yazar: tomris uyar
yayım yılı: 1997
insanların renklerle değişimini ana tema olarak kabul eden dokuz kısa öyküden oluşur. bu dokuz öykünün ortak noktası ise kırmızı renktir. usta öykü yazarı tomris uyar, bu eseriyle de oldukça beğeni kazanmıştır.
yayım yılı: 1997
insanların renklerle değişimini ana tema olarak kabul eden dokuz kısa öyküden oluşur. bu dokuz öykünün ortak noktası ise kırmızı renktir. usta öykü yazarı tomris uyar, bu eseriyle de oldukça beğeni kazanmıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ser-ül kamus" tarafından 29.05.2021 10:10 tarihinde açılmıştır.
1.
ah tomris'im... canım tomris'im...
kırmızı rengini sever misiniz? ben hep çok sevmişimdir. bana tutku, aşk, nefret gibi çok güçlü duyguları hatırlatır.
kitapta bulunan 9 öykünün ortak noktası kırmızı rengi.
aramızdaki şey kırmızı!
kırmızı rengini sever misiniz? ben hep çok sevmişimdir. bana tutku, aşk, nefret gibi çok güçlü duyguları hatırlatır.
kitapta bulunan 9 öykünün ortak noktası kırmızı rengi.
aramızdaki şey kırmızı!
devamını gör...
2.
başarılı öykü yazarı tomris uyar'dan okuduğum ilk kitap. aramızdaki şey, tazı payı, güz kızılı, yavruağzı, tahin-pekmez günleri, pıhtı, lâl ve akşam alacası adlarında öykülerden oluşuyor kitap.
kitapta çok sayıda öykü var ama her biri, bir diğerinin gölgesine düşen bir ayrıntı gibi hissettiriyor. bir öyküde kırmızı bir şal, başka bir öyküde kırmızı bir gökyüzü, bir başkasında kırmızı bir kumaş karşımıza çıkar. bu nesneler, yalnızca dekor değildir; karakterlerin iç çatışmalarını, arayışlarını ya da sakladıkları arzularını açığa vurur.
bir hikâyede yıllardır görüşmemiş iki arkadaşın yeniden buluşmasını okuruz. aralarındaki mesafe kelimelerden çok bakışlarda, dokunulmayan bir çay fincanında, kırmızı bir atkıda görünür. başka bir hikâyede bir kadın, her şeyi ölçüyle yapan, düzen seven hayatından bir anda sıyrılıp kırmızı bir giysiyle sokağa çıkar; bu kırmızı, onun hem isyanı hem de özgürleşme isteğidir. yine bir başka öyküde mektuplar vardır: sevgiliye yazılmış, ama belki hiç gönderilmeyecek satırlar. mektupların hitapları bile kırmızıya çalar: “sevgili kırmızı biber” ya da “merhaba paprik...” gibi hem tuhaf hem samimi bir dil.
en beğendiğim öyküsü genç yaşta hastalık sonucu ölen öğrencisine gönül borcunu ödediği aramızdaki şey oldu. kitap güzel bitti benim için.
insan önce renklerden başlamalı değişmeye.
kitapta çok sayıda öykü var ama her biri, bir diğerinin gölgesine düşen bir ayrıntı gibi hissettiriyor. bir öyküde kırmızı bir şal, başka bir öyküde kırmızı bir gökyüzü, bir başkasında kırmızı bir kumaş karşımıza çıkar. bu nesneler, yalnızca dekor değildir; karakterlerin iç çatışmalarını, arayışlarını ya da sakladıkları arzularını açığa vurur.
bir hikâyede yıllardır görüşmemiş iki arkadaşın yeniden buluşmasını okuruz. aralarındaki mesafe kelimelerden çok bakışlarda, dokunulmayan bir çay fincanında, kırmızı bir atkıda görünür. başka bir hikâyede bir kadın, her şeyi ölçüyle yapan, düzen seven hayatından bir anda sıyrılıp kırmızı bir giysiyle sokağa çıkar; bu kırmızı, onun hem isyanı hem de özgürleşme isteğidir. yine bir başka öyküde mektuplar vardır: sevgiliye yazılmış, ama belki hiç gönderilmeyecek satırlar. mektupların hitapları bile kırmızıya çalar: “sevgili kırmızı biber” ya da “merhaba paprik...” gibi hem tuhaf hem samimi bir dil.
en beğendiğim öyküsü genç yaşta hastalık sonucu ölen öğrencisine gönül borcunu ödediği aramızdaki şey oldu. kitap güzel bitti benim için.
insan önce renklerden başlamalı değişmeye.
devamını gör...