caxton’lar çok kanatlı mekanik kuşlar,
bazılarının üstünde alametleri var
bakan gözlerin erimesine neden oluyorlar
ya da bedenin acısız bir çığlık atmasına

uçtuklarını hiç görmedim, ama
bazen ele kondukları oluyor.

gök uçuştan yorulduğunda puslanıyor
ve yumuşak makinesini yerde dinlendiriyor:

sonra dünya loşlaşıyor ve kitaplaşıyor, ince
bir paket kâğıdının altında yatan oymalar gibi

dünya televizyonlaşınca yağmur yağıyor
renkleri koyulaştırma özelliği var

model t içerden kilidi olan bir oda-
dünyayı özgürleştirmek için bir anahtar dönüyor

harekete geçmek üzere; çok çabuk bir film,
kaçırılmış herhangi bir şeyi seyretmek için.

ama zaman bükülüp bağlanmış, ya da
bir kutuda saklanmış, tıkırdıyor sabırsız

evlerde, tekinsiz bir alet uyuyor,
elinize aldığınızda horlamaya başlıyor.

eğer hayalet haykırırsa, onu dudaklarında
taşıyor ve uyuması için avutuyorlar

seslerle. ve hatta onu kasten
uyandırıyorlar, gıdıklayarak.

yalnızca çocukların açıkça acı çekmesine
izin veriliyor. yetişkinler ceza odasına

gidiyorlar; su var, ama yiyecek yok.
kapıyı kilitliyorlar ve katlanıyorlar gürültülere

tek başına. hiç kimse istisna sayılmıyor
ve herkesin acısı farklı kokuyor.

geceleyin renkler öldüğünde,
çifter çifter saklanıyorlar

ve kendileri hakkında okuyorlar-
renkli olarak, göz kapakları kapalı.



craig raine’in öncülüğünü yaptığı merihli şiir akımının en bilinen şiirlerinden biri, yukarıda tamamını gördüğünüz bir marslı evine bir kartpostal yolluyor. merihli şiir akımının amacı aslında aşina olduğumuz sıradan şeyleri, eğretilemeler kullanarak yabancılaştırmak. yukarıdaki şiir bir marslının gözünden yazılmış. dünya denen bu tuhaf gezegendeki gözlemlerinin aktarıldığı şiirde, marslı ilk olarak kitapları tasvir etmiş. marslıya göre, kitapların tıpkı kuşlar gibi kanatları (sayfaları) var. insanlar kitap okuduklarına gözleri eriyor (ağlıyorlar), ya da sessiz bir çığlık atıyorlar (hayrete düşüyorlar).

şiirin en sevdiğim bölümüyse, yağmurla televizyon arasında kurulan benzerlik. her ikisinin de renkleri koyulaştırma özelliği var. televizyon kapanıca ekran nasıl kararıyorsa, yağmur yağdığında da gökyüzü kararıyor.

asıl üstünde durmak istediğim konuysa şu: yağmur bir perde yahut kararan bir ekran gibi, gerçekleri algılayışımızı değiştiriyor. etrafımızdaki her şeyi daha farklı bir biçimde görmeye başlıyoruz. oysa değişen tek şey, hava aydınlıkken algıladığımız renklerin üstüne çöken loşluk veya karanlık. bana göre, tüm şiirdeki en temel fikir de televizyon-yağmur eğretilemesinde yatıyor.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"bir marslı evine bir kartpostal yolluyor" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim