cehalet mutluluktur demiş cahil bir mutlu.

bilgi insanı özgür bırakır mı sorunsalı...
devamını gör...
aslında herkes bir oranda köledir.
bilen insan da bildiklerinin kölesidir.
özgürlük denen şey sadece bir sanrıdır.
sanrıya kapılmak ise
cahiller için
nispeten daha kolaydır.
gonderdikten 2 dakika sonra karşıma çıkan yazı aşağıda. özgür olmak isteyen okusun.
aptallığın teorisi

almanya ikinci dünya savaşı sürecinde tarihinin en karanlık döneminden geçiyordu.

masum insanların dükkanları taşlanıyor, kadınlar ve çocuklar zalimce sokak ortasında aşağılanıyordu vb.

genç bir teolog ;
dietrich bonhoeffer bu zalimliğe itiraz etti ve bu sebeple hapse atıldı. hapisteyken bu konu üzerine uzun uzun düşündü.

sayısız filozof, şair, fikir adamı ve bilim adamı çıkaran bu kültür nasıl olur da “organize kötülüğün, zalimliğin, korkaklığın, cehaletin ve suçun merkezi” haline gelmişti?

bonhoeffer "sorunun kökeninde kötülük değil aptallık yatıyor" dedi.

hapisteyken yazdığı mektuplarda
“aptallığın yarattığı kötülüğün diğer tüm kötülüklerden daha tehlikeli olduğunun” farkına vardı.

kötülüğü protesto edebilirdiniz, karşı argümanlarla kötülükle mücadele etmeniz mümkündü.
fakat “organize olmuş ahmaklar sürüsüne karşı” yapabileceğiniz hiçbir şey yoktu.
ne protestolar ne zorlama onlara etki etmiyordu.
mantıklı gerekçeler sunduğunuzda da, önce reddediyorlar, reddedemeyecek hale geldiklerinde ise gerçeği önemsizleştiriyorlardı.

aptal insanlar hallerinden memnundur ve saldırıya da hazır haldedirler.
saldırıya geçtiklerinde kötü insanlardan çok daha tehlikeli olurlar...

“bonhoeffer” aptallıkla mücadele edebilmek için önce onun doğasını anlamaya çalıştı:
aptallık bir zekâ problemi değil ahlaki bir problemdi.
entellektuel birikimi olduğu halde aptal olan insanlar vardı.
ilk etapta “aptallığın” doğuştan gelen bir maraz olduğu düşünülür, fakat bu da yanlıştı.
insanlar belli şartlar altında aptallaşıyorlardı, daha doğrusu, başkalarının kendilerini aptallaştırmasına izin veriyorlardı.
yalnız insanlarda bu maraz daha az görülüyordu.

buradan yola çıkarak “aptallığın” psikolojik değil sosyolojik bir sorun olduğu sonucuna vardı.
güçlerin birisinde toplanması arzusu politik ve dini hareketlerde çok sık rastlanırdı.
aptallık hastalığının bulaştığı yerler böylesi gruplardı.

ahmaklar ve diktatörler arasındaki muazzam korelasyon, ikisini de birbirine ihtiyaç duyar hale getiriyordu.

insanların ahlaki ve entelektüel birikimleri bir anda yok olmuyordu. diktatör gücünü arttırdıkça, aptallar o gücün büyüsüne kapılıyor ve bağımsız düşünme yetisini kaybediyordu.
aptallar, gözlerine sokulan tüm gerçekleri inatla reddediyorlardı.
aptallarla konuştuğunuzda bir insanla değil, sloganlarla konuşmaya ayarlanmış bir robotla konuştuğunuz hissiyatına kapılıyordunuz.
büyülenmiş gibiydiler…
değil kötülük yaptıklarını, ne yaptıklarını bile bilmiyorlardı.

aptalları bu katatonik uykudan çıkarmanın tek yolu “bağımsız ve özgür olmalarını” sağlamaktı.

ama 9 nisan 1945 günü sabaha karşı bonhoeffer'i bir toplama kampının darağacına asarak öldürdüler....

dolayısı ile “politik ve dini hareketlerde rastlanılan, lidere, ya da diktatöre vecd halinde tapınma aşaması ile” döngü tamamlanmıştı.
“kötülük yaptıklarının da ayırdına varamadan, liderlerinin emrinde, onların istekleri sorgusuz ve vicdan muhasebesi yapmaksızın” yerine getirilmişti.
bu toplumsal aura diktatörlerin varoluş vasadı idi.

“bonhoeffer” toplama kampında asılmadan hemen önce gardiyana
“yaptığımız her şeyden sorumluyuz” demişti.

nitekim
“nazizmin kurucuları hitler ve goebels” yenilgi sonrası intihar edecekler, cesetleri yakılıp bir nehirde yokluğun karanlığına dökülecektir.

“bonhoeffer” ise, doğruluğu tarih boyunca defalarca kanıtlanan teoremi ile anılıp yüceltilerek saygıyla anılmaya devam ediyor.
devamını gör...
"özgür mü diyorsun kendine? sana hükmeden düşünceyi duymak isterim."

nietzsche' nin dediği gibi, bilgi her zaman özgürlük getirmez. bazen o bilginin kölesi olur insan.
devamını gör...
bilgiyi bilmem de sır insanda efendi köle ilişkisi kurduruyor bana göre. bir sırrın mı var, söylediğin an geçmiş olsun. söylemezsen de içten içe seni yer bitirir. midası tıraş eden berber gibi kuyuya bağırmakta bi seçenek ama tanrıların işine kıl sır ermiyor, yine de ulaşıyor o sır bir şekilde diğerlerine.

o yüzden sinsi olmayın, açık bir şekilde yapın ne yapacaksanız, erkenden yargılanın insanların gözünde. siz kendinizi bildiğiniz sürece inanın hiçbir önemi yok tüm o yargıçların da hükümlerin de.
devamını gör...
bilgi yüktür yalnızca senin gördüğün.
yükünü duyurursan beklenti doğar o zaman köle yapar. kısım kısım kullanırsan özgür olursun, sana ise hayran olunur.
yükün vicdani boyutunu yaşıyor ve bunu içerinde taşıyorsan daimi bir köle olma durumun doğabilir. özgür bir bilge isen tüm duygulardan münezzehsindir.
bilgi beni ben yapar, ben kendimi ne yaparım bilinmez.
devamını gör...
bilgi tek başına sadece hafızaya yüktür onu etkin ve yerinde kullanabilirsen özgürleşirsin.
haa ben bunu böyle yazdım diye bilgimi kullanabiliyor muyum? hayır,
demek ki bilmek yetmiyormuş.....
devamını gör...
bunu bilmem ama mutsuz eder.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"bilgi özgür mü bırakır köle mi yapar sorunsalı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim