1.
günümüzde internet her türlü bilgiye kolayca ulaşabileceğiniz ama tecrübelere ulaşmakta biraz daha geride kalan bir teknoloji olmaya basladi.ayagimi kırdığım süreçte internet ortamında yüzlerce doktorun videosu ile kirigimin cinsi türü tedavisi ile ilgili bir çok bilgiye ulaştım ama ayağı kırılan ve yaşadıklarını net bir şekilde anlatan çok az sayfaya ulasabildim. koskoca ekşi sözlükte bile bu konuda işe yarar bir şeyler yazmıyordu. bu güzide sözlükte ise akışa baktığımda yine insanlarin işine yarayacak pratik bilgilerin ya da duygularına tercüman olacak paylaşımların yerine nude istemeli ya da geyik muhabbetine dönecek başlıkların daha çok olduğunu görüyorum.
işte bu tanımda benim gibi ayağı kırılmış ve bilgiye aç okuyucular için elimden geldiğince bilgi ve tecrübelerini aktaracagim.
şimdi devam edelim. yolda normal şekilde yürürken kaldırıma çıkmaya çalıştım ayaklarım takıldı ve sağ ayağımın ön kısmı kaldırımın kenarına çarptı. daha önce de sık sık ayağım burkulup ezilip buna benzer düşme vakalarım çok olduğu çok önemsemedim. ilk anda ayağa kalkarak hata ettim çünkü çarpmanın şiddeti ile ayağım şok yaşıyordu ve sıcaklığı ile hiç bir şey anlamadım. sonra tüm bunlar yetmedi 200 metre kadar yürümeye devam ettim. çok az ince bir sızı hissettiğim için dolmuşa bindim ve işe gittim.evet işe gittim. çünkü ben canımın kıymetini hiç bilmiyorum !!! ancak dolmuşta oturduğum anda ayağımın yan tarafının şişmeye başladığını ve keskin bir acı ile kalp atışlarımın hızlandığını farkettim. dolmuştan inip yaklaşık 50 metreyi topallayarak yürüdüm ve halimi gören arkadaşım "sen o ayağı bu sefer kesin kırdın" diyerek buz getirdi. şişlik ve ağrı artışı ile eşimi çağırdım hastanenin aciline zor yetistik. iste yazıyı buraya kadar okuyanlara ilk önerim; düşme anında hemen kalkmayın ve bir müddet yerde oturarak bekleyin. şoku atlatan vücut size bir tepki verecektir. o tepkiye kulak asmadığınızda basit bir burkulma olayı belki de ayağa kalkıp yuruyerek kırık olusturabilir. açıkçası ben ayağımın çarpma anında mi yoksa kalkıp yuruyunce mi kırıldığını bilmiyorum. belki de daha önce defalarca burkulan, yaralanan ayagim en sonunda bu strese dayanamayarak kirildi.
her neyse hastanede bir miktar bekledikten sonra bizi rontgene gönderdiler ve ben o süreçte de inatla salon kadını çizgimi korumak adına basit bir burkulma olarak gördüğüm bu olayı tekerlekli sandalye ile değil eşimin koluna girerek yürümeyi tercih ederek daha da saçma bir hale getirdim. röntgen sonucunda doktorun "ayağın kırılmış, alçıya alalım, 10 gün sonra ortopedi doktoru görsün" cümleleri ile tam bir hayalkirikligi yaşadım.
ayağı daha önce de alçıya alınmış birisi olarak daha önceki tecrübelerimden yararlanarak tek baston ile üzerine fazla yük vermeden yürürüm sanıyordum ama işler hiç öyle olmadı.
şimdi bu noktada bir kaç bilgi paylaşayım. "kırık olunca çok ağrır ağrıdan duramazsın sözü tam bir yalan." hatta tam tersi kırık bacağı ya da ayağı ile 3 gün gezip sonra bayılıp düşünce hastaneye goturulunce kırıldığını anlayan insanlar görüp tanıdım. hatta kemik catlaginin kırıktan daha çok acı verdiğini söyleyenler oldu ki kadın "kaza gecirdim. aynı anda bir kolum kırıldı diğer çatladı. çatlak kolum daha çok acıdı." demişti. yine bir diğer hata morluk görünce "ayağımi kesecekler " diye korkanlar ile "yara kendini dışarı vurmuş, iyileşeceksin." diyenler. çünkü morluk doktorların dilinde farklı farklı anlamlara varıyor. ancak bu durumda en tehlikeli olan uyuşma olup olmadığı. çünkü uyuşma kan akışının azalması demek ki oksijen görmeyen yerin iyilesmesi de mümkün değil.
ayak alçıya alınınca ilk 2 gün çok çok önemli.
burada 3 kural var.
1- alçılı ayağı kalp seviyesinden yüksekte tutarak kan akışını hızlandırmak.
2- her saat başı 15 dk buz uygulayarak şişliği indirmek ve kan akışını hızlandırmak.
3- vücudu sarsmadan tuvalet ihtiyacı dışında hatta mümkünse onu bile yatakta halledip hiç kalkmamak.
zaten alçının tam olarak kuruyup ayağın şeklini alması da bir iki gün sürüyor. bende ki gibi yarım alçı-atel yapıldığında ayak tabanı ve arkası alçılı, üst ve ön kısım sargibezi ile sarılı oluyor. sargı bezi bir iki gün sonra ayağınızı sağa sola oynattikca gevşemeye başlıyor. bu defa hareket etmediği için zaten güçsüz düşen ayak bir de alçının ağırlığını taşımaya başlıyor ki bu da tehlikeli. bu yuzden medikal dükkanlardan sargı bezi ve yara bandı alıp sık sık üstüne bir kat daha sargı bezi ile sararak sıkılaştırmakta fayda var.
koltuk değneği ile nasıl yürünür;
koltuk değneği ile yürürken sargılı olan ayağı kendinize doğru çekerek önce koltuk degnegini bir adım öne atın ve sağlam ayağınızı koltuk degneginizin yanına getirin. sonra tekrar koltuk degnegini öne atıp ardından ayağınızı yanına getirin. koltuk degnegini 30-40 derecelik bir acı ile ayaginizdan biraz uzakta tutun. koltuk degnekkeri koltuk altınıza tam olarak değmesin ve bı kaç santim aşağıda dursun. gücünüzü elinize degpil kol ve sırt kaslarınıza vermeye çalışın. çünkü elinizi de agirliginiz ile sakatlayabilirsiniz.
alçılı ayakla en zor olanlardan birisi merdiven inmek. eğer iki tarafta tutma demiri olan merdiven varsa sizi önden birisi korusun. sizde iki taraftan merdiven demirlerinden tutun ve sek sek oynar gibi yavaşça inin. ancak iş merdiven çıkmaya gelince işte o iste o cok zor sözlük. hele ki basamak yüksek sende iri kıyım bir insan isen ; " filler ziplayamayan en büyük kara memelisidir. cümlesinin hayat bulmus hali oluyorsun. bu noktada da şöyle bir çözüm buldum. merdiven basamağına ellerim ve ayağımın birisini kullanarak tırmanmaya çalıştım. peki, merdiveni çıktık da eşikleri nasıl atlayalim? işte burada da insanın aklına atları ile engelli parkuru tamamlamaya çalışan jokeyler geliyor. çünkü eşiğin diğer tarafına koyduğun koltuk değnekleri kayar da sen de zıplayarak eşiği geçmeye çalışırsan düşer misin diye düşünüyorsun. bunun için de uzun süren ama kesin sonuç veren bir yöntem geliştirdim. tabure yöntemi. tabureyi geçiş yapmak istediğiniz tarafa koyuyorsunuz. kapiya kadar koltuk değneği ile gelip kapıda tabureye oturuyorsunuz ya da alci ayağınızın dizini tabureye koyup sağlam ayağınızla diğer tarafa gecebiliyorsunuz. şimdi tüm bu süreçte yanınızda bir yetişkin olup sizi koruyup tabureyi koyup kaldırması gerekebilir.
her neyse devam ediyorum.
