1.
2.
öyle rick riordan'ın anlattığı gibi sulu, yılışık bir tanrı değildir kendisi. onun sözcüsü olarak bu yanlışı düzeltmeye geldim. öhöm.
kendisinden kısaca bahsedersek güneşin, sanatın, okçuluğun,sağlığın,estetiğin tanrısıdır apollon. kendisinin pek çok nickname i vardır. bunlardan bazıları, "tanrıların en yakışıklısı" , "phoebus apollon" dur. şimdi apollon abimiz kehanet yeteneğine sahip. bu yeteneği de babaannesi phoebe ablamızdan almış. bu yüzden kendisine phoebus deniyor. aynı zamanda doğduğunda olimposa geldiğinde, kapılar açıldığında, adımını attığında tanrılar yerlerinde titremiş. yani sandığınız gibi değil.
kendisinden kısaca bahsedersek güneşin, sanatın, okçuluğun,sağlığın,estetiğin tanrısıdır apollon. kendisinin pek çok nickname i vardır. bunlardan bazıları, "tanrıların en yakışıklısı" , "phoebus apollon" dur. şimdi apollon abimiz kehanet yeteneğine sahip. bu yeteneği de babaannesi phoebe ablamızdan almış. bu yüzden kendisine phoebus deniyor. aynı zamanda doğduğunda olimposa geldiğinde, kapılar açıldığında, adımını attığında tanrılar yerlerinde titremiş. yani sandığınız gibi değil.
devamını gör...
3.
tanrıların en yakışıklısıdır ama ironik olarak asla aşkı bulamaz. daphne ağaca dönüşür, cassandra zaten çekmediği kalmamış zavallımın, hychantius sümbüle dönmüş(ulan pezevenk zepyhr) böyle böyle devam eder vakalar.
devamını gör...
4.
sanıldığı kadar yumuşak veya sanıldığı kadar sert değildir. en karanlık anlarınızda ışığınız o olur. acıyı sanata dönüştürmesini van gogh'a fısıldayandır kendisi. kendimi bulmaya çalıştığım yolda, sağdan sola savrulsam da arada, benim için orada "salak mısın kız kendine gel" demek için duruyordur. ya da en azından bu meczup arkadaşınız böyle düşünüyordur...
devamını gör...
5.
anadolu'da başka hiçbir tanrıda olmayan ün ve tapınaklara sahiptir. müziğin ve güzel sanatların tanrısıdır. yedi telli çalgı olarak bilinen lir ustasıdır. bunun yanında, dansın ve mistisizmin de tanrısıdır. güneş tanrısı olduğundan gözünden hiçbir şey ve kimse kaçamaz. apollon ile ilgili en önemli tapınaklar yunanistan'daki delphi ve delos ile anadolu'da bulunan patara ve didim'de onun adına inşa edilenlerdir. başta defne, yunus, karga, şahin gibi birçok hayvan ve bitki ile birlikte anılır. heykelleri sakalsız ve genç görünümlüdür. yanında her zaman lir, ok, yay bulunur.
devamını gör...
6.
apollon çok güzel bir delikanlı olan hyakinthos'aşıkmış. vakitlerinin büyük bölümünü bir arada geçirirlermiş. kimi zaman da dostça yarışırlarmış. bir gün disk atıp birlikte eğleniyorlarmış. apollan diskini eline atarak şöyle bir dengelemiş, nasıl döneceğini ayarladıktan sonra savurup atmış onu.
ne var ki hykinthos'a aşık olan yalnızca apollan değilmiş. batı rüzgarı zephyros da deli divane tutkunmuş bu delikanlıya. bu yüzdendir ki onu apolla'dan fena halde kıskanmaktaymış. ancak güçlü tanrıya karşı elinden bir şey gelmeyeceğinin de bilincindeymiş. bu yüzden de hyakinthos'a yöneltmiş uğursuz öfkesini. bana yar olmadığına göre, apollon'a da olmasın düşüncesiyle güzel delikanlının başına bir iş açmak için nicedir fırsat kolluyormuş.
apollan ve hyakinthos diskin döne döne uçuşu sonrasında toprağa düşmesini bekliyorlarmış. ne var ki, hiç de akıllarından geçmeyecek bir şey olmuş. batı rüzgarı zephyros birden yön değiştitirerek diski geri gönderince, disk de gelip var hızıyla hyakinthos'un alnının orta yerine çarpmış. delikanlının güzel yüzü bir anda kanlar içinde kalmış. altın sarısı ipeksi saçları da tutam şakaklarına yapışmış. ne olduğunu anlayamadan yere yıkılmış hyakinthos . alnından akan kanlar ususul usul toprağa karışmaktaymış. bu akan kanlardan sümbül (ya da çançiçeği) bitmiş.
resim: hyakinthos'un ölümü fransız ressam jean broc, 1801. tuval üzerine yğlı boya
kaynak: sorularla mitoloji, derman bayladı.
devamını gör...
7.
ışık, okçuluk ve müzik tanrısıdır. yunan mitinde zeus'un oğludur.
her sabah dört atlı arabasıyla gökyüzünden geçer ve yeryüzünü aydınlatır. apollon çok güzel bir genç adamdır, lir çalar ve ondan daha iyi çalanı yoktur. apollon, bir avcı olduğundan kendisinin ok, yay ve sadak ile betimlemelerine sık sık denk geliriz.
her sabah dört atlı arabasıyla gökyüzünden geçer ve yeryüzünü aydınlatır. apollon çok güzel bir genç adamdır, lir çalar ve ondan daha iyi çalanı yoktur. apollon, bir avcı olduğundan kendisinin ok, yay ve sadak ile betimlemelerine sık sık denk geliriz.
devamını gör...
8.
ya kardeşim sen ne müptezel bi adamsın ya. hikayeleri sarıyo eyvallah ama nehir boyunca kız kovalamak nedir ya. yakışıyo mu yani? hemen hikayeyi aktarıyorum:
güzeller güzeli daphne, çocukluğunun en mutlu
günlerini peneios nehrinin olimpos'un zirvesinden denize doğru aktığı tempe vadisinde geçirdi. sabahın serinliğinde, doğan güneşin ilk ışıklarını
selamlamak için sarp kayalıklara tırmanırdı. apollon, ateşli atlarını gökyüzünde sürerken arabasının batıdaki dağların ardından batışını izlerdi. tepelerde ve vadilerde bahar rüzgârı gibi özgür ve hafif, gezinir dururdu. etraftaki diğer genç kızlar aşktan bahsedip dururken daphne erkeklerin sesine pek kulak vermezdi. oysa çoğu erkek, onu kendine eş yapmak istiyordu. günün birinde daphne, ossa'nın yamaçlarında sabahın ilk ışıltısı altında dururken önünde ihtişamlı bir suret belirdi. yeni doğmuş güneşin ışınlarının altın rengi parıltısı adamın yüzüne vurdu ve daphne, phoebus apollon'u tanıdı. apollon hızla ona doğru koşarak "buldum seni sabahın çocuğu," dedi. "herkesten
saklanabilirsin ama benden kaçamazsın. uzun zamandır seni arıyordum, artık benim olacaksın." ama daphne'nin yüreği cesaretle dolu ve güçlüydü. öfkeden yanakları kızardı, gözleri ateş saçtı. "ben ne aşk bilirim ne de esaret. derelerin ve tepelerin arasında özgürce yaşarım. özgürlüğümü kimseye verecek değilim," dedi. bunun üzerine apollon'un yüzü öfkeyle karardı. genç kızı yakalamak için yaklaştı ama kız rüzgâr gibi hızla kaçtı. daphne'nin ayakları tepelerde ve vadilerde, uçurum kenarlarında ve nehirde, havada süzülen sonbahar
yaprakları gibi usulca gezindi. ancak phoebus apollon gitgide yaklaşırken kız da güçten düşmeye başladı. sonunda kollarını uzattı ve leydi demeter'den yardım diledi. ama demeter onun yardımına gelmedi. daphne'nin başı dönüyor, zayıflıktan eli ayağı titriyordu. thessaly düzlüklerinde akıp giden geniş bir ırmağın
kıyısına vardığında phoebus'un nefesini ensesinde hissediyordu, adam elbisesine uzanmıştı. daphne tam o esnada "peneios baba, evladını kabul et!" diye çılgınca haykırdı ve ırmağa atladı. ırmağın suları usulca örttü
üstünü. daphne gitti ve apollon böyle özgür bir genç kızın peşine düşecek denli çıldırdığı için yas tuttu. "aptallığımla kendimi cezalandırdım," dedi. "sabahın ışıkları alındı günden. şimdi yolculuğumun sonuna dek yalnız ilerlemeliyim." ardından tek bir sözüyle, daphne'nin kendini suya attığı kıyıda bir defne ağacı belirdi. kalın, kümelenmiş yaprakları olan bu yeşil bitki, onun adını sonsuza dek taşıyacaktı.
kaynak: george w. cox, antik yunan hikayeleri
güzeller güzeli daphne, çocukluğunun en mutlu
günlerini peneios nehrinin olimpos'un zirvesinden denize doğru aktığı tempe vadisinde geçirdi. sabahın serinliğinde, doğan güneşin ilk ışıklarını
selamlamak için sarp kayalıklara tırmanırdı. apollon, ateşli atlarını gökyüzünde sürerken arabasının batıdaki dağların ardından batışını izlerdi. tepelerde ve vadilerde bahar rüzgârı gibi özgür ve hafif, gezinir dururdu. etraftaki diğer genç kızlar aşktan bahsedip dururken daphne erkeklerin sesine pek kulak vermezdi. oysa çoğu erkek, onu kendine eş yapmak istiyordu. günün birinde daphne, ossa'nın yamaçlarında sabahın ilk ışıltısı altında dururken önünde ihtişamlı bir suret belirdi. yeni doğmuş güneşin ışınlarının altın rengi parıltısı adamın yüzüne vurdu ve daphne, phoebus apollon'u tanıdı. apollon hızla ona doğru koşarak "buldum seni sabahın çocuğu," dedi. "herkesten
saklanabilirsin ama benden kaçamazsın. uzun zamandır seni arıyordum, artık benim olacaksın." ama daphne'nin yüreği cesaretle dolu ve güçlüydü. öfkeden yanakları kızardı, gözleri ateş saçtı. "ben ne aşk bilirim ne de esaret. derelerin ve tepelerin arasında özgürce yaşarım. özgürlüğümü kimseye verecek değilim," dedi. bunun üzerine apollon'un yüzü öfkeyle karardı. genç kızı yakalamak için yaklaştı ama kız rüzgâr gibi hızla kaçtı. daphne'nin ayakları tepelerde ve vadilerde, uçurum kenarlarında ve nehirde, havada süzülen sonbahar
yaprakları gibi usulca gezindi. ancak phoebus apollon gitgide yaklaşırken kız da güçten düşmeye başladı. sonunda kollarını uzattı ve leydi demeter'den yardım diledi. ama demeter onun yardımına gelmedi. daphne'nin başı dönüyor, zayıflıktan eli ayağı titriyordu. thessaly düzlüklerinde akıp giden geniş bir ırmağın
kıyısına vardığında phoebus'un nefesini ensesinde hissediyordu, adam elbisesine uzanmıştı. daphne tam o esnada "peneios baba, evladını kabul et!" diye çılgınca haykırdı ve ırmağa atladı. ırmağın suları usulca örttü
üstünü. daphne gitti ve apollon böyle özgür bir genç kızın peşine düşecek denli çıldırdığı için yas tuttu. "aptallığımla kendimi cezalandırdım," dedi. "sabahın ışıkları alındı günden. şimdi yolculuğumun sonuna dek yalnız ilerlemeliyim." ardından tek bir sözüyle, daphne'nin kendini suya attığı kıyıda bir defne ağacı belirdi. kalın, kümelenmiş yaprakları olan bu yeşil bitki, onun adını sonsuza dek taşıyacaktı.
kaynak: george w. cox, antik yunan hikayeleri
devamını gör...
9.
‘’kurşun adres sordu bu defa apollon.
sesin çıkmıyor ve sesim çıkmayacak.
başaklar açmayacak belki.
haziranı bekliyorum umutsuz, yorgun.
fakat hala gülümsüyorum apollon.
rengarenk giyiniyorum.
ambar kokuyorum yine.
sana niyetlenmiş bir yaşam vardı önümde.
baştan başlıyorum, yeniden.
bıraktığım alışkanlıklarım oldu bugünlerde.
hayatın perspektifini çiziyorum.
farklı açılar deneyerek.
güneş ruhlu insan,
bedenini gizliyorsun şimdilerde.
ruhun kaçamıyor oysa beliriyor dizelerde.’’
sesin çıkmıyor ve sesim çıkmayacak.
başaklar açmayacak belki.
haziranı bekliyorum umutsuz, yorgun.
fakat hala gülümsüyorum apollon.
rengarenk giyiniyorum.
ambar kokuyorum yine.
sana niyetlenmiş bir yaşam vardı önümde.
baştan başlıyorum, yeniden.
bıraktığım alışkanlıklarım oldu bugünlerde.
hayatın perspektifini çiziyorum.
farklı açılar deneyerek.
güneş ruhlu insan,
bedenini gizliyorsun şimdilerde.
ruhun kaçamıyor oysa beliriyor dizelerde.’’
devamını gör...
10.
madem tüm hiddet ve duygularımı kusuyorum bu akşam, buradan devam o zaman.
apollon buram buram anadolu kokan ve antropojen bozkırda yapamayınca yunanistana göçen bir tanrı. kelimenin kökeni kapıların koruyucusu gibi anlamlara gelen "apulu"dur(bknz joseph campbell)
apollon yunanistan'a taşınınca erkekliğin tavan yapmasıyla beraber bir ivme yakalamış ve kendini yüzen ada olarak efsanelere konu olan delos'ta ablası artemis tarafından doğurtulurken bulmuş.
yüzen ada delos bugün de var yunanistanda gidip bakın, ve bu adada doğmak ile ölmek resmen yasak. yerleşme yok, sadece turlar var ve hala bir nevi kutsallığı var. bence çok hoş.
neyse apollon doğuyor, büyüyor, yakışıklı bir şey oluyor derken gücü de artıyor. babişkosu vajinası olan her şeye hallenen zeus'un altın çocuğu apollon hakkında olan tüm mitlere ayrı ayrı bayilsam da ergen bir kızken bile aklımın bir köşesine kazınan daphne ve cassandra favorimdir.
daphne hakkında çok güzel bir söz de verilir bazı versiyonlarda. bu apollon'un bir nevi acı vedasıdır. olimpos'un amansız playboyu apollon'dan beni duygulandıran birkaç söz bırakıyorum:
"saramadan yitirdim seni,
bari benim ağacım ol da
yaprakların çelenk olsun kahramanlara,
ezgilerde, türkülerde anılsın
bundan sonra yan yana adlarımız,"
10 yaşımdayken de çok duygulu buluyordum şu anda da aynı durumdayım.
aslan erkeğinin bombastik kişiliği işte.
travmatize olmak istemeyen kızlarımızdan uzak ablası artemis'e yakın olsun, tşkler.
apollon buram buram anadolu kokan ve antropojen bozkırda yapamayınca yunanistana göçen bir tanrı. kelimenin kökeni kapıların koruyucusu gibi anlamlara gelen "apulu"dur(bknz joseph campbell)
apollon yunanistan'a taşınınca erkekliğin tavan yapmasıyla beraber bir ivme yakalamış ve kendini yüzen ada olarak efsanelere konu olan delos'ta ablası artemis tarafından doğurtulurken bulmuş.
yüzen ada delos bugün de var yunanistanda gidip bakın, ve bu adada doğmak ile ölmek resmen yasak. yerleşme yok, sadece turlar var ve hala bir nevi kutsallığı var. bence çok hoş.
neyse apollon doğuyor, büyüyor, yakışıklı bir şey oluyor derken gücü de artıyor. babişkosu vajinası olan her şeye hallenen zeus'un altın çocuğu apollon hakkında olan tüm mitlere ayrı ayrı bayilsam da ergen bir kızken bile aklımın bir köşesine kazınan daphne ve cassandra favorimdir.
daphne hakkında çok güzel bir söz de verilir bazı versiyonlarda. bu apollon'un bir nevi acı vedasıdır. olimpos'un amansız playboyu apollon'dan beni duygulandıran birkaç söz bırakıyorum:
"saramadan yitirdim seni,
bari benim ağacım ol da
yaprakların çelenk olsun kahramanlara,
ezgilerde, türkülerde anılsın
bundan sonra yan yana adlarımız,"
10 yaşımdayken de çok duygulu buluyordum şu anda da aynı durumdayım.
aslan erkeğinin bombastik kişiliği işte.
travmatize olmak istemeyen kızlarımızdan uzak ablası artemis'e yakın olsun, tşkler.
devamını gör...