firmaların müşterilerinin şikayetlerini karşılamak ve ilgili çözüm merkezlerine aktarmakla görevli departmanında çalışmaktır.

çağrı merkezinde genellikle üniversite öğrencileri, üniversiteyi henüz bitirmiş yeni mezunlar ve bir baltaya sap olamamış insanlar çalışırlar. çalışan profili çoğunlukla ilk iki profilde olduğu için korkunç bir sirkülasyon vardır. birazdan aşağıda söz edeceğim zorluklarından ötürü kimse tahammül göstermez ve hemen bırakır.

çağrı merkezinin zorlukları nelerdir? saymakla bitmez. öncelikle mesai saatleri 10 saatten fazladır ve fazla mesai ücreti filan öyle bir şey söz konusu bile değil. devamında ise odağında insan olan, insan memnuniyetini gözeten hiçbir iş kolay değildir ve kimseyi aynı anda mutlu edemezsiniz. en büyük zorluk budur. burada çalışmak için çok aman aman bir niteliğe sahip olmadığın için kolay harcanabilirsin. çünkü yerine konacak kocamaaan bir işsizler ordusu surlara dayanmıştır. bu kadar korkunç bir sirkülasyonun olma sebebi de burada çalışan insanların genç üniversite mezunları olması ve burada idareten çalışmalarıdır. en ufak bir krizde bırakıp gidiyorlar. baş ağrısı, göz ağrısı, sırt ağrısı bu işin mesleki deformasyondur. o baş devamlı ağrıyacak arkadaş!

avantajları nelerdir? pek yok aslında ama zorlarsak belki çıkar. kurumsal bir şirkette çalışıldığını varsayalım. iş bulamayıp iş bulana kadar idareten çalışmak gayesiyle girip bir türlü iş bulunamazsa ve tahammül eşitin birazcık yüksekse çağrı almaktan kısa sürede çözüm merkezine, çözüm merkezinden de takım liderliğine, yöneticiliğe, operasyon müdürlüğüne kadar yolun vardır. şirketin niteliğine göre ve yöneticilerin takdirine bağlı olarak insan kaynakları, finans vb. departmanlara da geçiş yapmak mümkün. tabii gerek takım liderliği olsun gerek departman atlama olsun bunlar zorlu sınav ve mülakat süreçlerinden başarı ile geçtikten sonra ve hem kendi yöneticilerinin hem de geçmek istediğin departmandaki yöneticilerin takdiriyle mümkündür. ancak dişini sıkarsan bir buçuk iki yıl gibi kısa sürede takım liderliğine kadar yükselip minimum yirmi kişilik bir ekibin yöneticisi olmak mümkündür. takım lideri de ayrı bir zordur çünkü astlarınla üstlerin arasında bir aracı oluyorsun ve artan sorumlulukların altında ezilip iki büklüm kalırsın. onun dışında ilk zamanlarda sinir krizleri geçirip duvarlara kafa, yumruk attığın zamanlardan sol yanağına tokat yediğinde sağ yanağını uzattığın pufidik bir hale bürünürsün.

erkekler için bir güzelliği ise şudur: eğer bir erkek personel varsa on dokuz tane de kadın personel vardır. herkes çok genç olduğu için ortam üniversite gibidir. çoğu kişi kalıcı olmadığı için flört olayları çok yaygındır. erkek popülasyonu da çok az olduğu için ilgi odağı erkekler olur. aynı anda sekiz on kadının senle flört etmek istemesi ve ilk adımı atması gibi türkiye şartlarında çok yabancı olduğumuz absürt durumlarla karşı karşıya kalınılabilir. ikinci ayda bu duruma alışılır. bu da aslında tüm zorluklarını çekilir bir hale getirir*. sonra bir bakmışsın kendini çevrende hiç erkek arkadaşın kalmamış, tüm arkadaşların kadın oluvermiş bulursun. erkek arkadaşın kalmaması dezavantaj ama*...
devamını gör...
çekilmez çiledir-zorunluluktan çekilebilir o ayrı-siz başka işler hayali kurarken cv'ye yazdığınız için sürekli seni çağıran iş koludur bir tek buralardan iş teklifi gelir zaten. çoğunluğu da geçici iş gözüyle bakar. uzun süreli kalamazsın kafayı yedirtir çünkü. en güzel tarafı iş görüşmesinde kariyer hedefi diyolağuna hiç girilmez, karşıdaki de hiç sormaz. üniversiteli işsizlerimizi kapış kapış alırlar bir bir hayallerini söndürürler.
devamını gör...
yaptığım en büyük hata. gencecik yaşımda dert sahibi oldum. çağrı merkezi çalışanlarına işte ve evde ayrı ayrı kullanmak için yedek beyin verilmeli. aksi takdirde bir süre sonra evde bile işte gibi konuşmaya başlıyorsunuz. anneniz mutfaktan sesleniyor siz yanına gidiyorsunuz ve "nasıl yardımcı olabilirim?" diyorsunuz. anneniz yüzünüze bir süre baktıktan sonra (ne diyor ya bu?) " al şu tabakları içeri götür" şeklinde devam ediyor.
devamını gör...
en büyük sınavdır. en büyük sorgulanması gereken ve sürekli denetlenmesi gereken sektördür aynı zamanda.

birçok sağlık problemini beraberinde getirir. kamburluk, işitme kaybı, görme kaybı, strese bağlı deri hastalıkları ve sinir hastalıkları gibi.

yasal olarak verilen molalarınızı tam olarak kullanamazsınız çağrı merkezinde çalışıyorsanız eğer. wc'ye gidip ihtiyaç gidermek ayrı bir sorundur zaten. hele birde evden çalışıyorsanız iyice karnı büyükler daha da karnını büyütsün diye sömürürler acımasızca.

felsefe 'müşteri memnuniyeti'. afedersiniz s*çarım böyle felsefeye. senin müşterin memnun olacak diye 'orta çağ felsefesiyle' modernize edilmiş köle mi olacağız yani?

aklı olan sağlığını özellikle sinir durumunu düsünerekten bu işe girmez.
devamını gör...
şu mesleği komple yapay zekaya versinler artık, kredi satmaya çalışan robot gibi ezberden bik bik konuşan sümük gibi yapışan insanları kırmamak için kırk takla atıyorum. istemiyorum dedikçe daha çok ısrar ediyorlar bide.
devamını gör...
çalışanlara küfür edenler çok fazla sanki patron çalışanlarmış gibi. zor iş.
devamını gör...
allah yardımcınız olsun çok küfür yiyorsunuz
n'olur ısrar etmeyin ısrarla aynı şeyleri insana söyleyip bir şeyler empoze etmeye çalışmayın. biz bu anketörleri dodgelayan insanlarız sizi engelleyip durmamız yıldırmıyor mu ya ?
devamını gör...
ta küçüklükten beri hayalini kurduğum meslek. o kadar istiyordum ki hala istiyorum bu mesleği.
telefonla konuşuyorsun, milletin derdini çözüyorsun, bazen tartışıyorsun, bazen gülüyorsun filan muazzam ya. sadece oturup telefonla konuşuyorsun. her gün bir sürü insanla belki sinirlenip kavga ediyorsun çoğu zaman sorunlarını çözüyorsun.
bununla alakalı bir bölüm okumuyorum ama hayalimdeki yegane meslek bu. çok güzel ya.
devamını gör...
öğrencilik dönemimde 2 hafta kadar denediğim eylem. sık sık küfür yemek çok olağan.

hiç unutmam tuğba diye bir kadınla konuşuyordum. bana demişti o elindeki telefon arkadaki organına girsin *.
dayanamayıp ben kulaklık kullanıyorum, telefon sizin elinizde kolay gelsin demiş bulundum.
yarım saat geçmeden de kovdular işte.*
devamını gör...
yakın bir arkadaşım bir bankanın çağrı merkezinde çalışıyor, yediği lafın haddi hesabı yok.

inanılmaz zor çalışma temposu yeterince yormuyormuş gibi bir de iki üç dangalağın öfkesine karşı sessiz kalmak zorunda kalıyor insanlar. küfreden mi dersin, kölesi sanan mı dersin, bitmiyorlar asla. sabır diliyorum bütün arkadaşlara.
devamını gör...
sistemin başını tutanların öfke kendilerine yönelmesin diye halkın önüne parçalasın diye attıkları kurban olmaktır, bir nevi paratoner olmaktır. insanlar yaşadıkları sorunun sorumlusunun telefonun ucundaki diğer insan olmadığını bilecek bilinç düzeyine ulaşmış olsa ilerisi adına her şey daha güzel olurdu.
devamını gör...
eğer turizm sektöründe çalışıp bu işi yapıyorsanız güzel para kazanırsınız. ben 10 senemi verdim. müdür maaşına yakın paralar kazandım. sektör şu an kötü ama hala asgarinin üzerinde kazanma şansınız var. diğer sektörler bu kadar şanslı değil maalesef. şuan çağrı almıyorum ama backoffice işlerini hallediyorum. evden çalışma sistemi rahat denilir ama yan haklarınızı asla alamazsınız.
devamını gör...
bir markanın teknik servisiyiz. çağrı merkezinden gelen taleplere de hizmet veriyoruz bazen. orada çalışanlarla muhabbetimiz oluyor da yani çekilir dert değil. allah sabır versin. öyle cins insanlar var ki aman yarabbi!
devamını gör...
karış karış vatandaş analizi yapma fırsatı verir. iyi yönünden baktığınız sürece...
devamını gör...
kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülüktür. yaklaşık 1 buçuk yıl yaptım. şu an telefonda konuşmaktan bile nefret ediyorum.
devamını gör...
çalışılan firmanın müşteri kitlesine göre zorluk seviyesi değişkenlik gösterse de yapılabilecek en rezalet mesleklerden birisidir. insanlara laf anlatmak hayvanlara laf anlatmaktan zor olduğundan çalışacak kişinin sabrından ve psikolojisinden çok şey vereceğini bilerek çalışması bir ihtimal daha durumu katlanılabilir yapabilir. ama karşındaki insandır ve insanlarımızın çoğu maalesef çağrı merkezi çalışanlarının orada sadece çalışan olduğunu unutup onlara stres topu gibi davranmaktan hiç çekinmezler. insanlarla uğraşmak yetmiyormuş gibi bir de şirketin sizden yapmanızı istediği (çağrılarınızın ortalama sürmesi gereken dakika, müşteriyi yönlendirme şekilleri gibi) talimatlar ve yönlendirmeler, artı olarak çağrılarınızı dinleyen ve değerlendiren kalite birimi olması işin stres bölümünü daha da arttırmaktadır. kısacası çağrı merkezinde çalışacak kişinin insan olduğunu unutarak saatlerce bilgisayar ekranına bakıp insanlara laf anlatması, edilen hakaret ve küfürleri kişisel algılamayıp sinirlerine hakim olması robot gibi davranması gerekmektedir. bunları yaptığında emeğinin karşılığını maddi olarak alacak mı derseniz hayır almayacaktır.
devamını gör...
bunu yapabilen insanlara çok büyük saygım var, ben asla yapamam.

zorlu, çelikten sinirlere sahip olmanızı gerektiren bir meslek. sık sık yazıldığı üzere küfür, bağırış duymanız demotive ediyor zaten.

hele hele benim gibi sosyal fobik, telefonda yabancılarla konuşmakta, insanları idare etmekte zorlanan bir tipseniz sakın ola bir deneyeyim demeyin, aklınızdan bile geçirmeyin.

karşımdaki insan telefonda bana bağırıp, küfür etse ya ağlarım ya da ben de ona sinirlenip küfretmeye başlarım zaten öyle yaparsanız da kovuluyorsunuz.

uzun lafın kısası çekilecek iş değil hem süreklilik sağlayacağınız bir iş de değil. öğrenciyken, işsizken ufak bir para kazanayım diye girersiniz ama devamlı çalışmak insanı ruh hastası, psikopat eder.
devamını gör...
benim merkezimde çalışmaktır.
devamını gör...
üniversiteden mezun olduktan sonra 5 aya kadar çalıştığım, gram zevk almadığım, işe giderken stresten mide bulantıları yaşadığım, servis bozulsa da gidemesek geç kalsak diye dualar ettiğim, iyi hiç bir yanı olmayan, psikolojiyi bozan, insanlardan nefret ettiren, müşteriye karşı elinizin kolunuzun bağlı olduğu küfretse hı hı evet sizi ankete aktarabilir miyim dediğiniz rezalet bir meslektir. allah kimseyi o mesleği yaptıracak kadar işsiz ve çaresiz bırakmasın. amin.
devamını gör...
ben 4,5 yıl özel bir bankanın çağrı merkezinde çalıştım. mesaimiz 8 saatti fazladan çalıştığımız her saat için ek ücret alırdık.
3 ayda bir primlerini birde hedefi tutturursan yıllık prim alırdık. özel sigortadan faydalınırdık.ayrıca aylık yemek kartımı vardı. ben market harcamamda kullanmayı tercih ederdim.
banka olduğu için biraz stresli ve hataya mahal vermeyen bir iş olup müşterilerin çoğu elit ve zorlu olurdu.
herkesin masasında bir ayna olur ve sürekli aynaya bakarak ve gülümseyerek konuşurduk.

yukarıdaki bir çok tanımlarda istinaden ben onlara nazaran çok çok rahattım. tabiki zorlandığım dönemler olmadı değil.

çok uzun süre çalışıldıktan sonra malesef ki bir galeyana gelip istifa ettim. ama şimdiki aklım olsa çalışmaya devam eder şube gecişi için dayanırdım.

komik anlar yaşadığım görüşmelerinde oldu, satış yaparken küfür yediğim, iltifat aldığımda oldu. hele malatyalı bir amcanın işini hallettim için bana kasaya kayısı göndermek istediğini söyledi. her aradığında beni istedi ve o anki arkadaşım beni bulup bana yönlerirdi.
velhasıl kelam acısıyla tatlısıyla güzel bir çalışma hayatıydı.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"çağrı merkezinde çalışmak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim