t.c. vatandaşı olan herkesin türk olduğu sonucuna rahatlıkla ulasabilecegimiz bir maddedir. burada yer alan türklük kan yoluyla geçen ırkı tarif etmez. aynı ulkude birleşen, sevinç ve kederde birlikte olan anlamında kullanılmıştır. yani türkiye cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türk tür. kurtde cerkezde lazda abazada turktur. keşke türklüğün anayasal tanımı ile ırk olan tanımının farkını anlayabilsek.

ben fransa vatandaşı olsam bana fransız denecek. türkiye'ye gelen alman vatandaşlarının hepsi bizim için alman. genetik olarak ne olduğunu ne biz biliriz ne de bizi ilgilendirir.

değişik bir yazı oldu. çok gerekli de değil aslında ama yazmış bulunduğum için gönderiyorum.
devamını gör...
konu hakkında yorum yapmadan iki kavramı bilmekte faide vardır.

1. nationalite, nationalty, millet, uruk, ulus, budun vs
örnek: türk milleti
*türk milletine tâbi olana türk denir.

2. citoyen, citizen, vatandaş, yurtdaş vs.
örnek: türk vatandaşlığı
*türk vatandaşlığına tâbi olana türk denir. (anayasamızın bahsettiği)
devamını gör...
almanya'da yaşayan herkes almandır çünkü almanya, ana dili almanca olan herkesi değil almanya'da yaşayan herkesi alman kabul eder. türkiye'de yaşayan herkes ise türk değildir çünkü türkiye, türkiye'de yaşayan herkesi değil türkçe benzeri dilleri konuşan herkesi türk kabul eder.

(bkz: tek millet iki devlet)

bu sebeple ya türkiye anayasasına uygun davranmalı ya da anayasasını hareketlerine göre değiştirmelidir.

ekleme:

türkiye'nin türkçe benzeri dilleri konuşanları türk kabul ettiğine dair bir örnek daha:

türkiye futbol takımları, azerbaycan, kazakistan, kırgızistan, özbekistan ve türkmenistan ülkelerinin vatandaşı olan en fazla 1 futbolcu ile transfer ve tescil dönemleri içerisinde sözleşme imzalayıp, bu oyuncuyu tescil ettirerek a takım listesine yazdırabilecek.
devamını gör...
anayasalar, bir gerizekali bile anlasin diye basit yazilir. maddeye bakalim:

`türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür. türk babanın veya türk ananın çocuğu türktür.`

bu boyle cascavlak ortada iken `türkiye'de yaşayan herkes ise türk değildir çünkü türkiye, türkiye'de yaşayan herkesi değil türkçe benzeri dilleri konuşan herkesi türk kabul eder.` gibi bir cumle kurmak icin, en hafif tabirle okudugunu anlamayan, en yakisir tabirle de yasadigi yere dusman bir insan tanimi yapilabilir.

`tek millet, iki devlet` yaklasimi tamamen panturkist bir yaklasimdir ve hicbir zaman devlet ideolojisi olmamistir. azerbaycan'la yakin iliskilerimiz olmasi, onlarin dunya politikasinda bizi desteklemeleri sonucunu dogurmus degildir. kibris, pkk gibi konularda hala tc'nin istedigi ya da arzu ettigi tavir azerbaycan'ca gosterilmemis, tc de bu durumu cok da onemsememistir. bundan onbes sene once filan, azerbaycan'a bagli nahcivan ozerk bolgesinden pkk sizma yapiyordu. sinirotesi harekat yapillacaksa, oranin da bombalanmasi gerekiyordu.

turkiyeli gibi bos kavramlarla gundemi isgal etmek de abesle istigal. milliyetin kurt, ermeni, rum, cerkes, abhaz ya da baska bir sey olabilir ama o pasaportu tasiyorsan turk'sun kardesim. everybody will call you `turkish`, am i right? kimse sana `turchian` demeyecek. oyle bir kelime, ingilzcede bile yok. bak, `anatolian` var ama `turchian` yok. bu topraklar, ondorduncu yuzyilin ortalarindan beri avrupalilarca `turchia` olarak aniliyor. kimse bana `turkiyeli` filan gibi hem tarihi gercek, hem de gramer kurallarina aykiri bir seyi zorla soyletemez. sen kurt'um diyorsan kurt'sun kardesim, ermeni isen ermeni'sin. ama kapikuleden ciktiginda turk'sun. sen ne kadar inkar etsen de turk'sun cunku anayasan seni kan degil, vatandaslik ve dogum ile kazanilan bir dogal hakkin tasiyicisi olarak gormus.

diyarbakir cezaevinin her yerine `ne mutlu turkum` diyene yazmakla kimse turk yapilmaz. o b*klari yiyenler, simdi siyasal islam'in kopegi olup yanlarinda. yarin bir gun mamalarini siz verin, sizinle de yataga girerler. `milliyetci` gecinen bu herifler kadar da omurgasizi yoktur. irkcinin her turlusu irkcidir ve mensubiyeti ne olursa olsun ilkel bir yaratiktir. kimse, dogdugu milletten dolayi ustun dogmaz. bos isler bunlar.
devamını gör...
vatandaşlık ve etnik köken ayrı şeylerdir. vatandaşlığı olan herkese etnik köken etiketi yapıştırılmamalıdır. benim türkiye cumhuriyeti vatandaşlığım var diye türk sayılmamalıyım mesela.*
birçok kişi katılmasa da bu görüşüme, etnik kökeni farklı olan kişilerin kökenlerine sahip çıkabilmesi gerektiğini ve bu olayın yalnızca "o topraklarda yaşıyor olma" anlamında bir vatandaşlık anlayışıyla sınırlı kalması gerektiğini düşünüyorum.
türk denmemeli.
devamını gör...
mevcut ilk dört madde tartışmalarında esas hedef alınan maddedir. girizgahı ilk 4 maddeyi değiştirmek gibi çok tepki çeken bir şeyden yaptılar, nihayetinde 66. maddeyi değiştirmeye ya da onu kaldırmaya varacaklar. bu maddenin kaldırılması türkiye'nin lübnan'a dönüştürülmesi demektir, muhtemel bir iç savaş için en büyük taşı devirmektir. en son meclis farklı etnik köken/mezheplere göre bölünebilir, her birine aynı sayıda** vekil ayırmak suretiyle türk temsiliyeti minimize edilebilir. korkunç.
devamını gör...
türk ulus devleti, laiklik yanında sosyal bir hukuk devleti anlayışına kadar hepsini hedef alanların en büyük takıntısı.
devamını gör...
"madde 66 – türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür."


“vatandaşlık” kavramı, tarihsel süreçte çok çeşitli olarak kullanılmış ve toplumların siyasi yapılanmalarına uygun olarak şekil değiştirmiştir. fakat modern çağda “vatandaşlık”, artık sadece bir toprak parçası üzerindeki aidiyet anlamı taşımamaktadır: hukuki, kültürel ve sosyal bir kimlik meselesidir. türkiye cumhuriyeti anayasası'nın 66. maddesi de tam bu noktada bir ikilem sunar: "türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür."

aslında bu gibi ifadeler, ulus-devlet düşüncesinin bir sonucu olarak 20. yüzyılda ortaya çıkan "homojen millet" yaratma idealinin, ideolojisinin bir aynasıdır.
bulunduğumuz 21. yüzyılda, küreselleşmenin etkisiyle kültür, kimlik ve aidiyet kavramlarının çok boyutlu hâle geldiği bir devirde, bu tarz homojenleştirme amacı güden bir tanımın yerinde olup olmadığı objektiflikle ve ciddiyetle sorgulanmalıdır.

homojenleştirme amacıyla, bir toplum yahut toplumlar, tek tür kültür ve kimliğe indirgenmeye çalışılmaktadır. bu durum, çeşitliliği yok etmekle beraber, bireylerin kendilerini ifade etme özgürlüklerini de baltalamaktadır. geçmişe bakacak olursak, yapılan homojenleştirme çabaları toplumsal çatışmalara, kutuplaşmalara, baskıya ve hatta soykırımlara varmıştır. misal, en bilinen homojenleştirme çalışması 1930'larda almanya'daki nazi rejimidir. "arı ırk" düşüncesine dayanan homojenleştirme politikası güdülerek milyonlarca insan katledilmiştir. bu katliam, dünya tarihinde oluşturulmuş kanlı sınırlarla hâlâ geçerliliğini korumaktadır.
bir başka şekilde homojenleştirme amacı güden sovyetler birliği ise, bünyesinde barınan etnik grupları ‘sosyalist kimlik’ altında birleştirmeye çalışmıştır. o topraklarda yaşayan birçok halkın hakları ellerinden alınmış, huzurdan mahrum bırakılmışlardır. bu yüzden, tarihte pek çok korkunç örneği olan bir durumun 21. yüzyılda hâlen duyarsızca sürdürülmesi yerine, tehlikeye mahal vermeyecek şekilde önüne geçilmesi elzemdir.

