asrın felaketi algı operasyonu
başlık "onbirinci köydeki göçmen" tarafından 15.02.2023 22:12 tarihinde açılmıştır.
1.
kahramanmaraş`taki 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin şiddetini ve büyüklüğünü kimse inkar etmiyor. ama yandaş medya imardaki göz yummaların, plansızlıkların ve deprem sonrası kaosun sorumlusunu depremin büyüklüğü göstermeye çalışıyor.
önce deprem130 atom bombası gücünde dediler. gücü 500 atom bombasına çıktı. ardından 2 bin hiroşima bombası dendi.
2000 hiroşima bombası bu evi nasıl yıkamamış ? !
halbuki yıkımın ve can kaybının asıl sebebini türkiye devlet görevlisi 2013`te yazmıştı.
"deprem değil bina öldürür, depremle yaşamayı öğrenmemiz ve buna göre tedbirler almamız gerekiyor."
daha sonra eski binalar ve müteahhitler suçlu oldu
yıkılan binalar % 98 oranında 1999 öncesidir denildi. ((link: https://www.dokuz8haber.net/erdogana-gore-98-tuike-gore::tüik'e göre % 51)) 2004 sonrası için buyrun
şimdi müteahhitler yakalanıyor. bu kişiler insaatlari izinsiz ve kaçak olarak mı yaptılar
türkiye devlet görevlisi imar problemlerini 2019`da
"imar barışıyla toplam 205 bin hataylı vatandaşımızın sorununu çözdük”,
"imar barışıyla 144 bin 556 maraşlı vatandaşımızın sorununu çözdük” diye övünüyordu.
o yüzden asrın felaketini, asrın ihmalleri ve plansızlıklarıyla hazırladılar.
önce deprem130 atom bombası gücünde dediler. gücü 500 atom bombasına çıktı. ardından 2 bin hiroşima bombası dendi.
2000 hiroşima bombası bu evi nasıl yıkamamış ? !
halbuki yıkımın ve can kaybının asıl sebebini türkiye devlet görevlisi 2013`te yazmıştı.
"deprem değil bina öldürür, depremle yaşamayı öğrenmemiz ve buna göre tedbirler almamız gerekiyor."
daha sonra eski binalar ve müteahhitler suçlu oldu
yıkılan binalar % 98 oranında 1999 öncesidir denildi. ((link: https://www.dokuz8haber.net/erdogana-gore-98-tuike-gore::tüik'e göre % 51)) 2004 sonrası için buyrun
şimdi müteahhitler yakalanıyor. bu kişiler insaatlari izinsiz ve kaçak olarak mı yaptılar
türkiye devlet görevlisi imar problemlerini 2019`da
"imar barışıyla toplam 205 bin hataylı vatandaşımızın sorununu çözdük”,
"imar barışıyla 144 bin 556 maraşlı vatandaşımızın sorununu çözdük” diye övünüyordu.
o yüzden asrın felaketini, asrın ihmalleri ve plansızlıklarıyla hazırladılar.
devamını gör...
2.
devamını gör...
3.
4.
alınan koskoca paralar
aralarında kolayca paylaşıldı.
adamakıllı konutlar planlayacak
akil kişiler parçalandı.
atananların kabiliyetsizliğiyle pekişince
anadolu`da kaos patladı.
asıl kötülük partizanların
amaçları kurtulmak propagandayla,
asrın kabusunu paklamak.
ancak korku pompalayak
artan kutuplaşmayı perçinliyorlar.
ama kandiramazlar palavralarla.
aralarında kolayca paylaşıldı.
adamakıllı konutlar planlayacak
akil kişiler parçalandı.
atananların kabiliyetsizliğiyle pekişince
anadolu`da kaos patladı.
asıl kötülük partizanların
amaçları kurtulmak propagandayla,
asrın kabusunu paklamak.
ancak korku pompalayak
artan kutuplaşmayı perçinliyorlar.
ama kandiramazlar palavralarla.
devamını gör...
5.
bence bazı fay kırığı haberleri de algı operasyonunun parçası.
tabii ki bu konu haber yapılmalı. ama "depremin büyüklüğünü gözler önüne seren görüntü. kahramanmaraş’taki fay kırığı." denilip suçlu deprem gösterilmemeli.
bu tip haberler biraz eksik gibi.
fay hattı maraş`ta , hatay`da ve diğer şehirlerde yeni mi oluştu?
buralar imara hangi şartlarda açıldı?
kaç kata izin verilmeliydi? ve yapılar gerektiği gibi denetlendi mi?
tabii ki bu konu haber yapılmalı. ama "depremin büyüklüğünü gözler önüne seren görüntü. kahramanmaraş’taki fay kırığı." denilip suçlu deprem gösterilmemeli.
bu tip haberler biraz eksik gibi.
fay hattı maraş`ta , hatay`da ve diğer şehirlerde yeni mi oluştu?
buralar imara hangi şartlarda açıldı?
kaç kata izin verilmeliydi? ve yapılar gerektiği gibi denetlendi mi?
devamını gör...
6.
ben yandaşlarda din iman allah inancı vs hiç birisi olduğuna inanıyorum. tek bildikleri para ve güç.
devamını gör...
7.
olayın büyüten tek etmen medya.
hepimizin depremden kaynaklı derin kaygı ve üzüntü içerisindeyiz ve acımız büyük çünkü bir sürü kaybımız oldu fakat günlerdir televizyon kanalları normal yayını kesti, anormal seviyede sabahtan akşama kadar enkaz ve göçük haberleri izletiyorlar. bunlar medyanın sadece reyting çabası gibi geliyor bana ve bu durumdan kişisel olarak çok rahatsızım.
insanlara deprem gününden beri nefes alacak alan bırakmadılar. insanları sürekli göçük, enkaz ve olası yeni depremlerle ilgili haberleri izlemeye zorluyorlar. bir çok insanın psikolojisi bitik durumda. insanların psikolojilerini bozan ve bunu istikrarla yapmaya devam eden bir medya var. resmen beyinlerini yıkıyorlar insanların. insanlar depremden başka bir
şeyi düşünemeyen zombiler haline geldi.
başlangıç - orta - yüksek seviyelerde psikolojik rahatsızlığı olan herkese üzülüyorum özellikle kaygı bozukluğu, okb, panik atak hastası olan insanlar bunca zorlama ve baskının altında ne durumdalar acaba. covid’den sonra insanları psikologa- psikiyatr’a taşıyacak ikinci kolektif bilinç bozukluğu geldi hayırlı olsun.
bir ülkenin medyası dahi, nasıl toplumunun katili olabilir? tam olarak böyle. normale bir türlü dönmenize izin vermeyen, sürekli deprem korkusu ile ödünüzü koparan yayınlarla.
ben dini inanca sahip bir kadınım ve şunu biliyorum: bunca ölmesi gereken kişi, depreme karşı dayanıksız binadan kaynaklı ölmedi. hepsinin vadesi bu kadardı. onlara biçilen ömür buydu ve bu deprem olmasaydı, bizim haberimiz olmadan yine öleceklerdi. deprem sadece bir vesile oldu hepsine. tabi bu yapılan ihmali kapatıyor mu? - hayır. tabi ki ihmal ve usulsüzlük büyük! ama rabbimin biçtiği ömüre isyan eder gibi günlerdir bu haberleri döndürüp döndürüp yayınlamak diğer insanlara zulüm.
hepimiz biliyoruz ki vademiz dolduğu zaman bir sebepten öleceğiz. deprem olmasaydı, sel, sel olmasaydı belki kalp krizi.. kim bilebilir? ama net olan bir gerçek rabbimin hepsine biçtiği ömür buymuş. bunu isyan noktasına getirmenin, ağlayıp çığlık atmanın belirli bir yerden sonra abartı ve gereksiz olduğunu düşünüyorum. insanoğlu, ölüm emrinin karşısında susup oturmalıdır. doğum ve ölüm rabbim’den gelir çünkü. ölmüş olmalarına isyan etmek yanlış bir niyet doğmasına sebep olabilir.
işini yapmayan insanların yargılanmasını istemek, bunca devletin kirli çarkında parmağı olan hatta devletin kendisine dahi kızmak ayrı (ki ben kızanlardan hatta delice eleştirenlerden biriyim) insanlar niye öldü diye sorgulama yapmak ve kızmak ayrı…. ikincisi ciddi bir yanlıştır çünkü biz rabbimin bize biçtiği kadere karşı gelemeyiz. gelmek büyük yanlış olur.
bu ayrımı fark ettiğiniz zaman, medyanın algı manipülasyonuna karşı uyanık hale geliyorsunuz.
demem o ki : vesvese ( hissettiğiniz tüm kaygılar/ korkular/ beyninize istem dışı gelen ve kovamadığınız her şey) şeytanın oyunudur.
bilimsel açıdan: zihninizin size açtığı bir uzay boşluğu. ciddiye almayın, üstüne düşünmeyin.
vademiz dolmadıysa, rabbim izin vermediği sürece, dünya patlasa bile içinden tek parça çıkarız.
hepimizin depremden kaynaklı derin kaygı ve üzüntü içerisindeyiz ve acımız büyük çünkü bir sürü kaybımız oldu fakat günlerdir televizyon kanalları normal yayını kesti, anormal seviyede sabahtan akşama kadar enkaz ve göçük haberleri izletiyorlar. bunlar medyanın sadece reyting çabası gibi geliyor bana ve bu durumdan kişisel olarak çok rahatsızım.