10 gün sonunda ortopedi doktoru tekrar film istedi ve "bu kırık kaymış, kemikler farklı yönlere doğru gitmiş, ameliyatsız kaynamaz, üzerine basarsan ciddi ortopedik sorunlar oluşturur. ağrılı romatizmal hastalıklar yapar." dediğinde kendimi tam bir aptal gibi hissediyordum. ayak ameliyatlarını eğer sinir ve eklem sistemine bir zarar vermeyecek şekilde yapabilecekler ise belden spinal anestezi uygulaması ile yapmayı tercih ediyorlar. bu da belinizden omuriliğinize bir iğne yapılacağı, bir iki dakika sonra sıcaklık ıslaklık acı gibi duyuları hissetmeyeceginiz ama ayağınızı birisinin tuttuğunu, çektiğini, kemiklerinizi bir şeyler yaptığını, diktiğini anlayacağınız ama yine belirteyim ki zerre acı ve rahatsızlık hissetmeyeceginiz anlamına geliyor. uyusma süresi bir iki dakikayı bulmazken tekrar uyusuklugun bitişi bir iki saati bulabiliyor. bu sırada da ayağınızı sanki çok fazla üzerine oturmussunuz da uyuşmuş gibi hissediyorsunuz ve hareket etmek için beyniniz sinyal gönderse de hareket ettiremiyorsunuz. benim ameliyatım da bir adet plak ve 7 adet çivi takıldı. diğer hastalara bakınca oldukça basit ve hafif olduğunu düşünüyorum çünkü bilek ya da aşil kemiği kırıklarında hem platin sayısı hem çivi sayısı hem de yürümeye geçiş süresi uzuyor.
ameliyat sonrası ayağınızda zonklama ve bıçak ile kesilme, sivri bir bıçak ile deşme acısı yasayabilirsiniz. bunlar doktor tarafından doğal ve olağan görülüyor. ağrı esiginize göre size de dayanılır ya da dayanılmaz gelebilir ancak zaten acınızdan ayağınızı çok hareket ettirmeyin diye basıyor ağrı kesiciyi. bir de ameliyat öncesi ameliyat sırasında ve sonrasında uzun süre aç ve susuz kalacak ama damar yolundan serum aldığınız için bunlar sizi rahatsız etmeyecek ve aklınıza bile gelmeyecek. ne var ki; o serumlar sonra idrar yolu ile vücuttan çıkacak ve siz bunu çıkarmaktan yorgun düşeceksiniz :) ameliyat sonrasında idrar çıkışı olana kadar sıvı içmek yasak. gaz ya da gaita cikarana kadar da katı gıda almak yasak. sonrasında ameliyattan sonra yukarıda yazdığım ilk günlerde yapılması elzem olan yüksekte tutmak buz uygulamak ve yatakta kalmak kurallarını uygulamaya devam ediyorsunuz. bu kısma kadar okuyanlara az önce e-nabizdan aldığım kırık fotoğraflarımi bırakıyorum.
yazını devamında şu 25 günlük süreçte ev içerisinde duygusal ve sosyal olarak neler yaşadım, kendimi nasıl motive ettim onlardan bahsedeceğim.
öncelikle böyle büyük ve ciddi bir sağlık sorununda fark ettiğiniz ilk şey ektiginizi biçmeye başladığınız oluyor. şöyle ki; bu sürece kadar eşinize ailenize komsunuza insanlara nasıl davrandiysaniz karşılığını da buna göre almaya başlıyorsunuz. bu yüzden çevrenizdeki insanlara ağlama, sinirlenme, söylenme, şikayet etme, sürekli isteklerde bulunma gibi davranışlarınızla yormaya hakkınız yok. zaten bedensel olarak muhtaç olduğunuz kişiler sizin sakinliginiz, kabullenisiniz, nezaketiniz karşısında memnun olup daha çok yardımcı olmaya başlıyorlar. yine bu süreçte sağlıklı olduğunuz zamanlarda pek ilgi alaka göstermediğiniz, çok onemsemediginiz insanların sizi arayıp ilgilenmesi, hiç beklemediğiniz insanlardan yemek ya da güzel sözler ya da bir yardım teklifi almanız sizi çok şaşırtıyor ama beklediğiniz umut ettiğiniz çok sevdiğiniz bazı dost ve sevdiklerinizin beklediğiniz ilgiyi göstermeyip bir de dalga geçmeye çalışması ya da size olan ilgiyi kıskanması gerçekten çok üzücü. yani ameliyat sonrası ve alçılı ayakla öğrenmeniz gereken iki önemli kelime; sabır ve sükunet.
peki bu süreci yatakta sıkılmadan nasıl geçirelim?
1-gününüzü planlayın. vücudun kendini tamir etmeye çalıştığı bu dönemde uyku düzeni ve dinlenme gerçekten çok önemli. zaten tüm gün evdeyim diyerek kendinizi tv tablet telefon kitap oyun vs ile oyalamaya çalışmayın çünkü zaten yorgun olan bünye bir de zihinsel olarak yoruldugunda iyileşme süreci ciddi anlamda uzar.
