orijinal adı: geschicte eines untergangs
yazar: stefan zweig
yayım yılı: 1912
xv. louis döneminde sarayda etkili bir yeri olan madame de prie'nin gözden düşmesi ve sürülmesinin kendisindeki psikolojik etkilerini anlatan eserdir.
yazar: stefan zweig
yayım yılı: 1912
xv. louis döneminde sarayda etkili bir yeri olan madame de prie'nin gözden düşmesi ve sürülmesinin kendisindeki psikolojik etkilerini anlatan eserdir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "continue to struggle" tarafından 08.12.2020 22:57 tarihinde açılmıştır.
1.
bir insanın egosunun benliğinin çöküşünü anlatan kitaptır. her şeye sahip bir kadının bir anda hiçbir şeye sahip olmama durumunda ruhunu duygularını anlatır. büyük bir bunalımı anlatır. kendimizle değil de sahip olduklarımızla,nesnelerle, çevremizdeki insanlarla mutlu oluyorsak eğer hepimizin yaşayacağı hazin sondur.
devamını gör...
2.
stefan zweig'in kitabıdır. güzel ve güç sahibi bir kadının bir gün gücünü kaybetmesi sonucu tekrar güçlü hissedebilmek, insanlar üzerindeki etkisinin eskisi gibi olmasını sağlamak adına türlü çareler denemesini anlatır.
--! spoiler !--
kadının çaresizliği ve öldükten sonra insanların dehşete düşeceği, onu konuşacağı düşüncesi neredeyse tutunduğu tek şey iken ölümünün tabiri caizse b*ktan olması ve kimsenin umursamaması. o kadar etkilendim ki.. zweig"in kalemi çok güçlü, duyguyu okuyucuya çok güzel geçirebiliyor.
--! spoiler !--
--! spoiler !--
kadının çaresizliği ve öldükten sonra insanların dehşete düşeceği, onu konuşacağı düşüncesi neredeyse tutunduğu tek şey iken ölümünün tabiri caizse b*ktan olması ve kimsenin umursamaması. o kadar etkilendim ki.. zweig"in kalemi çok güçlü, duyguyu okuyucuya çok güzel geçirebiliyor.
--! spoiler !--
devamını gör...
3.
stefan zweig'ın en sevdiğim novellasından biridir. ana karakterin şeytani düşünceleri, en azından benim için kötü niyetli birisi karakter, etrafımdaki bazı insanlarda gördüğüm şeyler. bu bakımdan çok etkileyicidir.
devamını gör...
4.
en sevdiğim novellalardan biri. bir de iş bankasının kapağı çok hoş bence. alman psikolojik yazar stefan zweig'ın yazdığı bir kitap bu. c-baş karakterin eski ihtişamının bir gramını geri alabilmek için yaptığı planlar ve ironik bir son. sonuna gerçekten çok üzülmüştüm.
devamını gör...
5.
kendimden parçalar bulduğum hikayelerden bir diğeridir. sesimi duyurmak için, dikkat çekmek için madam gibi yollar denedim zamanında. hala da deniyorum arada. fakat sonumun böyle olacağını bildiğimden ileri gidemiyorum.
stefan zweig, gerçek veya kurgu olsun, her zaman anlatımıyla, üslubuyla, kişilik tahlilleriyle insanın içine dokunabilen, kendisiyle bağlantı kurdurabilen bir yazar olmuştur. bir çöküşün öyküsü de bunlardan biridir.
stefan zweig, gerçek veya kurgu olsun, her zaman anlatımıyla, üslubuyla, kişilik tahlilleriyle insanın içine dokunabilen, kendisiyle bağlantı kurdurabilen bir yazar olmuştur. bir çöküşün öyküsü de bunlardan biridir.
devamını gör...
6.
kraliyet, marki hayatı konulu hikayelerden pek haz etmesem de kısa olması dolayısıyla şans vermek istedim. zweig ''bir çöküşün öyküsü'' adını vermekle kötü yapmamış, sayfaları çevirdikçe ana karakterin yaşadığı buhranı hissediyor, bu çöküşe tanık oluyorsunuz.
(bkz: isminde spoiler olan kitaplar)
madame prie yıkılmış hayatının arkasında sansasyonel bir iz bırakmak istese de intiharla bile bunu başaramadı, yitip gitmeye mahkum oldu. kitabın son sayfasındaki bu cümle her şeyi özetlemeye yetti.
''insanlık tarihi davetsiz misafirleri sevmezdi,kahramanlarını kendi seçerdi.''
(bkz: isminde spoiler olan kitaplar)
madame prie yıkılmış hayatının arkasında sansasyonel bir iz bırakmak istese de intiharla bile bunu başaramadı, yitip gitmeye mahkum oldu. kitabın son sayfasındaki bu cümle her şeyi özetlemeye yetti.
''insanlık tarihi davetsiz misafirleri sevmezdi,kahramanlarını kendi seçerdi.''
devamını gör...
7.
bir kadının hırsının ve iktidar arzusunun onu nasıl intihara sürüklediğini anlatan klasik bir stefan zweig kitabı.
intiharını dahi unutulmaz kılmak isteyecek kadar gözü dönmüş şöhret merakındaki bu kadın; ölüm tarihini, ölümünün nasıl olacağını, ölmeden önce neler yapacağını detaylıca planlayıp halk üzerinde etki bırakmak isterken maalesef hiçbir şey beklediği gibi olmuyor. saman alevi gibi parlayıp onu çabucak yok eden öfkesi gibi, halk arasında da aynı hızda yok oluyor.
intiharını dahi unutulmaz kılmak isteyecek kadar gözü dönmüş şöhret merakındaki bu kadın; ölüm tarihini, ölümünün nasıl olacağını, ölmeden önce neler yapacağını detaylıca planlayıp halk üzerinde etki bırakmak isterken maalesef hiçbir şey beklediği gibi olmuyor. saman alevi gibi parlayıp onu çabucak yok eden öfkesi gibi, halk arasında da aynı hızda yok oluyor.
devamını gör...
8.
kitabın ismini çok sevmiştim. böylesine etkileyici bir başlık için daha güzel bir konu seçebilirdi zweig. satranç gibi harikulade bir kitabı olan bir yazardan daha fazlasını beklerdim açıkçası. zengin, şımarık, insanları ezen bir saray kadınının yaptığı kötülükler üzerine sürgün edilmesi ve bunun hayatının sonu olduğunu düşünmesi üzerine intihar etmesi... kitap benim için ortalama bir kitaptı. en sevdiğim paragrafı ise;
"onun garip ölümü fransa'da fazla uzun bir ilgi görmemiş, unutulmaz bir konedi oynamak için harcamış olduğu çaresiz çaba da boşa gitmişti. kaderi, kayıtsız olayların tozlu enkazının altında kalmıştı. çünkü dünya tarihi davetsiz misafirleri tolere etmez. kahramanlarını kendi seçer, işi olmayanları tüm çabalarına karşın merhamet göstermeden geri yollar; talihin ilerlemekte olan arabasından bir kez düşen biri, artık arabaya yetişemezdi."
yani madam de prie hak ettiğini yaşadı...
"onun garip ölümü fransa'da fazla uzun bir ilgi görmemiş, unutulmaz bir konedi oynamak için harcamış olduğu çaresiz çaba da boşa gitmişti. kaderi, kayıtsız olayların tozlu enkazının altında kalmıştı. çünkü dünya tarihi davetsiz misafirleri tolere etmez. kahramanlarını kendi seçer, işi olmayanları tüm çabalarına karşın merhamet göstermeden geri yollar; talihin ilerlemekte olan arabasından bir kez düşen biri, artık arabaya yetişemezdi."
yani madam de prie hak ettiğini yaşadı...
devamını gör...
9.
efendim bu kitap demeyelim de öykü için bir atasözü söyleyecek olsak bir tane yetmezdi. keskin sirke küpüne zarar, tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış, dün yediğin hurmalar gün gelir totonu tırmalar. evet hepsi de bu kitapta çöküşü gerçekleşen madam için cuk oturuyor. fransa'nın yönetim kadrosunda önemli bir yere sahip olan madam bir gün görevinden alınır ve sürgüne gönderilir. bundan sonra madam'ın çöküşü başlamaktadır. adeta hırstan yapılmış bir insan. ama hırsı onu iyi bir sona götürmüyor. kalabalıklar içinde yaşamaya alışan, hayran bakışları üstünde görmeden nefes alamaz hale gelen bu kadın koca bir şatoda tek kalınca akılda bunda kalmıyor haliyle. ve tüm dikkatler tekrar onun üzerinde toplansın, kimse onu unutamasın diye bir oyun hazırlıyor. beni kitapta en sinir eden şey ise karakterin görevindeyken bir sürü hata yapması ve bunun sonuçları yüzünden kendi hariç başkalarını suçlaması oldu. insan iğneyi bir kere de kendine batırır be bacım. gelişmemiş bir karakter çöküşünü yine kendi hazırladı. oysa elindekilerle yetinip sakin ve huzurlu bir hayat yaşayabilirdi bana göre. neyse, ne halin varsa gör. *
devamını gör...