balık tutmak

önceleri burun kıvırdığım ama son yaz ile birlikte ufaktan alışıp keyif almaya başladığım etkinlik.

kefal sen oltaya gelme ulan.

balık tutmak bir kaçıştır. ama kaçılan şey ne? işte bütün mesele burada.

iki yıl önce başladığım ve iki yıl boyunca, en son da dün devam ettiğim eylem. vardığım sonuç şu ki; kıyı balıkçılığı bitmiş arkadaşlar. ege kıyılarında balık kalmamış resmen. ve bunu bir çok balıkçı dile getiriyor. üç yıl önce insanlar kıyıdan ne balıklar alırlardı, kardeşimden biliyorum. o zaman bende balık tutma hevesi yoktu. şimdi ise gidiyosun bir tane doğru düzgün bir balık çekersen şükrediyorsun. çoğunlukla onu da çekemiyorsun zaten, en fazla küçük boy çupralar, karagözler o kadar. belki bizim ege kıyıları pek derin değil diyedir, bilemiyorum. buralarda balık tutanlar istisnasız tekneyle açılıp da tutuyor. kıyıdan bu iş artık çok zor. neticenize bal falan sürmeniz lazım anca. bu da belki ayda bir tane güzel bir levrek almanızı sağlar.

dünyanın en gerizekalı hayvanını oltanın ucuna takılan yemle kandırmak gibi şerefsizce bir iş yapıp bununla övünen, hobi olduğunu iddia eden ya da bu yolla karnını doyuran insan müsveddeleri var. g.tün yiyorsa atla boğazın serin sularına ve elle yakala. noldu yemedi mi? horoz bu çocukları. çok sinirlendim.

balığı sudan çıkarıp tavadaki ateşe atmaktır.

kafa rahatlatan bir cinayettir.
habitatınızdan alınıp öldürüldüğünüzü düşünsenize bir balık keyfi için!

sıkıcı olsa gerek beklemek. gerçi balığı tutunca heyecanlı da olur. bilemedim hiç balık tutmadım.

olta balıkçılarınin kuralları var. misinayi yanlış bağladın, yok fır döndü oldu mu. o kurşun o misinaya takılır mı. balık tutarken konuşulmaz.
yedi kere gittim tutamadık. benim uğursuz olduğumu söylüyorlardi ama kendileri de tutamiyordu. sekizinci de dolu tuttuk.
ama israil sazanı diye bir balık var tüm nehirleri istila etmiş. çok kılcikli eti de güzel olmayan sazana benzeyen bir balık.
nehir de balık tutmak zormuş. bekle bekle.
millet ağ atıyor tırıvırı atiyor. özellikle tırıvırı yasak ve doğaya zararlı.
balık tutanlar da öyle bir olta da olmuyor. on tane oltalari var her birinin . ekipmanları. solucan bulmak için çok uğraşıyorlar.
onlarınki de değişik bir hobi işte. hastası bayağı fanatik balık tutma sevdalısı oluyor.

sabırlı insan hobisi

10-12 yaşlarımdayken babamla amcam her hafta sonu arnavutköy sahiline balık tutmaya giderdi. bir gün bende deneme fırsatı yakalamıştım balıkların suyun içinden parlayarak gelmesi, hareketlerini hissetmeniz güzel bir his. herkes bir kere de olsa denemeli.

sülünez ve boru kurdudur favori yemlerim
hele barbun gelirse ne de neşelenirim
balona denk gelirsem sinirden deliririm
ne güzeldir balık tutmak

kefali, mırmırı, palamutu ve niceleri
gelenleri ve gidenleri
tık tık yapar oltaya denizin güzelleri
ne güzeldir balık tutmak

büyük balık insanı mutlu eder
alması zordur adeta verem eder
rakısız yersen midede küfür eder
ne güzeldir balık tutmak

rastgele

güneşli bir yaz günü oldukça mükemmel olan eylem. aynen.

yav çok enteresan.

bu işe gönül veren adamların sabrına hayranım. bana balık tutmayı öğretme bana 2 kilo levrek ver.

of bak yazacaklarımı düşününce bile içim şişti o yüzden yazmayacağım.

ben balık tutmaya gidip balık tutmayan, bira içip saçma sapan sorular soran kişi sınıfındanım.

kaç çeşit sazan var? bülüyo musun benim bu işlere hiç merakım yok ha. şu sası sası kokan göl balığı neydi ya? en büyük kaç kilo tuttun? göl levreki de güzel olurmuş doğru mu? aslında bir sistem olacak... bunu dediysem iş bitti, alkolün bana verdiği yetkiye dayanarak balıkçılık dünyasında devrim yaratacak pırocelerimi açıklıyorum...

ben hayatımda bir defa seyhan gölüne olta salladım onda da bez gibi bir top takılmış, ben çekmedim arkadaşlar çektiydi sonra da güldüler.

en güzeli suyun kenarında bira içip ahmet'e mehmet'e salça olup goygoy yapmak. eve giderken de 1 kilo balık alıcaksın, yanına da açacak rakın varsa, satmışım anasını. mis.

çok severim. dingin bir olaydır. oltaya her bir şey vurduğunda balina kadar büyük bir şey yakaladıysam gibi salak bir duygu patlaması yaşatır. ya da ben salağım bilemedim şimdi.

günün sonunda, yosunlara takılan takımlar, canlı yeme verilen para hesap edildiğinde... ben bu paraya gider 2 kilo balık alırdım lan demek.

denizin içinde doğdum ve büyüdüm. balığa aşık biriyim, elime bir kere misine aldım... dedik olum şu balık tutmak neymiş, neciymiş bir öğrenelim. sabah 4 de kaldırdı bizi üstat! sabah daha iyi olurmuş, yaz günü sabah 4 de silkseler kalkmam ama azmettim bir kere. seyirttik kayaların başına, tınnnn ses yok, hava alaca, bok gibi kokan bir şeyler çıkardı çıkınından üstat, onları taktık oltaların ucuna ve salladık...bekle ha bekle, bekle ha bekle tınnnnnnn yok. 2 saat dayanabildim....
silkerim balığını da oltasını da deyip fırlattım denize... daha da davos a gelmem.

çocukken ve ergenken zevk alarak 10'larca kere balık tutma aktivitesinde bulunmuşumdur. bunların sonucunda da yüzden fazla, belki birkaç yüz balık tutmuşumdur. sonra ilgimi kaybettim. tuttuğum balıklardan en fazla 20-30 tanesi "offf balığa bak!" dedirtecek cinstendi.

deniz de daha nasip olmadı. zaten ben açılıp öyle küçük bir tekne ile balık tutamam sanmıyorum. büyük bir tekne olursa belki. nehir de ise balık tutmak valla zulüm. bu balıkçılar çok şey ne derler.
nasıl anlatsam. uğura ugursuzluğa inanırlar. işte yok fır döndü yanlış bağlandı. yok solucan öyle mi takılır. yok sessiz olmak lazım. yok ruzgar esti.
bekle bekle saatler geçer balık oltaya vurur gider. çekersin yemi yemiş. kaya balıkları var onlar çok yiyor yemi. israil sazanı zaten her yerde.
sazan tuttum dersim israil sazanı çıkar.
yağmurda çamurda uğraş dur.
bir de bunların on oltası olur. senin iki oltan vardır.

birgün balık mevsimi değil yasak mevsim ama herkes balık tutuyor. biz de gittik nehre.
balık tutacağız mayıs ayıydı galiba. nisan sonu da olabilir.
güney amerika filmleri var. orda uyuşturucu kartelleri çeteler veya uzak doğu filmlerinde adamlar nehirden geliyor. motorlu tekneyle suyu yara yara geliyor. bir baktık jandarma geliyor. nehir yara yara geliyor. geminin arkasında bir şey var dönüyor. şu bulaniyor. ağ olta ne varsa alıp götürüyor.
jandarma geldi yasak dedi burdan gidin. bize dedi başka adamlara falan. ceza yazsa hangi birine yazacak. bu taraf o taraf dolu insan var.
hayır biz oltayla tutuyoruz israil dedik ama yemedi. ağla tutanlar vardı dolu umarım onlara ceza yazmıştır.

balık tutmak balığa gidip yedi kere sekizinci de ancak normal bir sazan tutmaktır bazen. ha ortam olur. oltayı atarsın gidersin. mekan güzel olur beklersin. diğer türlü valla zor bayağı hobi olması lazım..arada değişiklik olsun diye ancak yapılır.

çocukken çok yapmak istiyordum ve tek değişen şey büyümüş olmam.bilen bir tanıdığım olursa kesinlikle yaşamak istediğim bir tecrübe.

çok masraf,bolca sabır.

zahmetli iş, avcı değil toplayıcıyım ben.

aklıma şu delinin fotoğafı geldi,

philippe halsman, "dali fishing", 1981