türkiye gibi etnisitesi, dini çeşitliliği ve kültür çeşitliliği bol olan ülkelerde, vatandaşlık ile etnik köken kavramlarının karıştırılması, toplumsal bozulmaların kaynağı olmuştur. kaldı ki türkiye’de anadilde eğitim hakkının bile konuşulması hâlâ sürerken, henüz o konuya dâhi gelmeden, ‘türk olma’ kavramının vatandaşlıkla eşdeğer kılınması ve bunun farklı kimliklerin görmezden gelinmesine yol açması konusu çözümlenememiştir.
1980'li yıllarda türkiye'de, kürt meselesi politikalarının baskıcı bir tavırla yürütülmesi, doğu bölgesinde çatışmalara ve maalesef kutuplaştırıcı hareketlerin fazlalaşmasına yol açmıştır. benzer durum balkanlar'da yaşanan etnik temizlikte de görülmüştür. homojenleştirme çalışmalarının insanlık trajedileri olarak tarihte birer kara leke olduğu aşikardır. aslında bu olaylar açıkça göstermektedir ki, insanların kimliklerinden koparılmaya çalışılması son derece tehlikelidir.
66. maddede ‘türk olma’ ve ‘vatandaşlık’ eşdeğer kılınırken, farklı etnik kökenlerden görmezden gelinmektedir. türkiye cumhuriyeti topraklarında yaşayan bir vatandaş olduğu için kürt, ermeni, laz ya da arap birey türk sayılırken, kendi kökenine sahip çıkma hakkından fiilen mahrum bırakılmıştır.

meselenin daha iyi anlaşılması adına benzer çeşitliliğin olduğu fransa’nın politikası örnek verilebilir. fransa'da da vatandaşlık aldığınızda "fransız" olarak adlandırılırsınız. ancak bu etnik kökeninize de bir atıfta bulunmaz. ayrımı gayet iyi bir şekilde yapılmıştır.
tarih boyunca bir devletin, bünyesinde bulunan diğer kökenlerin yok sayması osmanlı imparatorluğu'nun son döneminde ermeni ve rum nüfusu üzerindeki asimilasyon ve baskı politikaları gibi sonuçlanarak toplumsal huzursuzluğu tetiklemiştir. cumhuriyet'in ilk zamanlarındaki kürt isyanlarının da perde arkasında kimliklerinin kabul edilmemesi yatmaktadır. çünkü türkiye'de vatandaşlık alan bir bireye "türk" denmesi, onun kimliğine bir etiket vurulması anlamına gelir ve bu etiket, bireyin kültürel ve tarihsel kökenlerini göz ardı eder. işte bu noktada, vatandaşlık ve etnik kimlik ayrımının yapılması şarttır. kelimenin dilimizdeki kullanımı ve özellikle de siyasi alanda bu şekilde kullanılması; büyük bir hatadır.

"türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür" ifadesi yerine, vatandaşlığı bir kimlikten çıkararak sadece hukuksal bir aidiyet olarak tanımlanacak bir öneri, toplumsal kutuplaşmayı azaltabilir hatta bitirebilir.
yurt dışına çıktığımızda hepimize "turkish" denmesi doğaldır; ancak burada mesele, bu tabirin türkçe'deki karşılığının yanlış bir biçimde vatandaşlık ve etnik köken ayrımını ihmal etmesidir. dolayısıyla, bu ayrımı dikkate alan bir değişiklik, herkesin kendi kökenine sahip çıkabilmesini destekleyecektir. misal, anayasanın yanı sıra, "turkish" kelimesinin karşılığı türkçe'de "türkiyeli" olarak değiştirilebilir. bu, vatandaşlık kavramınının türkiye topraklarına ait olmasını ifade ederken, etnik bir kimlik dayatmasından kaçınmayı da sağlayacaktır.
örneğin: "türkiye cumhuriyeti vatandaşı, bu topraklarda yaşama ve hukuksal bağ ile devlete bağlı bireyleri ifade eder" gibi bir ifade, daha kucaklayıcı, samimi ve kutuplaştırıcılığı az bir anlam taşıyacaktır.

bu konuda kafa karışıklığını tamamen gidermek adına vatandaşlık ve etnik kimlik kavramlarının farklı olay ve siyasal sistemlerde ele alabiliriz:
fransa gibi ülkelerde vatandaşlık, ulus-devletin tanımladığı bir aidiyet ilişkisidir. fransız devrimi'nden bu yana süre gelmiş olan kavram, kültürel veya etnik bir bağ değil; anayasal ve hukuki bir bağı kast etmektedir.
fransa için fransız olmak; sadece devletin vatandaşlarıyla kurduğu hukuki ilişkileri ifade eder. etnik köken, bu bağlamda belirleyici bir unsur olarak değerlendirilmez.

türkiye'de ise türk olmak;, tarihsel bağlamda sadece vatandaşlık bağı değil, aynı zamanda kültürel ve etnik kimliği de ifade eden bir kavramdır. bu durum cumhuriyet'in kuruluş döneminde kabul edilen ulus-devlet modeliyle alâkalıdır. 1920'lerde başlayan modernleşme, batılılaşma sürecinde, osmanlı devleti’nin çeşitli etnisiteli yapısından kopmak ve "türk" kimliği etrafında birleşen bir ulus oluşturulmak arzulanmıştır. çabalar da kimliklerin yok edilip milletin homojenleştirilmesine yönelik bir politikayı beraberinde getirmiştir.

uygulanmaya çalışılan bu politikalar; etnik kimliklerini önemseyen ve güçlü olan topluluklara saygısızlık olarak görünmüş ve huzursuzluklara yol açmıştır. kürtler, ermeniler, lazlar ve diğer gruplar, doğrudan ya da dolaylı olarak durumun etkilerine mâruz kalmıştır. kimliklerini ifade edemeyen, benliklerini yaşayamayan hale gelmişlerdir. özgürlüklerinin kısıtlandığını hissetmişlerdir.
dilimizde "türk" kavramının vatandaşlık ve etnik kimlik arasında iki anlamlı şekilde kullanılması, bu gruplar üzerinde haksız baskı unsurudur ve elbette, yanlıştır.

bu yüzden fransa örneğindeki gibi vatandaşlık ile etnik kimlik arasındaki ayrımın net olması, vatandaşlık anlayışına daha iyi bir kapsam getirecektir. ayrımın yapılamaması ya da net olmaması durumunda etnik kimliği türk olmayan vatandaşların kendilerini dışlanmış hissetme ihtimali artar ve kutuplaşmanın çizgilerinin üzerinden her geçen gün bir kez daha geçilmiş olur. hülasa, vatandaşlık kavramının "herkesin hukuki eşitliği” temeli üzerinden yeniden tanımlanması, düzenlenmesi elzemdir.

bu mesele 2023 yılının başlarında deva partisi genel başkanı ali babacan tarafından dile getirilerek son yıllarda bir kez daha siyaset sahnesine taşınana bir durum olmuştur.. babacan’ın, “anayasamızın 66. maddesini, çağımızın gereği olarak, kapsayıcı bir anlayışla yeniden ele almayı teklif ediyoruz” sözleri, hem mhp hem de iyiparti’nin tepkisini çekmiştir. ali babacan’ın bu çıkışı, türkiye’de vatandaşlık kavramını yeniden tartışma konusu yapmış ve anayasa değişikliği taleplerinin başını çeken bir şey olmuştur.
vatandaşlık kavramı üzerine yapılan bu tartışmalar güncel siyasi kutuplaşmalar nedeniyle rafa kaldırılmış, tıkanma yaşamış olsa da; dünya tarihindeki ya da ülkemiz tarihindeki örnekleri tekrar yaşamamak adına vatandaşlık anlayışımızı köklü bir şekilde değiştirme zarureti bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır.

türkiye, etnik çeşitlilik açısından avrupa’nın dikkat çeken isimlerinden biridir. toplam nüfusun sırf %15-20’sini kürtler oluşturmaktadır. lazlar, araplar, ermeniler, rumlar ve diğer azınlıklar da önemli bir yer tutmaktadır. fakat bu gruplar, bahsedildiği gibi, anayasa'nın 66. maddesi gereğince kökenlerinden bağımsız değerlendirilmekte, kökenleri görmezden gelinmekte ve "türk" sayılmaktadır.

2020 yılında pew research center tarafından yayımlanan bir rapora göre, türkiye’de yaşayan kişilerin %43’ü kendini öncelikle etnik kimliğiyle tanımlamayı tercih etmektedir.
salt bu oran bile çok kimlikli bir toplum olan türkiye’de, vatandaşlık ile etnisitenin ayrı birer kategori olması gerektiğini ortaya koymaktadır. öte yandan, bir devletin toplumundaki barışa önem vermesi gerektiğini ve bunu sağlamak için bireylerin kimliklerini tanıma ve koruma sorumluluğunda olduğunu göstermektedir.
bu konu nezdinde avrupa ülkelerindeki yapılan çalışmalarda homojenleştirme çabalarının toplumsal refahı zedelediği, uyumsuzluk ortaya çıkardığı tespit edilmiştir. onun yerine kapsayıcı politikalar güdülmesinin uzun vadede daha başarılı, barışçıl ve refahı sabit tutan kararlar olduğu görülmüştür.
kanada’da bu konuda uygulanan benzer politikalar, vatandaşlarına kökenlerini serbestçe ifade edebilme imkânı sağlayarak toplumsal anlaşmazlıkları asgari düzeyde tutmaktadır.

köken farklılıklarının zenginlik olduğunu fark eden bir hükümet, bireylerin kimliklerine saygı duyan bir anayasa, türkiye cumhuriyeti’nin geleceğindeki toplumsal barış için temel taşlar olacaktır.
bu noktada vatandaşlığı bir kimlikten değil sadece hukuksal aidiyet olarak tanımlama önerisi, toplumsal zıtlaşmayı azaltabilir ve barışçıl ortam için büyük bir adım atılmış olur. misal; "türkiye cumhuriyeti vatandaşı, bu topraklarda yaşama ve hukuksal bağ ile devlete bağlı bireyleri ifade eder" tarzında bir ifade kullanılması daha mantıklı, koruyucu ve destekleyici olacaktır.

anayasa'nın 66. maddesi günümüzde hâlâ önemli bir tartışma başlığıdır. huzur ve demokrasi için önem arz eden, süregelen bir sorundur. tüm kimliklere saygı duyulan, aidiyet hissinin devlet zoruyla dayatılmadığı bir düzen, türkiye cumhuriyeti’nin geleceği için bir zorunluluktur. 66. madde, kapsayıcı bir anlayışla yeniden ele alınmış ve toplumu birleştiren bir yapıya kavuşturulmuş olabilir, olmalıdır. ancak ve ancak bu şekilde bir düzenleme yapılırsa ve kabul görülürse herkesin kendini eşit ve özgür hissedeceği bir vatandaşlık modeli inşa edilmiş olur. "türkiyeli" kavramını savunmak için adil bir insan olmak yeterlidir.
ne zaman anayasanın 66. maddesi üzerine bir mesele gündeme gelse, bazı insanlar bu tartışmayı gereksiz bularak, “ülkemin ekonomi kötüyken, güvenliğimiz yokken, doğuda kesiminde sorunlar varken, bu meselelerle gündemi boşuna meşgul etmeyin” minvalinde sözlerle bunu savuşturmaya çalışıyor, başka konuları işaret ediyorlar. ancak şunu unutmamalıyız ki; bunlar, gündemi boş meşgul edişler değil. detaylar önemlidir. her zaman da öyle olmuşlardır.
her şey detaylarla başlıyor ve bitiyor. savaşlar da barışlar da...
bu nedenle, toplumsal adaleti ve bir arada yaşama kültürünü inşa etmek için bu gibi meseleler üzerinde derinlemesine düşünmek bir gerekliliktir.

dipnot: * *
devamını gör...
yasa veya mevzuatla sizin kimi türk sayıp ilan ettiğiniz önemli değil. toplumsal gerçeklikte kimlerin kendini türk olarak kabul edip bunun kimlerce kabul gördüğü önemli. işte bu gerçeklikte toplumda sorun yaşanmıyorsa ancak o zaman ortada bir türk ve türklük veya ötekilik sorunu yok denilebilir.
yaşanılan fotograf bu. ve malesef birbirimizi anlamakta zorlandığımız problem de bu.
devamını gör...
türklük kimsenin kimseye verebileceği bir sıfat değildir. türk olmak ya da olmamak doğuştan gelen bir özellik olduğundan anayasayla belirlenemez. bu sebepten kaldırılması gereken yasadır.
devamını gör...
tc anayasası'nın 66. maddesi; açıkça kendisini türk hisseden herkesin türk olduğunu yazar ve ilgili madde, bir kültür milliyetçiliği örneğidir. atatürk'ün ne mutlu türk'üm diyene demesi de bu yüzdendir.
tc anayasası, 66. madde: "türk devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türk'tür."
devamını gör...
#3362650
ben türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı bir kürdüm. boş edebiyat yapıyorsunuz.
devamını gör...
feodal toplumda kalıp akraba evliliği ile üreyenlerin ulus devlet doktrinini anlamalarını zaten beklemiyoruz.
devamını gör...
ülke vatandaşlığının adı ile, etnisite köken mensubiyeti farklı şeyler. bu konu bilinçli olarak çarpıtılıyor ve manipülasyon konusu yapılıyor. çarpıtanlardan olmayın, manipüle edilip kullanılmaktan sakının. gerisi kolay.
devamını gör...
#3362641 kolayı var rahatsızsanız türk vatandaşlığından çıkabilirsiniz böylelikle bizim anayasamız hakkında bir fikir beyan etmenize gerekte kalmaz.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"anayasanın 66. maddesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim