1.
cognitive dissonance olarak da isimlendirilen ve elliot aronson tarafından literatüre kazandırılmış terim.
bu teoriye göre, bir eylem veya fikir diğeriyle psikolojik olarak tutarsız olduğunda, insanlar tutarlı hale gelebilmek için ikisini de değiştirmek için ellerinden geleni yaparlar
kaynak
bu teoriye göre, bir eylem veya fikir diğeriyle psikolojik olarak tutarsız olduğunda, insanlar tutarlı hale gelebilmek için ikisini de değiştirmek için ellerinden geleni yaparlar
kaynak
devamını gör...
2.
insanlar her konuda birtakım bilgi ve duygu setleri edinir ve zihninin yapısını, olaylarla etkileşimini bu setlere göre regüle eder/yönetir.
bu bilgi setlerinden kişinin inanmış olduğu ve onayladığını açıkça ifade ettiği bazı fikirler ve düşünceler o kadar kuvvetlidir ki kişi artık o fikir setleriyle kendini tanımlamaya başlar, kendi kimliğiyle özdeşleştirir.
gün gelir, dışarıdan bir uyaran (stimuli) gelir ve kişinin doğru bildiği bu fikir setini çok rasyonel ve somut bir şekilde sarsar. kişi bunu analitik zekasıyla mantıklı bulur ve doğruluğuna kanaat getirir.
ancak ortada çok önemli bir porblem vardır: çarkına çomak sunulan bu fikirler kişilik ile artık özdeşleşmiştir. yani kişi bu uyarana aklı ile hak verse de, duygusal yapı bunu kişiliğe bir saldırı olarak algılar.
kişiliğe saldırı bilinçdışı alanda canhıraş karşı konulması gereken bir tehlikedir.
dolayısıyla kişi, daha önceden inandığı bu fikirleri, mantıklı olup olmadığına bakmaksızın çok daha agresifçe savunmak zorundadır. bu agresif tavır zamanla radikalliğe sonra da bağnazlığa evrilir.
işte akıl ile duygu arasında, bir dış müdahale sonucunda oluşan bu çatışmaya bilişsel uyumsuzluk denir.
siyasi partizanlık, feminizim, woke, ve çevrecilik gibi radikalleşmiş sosyal hareketler, futbol taraftarlığı gibi alanlar bu çatışmanın en net gözlemlenebildiği alanlardır.
bu bilgi setlerinden kişinin inanmış olduğu ve onayladığını açıkça ifade ettiği bazı fikirler ve düşünceler o kadar kuvvetlidir ki kişi artık o fikir setleriyle kendini tanımlamaya başlar, kendi kimliğiyle özdeşleştirir.
gün gelir, dışarıdan bir uyaran (stimuli) gelir ve kişinin doğru bildiği bu fikir setini çok rasyonel ve somut bir şekilde sarsar. kişi bunu analitik zekasıyla mantıklı bulur ve doğruluğuna kanaat getirir.
ancak ortada çok önemli bir porblem vardır: çarkına çomak sunulan bu fikirler kişilik ile artık özdeşleşmiştir. yani kişi bu uyarana aklı ile hak verse de, duygusal yapı bunu kişiliğe bir saldırı olarak algılar.
kişiliğe saldırı bilinçdışı alanda canhıraş karşı konulması gereken bir tehlikedir.
dolayısıyla kişi, daha önceden inandığı bu fikirleri, mantıklı olup olmadığına bakmaksızın çok daha agresifçe savunmak zorundadır. bu agresif tavır zamanla radikalliğe sonra da bağnazlığa evrilir.
işte akıl ile duygu arasında, bir dış müdahale sonucunda oluşan bu çatışmaya bilişsel uyumsuzluk denir.
siyasi partizanlık, feminizim, woke, ve çevrecilik gibi radikalleşmiş sosyal hareketler, futbol taraftarlığı gibi alanlar bu çatışmanın en net gözlemlenebildiği alanlardır.
devamını gör...
3.
terapistimin dediğine göre, romantik ilişkilerde de çok sık görülür.
mesela ilişki başlarında bize çok harika davranan partnerimiz daha sonraki süreçte ısrarla korkunç bir tutum sergilese de ondan kopamayız ve ilk haline dönmesini bekleriz ve bu yeni gerçekliği kabul etmek istemeyiz ya, sebebi aha da buymuş.
mesela ilişki başlarında bize çok harika davranan partnerimiz daha sonraki süreçte ısrarla korkunç bir tutum sergilese de ondan kopamayız ve ilk haline dönmesini bekleriz ve bu yeni gerçekliği kabul etmek istemeyiz ya, sebebi aha da buymuş.
devamını gör...
4.
leon festinger’in, birbiriyle çatışan tutumların, inançların, kanıların, vb. bir gerilim ve rahatsızlık duygusu yarattığı ve tutum değiştirmenin altında yatan güdünün de işte bu çatışmayı ortadan kaldırmaya yönelik güdülenim olduğu teorisi.
devamını gör...
5.
ve festinger bu gerekçeyle özet olarak "bazı insanların inanmak istedikleri her şeye körü körüne inanarak kaçınılmaz olarak uyumsuzluğu çözmüş gibi olacakları" savında bulunur. bağnaz din yanlılarında sıklıkla rastladığımız da budur.
devamını gör...