2- beslenme düzeninize dikkat edin: internette doktorların söylediği ortak şey şu ki; bu dönemde karbonhidratı azaltıp protein ve vitamin den yüksek yiyeceklerden yemelisiniz. vücudun kendini tamir etmeye çalıştığı ve yapıldıysa ameliyattan çıktığıniz bu dönemde hareket etmiyorum diyerek diyet yapılmamalı ama kan akışını yavaşlayacak ve su tutacak kakaolu, kafeinli yiyecek ve içeceklerden uzak durulmalıdir. kırık ve çatlaklar için en çok önerilen yiyecekler; paça çorbası ve kemik iliği suyu, süt ve süt ürünleri, koyu yeşil yapraklı sebzeler, meyveler. ancak bu süreçte yine ani kilo artış ve azalislari da vücut dengesini bozacağı için hoş karsilanmiyor. bu yüzden kalorili yiyeceklerden ve kemik suyu içerken yağından uzak durmalisiniz.
3- giyinirkenönce alçılı bacağı ya da kolu giyinip sonra sağlıklı kolu giyinmeli siniz. soyunurken de önce sağlıklı ayak ya da kolu çıkarıp sonra alçılı kolu çıkarmalısınız.
4- banyodaalçıyı islatmamak çok önemli. ben bunun için önce ayağımı bir poşete geçirdim. sonra yiyecekleri sardigimiz streç filmler ile poşeti sıkıca sardım. sonra tekrar poşet ve tekrar streç film ile işi sağlama aldım. yalnız banyo yaparken yanınızda. mutlaka birisi olsun ve bir taburede oturmayı ihmal etmeyin. çünkü ayakta kaldığınız süre uzadıkça sağlıklı ayağın dengesi de azalmaya basliyor. doktorumuz bu konuda özellikle uyarmıştı. pek çok hasta ayağı alçıya alındıktan sonra banyoda düşüp tekrar kırık şikayeti ile doktora geliyormuş.
5- pansuman : ameliyat sonrası iki günde bir ameliyat dikişlerini batikonlu sargı bezi ile silip üzerine temiz sargi bezi koyarak temizliyordunuz. özel hastanelerde bunu ücretle en az 50 tl'den yapiyorlar. araştırma hastaneleri bunu hiç yapmıyor. devlet hastaneleri ve sağlık ocakları yapıyor ancak elleriniz temizce yıkayıp tek kullanımlık eldiven ile bunu evde yanınızdaki kişi de rahatlıkla yapabilir.
6- sağlıklı ayak : tüm agirliginizi sağlıklı ayağa verdiğiniz için sağlıklı ayagi da koruyacak ve guclendirecek hareketlere devam etmelisiniz. bunun için buraya benim kullandığım bir link ekliyorum.
daha önce buna benzer deneyimler yasamis bir kaç kişi ile yaptığım sohbette iyileşme süreci kırığın yeri, operasyon süreci ve takılan çivi ve vidalara gore değiştiğini öğrendim. örneğin ayağında 15 çivi olan birisi 3 ay sonra yeni yeni bebek adımları ile yuruyebildigini söyledi. bir başka kişi ise ameliyattan 1 ay sonra degneklerden kurtulduğunu söyledi.
şimdilik boyle. doktor kontrolleri sonrası ekleme ve düzenleme yapmaya çalışacağım.
ekleme: ameliyattan 15 gün sonra kontrole gittim. dikişler alınıp tekrar yarım alçı yapıldı. yine hiç üzerine basmadan 15 gün beklemem istendi. 15 gün sonrasında tekrar kontrole gittiğimde röntgen sonucunda kemiğin kaynadigini, alıcıyı cikarabilecegimi söylediler . ayağıma bileklik verdiler. bu şişliği azaltırken, aylarca kullanılmayan bileği de olası kırılma ve incinmeden koruyordu. ilk 10 gün dikişlerin üzerine krem ve sarı kantaron yağı surmemi ve sadece topuğuna basarak evde yuruyebilecegimi söylediler. sonraki günlerde ise yavaş yavaş ayağıma ağırlık vererek yürümeye başlayabilirdim.
ancak söylenenleri yapsam dahi gerçekten tam randımanlı ağrısız şekilde yürüme süreci yine de 1.5 ayı buldu. şimdi yani ameliyattan 4 ay sonra çok yoruldugum günlerin gecesinde nadiren de olsa ayağıma iğne batiyormus gibi hissediyorum ya da bacak bacak üstüne atınca ayağımda şişme oluşuyor. temmuz sıcağını görmeyen yara iyilesmez sözünün de doğruluğunu teyit etmiş oldum. allah kimseye cekemeyecegi sıkıntıyı vermesin. amin.
işte bu tanımda benim gibi ayağı kırılmış ve bilgiye aç okuyucular için elimden geldiğince bilgi ve tecrübelerini aktaracagim.
şimdi devam edelim. yolda normal şekilde yürürken kaldırıma çıkmaya çalıştım ayaklarım takıldı ve sağ ayağımın ön kısmı kaldırımın kenarına çarptı. daha önce de sık sık ayağım burkulup ezilip buna benzer düşme vakalarım çok olduğu çok önemsemedim. ilk anda ayağa kalkarak hata ettim çünkü çarpmanın şiddeti ile ayağım şok yaşıyordu ve sıcaklığı ile hiç bir şey anlamadım. sonra tüm bunlar yetmedi 200 metre kadar yürümeye devam ettim. çok az ince bir sızı hissettiğim için dolmuşa bindim ve işe gittim.evet işe gittim. çünkü ben canımın kıymetini hiç bilmiyorum !!! ancak dolmuşta oturduğum anda ayağımın yan tarafının şişmeye başladığını ve keskin bir acı ile kalp atışlarımın hızlandığını farkettim. dolmuştan inip yaklaşık 50 metreyi topallayarak yürüdüm ve halimi gören arkadaşım "sen o ayağı bu sefer kesin kırdın" diyerek buz getirdi. şişlik ve ağrı artışı ile eşimi çağırdım hastanenin aciline zor yetistik. iste yazıyı buraya kadar okuyanlara ilk önerim; düşme anında hemen kalkmayın ve bir müddet yerde oturarak bekleyin. şoku atlatan vücut size bir tepki verecektir. o tepkiye kulak asmadığınızda basit bir burkulma olayı belki de ayağa kalkıp yuruyerek kırık olusturabilir. açıkçası ben ayağımın çarpma anında mi yoksa kalkıp yuruyunce mi kırıldığını bilmiyorum. belki de daha önce defalarca burkulan, yaralanan ayagim en sonunda bu strese dayanamayarak kirildi.
her neyse hastanede bir miktar bekledikten sonra bizi rontgene gönderdiler ve ben o süreçte de inatla salon kadını çizgimi korumak adına basit bir burkulma olarak gördüğüm bu olayı tekerlekli sandalye ile değil eşimin koluna girerek yürümeyi tercih ederek daha da saçma bir hale getirdim. röntgen sonucunda doktorun "ayağın kırılmış, alçıya alalım, 10 gün sonra ortopedi doktoru görsün" cümleleri ile tam bir hayalkirikligi yaşadım.
ayağı daha önce de alçıya alınmış birisi olarak daha önceki tecrübelerimden yararlanarak tek baston ile üzerine fazla yük vermeden yürürüm sanıyordum ama işler hiç öyle olmadı.
şimdi bu noktada bir kaç bilgi paylaşayım. "kırık olunca çok ağrır ağrıdan duramazsın sözü tam bir yalan." hatta tam tersi kırık bacağı ya da ayağı ile 3 gün gezip sonra bayılıp düşünce hastaneye goturulunce kırıldığını anlayan insanlar görüp tanıdım. hatta kemik catlaginin kırıktan daha çok acı verdiğini söyleyenler oldu ki kadın "kaza gecirdim. aynı anda bir kolum kırıldı diğer çatladı. çatlak kolum daha çok acıdı." demişti. yine bir diğer hata morluk görünce "ayağımi kesecekler " diye korkanlar ile "yara kendini dışarı vurmuş, iyileşeceksin." diyenler. çünkü morluk doktorların dilinde farklı farklı anlamlara varıyor. ancak bu durumda en tehlikeli olan uyuşma olup olmadığı. çünkü uyuşma kan akışının azalması demek ki oksijen görmeyen yerin iyilesmesi de mümkün değil.
ayak alçıya alınınca ilk 2 gün çok çok önemli.
burada 3 kural var.
1- alçılı ayağı kalp seviyesinden yüksekte tutarak kan akışını hızlandırmak.
2- her saat başı 15 dk buz uygulayarak şişliği indirmek ve kan akışını hızlandırmak.
3- vücudu sarsmadan tuvalet ihtiyacı dışında hatta mümkünse onu bile yatakta halledip hiç kalkmamak.
zaten alçının tam olarak kuruyup ayağın şeklini alması da bir iki gün sürüyor. bende ki gibi yarım alçı-atel yapıldığında ayak tabanı ve arkası alçılı, üst ve ön kısım sargibezi ile sarılı oluyor. sargı bezi bir iki gün sonra ayağınızı sağa sola oynattikca gevşemeye başlıyor. bu defa hareket etmediği için zaten güçsüz düşen ayak bir de alçının ağırlığını taşımaya başlıyor ki bu da tehlikeli. bu yuzden medikal dükkanlardan sargı bezi ve yara bandı alıp sık sık üstüne bir kat daha sargı bezi ile sararak sıkılaştırmakta fayda var.
koltuk değneği ile nasıl yürünür;
koltuk değneği ile yürürken sargılı olan ayağı kendinize doğru çekerek önce koltuk degnegini bir adım öne atın ve sağlam ayağınızı koltuk degneginizin yanına getirin. sonra tekrar koltuk degnegini öne atıp ardından ayağınızı yanına getirin. koltuk degnegini 30-40 derecelik bir acı ile ayaginizdan biraz uzakta tutun. koltuk degnekkeri koltuk altınıza tam olarak değmesin ve bı kaç santim aşağıda dursun. gücünüzü elinize degpil kol ve sırt kaslarınıza vermeye çalışın. çünkü elinizi de agirliginiz ile sakatlayabilirsiniz.
alçılı ayakla en zor olanlardan birisi merdiven inmek. eğer iki tarafta tutma demiri olan merdiven varsa sizi önden birisi korusun. sizde iki taraftan merdiven demirlerinden tutun ve sek sek oynar gibi yavaşça inin. ancak iş merdiven çıkmaya gelince işte o iste o cok zor sözlük. hele ki basamak yüksek sende iri kıyım bir insan isen ; " filler ziplayamayan en büyük kara memelisidir. cümlesinin hayat bulmus hali oluyorsun. bu noktada da şöyle bir çözüm buldum. merdiven basamağına ellerim ve ayağımın birisini kullanarak tırmanmaya çalıştım. peki, merdiveni çıktık da eşikleri nasıl atlayalim? işte burada da insanın aklına atları ile engelli parkuru tamamlamaya çalışan jokeyler geliyor. çünkü eşiğin diğer tarafına koyduğun koltuk değnekleri kayar da sen de zıplayarak eşiği geçmeye çalışırsan düşer misin diye düşünüyorsun. bunun için de uzun süren ama kesin sonuç veren bir yöntem geliştirdim. tabure yöntemi. tabureyi geçiş yapmak istediğiniz tarafa koyuyorsunuz. kapiya kadar koltuk değneği ile gelip kapıda tabureye oturuyorsunuz ya da alci ayağınızın dizini tabureye koyup sağlam ayağınızla diğer tarafa gecebiliyorsunuz. şimdi tüm bu süreçte yanınızda bir yetişkin olup sizi koruyup tabureyi koyup kaldırması gerekebilir.
her neyse devam ediyorum.
10 gün sonunda ortopedi doktoru tekrar film istedi ve "bu kırık kaymış, kemikler farklı yönlere doğru gitmiş, ameliyatsız kaynamaz, üzerine basarsan ciddi ortopedik sorunlar oluşturur. ağrılı romatizmal hastalıklar yapar." dediğinde kendimi tam bir aptal gibi hissediyordum. ayak ameliyatlarını eğer sinir ve eklem sistemine bir zarar vermeyecek şekilde yapabilecekler ise belden spinal anestezi uygulaması ile yapmayı tercih ediyorlar. bu da belinizden omuriliğinize bir iğne yapılacağı, bir iki dakika sonra sıcaklık ıslaklık acı gibi duyuları hissetmeyeceginiz ama ayağınızı birisinin tuttuğunu, çektiğini, kemiklerinizi bir şeyler yaptığını, diktiğini anlayacağınız ama yine belirteyim ki zerre acı ve rahatsızlık hissetmeyeceginiz anlamına geliyor. uyusma süresi bir iki dakikayı bulmazken tekrar uyusuklugun bitişi bir iki saati bulabiliyor. bu sırada da ayağınızı sanki çok fazla üzerine oturmussunuz da uyuşmuş gibi hissediyorsunuz ve hareket etmek için beyniniz sinyal gönderse de hareket ettiremiyorsunuz. benim ameliyatım da bir adet plak ve 7 adet çivi takıldı. diğer hastalara bakınca oldukça basit ve hafif olduğunu düşünüyorum çünkü bilek ya da aşil kemiği kırıklarında hem platin sayısı hem çivi sayısı hem de yürümeye geçiş süresi uzuyor.
ameliyat sonrası ayağınızda zonklama ve bıçak ile kesilme, sivri bir bıçak ile deşme acısı yasayabilirsiniz. bunlar doktor tarafından doğal ve olağan görülüyor. ağrı esiginize göre size de dayanılır ya da dayanılmaz gelebilir ancak zaten acınızdan ayağınızı çok hareket ettirmeyin diye basıyor ağrı kesiciyi. bir de ameliyat öncesi ameliyat sırasında ve sonrasında uzun süre aç ve susuz kalacak ama damar yolundan serum aldığınız için bunlar sizi rahatsız etmeyecek ve aklınıza bile gelmeyecek. ne var ki; o serumlar sonra idrar yolu ile vücuttan çıkacak ve siz bunu çıkarmaktan yorgun düşeceksiniz :) ameliyat sonrasında idrar çıkışı olana kadar sıvı içmek yasak. gaz ya da gaita cikarana kadar da katı gıda almak yasak. sonrasında ameliyattan sonra yukarıda yazdığım ilk günlerde yapılması elzem olan yüksekte tutmak buz uygulamak ve yatakta kalmak kurallarını uygulamaya devam ediyorsunuz. bu kısma kadar okuyanlara az önce e-nabizdan aldığım kırık fotoğraflarımi bırakıyorum.
yazını devamında şu 25 günlük süreçte ev içerisinde duygusal ve sosyal olarak neler yaşadım, kendimi nasıl motive ettim onlardan bahsedeceğim.
öncelikle böyle büyük ve ciddi bir sağlık sorununda fark ettiğiniz ilk şey ektiginizi biçmeye başladığınız oluyor. şöyle ki; bu sürece kadar eşinize ailenize komsunuza insanlara nasıl davrandiysaniz karşılığını da buna göre almaya başlıyorsunuz. bu yüzden çevrenizdeki insanlara ağlama, sinirlenme, söylenme, şikayet etme, sürekli isteklerde bulunma gibi davranışlarınızla yormaya hakkınız yok. zaten bedensel olarak muhtaç olduğunuz kişiler sizin sakinliginiz, kabullenisiniz, nezaketiniz karşısında memnun olup daha çok yardımcı olmaya başlıyorlar. yine bu süreçte sağlıklı olduğunuz zamanlarda pek ilgi alaka göstermediğiniz, çok onemsemediginiz insanların sizi arayıp ilgilenmesi, hiç beklemediğiniz insanlardan yemek ya da güzel sözler ya da bir yardım teklifi almanız sizi çok şaşırtıyor ama beklediğiniz umut ettiğiniz çok sevdiğiniz bazı dost ve sevdiklerinizin beklediğiniz ilgiyi göstermeyip bir de dalga geçmeye çalışması ya da size olan ilgiyi kıskanması gerçekten çok üzücü. yani ameliyat sonrası ve alçılı ayakla öğrenmeniz gereken iki önemli kelime; sabır ve sükunet.
peki bu süreci yatakta sıkılmadan nasıl geçirelim?
1-gününüzü planlayın. vücudun kendini tamir etmeye çalıştığı bu dönemde uyku düzeni ve dinlenme gerçekten çok önemli. zaten tüm gün evdeyim diyerek kendinizi tv tablet telefon kitap oyun vs ile oyalamaya çalışmayın çünkü zaten yorgun olan bünye bir de zihinsel olarak yoruldugunda iyileşme süreci ciddi anlamda uzar.
