cacık

(bkz: ayıp olmuyor mu)

yapımında kesinlikle kafi miktarda su ile seyreltilmiş süzme yoğurt kullanıldığı, içine konulacak salatalığın rendelenmediği, küp küp doğranmadığı, salatalığın kabuğunun soyulduğu ve keskin bir bıçakla, aynı yönde, aynı hızda, salatalığa küçük küçük vurularak, ince ince kıyılması ile birlikte, ayarında sarımsak, tuz ve zeytinyağı ile lezzetlendirildiği, isteğe göre (ben istemem) kuru nane ve pul biber katılan enfes bir yan üründür...

hafif katı olanı makbuldür. anason tadıyla birbirini çok iyi dengeler. afiyet olsun!

o kadar çok seviyorum ki ne desem az kalır diye yazmayim dedim. ama sonra dedim ki yaz kızım sen ki cacık sultanı... yaz. arkadaşlar dünya'nın en güzel şeyi belki de bu şey. ben salatalığı rendeliyorum. ve yoğurdum genelde ev yoğurdu olduğu için su katmıyorum. rendelenmiş salatalığın suyada onun kıvamını ayarlıyor. karıştırma kabına önce yoğurt girer güzelce çırpılır. sarımsak konusana girmiyorum. sarımsaksız cacıktan bir cacık olmaz. yine şakamatik olduğum bir gece. ve tuz kuru nane. servis ederken çok hafif sızma zeytinyağı belki... belki ama çokta şart değil. afiyet olsun herkeslere.

kuru fasulyeli pilavın yanında keyfe keyif katandır.

olsada yesek dediğim salatalık , sarımsak, yoğurt gibi malzemelerle yapılan ve ayrıca soğukluk denilen ot ile de yapılabilecek sonrada keyifle tüketilebilecek gıda.

her zerresinde adımın kazılı olduğu türk kökenli şaheser.

cacık+pilav kombinasyonunun verdiği zevki hiçbir şey veremez. bak canım çekti of..
t: salatalarıkların isteğe göre doğranıp,yoğurtun isteğe göre bir miktarda suyla karıştırılıp yapıldığı bir mezedir.

bir değer ölçüsü.

(bkz: bundan bir cacık olmaz)

hıyarla yoğurdun buluşmasıyla ortaya çıkan serinletici lezzet.

aynı mayonez gibi yoklukta gideri vardır.

barış manço'nun rakısına ve sigarasına eşlik ettğimiz biricik şarkı. dertsiz adam dinlemez bunu. dertli adam da rakı ya da sigarasını içmiyoken dinlemez. bu şarkının doğal bileşenleridir rakı ve sigara. alan rickman demiş ya 70 yaşımda sallanan sandalyemde harry potter okucam falan. öyle bi sözü var. işte ben de 70 yaşımda sallanan sandalyemde rakım ve sigaramla bu şarkıyı dinliyor olacağım sanırım.

birlikte yapılanı makbuldür efenim. biri salatalığın * kabuklarını güzelce soysun, diğeri küçük parçalar halinde çintsin. yoğurt mümkünse süzme olsun, biri hem derdini anlatsın hem yoğurdun içine tuzlu gözyaşlarını akıtsın, diğeri kıvam alana kadar karıştırsın. biraz nane, bol sarımsak acısı, zeytinyağı... buzlar benden!

afiyet olsun ikinize de... harika bir cacık yaptınız ellerinizle. oturun yiyin, tadını çıkarın!

cacığa neden cacık denmiş peki?

barış manço şarkısı. arabayı kenara çekip dinlemesi zevlidir rakı ya da bira eşliğinde.

sözüm meclisten dışarı dostlar
bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum
hani dilim dilim doğrasalar beni
marmara, ege, karadeniz
ve hatta akdeniz cacık olur diyorum
derdim öylesine büyük ki dostlar
kırka yarıp yine kırka bölseler
ve kırk bostana gübre diye serpseler
kırk bin tane ot biter de
kırk bin derde deva olur diyorum
ne oldu bana böyle durup dururken
oğlan aldı başını gitti, kız zaten lafımı dinlemezdi
düğmem kopuk paçam sökük
oramda buramda çengelli iğneler
bir de çengelli iğne nazar bozar derler
hanımın çorabı kaçık başında bigudiler
karabaş bile, karabaş bile suratıma bakıp bakıp havlıyor
öğünmek gibi olmasın ama dostlar
kendimi hıyar gibi hissediyorum
hani ince kıyım doğrasalar beni
akdeniz cacık olur diyorum
ve hatta atlas okyanusu
ve hatta hint okyanusu
ve hatta hatta büyük okyanus bile cacık olur diyorum
böyle cacığa rakı mı dayanır
çivi çiviyi söker derler soğuktan donanı buzla ovarlar
ben zaten yanmışım dostlar peki beni fırına mı koysalar
zeytin suyuna kuru ekmek böyle gelmiş böyle gidecek

aşırı miktarda sevdiğim, bu akşam iftarda yemek arzusunda olduğum bir yemek çeşidi. üzerine de nane, mis gibi.

1981 yılında sözü müziği (bkz: barış manço)ya ait eleştirel bir şarkı.



dinlemek için tıklayınız.

geçen bir yerde gördüm. yoğurtlu bir şeye limon kabuğu katıyorlardı. ben de cacığa katsam nasıl olur diye düşündüm ve mükemmel oldu. böyle şeyler varmış ve hiç haberim yoktu. üzüldüm. ama düşününce de mutlu oldum. bunu gördüğüm an unutup yapmayabilirdim de. ayy sus deli karı.