1.
duygu asena'nın aynı adlı kitabından uyarlanan, başrollerinde deniz çakır* ve bade işçil*'in olduğu gain dizisi.
şimdilik 2 bölümünü izledim ve puanım 3/10.
devamını izler miyim bilemiyorum. kitabını okumamıştım, ona bir şey diyemem ama dizi çok yapay. doğru kelime bu mudur tartışılır ama bir şeyler olmamış.
maksat kadınların "özgür" olduğunu vurgulamak tamam ama bunu bir karakteri "güçlü" kadın, diğerini "safça" bir kadın karakter yapmadan hayatın içine yediremezler miydi? kitapta yedirilmemiş demek ki diyeyim bari.
erkek karakterler de ayrı gıcık. işte burada duygu asena'nın erkeği kötüleyip, üzerinden feministlik kasayım dediğinin çok belli olduğunu söylesem ayıp etmiş olmam sanırım.
kısaca, "yaniii" bir diziye vaktiniz varsa izleyin. benim var. serde mazoşistlik de var. sinir ola ola izlerim devamını.
şimdilik 2 bölümünü izledim ve puanım 3/10.
devamını izler miyim bilemiyorum. kitabını okumamıştım, ona bir şey diyemem ama dizi çok yapay. doğru kelime bu mudur tartışılır ama bir şeyler olmamış.
maksat kadınların "özgür" olduğunu vurgulamak tamam ama bunu bir karakteri "güçlü" kadın, diğerini "safça" bir kadın karakter yapmadan hayatın içine yediremezler miydi? kitapta yedirilmemiş demek ki diyeyim bari.
erkek karakterler de ayrı gıcık. işte burada duygu asena'nın erkeği kötüleyip, üzerinden feministlik kasayım dediğinin çok belli olduğunu söylesem ayıp etmiş olmam sanırım.
kısaca, "yaniii" bir diziye vaktiniz varsa izleyin. benim var. serde mazoşistlik de var. sinir ola ola izlerim devamını.
devamını gör...
2.
tanım: duygu asena'nın aynı adlı eserinden uyarlanan, başrollerinde deniz çakır ve bade işçil'in yer aldığı 2022 yapımı gain dizisidir.
dün ilk 4 bölümünü izledim. neden bilmiyorum ama biraz fazla doldum sanırım ben bu diziye. öncelikle emeği geçen herkese teşekkür ederim.
ancak...
dizinin senaryosu ve olay örgüsü çok zayıftı. replikler oyuncuların ağzında o kadar eğreti duruyordu ki yönetmenin bu konuda bir tepki vermemesini hayretle karşıladım. sonra jeneriği izlediğimde yönetmen ve senaristin aynı kişi olduğunu öğrendim.
bade işçil genellikle tek tip rollerin oyuncusu ama deniz çakır'ın oyunculuğunu beğenirim. üzülerek belirtiyorum ki, gerçekten olmamış.
kitabı henüz okuyamadım, en kısa zamanda okuyacağım ancak duygu asena'yı duruş anlamında çok takdir ederim. kitabında yarattığı evrenin ve vermeye çalıştığı mesajın diziyle aynı olduğunu düşünmüyorum. bu bir his sadece. kitabı okuduktan sonra güncellerim bu kısmı.
diziye başlarken pek bir beklentim yoktu açıkçası. buna rağmen dizide belli şeyler beni rahatsız etti. gay olduğunu düşündükleri iki erkekten birine, ki bu ergenliğe yeni girmiş bir çocuk, berna'nın klitoris'i anlatmaya çalışması; diğer erkeğe ise yine berna tarafından telefonda "sen gaysin! gaysin yani!" şeklinde tepki gösterilmesini doğru bulmadım. toplumun kanayan yaralarından birine parmak basarken, diğer kanayan yaraya tuz basmak ne kadar etik bilemedim.
başladığım bir işi yarım bırakmayı sevmiyorum. o yüzden diziyi bitireceğim. ama yeni başlamak isteyen varsa çok önermem açıkçası. metinlerin altı çok boş, oyunculuklar çok yapay...
diziye dair en beğendiğim şey ise jenerik tasarımıydı. yapanın eline sağlık.
dün ilk 4 bölümünü izledim. neden bilmiyorum ama biraz fazla doldum sanırım ben bu diziye. öncelikle emeği geçen herkese teşekkür ederim.
ancak...
dizinin senaryosu ve olay örgüsü çok zayıftı. replikler oyuncuların ağzında o kadar eğreti duruyordu ki yönetmenin bu konuda bir tepki vermemesini hayretle karşıladım. sonra jeneriği izlediğimde yönetmen ve senaristin aynı kişi olduğunu öğrendim.
bade işçil genellikle tek tip rollerin oyuncusu ama deniz çakır'ın oyunculuğunu beğenirim. üzülerek belirtiyorum ki, gerçekten olmamış.
kitabı henüz okuyamadım, en kısa zamanda okuyacağım ancak duygu asena'yı duruş anlamında çok takdir ederim. kitabında yarattığı evrenin ve vermeye çalıştığı mesajın diziyle aynı olduğunu düşünmüyorum. bu bir his sadece. kitabı okuduktan sonra güncellerim bu kısmı.
diziye başlarken pek bir beklentim yoktu açıkçası. buna rağmen dizide belli şeyler beni rahatsız etti. gay olduğunu düşündükleri iki erkekten birine, ki bu ergenliğe yeni girmiş bir çocuk, berna'nın klitoris'i anlatmaya çalışması; diğer erkeğe ise yine berna tarafından telefonda "sen gaysin! gaysin yani!" şeklinde tepki gösterilmesini doğru bulmadım. toplumun kanayan yaralarından birine parmak basarken, diğer kanayan yaraya tuz basmak ne kadar etik bilemedim.
başladığım bir işi yarım bırakmayı sevmiyorum. o yüzden diziyi bitireceğim. ama yeni başlamak isteyen varsa çok önermem açıkçası. metinlerin altı çok boş, oyunculuklar çok yapay...
diziye dair en beğendiğim şey ise jenerik tasarımıydı. yapanın eline sağlık.
devamını gör...
3.
duygu asena'nın aynı adlı romanından uyarlanan dizidir. gain platformunda yayınlanıyor. olaylar kardeş bağı kurmuş, iki kadın karakter üzerinde dönüyor ve onların yakınındaki kadınların hikayelerini anlatıyor. bir kadın olarak bu içerik beni sardı, kalıpları eleştiren bir yapısı var. bana göre değindikleri konu açısından önemli bir yere sahip.
deniz çakır (berna): yazar, boyun eğmeyen, istediği gibi yaşayan bilindik kadın figürünün dışında. kendini baskılamasa bile çevre baskısıyla karşı karşıya. kadınlar onun yazdığı yazıları hevesle okuyup güçlenirken erkekler tarafından hep eleştiriliyor, sevilmiyor. berna kalıpları yıkan bir kadın. aslında cinsiyetsiz bir karakter. eşitliğin vurgusunu yapıyor. berna bana çok uçuk bir karakter geldi. ben onunla bağ kuramadım çünkü etrafta bu kadına benzer bir kadın göremedim. algılarımız bir şekilde değiştirilmiş. tam özümseyemiyoruz. bir erkek ne kadar özgürse berna da öyle özgür bir kadın. yazıklar olsun berna'yı özümseyemeyen algılarıma.
bade işçil (belgin): ev hanımı, ona dayatılan geleneksel bir çizgi ile ilerleyen, uzaktan bakıldığında herkesin hayalini kurabileceği aile hayatının mensubu bir kadın. özellikle belgin karakterinin psikolojisini çok iyi yansıtmışlar. izlerseniz bu kadın size daha tanıdık gelecek. onun içinde yaşadığı dışarı çıkarmaktan korktuğu duygu durumu dikkat çekici ve altı çizilecek bir çok nokta var. sıkışmışlık duygusunu güzel özetlemişler. belgin sisteme göre mutlu olmalı ama değil ve maalesef ona hak vereceksiniz.
erkek güçlü görünen, ailesine zorlukları yansıtmayan ve son kararı vermek zorunda olan biri olarak gözükürken; kadın hep ikinci planda tutulan, son sözü söyleyemeyen, ne düşündüğünün pek bir önemi olmayan biri olarak yani aslında bilindik bir hikaye kahramanları olarak önümüze sunuluyor. ( bu yorumu belgin ve eşi arasındaki diyologlardan yola çıkarak yazdım.) berna ve melekleri bu uğurda savaşıyor. yaralanıyor, desteklenmiyor ve aşağılanıyorlar. bu diziyi izlerken birlik olan kadın hareketi göreceksiniz. olabildiğince yaralarını birbirlerine sarılarak sarmaya çalışıyorlar. hepimiz birimiz için. belli ki yazar bu hikayeyi yazarken, kadınların birbirlerini destek verdiklerinde hayatın ne kadar güzel olabileceğini göstermek istemiş. baskı altında kalan, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınlara bir çağrı yapmış: sen istediğinde ancak hayatını değiştirebilirsin. kimseye esir değilsin. bulunduğun kötü durumdan çıkabilecek kabiliyete sahipsin. yeter ki özgür olmak iste.
sen aslında özgürsün.
deniz çakır (berna): yazar, boyun eğmeyen, istediği gibi yaşayan bilindik kadın figürünün dışında. kendini baskılamasa bile çevre baskısıyla karşı karşıya. kadınlar onun yazdığı yazıları hevesle okuyup güçlenirken erkekler tarafından hep eleştiriliyor, sevilmiyor. berna kalıpları yıkan bir kadın. aslında cinsiyetsiz bir karakter. eşitliğin vurgusunu yapıyor. berna bana çok uçuk bir karakter geldi. ben onunla bağ kuramadım çünkü etrafta bu kadına benzer bir kadın göremedim. algılarımız bir şekilde değiştirilmiş. tam özümseyemiyoruz. bir erkek ne kadar özgürse berna da öyle özgür bir kadın. yazıklar olsun berna'yı özümseyemeyen algılarıma.
bade işçil (belgin): ev hanımı, ona dayatılan geleneksel bir çizgi ile ilerleyen, uzaktan bakıldığında herkesin hayalini kurabileceği aile hayatının mensubu bir kadın. özellikle belgin karakterinin psikolojisini çok iyi yansıtmışlar. izlerseniz bu kadın size daha tanıdık gelecek. onun içinde yaşadığı dışarı çıkarmaktan korktuğu duygu durumu dikkat çekici ve altı çizilecek bir çok nokta var. sıkışmışlık duygusunu güzel özetlemişler. belgin sisteme göre mutlu olmalı ama değil ve maalesef ona hak vereceksiniz.
erkek güçlü görünen, ailesine zorlukları yansıtmayan ve son kararı vermek zorunda olan biri olarak gözükürken; kadın hep ikinci planda tutulan, son sözü söyleyemeyen, ne düşündüğünün pek bir önemi olmayan biri olarak yani aslında bilindik bir hikaye kahramanları olarak önümüze sunuluyor. ( bu yorumu belgin ve eşi arasındaki diyologlardan yola çıkarak yazdım.) berna ve melekleri bu uğurda savaşıyor. yaralanıyor, desteklenmiyor ve aşağılanıyorlar. bu diziyi izlerken birlik olan kadın hareketi göreceksiniz. olabildiğince yaralarını birbirlerine sarılarak sarmaya çalışıyorlar. hepimiz birimiz için. belli ki yazar bu hikayeyi yazarken, kadınların birbirlerini destek verdiklerinde hayatın ne kadar güzel olabileceğini göstermek istemiş. baskı altında kalan, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınlara bir çağrı yapmış: sen istediğinde ancak hayatını değiştirebilirsin. kimseye esir değilsin. bulunduğun kötü durumdan çıkabilecek kabiliyete sahipsin. yeter ki özgür olmak iste.
sen aslında özgürsün.
devamını gör...