800 tanıma ulaşır. bence sayı biraz daha fazla olsa iyi olurdu. neyse hayırlısı be gülüm.

benim kitabım gelmedi gençler. bir ilgilenin rica ediyorum.

çekiliş beklemeyin birbirinize de kitap hediye edin, çok güzel bir şey.
bir de bunu gördün şimdi bir bardak suyu hakettin.
su için

çoktan biten hede.

bunun üstüne 8000'lik kampanya bile bitti yanlış bilmiyorsam. ama şöyle bir şey var ;

lütfen eyluling sesi ve tonlaması ile okuyunuz!

"yazarak kitap kazanmak ister misiniz? "

ben bu sözlüğe kitap için girdim vee durmak yok, bekle beni 800 tanım

bu yazarlar kitaplarını alabildiler mi ?(bu entariyi artılayın da sayınızı bilelim)
biz de 800 tanım yazdık fakat arayan soran olmadı.

bari 500 yapsaydınız kitabım kalmadı yahu . ( üzücük emojisi)

ev kitap dolu, ayrıca internette sayısız pfd kitap edinebiliyoruz. yine de isteyen, seven için güzel bir uygulama. maksat hediyeleşmek ise iyi bir şeydir.

tam da hedefim olan şey.

o kitabı okurken yazıyorum bu tanımı. ne tuhaf...

800 tanım yapmak dileğiyle.

zamanında giremedik demekki bugüne kısmetmiş.

vakti zamanında yapılan bir organizasyon.

herkes gibi sıranın bana gelmesini bekledim. 801. tanımımı girdikten sonra, şimdi adını zikretmeyeceğim bir moderatöre mesaj atarak, kitap kazanacağımı bildirmesi 10 saniye falan sürmüştü, içimi sevinç kapladı birden. çok heyecanlanmıştım. ah tanrım ne kadar safım!!!

günler birbirini izledi ve o büyülü gün gelmişti. kapım çaldı. apartmanın girişinde elinde ufak bir paketle beliren emekçi kargocu kardeşimizi görünce yaşadığım mutluluğun tarifi yoktu.

sabırsızlıkla merdivenleri çıkmasını bekledim. giderek kalbim daha hızlı çarpmaya başladı. daha önce kitaplarına kavuşan yazarların bir bir 'dostoyevski, camus, kant' gibi usta yazarların yapıtlarını yazdıkları teşekkür dolu entryleri gözümün önünden film şeridi gibi geçti.

acaba dedim.. acaba bana ne yolladılar..

kargocuyu güler yüzle uğurladım 20 tl bahşiş verip. sağol abee dedi. sen sağol emekçi kardeş dedim.

bir çırpıda koştum salona. makası aldım ve carttt parça pinçik ettim ambalajı. heyecandan titriyordum.. kitabın kapağını görmemle birden başımdan aşağı kaynar su döküldü.

'100 adımda kamasutra öğretileri'

dünyam başıma yıkılmıştı. bu bir şaka olmalıydı. gözümü kırpıyor açıyor yine aynı sahneyle karşılaşıyordum. hayat kadar gerçekti tüm olup biten. pencereden sızan soğuk havadan mı yoksa kanımın çekilmesinden mi bilmem. tansiyonum gibi düştü birden vücut sıcaklığım. şok geçiriyordum.

öylece aldım elime kitabı. ilk sayfanın hemen altında yazarın önsözünün bittiği yerde

bir figür vardı. bir çizgi film karakteri. meşhurdu bölüm bölüm dizileri vardı. tavşandı. havuç dişliyordu.

yanında da 'gülücük smileyi'

selam tatlış şey yazıp noktalamış.

hangi moderatör olduğunun, o an farkına varmıştım. niyeti başkaymış dedim. tatsız bir şaka bu dedim. canın sağolsun diyerek öptüm o tavşanı. hem öptüm hem titredim. saniyesinde affettim.

hayattan bize düşlen pay da bu oldu malesef. 'kamasutra'

bu sözlüğe ilk başta kitap için üye olanlar, şimdi kitabı filan unutmuştur bence.

tam diyorum ki hesabı kapatıp gideceğim, aklıma "kızım madem gidiceksin bir kitap kazan"düşüncesi ile duruyorum.