bahoz

2008 yılında gösterime giren ve fırtına adıyla da bilinen bir film. ayrıca en iyi film ödülünün de sahibi olmuş bu film. kürt bir kasabada doğup büyüyen bir gencin üniversite kazanmasıyla istanbul'a gitmesini ve oradaki yabancılık duygusundan kürt bir toplulukla tanıştıktan sonra kurtulmasını konu alıyor.

tunceli pertekli bir gencin, istanbul'a okumaya gittikten sonra oradaki solcular/kürtçüler tarafından nasıl kanalize edildiğini anlatan kürtçülük propagandası barındıran filmdir.

he şunu söyleyeyim, sinan bengier'in dram filmlerindeki performansı gerçekten muazzam oluyor.

tedirgin bir film olmuş, bir şeylere değinmek isterken, lan çok mu ileri gittik, başımıza iş gelmesin tedirginliği ile tam ters taraftan atış yapmaya çalışmış. otobüste kürtçe konuşma sahnesi resmen kanırtmaydı, amatörceydi. 2.5 saat çok uzun olmuş, cemali oynayan çocuk iyiydi, gerisi resmen sokaktan toplanmış gibi oynamışlar. 2 yerde meme vardı...ne gereği vardı anlamadım. tem polisleri tam olmuş, ama yaraladığı çocuğun kafasına sıkmak biraz abartı olmuş.
netice: daha vurucu bir film bekliyordum, çok yavan bir 2.5 saat geçti. neresine ödül vermişler anlamadım. sahnelerin büyük bir bölümünü bende okurken yaşadım, belki de bundan dolayı çok vurucu gelmedi. kız arkadaş konusunda bende uyarı aldım, alkol konusunda bende uyarı aldım. türk solu ile yurtseverler arasındaki farkları bizzat deneyimledim. hayatımda katıldığım ilk 1 mayıs'da elimize verilen "biji yek gulan" pankartını taşıdığımız için fişlendim vs vs vs....

kâzım öz'ün yazıp yönettiği harika film.

kusurları var mıdır? muhakkak. ancak bence ufak tefek mantık ve kronoloji dışında kürt özgürlük hareketi'nin 90'lardaki gelişimini, istanbul üniversitesi'nin sosyalist devrimci öğrencilerini, düşmanın taktiklerini harika bir şekilde anlatmıştır. aynı zamanda hem yurtseverler, hem devrimciler hem de anadolu'daki diğer azınlıklar için aydınlatıcı bir rol üstlenmiştir.

bir çerkes olarak, otobüste kürtçe konuşanların dışlandığı sahneyi izlediğimde aklıma birkaç yıl önce kayseri'de, üstelik hatırladığım kadarı ile uzunyayla'da otobüste çerkesçe konuşan gençlerimizin yaşadığı faşist baskı aklıma geldi. kâzım öz'ün devlet politikalarının "vatandaş" üzerinde nasıl sirayet ettiğine dair tahlil yeteneğine bir kez daha hayran kaldım.

bahoz'daki otobüs sahnesi

otobüste çerkesçe konuştukları için ırkçılığa maruz kalan gençler

dipçe: bir istanbul üniversitesi mezunu olarak filmi ayrı beğendiğimi de söylemem gerekir. hergele meydanı gibi, fraksiyonların ayrı masalarının olması gibi detaylar çok hoştu.