bulgurun toplumları geride bıraktığı gerçeği
başlık "whistle" tarafından 17.12.2021 12:02 tarihinde açılmıştır.
1.
yadsınamaz gerçektir. bulgur sevdalısı ülkelere bakın; büyük çoğunluğu fakir, geri kalmış, gelişmemiş ülkelerdir. mesela türkiye, bangladeş, pakistan vb. bir de bulgurun neredeyse hiç olmadığı ülkelere bakın. mesela kanada, hollanda, avustralya vb. nasıl da gelişmiş ve mutlu ülkeler değil mi? demek ki bulgur sevdalısı toplumlar geri kalıyormuş. sağlıklı bir toplum istiyorsak bu bulgur denen toplumları geride bırakan şeyi acilen bırakmalıyız. hemde derhal.
devamını gör...
2.
diğer başlıkta kan gövdeyi götürmüş o yüzden buraya yazalım. bi kere bulgurla ne alakası var denmiş nasıl alakası olmaz ya? varlığımızı sürdürmenin temel yolu yemek. yemeğin adından ziyade sürdürülebilirliği önemli. buğday da anadolu insanı için sürdürülebilir gıda.
bu, valeriepieris çemberi;
üçte biri su olmasına rağmen bu dairenin içinde kalan alan, dünya nüfusunun yarısına sahip. 4 milyar kelle. bu nüfusun da yaklaşık beşte biri müslüman. dünyanın en kalabalık müslüman nüfusu. diğer dinler için de aynısı geçerli.
peki bu insanlar niye burada? çünkü toprakları inanılmaz bereketli. pirinç, başlı başına yeterli. vücudun ihtiyacı olan birçok şey mevcut pirinçte.
yemek varsa, gitmeye gerek yok; (bkz: biat kültürü/@et voila)
yemek varsa orası senin toprağındır. yemek varsa senden kralı yok. başkası göz dikerse savaşırsın, kovarsın. çocukların burayı terk etmesin diye kutsal mabedler yaparsın. sosyal şartları yeni dinlere gebe bırakırsın. toprağın verimini kaybedeceğini bile bile ölülerini bile suyun yanına defnedersin.
aynı durum bizim anadolu diye tabir ettiğimiz topraklar için de geçerli. alabildiğine kadim topraklar. tek sebebi ise evet buğday ve türevi tarım mahsülleridir.
bu insanların ortak özelliği tatlı su insanı olmaları. her zaman tembelliyetçi çözüm ararlar. bu, onları pratik yaptığı kadar tembel yapar. cebirsel zeka yoktur. uzun vadeli plan yapmazlar çünkü gelecekten korkan toplumlardır. geleceği, gelecektekilere miras bırakmayı severler. seyyah kültürü yoktur, habitattan çıkmayı çoğu zaman tehlikeli bulurlar. bol bol evde oturmaktan, arada bir büyük beyinler sayesinde filozof veya bilim insanı çıkarırlar ama bu da pek efektif olmaz. bireysel kazanım gerektirir. mevcut dinler, politika öğretileri, kültürel veya sosyal etkileşimler genelde bu iki coğrafya ekseninde yaşanır. aynı zamanda birçok batıl inanç da bu coğrafyalardan çıkar. (bkz: nazar/@et voila)
coğrafya hem kaderdir hem kederdir. yıllık ortalama hava sıcaklığı 1 derece değişse hemen kıtlık baş gösterir. buğday yoksa ekmek de yok bulgur da yok demektir. kıtlık dönemlerinde bu coğrafyalardaki kral/hükümdar kimse direkt kellesi gider. çok çabuk isyan çıkar yani. toplumun karnı açsa refah sıfıra iner. mikro kaos ortamları oluşur. bugünkü paramiliter örgütler de yine bu coğrafyalarda mevcuttur.
yukarıdaki valeriepieris dairesi bir kara para cennetidir. uyuşturucu ticareti, kadın ticareti, silah ticareti(ilk barutlu silah da o coğrafyadan çıktı), kripto ticareti gibi parayla içiçe olunan sektörlerde dünya devidir.
özetle tatlı sudan uzaklaştıkça, medeniyet artar. çünkü tatlı suyu olmayan adamın karnı açtır. gezer tozar kendine nimet arar. coğrafi keşifler yapar, ticaret yapar mal alıp satar. sanat yapar, sanat satar. altyapı ve arge gibi suni ihtiyaçları olduğundan, büyümeye ve gelişmeye aç toplumlar oluşur.
kusura bakma anadolu insanı. kötü şeyler sayınca çıldırıyorsun. çıldırma aga, tersini yap. çalış mesela. değil dün, bugün bu anadolu coğrafyasında kaç mühendis var en azından bunları ölçüp tart. türkiye'nin mevcut mühendislerinin dörtte üçü işsiz. gelişmiş beyinleri ise ya kaçmış ya da devlet kapmış, ayağındaki bilezikle işe gidip geliyorlar. (bkz: aselsan) senin ülkeni uygar medeniyetler arasında sınıf atlatacak olan şey savunma sanayii değil.
umarım bi gün bu topraklarda da işler farklı gider, daha aydın ve ferah toplumlar yetişir.
bu, valeriepieris çemberi;
üçte biri su olmasına rağmen bu dairenin içinde kalan alan, dünya nüfusunun yarısına sahip. 4 milyar kelle. bu nüfusun da yaklaşık beşte biri müslüman. dünyanın en kalabalık müslüman nüfusu. diğer dinler için de aynısı geçerli.
peki bu insanlar niye burada? çünkü toprakları inanılmaz bereketli. pirinç, başlı başına yeterli. vücudun ihtiyacı olan birçok şey mevcut pirinçte.
yemek varsa, gitmeye gerek yok; (bkz: biat kültürü/@et voila)
yemek varsa orası senin toprağındır. yemek varsa senden kralı yok. başkası göz dikerse savaşırsın, kovarsın. çocukların burayı terk etmesin diye kutsal mabedler yaparsın. sosyal şartları yeni dinlere gebe bırakırsın. toprağın verimini kaybedeceğini bile bile ölülerini bile suyun yanına defnedersin.
aynı durum bizim anadolu diye tabir ettiğimiz topraklar için de geçerli. alabildiğine kadim topraklar. tek sebebi ise evet buğday ve türevi tarım mahsülleridir.
bu insanların ortak özelliği tatlı su insanı olmaları. her zaman tembelliyetçi çözüm ararlar. bu, onları pratik yaptığı kadar tembel yapar. cebirsel zeka yoktur. uzun vadeli plan yapmazlar çünkü gelecekten korkan toplumlardır. geleceği, gelecektekilere miras bırakmayı severler. seyyah kültürü yoktur, habitattan çıkmayı çoğu zaman tehlikeli bulurlar. bol bol evde oturmaktan, arada bir büyük beyinler sayesinde filozof veya bilim insanı çıkarırlar ama bu da pek efektif olmaz. bireysel kazanım gerektirir. mevcut dinler, politika öğretileri, kültürel veya sosyal etkileşimler genelde bu iki coğrafya ekseninde yaşanır. aynı zamanda birçok batıl inanç da bu coğrafyalardan çıkar. (bkz: nazar/@et voila)
coğrafya hem kaderdir hem kederdir. yıllık ortalama hava sıcaklığı 1 derece değişse hemen kıtlık baş gösterir. buğday yoksa ekmek de yok bulgur da yok demektir. kıtlık dönemlerinde bu coğrafyalardaki kral/hükümdar kimse direkt kellesi gider. çok çabuk isyan çıkar yani. toplumun karnı açsa refah sıfıra iner. mikro kaos ortamları oluşur. bugünkü paramiliter örgütler de yine bu coğrafyalarda mevcuttur.
yukarıdaki valeriepieris dairesi bir kara para cennetidir. uyuşturucu ticareti, kadın ticareti, silah ticareti(ilk barutlu silah da o coğrafyadan çıktı), kripto ticareti gibi parayla içiçe olunan sektörlerde dünya devidir.
özetle tatlı sudan uzaklaştıkça, medeniyet artar. çünkü tatlı suyu olmayan adamın karnı açtır. gezer tozar kendine nimet arar. coğrafi keşifler yapar, ticaret yapar mal alıp satar. sanat yapar, sanat satar. altyapı ve arge gibi suni ihtiyaçları olduğundan, büyümeye ve gelişmeye aç toplumlar oluşur.
kusura bakma anadolu insanı. kötü şeyler sayınca çıldırıyorsun. çıldırma aga, tersini yap. çalış mesela. değil dün, bugün bu anadolu coğrafyasında kaç mühendis var en azından bunları ölçüp tart. türkiye'nin mevcut mühendislerinin dörtte üçü işsiz. gelişmiş beyinleri ise ya kaçmış ya da devlet kapmış, ayağındaki bilezikle işe gidip geliyorlar. (bkz: aselsan) senin ülkeni uygar medeniyetler arasında sınıf atlatacak olan şey savunma sanayii değil.
umarım bi gün bu topraklarda da işler farklı gider, daha aydın ve ferah toplumlar yetişir.
devamını gör...