#ödüllü filmler
türkçe adı: babette’in şöleni
yönetmen koltuğunda gabriel axel'ın yer aldığı 1987 yapımı dram-romantik filmidir. film, aynı adlı eserden uyarlanmış olup, just betzer, bo christensen ve benni korzen tarafından yapılmıştır. danimarka'nın kıyı kasabalarında geçen film iki kız kardeşin yaşadıklarını anlatmaktadır.
imdb: 7.8
yönetmen koltuğunda gabriel axel'ın yer aldığı 1987 yapımı dram-romantik filmidir. film, aynı adlı eserden uyarlanmış olup, just betzer, bo christensen ve benni korzen tarafından yapılmıştır. danimarka'nın kıyı kasabalarında geçen film iki kız kardeşin yaşadıklarını anlatmaktadır.
imdb: 7.8
*oscar ödülleri (1988) - yabancı dilde en iyi film
*bafta ödülleri (1989) - en iyi yabancı dilde film
*londra film eleştirmenleri birliği - yılın erkek oyuncusu [stephane audran] / yılın yabancı filmi
*arjantin film eleştirmenleri derneği ödülleri (1990) - en iyi yabancı film
film toplam 11 ödüle sahiptir.
*bafta ödülleri (1989) - en iyi yabancı dilde film
*londra film eleştirmenleri birliği - yılın erkek oyuncusu [stephane audran] / yılın yabancı filmi
*arjantin film eleştirmenleri derneği ödülleri (1990) - en iyi yabancı film
film toplam 11 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ohen" tarafından 06.11.2022 02:55 tarihinde açılmıştır.
1.
danimarka yapımı sinema filmidir..
yönetmen koltuğunda gabriel axeloturuyor.
başrollerde stéphane audran, bodil kjer ve birgitte federspiel oynuyor. diğer önemli rollderde jarl kulle, ghita nørby, jean-philippe lafont, bibi andersson gibi isimleri izliyoruz.
filmin senaryosu yazar isak dinesen’in aynı adlı hikâyesinden yola çıkarak yazılmıştır.
bu muhteşem filmimiz türkçeye “babette’in şöleni” olarak çevrilmiştir.
filmde babette adlı bir kadının püriten iki kız kardeş ve çevresindekilerle yaşadıkları anlatılıyor.
oyunculuklar harikaydı. en küçük roller dahil tüm oyuncuların performansını beğendim. başrolümüz büyük fransız aktris stéphane audran şahane oynamış babette karakterini. kız kardeşler filippa ve martine rolündeki hanımefendiler harikulâdeydi. ikisi de çok şekerdi, ikisinin de oyunculuğa bayıldım. özellikle solveig hanım teyze tatlı çok tatlıydı.
müzikleri de film gibi çok zarifti. farklı yerel ezgiler dinlemek ayrı güzeldi. film müzikleri bestecisi per nørgaard’a katkılarından dolayı buradan teşekkürlerimi gönderiyorum.
içinde savaş olan tüm filmler hüzünlüdür. savaşın olduğu yerde acı, korku, huzursuzluk, endişe ve çok daha fazlası vardır. bu filmde de savaş denen kötülüğün, o insanlık suçunun etkilerini yüreğinizde hissedeceksiniz.
filme dini açıdan veya politik açıdan yaklaşmak seyir zevkini düşürecektir diye düşünüyorum. şahsi görüşüm filmi izlerken dar bir bakış açısıyla ele alınmamalı. aksi hâlde böyle enfes bir sanat eserinden haz alınamayacaktır.
babette’in şöleni nahif bir film. oldukça da ağır ilerliyor. fakat olay örgüsü o kadar güzel hazırlanmış ki sakin geçmesine rağmen hiç sıkmıyor. izlerken ne ara başladı ne ara bitti anlayamamıştım. seyirciyi içine çeken, sarıp sarmalayan bir film. ilerledikçe güzelleşiyor film.
felsefi ve dini açıdan derin aforizmalar bulunuyor filmde. izlerken sorgulamalar yaptıran bir film.
adanmış hayatlar çok güzel anlatılıyor filmde. insanlar inançları gereği dünyevi zevklerden vazgeçebilir mi? sorusuna cevap arıyoruz filmde.
