bir mekana girerken yabancı taklidi yapmak

kafe, tekel bayii, pavyon gibi kamusal mekanlara girerken yabancıymışsın gibi hâl ve hareketlerde bulunma eylemidir.

ingilizce öğrenirken şehrimdeki bir speaking klübüne üyeydim. haftada iki gün bir yerde buluşup pratik yapardık. grupta kimler yoktu ki: türk'ünden tutun da jamaikalısına kadar; amerikan'ı, iranlısı, alman'ı; kimi hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela. gayet multikulti bir ortam. ben de yarı ingilizce yarı beden dili ama en çok da beden dilimle hararetli hararetli bir şeyler anlatırken elim sigara paketime gidiyor ve hiç sigaram kalmadığını fark ediyorum (o zaman sigara içerdim). bir hışımla ayağa kalkıp elimle böyle dışarıyı hızlı hızlı işaret ederek sigara almaya gideceğim ima ediyorum. kimsenin anladığını düşünmüyorum elbette ama herkes ''bu çocuğun bir yere gideceği kesin'' diye düşünmüştür herhalde.

gazi kadınlar sokağından kıbrıs şehitleri caddesine çıkıyorum ve en yakın tekel bayiine dalıyorum:

-hellööööö, i wanna a parliement please.
- ha? ne?
- yes please, do you mind?
- sigara mı istiyon?
- yes sir, i'd like to buy a parliement. how much?
- yav bir git ya (sir aslında burada küfür ediyor ama ben yabancı olduğum için içimde tutuyorum)
- (tak önüme fırlatır) al.
- how much does it cost?

ücreti ödenir ve dışarı çıkılır. sir benim yabancı olduğuma inanmamıştır. halbuki gayet de güney afrika aksanıyla konuşmuştum. tip olarak da yabancılara (myanmar, bengal, sri lanka) benziyorum.

kıssadan hisse: biz turistlere böyle davranırsak bu ülkede turizm baltalanır.

gene bir anımı canlandırdın sözlük ilahi seni. taksimin yılan olduğu yıllar arkadaşımla o bar senin bu bar benim akıyoruz. güzel değişik bir mekan var ama adamlar güzel bir elitizm düşünmüş, sadece turistleri yani yabancıları alıyor mekana. arkadaşım da fotoğrafçı, aldık şekil olsun diye onun slr makinesini, makineye sığınıp turist tribine girdik. arkadaşımın esmer olması avantajıyla artık kapıdaki ağbimiz arap mı sandı ne sandıysa no foto no take photo şeklinde ekonomik ingilizcesiyle uyarması akabinde daldık mekana. kim dinler yasağı flaşı çatlata patlata foto çekiyoruz paratoner mayetinde. bir süre sonra bütün hatunlar poz vermeye başladı, harika çek hatunlar ile tanışmıştık, bir makinenin ekmeği ancak bu kadar yenebilirdi sözlük.*