2- beslenme düzeninize dikkat edin: internette doktorların söylediği ortak şey şu ki; bu dönemde karbonhidratı azaltıp protein ve vitamin den yüksek yiyeceklerden yemelisiniz. vücudun kendini tamir etmeye çalıştığı ve yapıldıysa ameliyattan çıktığıniz bu dönemde hareket etmiyorum diyerek diyet yapılmamalı ama kan akışını yavaşlayacak ve su tutacak kakaolu, kafeinli yiyecek ve içeceklerden uzak durulmalıdir. kırık ve çatlaklar için en çok önerilen yiyecekler; paça çorbası ve kemik iliği suyu, süt ve süt ürünleri, koyu yeşil yapraklı sebzeler, meyveler. ancak bu süreçte yine ani kilo artış ve azalislari da vücut dengesini bozacağı için hoş karsilanmiyor. bu yüzden kalorili yiyeceklerden ve kemik suyu içerken yağından uzak durmalisiniz.
3- giyinirkenönce alçılı bacağı ya da kolu giyinip sonra sağlıklı kolu giyinmeli siniz. soyunurken de önce sağlıklı ayak ya da kolu çıkarıp sonra alçılı kolu çıkarmalısınız.
4- banyodaalçıyı islatmamak çok önemli. ben bunun için önce ayağımı bir poşete geçirdim. sonra yiyecekleri sardigimiz streç filmler ile poşeti sıkıca sardım. sonra tekrar poşet ve tekrar streç film ile işi sağlama aldım. yalnız banyo yaparken yanınızda. mutlaka birisi olsun ve bir taburede oturmayı ihmal etmeyin. çünkü ayakta kaldığınız süre uzadıkça sağlıklı ayağın dengesi de azalmaya basliyor. doktorumuz bu konuda özellikle uyarmıştı. pek çok hasta ayağı alçıya alındıktan sonra banyoda düşüp tekrar kırık şikayeti ile doktora geliyormuş.
5- pansuman : ameliyat sonrası iki günde bir ameliyat dikişlerini batikonlu sargı bezi ile silip üzerine temiz sargi bezi koyarak temizliyordunuz. özel hastanelerde bunu ücretle en az 50 tl'den yapiyorlar. araştırma hastaneleri bunu hiç yapmıyor. devlet hastaneleri ve sağlık ocakları yapıyor ancak elleriniz temizce yıkayıp tek kullanımlık eldiven ile bunu evde yanınızdaki kişi de rahatlıkla yapabilir.
6- sağlıklı ayak : tüm agirliginizi sağlıklı ayağa verdiğiniz için sağlıklı ayagi da koruyacak ve guclendirecek hareketlere devam etmelisiniz. bunun için buraya benim kullandığım bir link ekliyorum.
daha önce buna benzer deneyimler yasamis bir kaç kişi ile yaptığım sohbette iyileşme süreci kırığın yeri, operasyon süreci ve takılan çivi ve vidalara gore değiştiğini öğrendim. örneğin ayağında 15 çivi olan birisi 3 ay sonra yeni yeni bebek adımları ile yuruyebildigini söyledi. bir başka kişi ise ameliyattan 1 ay sonra degneklerden kurtulduğunu söyledi.
şimdilik boyle. doktor kontrolleri sonrası ekleme ve düzenleme yapmaya çalışacağım.
ekleme: ameliyattan 15 gün sonra kontrole gittim. dikişler alınıp tekrar yarım alçı yapıldı. yine hiç üzerine basmadan 15 gün beklemem istendi. 15 gün sonrasında tekrar kontrole gittiğimde röntgen sonucunda kemiğin kaynadigini, alıcıyı cikarabilecegimi söylediler . ayağıma bileklik verdiler. bu şişliği azaltırken, aylarca kullanılmayan bileği de olası kırılma ve incinmeden koruyordu. ilk 10 gün dikişlerin üzerine krem ve sarı kantaron yağı surmemi ve sadece topuğuna basarak evde yuruyebilecegimi söylediler. sonraki günlerde ise yavaş yavaş ayağıma ağırlık vererek yürümeye başlayabilirdim.
ancak söylenenleri yapsam dahi gerçekten tam randımanlı ağrısız şekilde yürüme süreci yine de 1.5 ayı buldu. şimdi yani ameliyattan 4 ay sonra çok yoruldugum günlerin gecesinde nadiren de olsa ayağıma iğne batiyormus gibi hissediyorum ya da bacak bacak üstüne atınca ayağımda şişme oluşuyor. temmuz sıcağını görmeyen yara iyilesmez sözünün de doğruluğunu teyit etmiş oldum. allah kimseye cekemeyecegi sıkıntıyı vermesin. amin.
devamını gör...