#ödüllü filmler
orijinal adı: the bear / l'ours
1988 yılında izleyici ile buluşan filmin yönetmen koltuğunda jean jacques annaud yer almaktadır. konu, annesini kaybeden yavru bir ayının yetişkin bir erkek ayıya sığınmasını ve ardından olanları anlatır.
imdb: 7.7
1988 yılında izleyici ile buluşan filmin yönetmen koltuğunda jean jacques annaud yer almaktadır. konu, annesini kaybeden yavru bir ayının yetişkin bir erkek ayıya sığınmasını ve ardından olanları anlatır.
imdb: 7.7
yönetmen:
jean jacques annaud
oyuncular:
ayı bart
çeki karyo
claude berri
andre lacombe
jack wallace
jean jacques annaud
oyuncular:
ayı bart
çeki karyo
claude berri
andre lacombe
jack wallace
*ulusal sinema akademisi, fransa (1988) - akademi ödülü
*césar ödülleri, fransa (1989) - en iyi yönetmen [jean jacques annaud] / en iyi kurgu [noelle boisson]
*genesis ödülleri (1990) - uzun metraj film - yabancı
*alman sanat evi sinemaları birliği (1990) - yabancı film (auslandischer filmi)
*césar ödülleri, fransa (1989) - en iyi yönetmen [jean jacques annaud] / en iyi kurgu [noelle boisson]
*genesis ödülleri (1990) - uzun metraj film - yabancı
*alman sanat evi sinemaları birliği (1990) - yabancı film (auslandischer filmi)
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "banucabirhayat" tarafından 10.09.2021 22:27 tarihinde açılmıştır.
1.
1988 yılı fransız yapımı yönetmenliğini
jean jaques annaud'un senaristliğini gerard brach'ın üstlendiği belgesel tadında doğa, macera, dram filmidir.
başrolünü ayılar paylaşıyor diyebiliriz. hatta filmdeki erkek ayı başka filmlerde de rol almıştır. bunun dışında oyuncuları tcheky karyo, jack wallace'dir.
bill (jack wallace) ve (tom) tcheky karyo
batı kanada'da avlanan iki avcıdır. kaar adında yetişkin erkek bir ayının peşine düşerler. onlar kaar'ı izlerken bir yandan minnak bir toprak kayması sonucu anasını kaybeder. beni ilk duydulandıran sahne burasıdır. açıkçası görüntü kalitesi çok kötü bir kayıttan izledim filmi ama bugün gibi hatırlıyorum. yavru aynının kayalar arasında sağa sola koşturup annesini kurtarmaya çalışmasını.
yavru ayıyla kaar'ın yolu kesişir. ve onu takip etmeye başlar yavru. kaar bundan hoşlanmaz ve onu kendinden uzaklaştırır. ama yavrunun başka bir çaresi yoktur bir yetişkin ayıya muhtaçtır bu yüzden uzaktanda olsa kaar'ı hep takip eder.
avcılar kaar'ı sıkıştırır ve yaralar. yavru ayı bunu fırsat bilip yaklaşır ve onu yalamaya başlar. o an kurulur bağları ki ben oradada ağladım. yediklerinden yavruya da ayırmaya başlaması artık onu kabul ettiği anlamına gelmektedir.
avcılar vazgeçmez ve kaar'ı tekrardan sıkıştırır. kaar onları bozguna uğratır ama avcılar eli boş dönmez oradan. yavruyu yakalar ve yanlarında götürürler. onu kullanarak kaar'ı yakalamayı planlarlar.
beklemeye koyulan avcılar bir anlık boşluğa düşer ve bu tom'la kaar'ın burun buruna gelmesiyle sonuçlanır. kaar tom'a hiçbir şey yapmaz. yavruyu almaya geldiği çok bellidir. ve tom bu durumdan çok etkilenir. bill'in kaar'ı vurmasını engeller ve sessiz bir anlaşmayla kaar uzaklaşır. burasıda benim içimden bir şeyler koparmıştı.
avcılar bu takipten vazgeçer ve yavruyu saklarlar. yavru oraya buraya koştura koştura kaar'ı aramaya başlar. oradaki heyecanı ah ki ah beni bu bile duygulandırmıştır. derken bir puma yavruyu kovalamaya başlar nefesler tutulur ha yakaladı ha yakalayacak derken korku doruktayken bir kükreme evet kaar'dır bu. puma kaçar. kaar'la yavru kavuşur. o an ah o an farklı farklı duyguları yaşatır insana.
kar yağar, kan bağı olmayan ama çok derin can bağları olan bu ufak aile kış uykusuna yatar.
benim için çok fazla duygulu bir filmdi. tam bir belgesel tadındaydı. dediğim gibi görüntü kalitesi pek iyi değildi ama verdiği duygu bana yetti.
yine insanlar ve insanların bu dünyayı sadece kendinin sanması. kendi tasarrufunda düşünüp hayvanların canına sırf zevk uğruna gözlerini bile kırpmadan kastetmeleri. biz çok garip varlıklarız gerçekten.
jean jaques annaud'un senaristliğini gerard brach'ın üstlendiği belgesel tadında doğa, macera, dram filmidir.
başrolünü ayılar paylaşıyor diyebiliriz. hatta filmdeki erkek ayı başka filmlerde de rol almıştır. bunun dışında oyuncuları tcheky karyo, jack wallace'dir.
bill (jack wallace) ve (tom) tcheky karyo
batı kanada'da avlanan iki avcıdır. kaar adında yetişkin erkek bir ayının peşine düşerler. onlar kaar'ı izlerken bir yandan minnak bir toprak kayması sonucu anasını kaybeder. beni ilk duydulandıran sahne burasıdır. açıkçası görüntü kalitesi çok kötü bir kayıttan izledim filmi ama bugün gibi hatırlıyorum. yavru aynının kayalar arasında sağa sola koşturup annesini kurtarmaya çalışmasını.
yavru ayıyla kaar'ın yolu kesişir. ve onu takip etmeye başlar yavru. kaar bundan hoşlanmaz ve onu kendinden uzaklaştırır. ama yavrunun başka bir çaresi yoktur bir yetişkin ayıya muhtaçtır bu yüzden uzaktanda olsa kaar'ı hep takip eder.
avcılar kaar'ı sıkıştırır ve yaralar. yavru ayı bunu fırsat bilip yaklaşır ve onu yalamaya başlar. o an kurulur bağları ki ben oradada ağladım. yediklerinden yavruya da ayırmaya başlaması artık onu kabul ettiği anlamına gelmektedir.
avcılar vazgeçmez ve kaar'ı tekrardan sıkıştırır. kaar onları bozguna uğratır ama avcılar eli boş dönmez oradan. yavruyu yakalar ve yanlarında götürürler. onu kullanarak kaar'ı yakalamayı planlarlar.
beklemeye koyulan avcılar bir anlık boşluğa düşer ve bu tom'la kaar'ın burun buruna gelmesiyle sonuçlanır. kaar tom'a hiçbir şey yapmaz. yavruyu almaya geldiği çok bellidir. ve tom bu durumdan çok etkilenir. bill'in kaar'ı vurmasını engeller ve sessiz bir anlaşmayla kaar uzaklaşır. burasıda benim içimden bir şeyler koparmıştı.
avcılar bu takipten vazgeçer ve yavruyu saklarlar. yavru oraya buraya koştura koştura kaar'ı aramaya başlar. oradaki heyecanı ah ki ah beni bu bile duygulandırmıştır. derken bir puma yavruyu kovalamaya başlar nefesler tutulur ha yakaladı ha yakalayacak derken korku doruktayken bir kükreme evet kaar'dır bu. puma kaçar. kaar'la yavru kavuşur. o an ah o an farklı farklı duyguları yaşatır insana.
kar yağar, kan bağı olmayan ama çok derin can bağları olan bu ufak aile kış uykusuna yatar.
benim için çok fazla duygulu bir filmdi. tam bir belgesel tadındaydı. dediğim gibi görüntü kalitesi pek iyi değildi ama verdiği duygu bana yetti.
yine insanlar ve insanların bu dünyayı sadece kendinin sanması. kendi tasarrufunda düşünüp hayvanların canına sırf zevk uğruna gözlerini bile kırpmadan kastetmeleri. biz çok garip varlıklarız gerçekten.
devamını gör...