1926 yılında merzifon'da doğdu. babası “merzifon tarihi” yazarı aziz taşan’dır. ortaöğrenimini samsun lisesi’nde, yüksek öğrenimini ankara üniversitesi hukuk fakültesi’nde tamamladı. ilk görevi 1954 yılında başladığı izmir savcı yardımcılığıdır. 1960-1965 tarihleri arasında şiran (gümüşhane), karaburun cumhuriyet savcılıklarında görev yaptı. "imece" dergisinde yayımlanan şiirinden bir siyasal partinin yayın organında alıntı yapılması üzerine1965 yılında sinop’a gönderildi. uzun süre burada görev yaptı. sinop cezaevi savcılığı meslek yaşamına olduğu kadar ve edebiyat/şiir evrenine büyük katkılar sağladı.

1974 yılında tekrar izmir’e atandı. otuz üç yıl cumhuriyet savcılığı yaptıktan sonra, 1985 yılında izmir karşıyaka başsavcısı olarak emekli oldu. on üç yıl avukatlık yaptı. “hukukçu, şair, yazar” kimliği nedeniyle karşıyaka adliyesine bitişik sokağa karşıyaka belediyesi tarafından adı verildi. yetmiş yaşında türkiye yazarlar sendikası tarafından onur plaketiyle ödüllendirildi. izmir'de yaşamını sürdürürken ve "ertelediğim asıl işim" dediği edebiyatla uğraştı.

ilk şiiri varlık dergisinde yayımlandı, daha çok; varlık, yeni ufuklar, dost dergilerinde şiirlerini yayımladı. toplumcu ve bireysel izlekleri inançlı ve kendine özgü bir ses rengiyle, akışkan ve doğal bir coşkuyla duru şiirler yazdı. şiirin yanı sıra edebiyatla ilgili araştırmalar, incelemeler yaptı, "içerdeki adam" adında bir oyun ve merzifonlu şeyh abdurrahim rumi (15. yy.) üzerine bir incelemesi yazdı.

bekir yurdakul şair hakkında “tam kırk çeşidini bilse de sarmaşık gülün, kırk düşünür, kırk tartar, bir söyler; alçak gönüllü bir dil dervişidir o” demiştir.
attilâ ilhan, üstat için “bizim kuşaktan hukukçu kimliğini sonuna kadar koruyan bir o kaldı ” der.
tarık dursun k. ise zamanında ; “eski ustalar ile yeniler arasına sıkışıp kalmış iki şair var: berin taşan biri, öteki de hilmi yavuz. bakın yayınladıkları kitaplarına: hem, yüzünün bir yanında –hem de- bakış kuşunda şiirin dikâlâsını bulacaksınız. ama yine de adları çevresinde bir gürültü halesi yoktur. neden? belki de herhangi bir dergici bayın kanadı altına girmeyi kabullenememelerinden, özgür kalmayı yeğlemelerinden, sofra desteklerinden uzak durmalarından” demektedir.

toplumcu ve bireysel izlekleri inançlı ve kendine özgü bir ses rengiyle, akışkan, doğal bir coşkuyla duru şiirler yazan berin taşan'ın türkçenin arı duru güzelliğini ürünlerine yansıtan, dile özen gösteren, dil derneği’nin kurucuları arasında yer alan berin taşan’ın; ellerim, gözlerim, yüreğim (1960), yüzünün bir yanında (1969), önce (1986), şahdamarından ( seçilmiş şiirler, 2001) adlı dört şiir kitabı vardır.
ayrıca savcılık yaptığı dönemin olaylarını, insanlarını geleceğe taşıdı ve anılarını bir tanığım kalsın (2005) adlı kitabında topladı.
"yarına bir şiirim kalır mı bilmiyorum. şiran'ın dağ köylerinde atılan kurşunu bulmak için gemici feneri altında sabahladığımız gecelerden, izmir-sinop cezaevlerinin koğuşlarında dinlediğim, dilekçelerini okuduğum, karaburun'da, karşıyaka'da kamu adına haklarını koruduğum binlerce insandan bir tek tanığım kalırsa bana yeter..."
1946 yılında ulus gazetesi’nde ünlü eleştirmen, yazın ustası nurullah ataç’ın saptamalarını, bugün de saygıyla anımsamak gerek: “berin taşan öğütçülüğe kalkmadan, sesini yükseltip boş sözlere düşmeden, yüreğimizi saran tatlı üzüncün de en büyük nimetlerden biri olduğunu bilerek söylüyor. (...) berin taşan günün birinde bize çok güzel şiirler verirse şaşmam.”

berin taşan bu sözlerin hakkını, yazdığı toplumcu, ulusal değerlere saygılı, evrensel duyarlığı olan şiirleriyle verdi elbette. üstelik bugüne dek kişiliğinden ödün vermeden, sapmadan, onurunu koruyarak... mehmet kemal’in cumhuriyet gazetesi’ndeki köşesinde yazdıkları da bu saptamayı güçlendiriyor: “berin taşan'ın şiirleri incelendiğinde yaşadığını yazmış, yazdığını yaşamış bir şair olarak görünür.” (şiirin izinde yaşamak, 2 kasım 1987)
cemal süreya ustanın 100 aşk şiiri adlı seçkisinde yer alan aşağıdaki şiir şair-hukukçu berin taşan’ın şiirsel evrenini kurduğu değerler konusunda önemli bir ip ucu…

aç kapıyı ben geldim

korka korka değil, usul usul değil
elim yüreğimde çarpa çarpa geldim
aç kapıyı bak ne diyeceğim
bir senin ellerinden, bir senin gözlerinden
dişlerinden dudaklarından
nergisler ocak ayında açtı
kendimden bahsetmeyeceğim
yediveren güllerden
duvardan sarkan güllerden
çocuklardan, sabah erken okula giderlerken
atlardan bahsedeceğim
kan ter içinde atlardan.

aç kapıyı bak ne diyeceğim
ne kadar küsülü çocuk varsa barıştırdım, oynuyorlar
tam kırk çeşit sarmaşık gül buldum
penceremin dibinde açacak.
ekinleri dolu vurmadı,
çekirge gelmedi,
kurak olmadı.
yorgunum demeyeceğim,
bir evimiz olsa demeyeceğim,
yüreğim daralıyor demeyeceğim.
bir baksan gözlerime
başını çevirmeyeceksin,
yürüyüp gitmeyeceksin,
elini çekmeyeceksin.
bir baksan gözlerime
dağda yakılmış ateşler göreceksin.
aç kapıyı kim geldi bak
bak nasıl havalandı güvercin.
açmam diyemezsin artık,
aç!

berin taşan
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"berin taşan" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim