"bırak geçen geçsin
bilmem şu feleğin bizde nesi var?
zemheri ayından gül ister, gül ister
bilmem şu leylinin bizde nesi var?
zemheri ayından gül ister, gül ister
kimdir, nereden gelir, nereye gider
hallarım, anadolu hallarım
bi'de hal hal takmış sudan geçiyor gelin oy, gelin oy
zemheri ayında canım, gül ister bizden
elleriz gönlümüzü, bir sırça saray değildir amma bir arka sokak dokusudur
terleyi terleyi verirler, meydan karışmış
beşiktaş iskelesinin kıyısında bekleşir durur aşıklar
orhan veli'nin içine düştüğü çukur üsküdar'da açık hala
belki kadıköy'dedir.
belki hakkari'de, kesiyorlar bir çocuğun gırtlağını şu saatte
belki beyoğlu'nun bahçelerinden birinde
babil misali demleniyoruz, demleniyoruz
ki bilmek de var
şu koca karnı yarılı zaman, kimleri almamış ki
ki bilmek de var, var canım var
ta ötelerde birileri "oy havar"
parçalanan bir gırtlak gibi ve oyulmuş gözlerinden sağanak
tırpanların arasında bulandıkça bulanıyoruz da
tılsımını yitirmiş bir ekmek kokusu gibi yarin buğusu
"oy canım" diyorsun "sen getir üstümü
bir umudum sendedir"
gel, gel gidelim dosta doğru
gel, gel gidelim dosta doğru
gel, gel gidelim dosta doğru
gel
gelsen ey ölüm!
ey ölüm sen gelsen
ey ölüm ey ölüm gelsen
gelsen ey ölüm!
çığlıklarımızın arabesk geldiği bu, bu yer neresi kimin yurdu
çığlıklarımızın duvar diplerinden ince ince ağlayıverdiği çocuk gülümsemeleri kimin gülümsemelerinden kaçmış gelmiş bu çocukların yüzlerine
ve hallarımızı deyiverdiğimiz o hallar ki, o hallar ki..
en leylim gecede ölücen
sen, ben, biz olacağız
leylim, gecede tutar yalnızlığı
dolanırken sokakların, bu şehrin arkasındasın
bin yıl evvel de aynıydı haykırışlarım
yetmiş yedi bin yıldır
yetmiş yedi bin yıldır yar koynundan uzaktayım
yetmiş yedi bin yıldır
yetmiş yedi bin yıldır yar koynundan uzaktayım
oy havar!
yaktığın ranza aşkına!
gözlerin uyan bu cilvere!
bu, bu yazgı aşkına!
duy!
duy diye!
duy diye, duy diye kendi kanımızla demleniyoruz.
sakın sorma bu hallarım nedir
ne şehidim ben ne de gazi
sakın da sorma bu hallarım nedir
ne şehidim ben ne de gazi
ucundan acık niyaz, niyaz, niyaz, niyaz
yaşıyorum öyle!
yaşıyorum öyle!
yaşıyorum öyle!
eğer arar isen;
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay!
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay!
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay!
gel dosta gidelim gel dosta gidelim gel dosta varalım hay!
bu gözüne kıymık kaçmış yüzyılın buralarında
ve senin oralar dediğin yine buralarda
yurtsuz, günebakan kokusunu ciğerlerine pür yara kılmış bizden biriysen
gel, gel, gel, gel,
gel,
gel, gel, gel, gel,
gel!
neden böyle haykırır neden böyle böğürürüz
niye
sormuş musun
yaradır bu yara
yaradır bu yara
gelenden gidenden yaradır bu yara
aynı suyla bakir
niçin gitmez yıldız dağı, dumanın
ben de bildim şu dağların şahısın
gerçek erenlerin nazargahısın
pir sultan abdal'ın seyrangahısın
niçin gitmez yıldız dağı dumanın
biz de bildik bu dağların pirisin
gerçek erenlerin seyrangahısın"

(bkz: siya siyabend) sesli dinlemek için tıklayın
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"bırakın geçen geçsin" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim