ilkbaharda dip yaprakları çıktığında maydanoz ile karıştırılır. eğer tarla kenarında bir yerdeyse maydanoz sanılıp yenilme tehlikesi vardır. çünkü yaprakları zehirli olup öldürebilir. o nedenle her bulduğumuz şeyi koklayıp yemiyoruz.
devamını gör...
sayesinde bugün arkadaşımla birlikte ölümden döndüğümüz fantastik ot.

beni tanıyanlar bilir, bir süredir organik tarım ile uğraşıyorum. yanımdaki eleman soktu beni bu işin içine bi nevi ustam gibi bir şey. kendisi izmirli olduğundan haşır neşir yabani otlarla. eğitim alır sertifika kovalar eğitimli de herif. neyse kaz ayağı denen bitkiyle bu baldıranı karıştırıp söküp getiriyor sabah kahvaltıya.

baya omlet şeklinde hazırlıyoruz. nerden baksan 500 gram var. 200-300 gramı at, inek deviriyor öyle bi miktar. bi güzel yiyor üstüne çayımızı da çekip tarlaya geçmek için ayağa kalkıyoruz. kalkış iniş halini alıyor.

vücut emir veremiyor uzuvlara, komuta merkezden iptal. başım beton. gözlerimden ağrı bi çekilme var. noluyo falan demeye gerek kalmadan ‘zehirlendik abicim’

hoop 112 ve jandarma. olay yerinde. yürüyemiyorum lan iki kolumda da astsubaylar var, yerde şarap şişesini gören ne içtiniz sabah sabah diyor cevap veremiyorum dil dönmüyor.

ordan ambulans, damar yolu açılır, buzz gibi serum ve bi ilaç içilir. elektrotlar bağlanılır göğüse. dıtt dıtt gidiyoruz. aralarında tıbbi konuşmalar geçiyor hiçbişi anlamıyorum bi ara kırmızı odaya mı yoğun bakıma mı alalım diyorlar ödüm bokuma karışıyor.

derken varılıyor hastaneye gene paketim kolumda birileri var gören ‘vah vah,

müşade odasına sürükleniyorum yakınmış sandalye yokmuş bilmem ne. dayıyorlar ilaçları çarkıfeleğe döndü damar yolu, yetmedi yeni damar yolları açıldı, yoğun bakım doktoru koşa koşa geldi ‘eyvah eyvah’

yoğun bakım odası hazırlanıyor. kömür suyu geliyor içiriyorlar çişim var doğrulamıyorum yanda makina sesi dıtt dıtt tepede florasan beyazı çaresizliği.

yok böyle korku. nolucak şimdi nolucak lan. bu muymuş yani diyorum. kabulleneyim mi olup biteni yoksa napayım? bi yandan benim arkadaşa içimden küfrediyorum. ne gerek vardı diyorum dümdüz kahvaltı yapsaydık ‘buralar küfür sansürü’

tuvalete gidiyorum jandarma geliyorum jandarma. allahım diyorum noluyor. sorular adres istemeler dermanım yok bitmiyor.

yaklaşık 2 saat sonra çözülmeye başlıyor vücudum bacaklarımı hissediyorum algı reflekslerim belirginleşiyor. jandarma sallamıyor artık. doktor bey çişe gidicem, çözün şu kabloları serumu. çözüyor.

kalkıp sigara içip dönüyorum. o sigara korkumu bastırıyor rahatlıyorum. tekrar serum takılıyor yoğun bakım doktoru geliyor ‘nolduu nollduu’ artık cevap verebiliyorum..

iyiyim, kalan tedaviyi reddediyorum. okudum anladım imza. çıkıp gidiyoruz.
devamını gör...
ılımlı ve nemli iklimlerde yetişen bu zehirli ot yol kenarlarında, çalılıklarda ve yıkıntılar arasında bulunur genelde. büyük, küçük, su baldıranı, ak baldıran gibi çeşitleri bulunur. eski yunanistan'da bazı ölüm mahkumları acı çekmeden ölmek için baldıran zehirleri içerlerdi. sokrates de ölüm cezasına çarptırıldığı zaman soğukkanlılık ile baldıran zehri dolu kaseyi bir dikişte bitirmişti.
devamını gör...
küçükken bunu baldırda yetişen bir ot zannederdim.sonra bunlarin cikarilip yemeginin yapildigini dusunurdum.sonra sonra düzeldim tabi.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"baldıran otu" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim