negzel olurdu, bol bol ateist imamımız olurdu.
devamını gör...
bunu kimin yaptığı ve ne amaçla yaptığına göre olumlu ya da olumsuz bulacağım gelişme.

ilahiyat fakültesi, dinler tarihi ve teoloji çizgisinde işleyecekse, müslüman halkın ibadet ihtiyacı için ruhban yetiştirmek gibi temel ve meslek lisesinde çözülebilecek bir meselenin ötesine geçip gerçek anlamda karşılaştırmalı dinler tarihi araştırmaları yapan, toplum, tarih, din ve felsefe konularında ufuk açıcı çalışmalar yürüyecekse, pekâlâ açılsın. herhangi bir akademik çalışma kadar onun da kıymeti vardır.

lakin ilahiyat fakülteleri genel olarak tek bir inanç sisteminin, tek bir görüş perspektifinde değerlendirilmesi ve öğrencilere bunun benimsetilmesi maksadını taşıyorsa orada işler değişir. o zaman ilahiyat fakülteleri, yine tarafsız olması gerekirken, bunun yerine din anlayışını siyasi teamüllere göre tasarlama işlevi üstlenen diyanetin, kampüs şubesi haline gelir. olmaz.

bana kalırsa, her cemaat ve inanan grubu, kendi geleneğine ait bilgiyi, sivil şekilde ama toplumun merkezine koyma kaygısı taşımadan, istediği şekilde istediği yöntemle ve istediği kitleye öğretsin.

tebliğ inançtan bihaber olanı haberdar etmek, tenkit, o inanca sahip olmasına rağmen inancının özüyle çelişki içerisinde yaşayanı uyarmak demektir.

vahy, her inanan için ikazdır, aramızdan bazıları gıyabında doğrultucu olarak atama emri değildir. zira böyle değilse, muhammed (s.a.v.) son peygamber değildir. olmaz. din de bu şekilde ele alındığında sorun ortadan kalkacaktır.

çıkar ilişkisi ve din bezirganlığı bir kenara, insan, dine ve onun hükümlerine, kendi fikirlerini doğruladığı için iman ediyorsa orada sorun başlar. ki kişi öyle olmadığını görse bile, "başkasının torunudur, israiliyyattır, batıldır, sahih değildir." diyerek kendi bildiğini okumaya devam edecektir.

hâliyle, din ile ilgili konularda samimiyet bulunması için, kişinin kendisinin bu iş ile ucundan kıyısından ilgisinin faydasının bulunmaması lazım.

konunun en zengini ve güçlüsünden en garibanına kadar herkes için arıza veren yeri de işte tam burası.

kişinin inancı sürekli kendisini onaylıyor ve kendisini öz sorguya yöneltmiyorsa, inandığı şey rabb'i değil kendisidir.

din bireye seslenir, bireyi merkez almaz. din bireye öğüt verir ama dönüşmesini beklediği şey toplumdur, ödevi topluma yükler.

zordur din konusu. kitap yazmakla, mektep açmakla ne mü'min ne de erdemli insan üretemezsiniz. zira klasik din anlayışı insanı mükafatlar ve cezalar evreni içerisine alarak ona anlam atfeder. oysa insanın bireysel varlığı, bir başınalığı ölçüsünce anlamsızdır.

iyilik kendisinden ve kendiliğinden neşet eder. rasyonel falan da değildir. din ise bunu temellendirir. rasyonalize eder.

sözün özü, kişi kendisinden vaz geçmeden, inansa da inançsızdır, inanmasa da inançsızdır.

fakülte bunu değiştiremez.

not: ateist imam olmaz. imameti geçersizdir çünkü.
devamını gör...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"boğaziçi üniversitesine ilahiyat fakültesi açılması" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim