çarpık özgürlük anlayışı
başlık "ozgur ruhlu mahkum" tarafından 12.12.2021 19:24 tarihinde açılmıştır.
1.
özgürlüğün yalnızca bulunulan dönemin popülist düşüncesine ayrıcalık tanındığı için benimsendiği ve savunulduğu yahut bir düşünceye bağnazca tutulup herkesin o düşüncede olması beklenildiği ve kendi benmerkezci özgürlük tanımınca diğer düşüncelere saygısızlık yapma yetkisine erişildiği özgürlük anlayışıdır.
çarpıklığı temel düşüncesine aykırılığından geliyor. özgürlük dediğimiz şey; düşünceler, bu düşüncelerin yaşantıdaki yansımaları, inanç ve kabullenme biçimlerine var olma ve serbest hareket ortamı sunmayı ve ayırt etmeksizin saygınlık kazandırmayı hedefleyen bir oluşum değil midir? böyle bir kavramı benimsediğimizi iddia ediyorsak, özgürlük diye bağırıp duruyorsak bu kaos ortamının gerçek sebebi nedir? acaba savunduğumuz şey özgürlük değil de işimize geleni savunmak mı? bu tek taraflı, çıkarcı ve çarpık özgürlük anlayışı gerçek özgürlük kavramı için bir tehdit değil mi o zaman? mesela uzaklarda aramayıp bizim ülkeye bakalım;
1.) farklı inançlara/ inançsızlığa saygısızlık
2.) farklı giyim kuşam ve hatta aksesuarlara saygısızlık
3.)farklı siyasi görüşlere saygısızlık
4.) farklı düşünce yapılarına ve ideolojilere saygısızlık
5.)farklı yaşam biçimlerine, eğlence anlayışlarına, geleneklere saygısızlık
gibi birçok saygısızlık örneği görebileceğimiz bir ülkede yaşıyoruz.bu saygısızlık ne yazık ki eğitim düzeyiyle bile doğrudan bağlantılı değil. bundan dolayı birçok farklılığı bünyesinde barındıran türkiye ideolojik bir savaş meydanı olmuş durumda. birbirimizin yaşamı hakkında her şeye laf atma, küçük görme, alay etme, aşağılama hakkını kendimizde gördüğümüz için bize tuhaf gelmiyor bile çok ilginç.öyle ki insanlar kendi düşüncesini savunmanın diğer düşünceleri nakavt ederek, yerden yere vurarak gerçekleşeceğini sanıyor. pekala eleştiri karşı tarafın kabullenebildiği kadar yapılabilir fakat iş hakaret boyutuna varıyor çoğu zaman. bizler de tabi bu saygısızların oyununa gelip oltaya atlıyoruz ve kin kusuyoruz birbirimize. kaos severlerce dövüştürülen horozlar gibiyiz. çünkü en önemlisi bizim düşüncemiz, en doğru yaşam biçimi bizimki sadece biz haklıyız her konuda, herkese isteğimiz şekilde laf söyleme özgürlüğümüz var evet. . kimse de durup düşünmüyor biz niye böyle huzursuz kutuplaşmış bir ortam oluşturuyoruz diye. kendi ellerimizle çöpe atıyoruz özgürlüğü. ve sonra da utanmadan saygı beklıyoruz çok komik. tartışma kültürümüz o kadar zayıf ki bunu yapan insanlar yüzünden adamakıllı hiçbir konuda kaliteli bir tartışma yapamıyoruz. bu büyük bir eksiklik. kendimiz dışında hiçbir şeye tahammülümüzün olmayışı bile bizi geriye atıyor ülke olarak. evet sonra çıkıp özgürlük istiyoruz. kimden istiyoruz? bu leş ve saygısız ortamdan mı? bu bile büyük bir ironi!
çarpıklığı temel düşüncesine aykırılığından geliyor. özgürlük dediğimiz şey; düşünceler, bu düşüncelerin yaşantıdaki yansımaları, inanç ve kabullenme biçimlerine var olma ve serbest hareket ortamı sunmayı ve ayırt etmeksizin saygınlık kazandırmayı hedefleyen bir oluşum değil midir? böyle bir kavramı benimsediğimizi iddia ediyorsak, özgürlük diye bağırıp duruyorsak bu kaos ortamının gerçek sebebi nedir? acaba savunduğumuz şey özgürlük değil de işimize geleni savunmak mı? bu tek taraflı, çıkarcı ve çarpık özgürlük anlayışı gerçek özgürlük kavramı için bir tehdit değil mi o zaman? mesela uzaklarda aramayıp bizim ülkeye bakalım;
1.) farklı inançlara/ inançsızlığa saygısızlık
2.) farklı giyim kuşam ve hatta aksesuarlara saygısızlık
3.)farklı siyasi görüşlere saygısızlık
4.) farklı düşünce yapılarına ve ideolojilere saygısızlık
5.)farklı yaşam biçimlerine, eğlence anlayışlarına, geleneklere saygısızlık
gibi birçok saygısızlık örneği görebileceğimiz bir ülkede yaşıyoruz.bu saygısızlık ne yazık ki eğitim düzeyiyle bile doğrudan bağlantılı değil. bundan dolayı birçok farklılığı bünyesinde barındıran türkiye ideolojik bir savaş meydanı olmuş durumda. birbirimizin yaşamı hakkında her şeye laf atma, küçük görme, alay etme, aşağılama hakkını kendimizde gördüğümüz için bize tuhaf gelmiyor bile çok ilginç.öyle ki insanlar kendi düşüncesini savunmanın diğer düşünceleri nakavt ederek, yerden yere vurarak gerçekleşeceğini sanıyor. pekala eleştiri karşı tarafın kabullenebildiği kadar yapılabilir fakat iş hakaret boyutuna varıyor çoğu zaman. bizler de tabi bu saygısızların oyununa gelip oltaya atlıyoruz ve kin kusuyoruz birbirimize. kaos severlerce dövüştürülen horozlar gibiyiz. çünkü en önemlisi bizim düşüncemiz, en doğru yaşam biçimi bizimki sadece biz haklıyız her konuda, herkese isteğimiz şekilde laf söyleme özgürlüğümüz var evet. . kimse de durup düşünmüyor biz niye böyle huzursuz kutuplaşmış bir ortam oluşturuyoruz diye. kendi ellerimizle çöpe atıyoruz özgürlüğü. ve sonra da utanmadan saygı beklıyoruz çok komik. tartışma kültürümüz o kadar zayıf ki bunu yapan insanlar yüzünden adamakıllı hiçbir konuda kaliteli bir tartışma yapamıyoruz. bu büyük bir eksiklik. kendimiz dışında hiçbir şeye tahammülümüzün olmayışı bile bizi geriye atıyor ülke olarak. evet sonra çıkıp özgürlük istiyoruz. kimden istiyoruz? bu leş ve saygısız ortamdan mı? bu bile büyük bir ironi!
devamını gör...
2.
maalesef ki sözlükte de yoğun olarak gördüğüm özgürlük anlayışıdır. birkaç konu üzerinden bazı çıkarımlar yaparak dahi fark edilir bir durumdadır. insanlar kendi düşüncesine saygı beklerken diğer bütün düşüncelere saygısızlık yapıyor. (bkz: bu ne yaman çelişki anne)
devamını gör...
3.
doğal erozyon diyelim ona biz.
devamını gör...