insanlara deprem gününden beri nefes alacak alan bırakmadılar. insanları sürekli göçük, enkaz ve olası yeni depremlerle ilgili haberleri izlemeye zorluyorlar. bir çok insanın psikolojisi bitik durumda. insanların psikolojilerini bozan ve bunu istikrarla yapmaya devam eden bir medya var. resmen beyinlerini yıkıyorlar insanların. insanlar depremden başka bir
şeyi düşünemeyen zombiler haline geldi.
başlangıç - orta - yüksek seviyelerde psikolojik rahatsızlığı olan herkese üzülüyorum özellikle kaygı bozukluğu, okb, panik atak hastası olan insanlar bunca zorlama ve baskının altında ne durumdalar acaba. covid’den sonra insanları psikologa- psikiyatr’a taşıyacak ikinci kolektif bilinç bozukluğu geldi hayırlı olsun.
bir ülkenin medyası dahi, nasıl toplumunun katili olabilir? tam olarak böyle. normale bir türlü dönmenize izin vermeyen, sürekli deprem korkusu ile ödünüzü koparan yayınlarla.
ben dini inanca sahip bir kadınım ve şunu biliyorum: bunca ölmesi gereken kişi, depreme karşı dayanıksız binadan kaynaklı ölmedi. hepsinin vadesi bu kadardı. onlara biçilen ömür buydu ve bu deprem olmasaydı, bizim haberimiz olmadan yine öleceklerdi. deprem sadece bir vesile oldu hepsine. tabi bu yapılan ihmali kapatıyor mu? - hayır. tabi ki ihmal ve usulsüzlük büyük! ama rabbimin biçtiği ömüre isyan eder gibi günlerdir bu haberleri döndürüp döndürüp yayınlamak diğer insanlara zulüm.
hepimiz biliyoruz ki vademiz dolduğu zaman bir sebepten öleceğiz. deprem olmasaydı, sel, sel olmasaydı belki kalp krizi.. kim bilebilir? ama net olan bir gerçek rabbimin hepsine biçtiği ömür buymuş. bunu isyan noktasına getirmenin, ağlayıp çığlık atmanın belirli bir yerden sonra abartı ve gereksiz olduğunu düşünüyorum. insanoğlu, ölüm emrinin karşısında susup oturmalıdır. doğum ve ölüm rabbim’den gelir çünkü. ölmüş olmalarına isyan etmek yanlış bir niyet doğmasına sebep olabilir.
işini yapmayan insanların yargılanmasını istemek, bunca devletin kirli çarkında parmağı olan hatta devletin kendisine dahi kızmak ayrı (ki ben kızanlardan hatta delice eleştirenlerden biriyim) insanlar niye öldü diye sorgulama yapmak ve kızmak ayrı…. ikincisi ciddi bir yanlıştır çünkü biz rabbimin bize biçtiği kadere karşı gelemeyiz. gelmek büyük yanlış olur.
bu ayrımı fark ettiğiniz zaman, medyanın algı manipülasyonuna karşı uyanık hale geliyorsunuz.
demem o ki : vesvese ( hissettiğiniz tüm kaygılar/ korkular/ beyninize istem dışı gelen ve kovamadığınız her şey) şeytanın oyunudur.
bilimsel açıdan: zihninizin size açtığı bir uzay boşluğu. ciddiye almayın, üstüne düşünmeyin.
vademiz dolmadıysa, rabbim izin vermediği sürece, dünya patlasa bile içinden tek parça çıkarız.
devamını gör...
8.
asrın felâketi bir şehri dümdüz ederken, yüzlerce km ötede bile can alabilirken, depremin merkezinde bir binanın camı bile çatlamıyor. bu denklemde bir yanlışlık görmeyen felakete, gören cehalete inanır. seçim sizin.
devamını gör...
9.
asrın felaketi olduğu doğru ama bunun sebebi imar affı, haysiyetsiz müteahhitler, görevlerini ‘mış gibi yapan’ yetkililerdir.
bunların dışında sadece depremin büyüklüğünü vurgulayarak, önlenemez depremin önlenebilir sonuçlarını normalleştirmek malesef başarılı bir algı operasyonudur.
doğan cüceloğlu’nun anlatmaya çalıştığı o ‘mış gibi toplum’ olmamızın sonuçlarını görüyoruz, depremin değil.
bunların dışında sadece depremin büyüklüğünü vurgulayarak, önlenemez depremin önlenebilir sonuçlarını normalleştirmek malesef başarılı bir algı operasyonudur.
doğan cüceloğlu’nun anlatmaya çalıştığı o ‘mış gibi toplum’ olmamızın sonuçlarını görüyoruz, depremin değil.
devamını gör...
"asrın felaketi algı operasyonu" ile benzer başlıklar
asrın tok
25