auschwitz’den sonra şiir yazmak barbarlıktır
başlık "calakalem" tarafından 24.10.2022 11:18 tarihinde açılmıştır.
1.
insanolunbiraz ukdesidir.
adorno'ya ait sözdür.
kompleks bir anlamı ve nereden bakarsanız bakın, her türlü anlamın çıkarılmasına müsait bir içeriği vardır. bu yüzden, birçok yanlış yorumlama üzerine adorno'nun kendisi cümleye ve içerdiği anlama bizzat açıklık getirmiştir.
buradaki sorun, elbette şiiri dar bir alana hepsetmek ya da auschwitz özeli değildir.
sorun; en genel şekliyle sanattaki yapay gerçeklik sorunu ve acının estetize edilmesidir. büyük insani travmalarla ilgili yapılan sanatsal üretimler, yaşanan olayın asli gerçekliğinin neresinde kalıyor? ya da sanatsal metaların alıcısı kitleler; metaya konu olan içeriği, bu yapay gerçeklik üzerinden algılayıp tanımlıyor olabilirler mi?
daha geçen hafta yaşanan maden faciasında bile ölen 41 işçiyi, ateş düşmüş 41 evi; bizler dörtlüklerle, madenci görselleri altına yazılmış romantik metinlerin havada uçuştuğu postlarla geçiştirmedik mi? fakat bir vicdanımız olduğunu hatırlamaya ve herkese hatırlatmaya olan bu ihtiyacımızın, ne ölen 41 işçi ne de 41 aile için bir anlam ya da karşılığı yoktu. sorsanız, acılarına ortak olduk oysa dünyadan haberimiz yok.
sanatın bir pazarı ve her türden alıcısı bulunmakta. büyük insani travmaların mağdurlarını, ne kadar iyi niyetli de olsa merkeze alan bir üretim, bu travmaların faili ya da benzer standartlı başka alıcılar için de bir referans aralığı oluşturmakta. yani siz insanların acılarını resmetmeye çalışırken, karşı yönlü bir sadizme de esin kaynağı yaratmış oluyorsunuz.
dönemsel olarak yahudi karşıtlığının arttığı süreçlerde, sosyal medya da dahil olmak üzere yahudi soykırımı üzerine yapılan sayısız güzelleme örneğiyle karşılabilirsiniz. hatta hitler'in en büyük pişmanlığı olarak "tek bir yahudiyi bile sağ bırakmamalıydım." postlarını bizzat gördüğümü hatırlıyorum. dolayısıyla auschwitz konulu bir yapım veya metni, boğazı düğümlenerek takip edenler kadar patlamış mısır eşliğinde ve hazzın zirvelerinde takip edenler de olabiliyor.
ensest ve çocuk istismarının örnek olaylar, tanıklar ve her bir detayıyla anlatıldığı bir kitabın yazarı; bu kitabı, sırf fantezi arayışıyla okuyan tiplerin de olduğundan bahsetmişti.
hiçbir olay, herkeste aynı duygu durumunu oluşturmaz. sanat gibi öznel bir alanda zaten böyle bir iddianız da olamaz.
katılır veya katılmasınız, adorno'nun da derdi budur, auschwitz'le ilgili araştırma, tarih ya da felsefe konulu çalışmalar yapabilirsiniz ama sanatla auschwitz'i yansıtamazsınız.
adorno'ya ait sözdür.
kompleks bir anlamı ve nereden bakarsanız bakın, her türlü anlamın çıkarılmasına müsait bir içeriği vardır. bu yüzden, birçok yanlış yorumlama üzerine adorno'nun kendisi cümleye ve içerdiği anlama bizzat açıklık getirmiştir.
buradaki sorun, elbette şiiri dar bir alana hepsetmek ya da auschwitz özeli değildir.
sorun; en genel şekliyle sanattaki yapay gerçeklik sorunu ve acının estetize edilmesidir. büyük insani travmalarla ilgili yapılan sanatsal üretimler, yaşanan olayın asli gerçekliğinin neresinde kalıyor? ya da sanatsal metaların alıcısı kitleler; metaya konu olan içeriği, bu yapay gerçeklik üzerinden algılayıp tanımlıyor olabilirler mi?
daha geçen hafta yaşanan maden faciasında bile ölen 41 işçiyi, ateş düşmüş 41 evi; bizler dörtlüklerle, madenci görselleri altına yazılmış romantik metinlerin havada uçuştuğu postlarla geçiştirmedik mi? fakat bir vicdanımız olduğunu hatırlamaya ve herkese hatırlatmaya olan bu ihtiyacımızın, ne ölen 41 işçi ne de 41 aile için bir anlam ya da karşılığı yoktu. sorsanız, acılarına ortak olduk oysa dünyadan haberimiz yok.
sanatın bir pazarı ve her türden alıcısı bulunmakta. büyük insani travmaların mağdurlarını, ne kadar iyi niyetli de olsa merkeze alan bir üretim, bu travmaların faili ya da benzer standartlı başka alıcılar için de bir referans aralığı oluşturmakta. yani siz insanların acılarını resmetmeye çalışırken, karşı yönlü bir sadizme de esin kaynağı yaratmış oluyorsunuz.
dönemsel olarak yahudi karşıtlığının arttığı süreçlerde, sosyal medya da dahil olmak üzere yahudi soykırımı üzerine yapılan sayısız güzelleme örneğiyle karşılabilirsiniz. hatta hitler'in en büyük pişmanlığı olarak "tek bir yahudiyi bile sağ bırakmamalıydım." postlarını bizzat gördüğümü hatırlıyorum. dolayısıyla auschwitz konulu bir yapım veya metni, boğazı düğümlenerek takip edenler kadar patlamış mısır eşliğinde ve hazzın zirvelerinde takip edenler de olabiliyor.
ensest ve çocuk istismarının örnek olaylar, tanıklar ve her bir detayıyla anlatıldığı bir kitabın yazarı; bu kitabı, sırf fantezi arayışıyla okuyan tiplerin de olduğundan bahsetmişti.
hiçbir olay, herkeste aynı duygu durumunu oluşturmaz. sanat gibi öznel bir alanda zaten böyle bir iddianız da olamaz.
katılır veya katılmasınız, adorno'nun da derdi budur, auschwitz'le ilgili araştırma, tarih ya da felsefe konulu çalışmalar yapabilirsiniz ama sanatla auschwitz'i yansıtamazsınız.
devamını gör...
2.
öncelikle insanolunbiraz yazar arkadaşımız çok güzel bir ukde bırakmış ve calakalem yazar arkadaşımız da çok güzel bir şekilde bu ukdeyi doldurmuş. 2011 yılında auschwitz-birkenau toplama kampı gezimden sonra, * soykırımla ilgili şiir yazmış, çevresinde yahudi arkadaşları ve tanıdıkları olan birisi olarak benim de söyleyeceklerim var.
ilgili şiir: #1389697
toplumları derinden etkileyen, dünya tarihine kazınmış acı olaylar hakkında, insanlığın nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğine dair en uygun kararı, o acıyı yaşayan toplumun kendisinin vereceğine inanıyorum, biz gözlemcilerin değil. tüm ön yargılarımdan sıyrılmaya çalışsam da, sözü sarf eden sosyolog theodor adorno hakkında bilgi sahibi olmasam da, küçük bir araştırma sonucu ulaşılan, yahudi soyundan gelen babasının daha sonra protestan olduğu, annesinin ise bir subay kızı olduğu, sosyoloğun kendisinin de katolik olarak vaftiz edilmiş olması bilgileri, bende küçük bir işkillenme yaratıyor ve "acaba?" sorusunu doğuruyor. dediğim gibi ön yargılı bir tutum sergileyerek bu kanıya varıyorum.
yahudilerin ister siyasi çıkar, ister acıyı sahiplendirme ve üleştirme çabaları, isterse toplumsal belleklerini ve bilinçlerini diri tutma istekleri doğrultusunda, hangi gayeyle olursa olsun, soykırımın gündemde tutulmasından rahatsızlık duyduklarını düşünmüyorum. hatta, yahudilerden bağımsız, tüm insanlık açısından, "bakın! nazi zihniyetli insanları mutlu ediyorsunuz, yapmayın", "siz de ne ekmeğini yediniz be şu soykırımın", "filistin'de yaşananları niye söylemiyorsunuz?" gibi düşüncelerin tehlikeli düşünceler olduğunu düşünüyorum.
iyi insan sayısının, kötü insan sayısından, hele ki hastalıklı seviyede kötü insan sayısından çok çok fazla olduğuna inanıyorum. azınlık nicelikte bir grup hasta ruhlu insan haz duyacak diye, yaşanan acıları, o acıları yaşamış olan insanları gömdüğümüz gibi toprağa gömeceksek, insanlık düşünsel evrimini tamamlamakta gecikecek, geciktiği süreç boyunca da bu dünyada savaşlar ve acılar bitmeyecektir.
en basit örneğiyle ülkemizde yaşanan sivas katliamı söz konusu olduğunda, "olayları en baştan araştıralım bakalım, niye böyle olmuş, belgeli, delilli", "yine kanaat önderlerine gün doğdu, iyi prim yaptılar", gibi otoriter refleksler sergilemektense, en azından sessiz kalmanın toplumsal açıdan daha uygun olacağını umuyorum. son olarak bırakalım da "acıyı yaşamış" olanlar konuşsun...
ilgili şiir: #1389697
toplumları derinden etkileyen, dünya tarihine kazınmış acı olaylar hakkında, insanlığın nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğine dair en uygun kararı, o acıyı yaşayan toplumun kendisinin vereceğine inanıyorum, biz gözlemcilerin değil. tüm ön yargılarımdan sıyrılmaya çalışsam da, sözü sarf eden sosyolog theodor adorno hakkında bilgi sahibi olmasam da, küçük bir araştırma sonucu ulaşılan, yahudi soyundan gelen babasının daha sonra protestan olduğu, annesinin ise bir subay kızı olduğu, sosyoloğun kendisinin de katolik olarak vaftiz edilmiş olması bilgileri, bende küçük bir işkillenme yaratıyor ve "acaba?" sorusunu doğuruyor. dediğim gibi ön yargılı bir tutum sergileyerek bu kanıya varıyorum.
yahudilerin ister siyasi çıkar, ister acıyı sahiplendirme ve üleştirme çabaları, isterse toplumsal belleklerini ve bilinçlerini diri tutma istekleri doğrultusunda, hangi gayeyle olursa olsun, soykırımın gündemde tutulmasından rahatsızlık duyduklarını düşünmüyorum. hatta, yahudilerden bağımsız, tüm insanlık açısından, "bakın! nazi zihniyetli insanları mutlu ediyorsunuz, yapmayın", "siz de ne ekmeğini yediniz be şu soykırımın", "filistin'de yaşananları niye söylemiyorsunuz?" gibi düşüncelerin tehlikeli düşünceler olduğunu düşünüyorum.
iyi insan sayısının, kötü insan sayısından, hele ki hastalıklı seviyede kötü insan sayısından çok çok fazla olduğuna inanıyorum. azınlık nicelikte bir grup hasta ruhlu insan haz duyacak diye, yaşanan acıları, o acıları yaşamış olan insanları gömdüğümüz gibi toprağa gömeceksek, insanlık düşünsel evrimini tamamlamakta gecikecek, geciktiği süreç boyunca da bu dünyada savaşlar ve acılar bitmeyecektir.
en basit örneğiyle ülkemizde yaşanan sivas katliamı söz konusu olduğunda, "olayları en baştan araştıralım bakalım, niye böyle olmuş, belgeli, delilli", "yine kanaat önderlerine gün doğdu, iyi prim yaptılar", gibi otoriter refleksler sergilemektense, en azından sessiz kalmanın toplumsal açıdan daha uygun olacağını umuyorum. son olarak bırakalım da "acıyı yaşamış" olanlar konuşsun...
devamını gör...
"auschwitz’den sonra şiir yazmak barbarlıktır" ile benzer başlıklar
auschwitz
12