estetik açıdan filmi çok beğendiğimi belirtmeliyim. mekânlar, kostümler, yemekler, mimari yapılar hepsi de çok zarifti.
filmde tutuculuk bile o kadar nahif işleniyor ki bu kişilere kızamıyorsunuz.
film şükretmek, minnettarlık üzerine önemli anekdotlar içeriyor.
ritüelleri olan insanlara öteden beri büyük saygı duyarım. babette’in şöleni de bu tarz insanlara bir kez daha saygı duymamı sağladı.
filmde danimarka mutfağının kısıtlılığını ve fransız mutfağının zenginliğini de göreceksiniz.
sinema filmlerini kesinlikle aldığı ödüllere göre değerlendirmem. babettes gæstebud’ın aldığı bütün ödülleri hak ettiğine, hatta aday olup da alamadığı ödüllerin de çoğunu hak ettiğine inanıyorum.
film hakkında detay paylaşmayacağım çünkü önceden bilinecek en ufak bir detayın filmin büyüsünü bozacağını düşünüyorum.
izlerken bitmesini istemediğim filmlerdendi babette’in şöleni.
babette’in şöleni beni müthiş bir şekilde etkilemeyi başardı. tekrar tekrar izlenebilecek filmlerden.
dönem filmleri sevenlere filmi ayrıca tavsiye ediyorum. 19. yüzyıl kuzey avrupa’sına ve danimarka ülkesine büyüleyici bir yolculuğa çıkacaksınız.
izleyecek olanlara önerim eğer başlarda sıkılırlarsa, “off bu filmi mi övdüler bu kadar!” diyecek olurlarsa bırakmayıp izlemeye devam etsinler. çünkü film ilerleyen zamanlarda vurucu etkiyi yapıyor ve unutulmaz bir son sizleri bekliyor.
babettes gæstebud’ı ülkemizde az kişinin bilmesinden hoşnutum. bu enfes filmin gizli bir hazine olması beni hoşnut ediyor.
babettes gæstebud’ın en iyisinden, en güzelinden, en değerlisinden bir başyapıt olduğuna inanıyorum.
izleyecek olanlara önerim film için en güzel şartları hazırlayarak sadece filme odaklansınlar. yüz üç dakikalık bir şölen izleyeceksiniz.
sinema sanat mıdır? değil midir? sorusuna “sinema sanattır” diyen film..
harikulâde bir sonu var filmin. inanılmaz etkilenmiştim filmin sonunda. hüznü, sevinci, umudu aynı anda yaşamıştım filmin sonunda. izlediğim en mükemmel finali olan üç filmden biridir babettes gæstebud.
anekdotlar
* yönetmen axel, filmin senaryosunun dayandığı kitapta adı geçen orijinal kasabanın çok renkli bir kartpostala benzediği için özellikle değiştirildiğini, babette’in hazırlayacağı muhteşem akşam yemeğinin renkleri ve ihtişamı itibariyla ayrıştırılabilmesi için soluk ve gri tonlarda bir atmosfer aradıklarını ve bunun sonucu olarak filmi danimarka’da, jutland sahillerinde çekmeye karar verdiklerini belirtmiştir.
* babettes gaestebud en iyi yabancı film dalında akademi ödülü, bafta yabancı dilde en iyi film ödülü başta olmak üzere pek çok prestijli ödüle layık görülmüştür.
* danimarka vatandaşı olan yönetmen gabriel axel, ülkesinde kendisine karşı başarılı olmadığına dair yapılan eleştirilere dayanamayıp fransa’ya yerleşir. fransa’da uzun yıllar boyunca sinema ve televizyon caimasında başarılı işlere imza atar. 1987 yılında ülkesi danimarka’ya babettes gæstebud filmi ile dönüş yapar. bu öyle bir dönüş olur ki yönetmen axel sadece ülkesinde değil tüm dünyada ayakta alkışlanacak bir filme imza atmıştır.
* babettes gæstebud filmi en iyi yabancı film dalında oscar ile taçlandırılan ilk danimarka filmi olarak sinema tarihindeki yerini almıştır.
* babette’in şöleni için kullanılan tüm mutfak malzemeleri ve sofra takımları 1800’lü yılların fransa’sına özgü orijinal parçalar olmasına özen gösterilmiştir. filmdeki özel şarapların tümü paris’ten sipariş edilmiş, orijinal yemek isimleri, pişirme tarifleri ve teknikleriyle her şey birebir özgün şekilde hazırlanmıştır. filmde gerçek havyar, trüf mantarı yatağında pişirilen gerçek bıldırcınlar, orijinal kaplumbağa çorbası ve tüm otantik soslar gerçek tariflerine uygun şekilde yapılmıştır.
* baş kararekterimiz babette’in adının kökeni bir ingiliz ismi olan elizabeth’ten gelmektedir. babette ismi elizabeth adının farklı söylenmesi sonucu ortaya çıkmıştır. babette isminin anlamına baktığımızda ise bu adın egzotik, gizemli, yabancı anlamlara geldiği görülmektedir.
* filmde püriten inancına sahip kız kardeşlerin isimleri tarihteki önemli dini figürlerden esinlenilerek verilmiştir. rahip babalarının kızlarına verdiği isimlere baktığımızda martina ismini alman keşiş, protestanlığın babası olarak bilinen teolog martin luther’in isminden esinlenerek verdiğini görürüz. rahip baba diğer kızı filippa’ya ise yine martin luther’in yol arkadaşı, teolog ve luther’in alman ve avrupa reformu’nda katkıda bulunan “almanya’nın öğretmeni” lakaplı filozof philipp melanchton’ın isminden esinlenerek verdiğini görürüz.
* babette’in şöleni’ni onurlandıran ve yıllar önce martina’ya aşık olan general lorens lowenhielm, paris’teki cafe anglais’in yemeklerinin lezzetini ve enfes şaraplarının tadını çok iyi bilmektedir. mutfakta cafe anglais’in kreatif şef ahçısının olduğunu bilmeden, masada övgü dolu bir konuşma yapmaktadır. generalin filmdeki bu konuşması ile yönetmenin, sanatını reddeden ülkesi danimarka’ya dolaylı bir mesaj verdiği ve aynı zamanda da barış niteliğinde göndermelerde bulunduğu anlaşılmaktadır.
* babette’in üzerindeki fransız kostümünün detaylarına baktığımızda her şeyin en ince ayrıntısına kadar hazırlandığını görmek mümkündür. belden itibaren arkası kabarık iç etekliği ile zarif bir biçimde kabartılmış elbisesi uçuşurken, ince biyeli, büstiyer kuplu, 1800’lerin klasik fransız tarzı kostümünün bir süre sonra sergilenecek olan gerçek fransız şöleni’nin(babette’in şöleni’nin) âdeta bir habercisi olarak izleyicisinin karşısında sahilde salındığı görülmektedir.
yararlanılan kaynaklar
kaynak 1, kaynak 2
yönetmen koltuğunda gabriel axeloturuyor.
başrollerde stéphane audran, bodil kjer ve birgitte federspiel oynuyor. diğer önemli rollderde jarl kulle, ghita nørby, jean-philippe lafont, bibi andersson gibi isimleri izliyoruz.
filmin senaryosu yazar isak dinesen’in aynı adlı hikâyesinden yola çıkarak yazılmıştır.
bu muhteşem filmimiz türkçeye “babette’in şöleni” olarak çevrilmiştir.
filmde babette adlı bir kadının püriten iki kız kardeş ve çevresindekilerle yaşadıkları anlatılıyor.
oyunculuklar harikaydı. en küçük roller dahil tüm oyuncuların performansını beğendim. başrolümüz büyük fransız aktris stéphane audran şahane oynamış babette karakterini. kız kardeşler filippa ve martine rolündeki hanımefendiler harikulâdeydi. ikisi de çok şekerdi, ikisinin de oyunculuğa bayıldım. özellikle solveig hanım teyze tatlı çok tatlıydı.
müzikleri de film gibi çok zarifti. farklı yerel ezgiler dinlemek ayrı güzeldi. film müzikleri bestecisi per nørgaard’a katkılarından dolayı buradan teşekkürlerimi gönderiyorum.
içinde savaş olan tüm filmler hüzünlüdür. savaşın olduğu yerde acı, korku, huzursuzluk, endişe ve çok daha fazlası vardır. bu filmde de savaş denen kötülüğün, o insanlık suçunun etkilerini yüreğinizde hissedeceksiniz.
filme dini açıdan veya politik açıdan yaklaşmak seyir zevkini düşürecektir diye düşünüyorum. şahsi görüşüm filmi izlerken dar bir bakış açısıyla ele alınmamalı. aksi hâlde böyle enfes bir sanat eserinden haz alınamayacaktır.
babette’in şöleni nahif bir film. oldukça da ağır ilerliyor. fakat olay örgüsü o kadar güzel hazırlanmış ki sakin geçmesine rağmen hiç sıkmıyor. izlerken ne ara başladı ne ara bitti anlayamamıştım. seyirciyi içine çeken, sarıp sarmalayan bir film. ilerledikçe güzelleşiyor film.
felsefi ve dini açıdan derin aforizmalar bulunuyor filmde. izlerken sorgulamalar yaptıran bir film.
adanmış hayatlar çok güzel anlatılıyor filmde. insanlar inançları gereği dünyevi zevklerden vazgeçebilir mi? sorusuna cevap arıyoruz filmde.
estetik açıdan filmi çok beğendiğimi belirtmeliyim. mekânlar, kostümler, yemekler, mimari yapılar hepsi de çok zarifti.
filmde tutuculuk bile o kadar nahif işleniyor ki bu kişilere kızamıyorsunuz.
film şükretmek, minnettarlık üzerine önemli anekdotlar içeriyor.
ritüelleri olan insanlara öteden beri büyük saygı duyarım. babette’in şöleni de bu tarz insanlara bir kez daha saygı duymamı sağladı.
filmde danimarka mutfağının kısıtlılığını ve fransız mutfağının zenginliğini de göreceksiniz.
sinema filmlerini kesinlikle aldığı ödüllere göre değerlendirmem. babettes gæstebud’ın aldığı bütün ödülleri hak ettiğine, hatta aday olup da alamadığı ödüllerin de çoğunu hak ettiğine inanıyorum.
film hakkında detay paylaşmayacağım çünkü önceden bilinecek en ufak bir detayın filmin büyüsünü bozacağını düşünüyorum.
izlerken bitmesini istemediğim filmlerdendi babette’in şöleni.
babette’in şöleni beni müthiş bir şekilde etkilemeyi başardı. tekrar tekrar izlenebilecek filmlerden.
dönem filmleri sevenlere filmi ayrıca tavsiye ediyorum. 19. yüzyıl kuzey avrupa’sına ve danimarka ülkesine büyüleyici bir yolculuğa çıkacaksınız.
izleyecek olanlara önerim eğer başlarda sıkılırlarsa, “off bu filmi mi övdüler bu kadar!” diyecek olurlarsa bırakmayıp izlemeye devam etsinler. çünkü film ilerleyen zamanlarda vurucu etkiyi yapıyor ve unutulmaz bir son sizleri bekliyor.
babettes gæstebud’ı ülkemizde az kişinin bilmesinden hoşnutum. bu enfes filmin gizli bir hazine olması beni hoşnut ediyor.
babettes gæstebud’ın en iyisinden, en güzelinden, en değerlisinden bir başyapıt olduğuna inanıyorum.
izleyecek olanlara önerim film için en güzel şartları hazırlayarak sadece filme odaklansınlar. yüz üç dakikalık bir şölen izleyeceksiniz.
sinema sanat mıdır? değil midir? sorusuna “sinema sanattır” diyen film..
harikulâde bir sonu var filmin. inanılmaz etkilenmiştim filmin sonunda. hüznü, sevinci, umudu aynı anda yaşamıştım filmin sonunda. izlediğim en mükemmel finali olan üç filmden biridir babettes gæstebud.
anekdotlar
* yönetmen axel, filmin senaryosunun dayandığı kitapta adı geçen orijinal kasabanın çok renkli bir kartpostala benzediği için özellikle değiştirildiğini, babette’in hazırlayacağı muhteşem akşam yemeğinin renkleri ve ihtişamı itibariyla ayrıştırılabilmesi için soluk ve gri tonlarda bir atmosfer aradıklarını ve bunun sonucu olarak filmi danimarka’da, jutland sahillerinde çekmeye karar verdiklerini belirtmiştir.
* babettes gaestebud en iyi yabancı film dalında akademi ödülü, bafta yabancı dilde en iyi film ödülü başta olmak üzere pek çok prestijli ödüle layık görülmüştür.
* danimarka vatandaşı olan yönetmen gabriel axel, ülkesinde kendisine karşı başarılı olmadığına dair yapılan eleştirilere dayanamayıp fransa’ya yerleşir. fransa’da uzun yıllar boyunca sinema ve televizyon caimasında başarılı işlere imza atar. 1987 yılında ülkesi danimarka’ya babettes gæstebud filmi ile dönüş yapar. bu öyle bir dönüş olur ki yönetmen axel sadece ülkesinde değil tüm dünyada ayakta alkışlanacak bir filme imza atmıştır.
* babettes gæstebud filmi en iyi yabancı film dalında oscar ile taçlandırılan ilk danimarka filmi olarak sinema tarihindeki yerini almıştır.
* babette’in şöleni için kullanılan tüm mutfak malzemeleri ve sofra takımları 1800’lü yılların fransa’sına özgü orijinal parçalar olmasına özen gösterilmiştir. filmdeki özel şarapların tümü paris’ten sipariş edilmiş, orijinal yemek isimleri, pişirme tarifleri ve teknikleriyle her şey birebir özgün şekilde hazırlanmıştır. filmde gerçek havyar, trüf mantarı yatağında pişirilen gerçek bıldırcınlar, orijinal kaplumbağa çorbası ve tüm otantik soslar gerçek tariflerine uygun şekilde yapılmıştır.
* baş kararekterimiz babette’in adının kökeni bir ingiliz ismi olan elizabeth’ten gelmektedir. babette ismi elizabeth adının farklı söylenmesi sonucu ortaya çıkmıştır. babette isminin anlamına baktığımızda ise bu adın egzotik, gizemli, yabancı anlamlara geldiği görülmektedir.
* filmde püriten inancına sahip kız kardeşlerin isimleri tarihteki önemli dini figürlerden esinlenilerek verilmiştir. rahip babalarının kızlarına verdiği isimlere baktığımızda martina ismini alman keşiş, protestanlığın babası olarak bilinen teolog martin luther’in isminden esinlenerek verdiğini görürüz. rahip baba diğer kızı filippa’ya ise yine martin luther’in yol arkadaşı, teolog ve luther’in alman ve avrupa reformu’nda katkıda bulunan “almanya’nın öğretmeni” lakaplı filozof philipp melanchton’ın isminden esinlenerek verdiğini görürüz.
* babette’in şöleni’ni onurlandıran ve yıllar önce martina’ya aşık olan general lorens lowenhielm, paris’teki cafe anglais’in yemeklerinin lezzetini ve enfes şaraplarının tadını çok iyi bilmektedir. mutfakta cafe anglais’in kreatif şef ahçısının olduğunu bilmeden, masada övgü dolu bir konuşma yapmaktadır. generalin filmdeki bu konuşması ile yönetmenin, sanatını reddeden ülkesi danimarka’ya dolaylı bir mesaj verdiği ve aynı zamanda da barış niteliğinde göndermelerde bulunduğu anlaşılmaktadır.
* babette’in üzerindeki fransız kostümünün detaylarına baktığımızda her şeyin en ince ayrıntısına kadar hazırlandığını görmek mümkündür. belden itibaren arkası kabarık iç etekliği ile zarif bir biçimde kabartılmış elbisesi uçuşurken, ince biyeli, büstiyer kuplu, 1800’lerin klasik fransız tarzı kostümünün bir süre sonra sergilenecek olan gerçek fransız şöleni’nin(babette’in şöleni’nin) âdeta bir habercisi olarak izleyicisinin karşısında sahilde salındığı görülmektedir.
yararlanılan kaynaklar
kaynak 1, kaynak 2
devamını gör...