#ödüllü filmler
2020 yılı türk filmi. göçmen işçi olarak ingiltere'de çalışan fatih, ailesine vermek üzere borç alır. türkiye'ye gelen fatih, borcu zamanında ödemeyince, borç aldığı ayhan da peşinden türkiye'ye gelir.
*antalya altın portakal film festivali (2020) - dr. avni tolunay jüri özel ödülü
*altın portakal - en iyi kadın oyuncu
*istanbul uluslararası film festivali (2021) - en iyi yönetmen - ulusal yarışma - en iyi senaryo
*fıprescı ödülü
*siyad ödülleri (2021)
*altın portakal - en iyi kadın oyuncu
*istanbul uluslararası film festivali (2021) - en iyi yönetmen - ulusal yarışma - en iyi senaryo
*fıprescı ödülü
*siyad ödülleri (2021)
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "vestiyer" tarafından 29.12.2021 10:45 tarihinde açılmıştır.
1.
filmin senaryosu ve aynı zamanda yönetmenliğini yapan fikret reyhan muazzam bir film ortaya koymuş.
spoyler vermek istemem zaten konusu çözülmesi zor ya da heyecanlı değil. karakterlerin içinde bulundukları durum sizin belki de kendi evinizde hissettiriyor hatta sizde o evde onlarla berabersiniz gibi.
müthiş bir iş olmuş konusuna gelince
halen ingiltere'de göçmen işçi olarak çalışan fatih ayhan türkiye'deki ailesine para göndermek için büyük miktarda borç alır.
türkiye'deki ailesini ziyareti sırasında bile bu borcun ödenmesi talep edilecektir. sonrasında bu aile üyeleri arasındaki tüm çatışmalar ön plana çıkar.
bu mu amg demeyin lütfen izleyin mubi de şimdilik
spoyler vermek istemem zaten konusu çözülmesi zor ya da heyecanlı değil. karakterlerin içinde bulundukları durum sizin belki de kendi evinizde hissettiriyor hatta sizde o evde onlarla berabersiniz gibi.
müthiş bir iş olmuş konusuna gelince
halen ingiltere'de göçmen işçi olarak çalışan fatih ayhan türkiye'deki ailesine para göndermek için büyük miktarda borç alır.
türkiye'deki ailesini ziyareti sırasında bile bu borcun ödenmesi talep edilecektir. sonrasında bu aile üyeleri arasındaki tüm çatışmalar ön plana çıkar.
bu mu amg demeyin lütfen izleyin mubi de şimdilik
devamını gör...
2.
fikret reyhan'ın yönetmen koltuğunda oturduğu, antalya film festivali'nde aldığı jüri özel ödülüyle adından söz ettiren, vizyona çıkmayan ancak mubi'de gösterimde olan sinema filmi.
tipik bir festival filmi. türk festival sinemasına dair söyleyebileceğimiz çok olumlu şeyler var muhakkak. bunun başında iyi senaryolar, iyi diyaloglar ve çok, ama gerçekten çok üst düzey oyunculuklar geliyor. bu bakımdan güney kore ve iran sinemasına çok benziyoruz ama onlar gibi yapamadığımız çokça da şey olduğunu konuşmak zorundayız. zaten tam da onlar gibi yapamadıklarımız yüzünden adını uluslararası arenada duyuramamış bir ülke sinemasıyız bugün biz hala. ne kadar az yönetmen ve işin bizi kayda değer şekilde temsil edebildiğinin istatistiklerine bakarsanız ne demek istediğim daha anlamlı hale gelecek...
bu filmin kaygısı tabi ki izleyiciyi çok bariz şekilde hikayenin bir parçası yapıp filmin içinde yaşatmak. tutmak değil yaşatmak. bunu da yukarda saydığım olumlu özelliklerin her birini bünyesinde barındırarak pek ala becermiş yönetmen becermesine ama ne yazık ki kurguda ciddi sıkıntılar olduğunu düşünüyorum. hikaye asla düğüm olmuyor bir kere. hepimiz 5 kardeşli orta direk bir ailenin mensubuysak zaman zaman bu tip aile içi kaoslar yaşayabiliyoruz. net bir fotoğraf. peki, güzel, harika! başka? bu kadar iyi oyuncunun eline iyi yazılmış bir senaryoyla, bu kadar içkin bir hikaye verdiğinde ortaya böyle bir iş çıkması şaşırtıcı değil abi. filmi bir üst noktaya çıkartacak şey bu değil yani. ben üçlü ya da daha kalabalık poliloglarda konuşana dönen kamera görmek istemiyorum bir sinema filminde. isteyene de ne diyeyim... gerçek sesli sinema filmi çekiyor, dış mekan çalışıyorsan, iyi bir teknik ekip kullanmak zo-run-da-sın. bunun lami cimi yok. bütçen düşükse başka bir formül üreteceksin. kendisini seslendiren oyuncunun performansından çalıyorsun bir kere, böyle saçmalık olabilir mi? yazık. günah. hikaye ne kadar bizden olursa olsun "ooeeeh" diyorum bir izleyici olarak izlerken. neden bir elin parmağını geçmiyor bu kadar yetenekli oyuncu ve iyi hikaye anlatıcısı yönetmenimiz varken başarılı diyebileceğimiz iş sayısı? sinir oluyorum... 5/10
tipik bir festival filmi. türk festival sinemasına dair söyleyebileceğimiz çok olumlu şeyler var muhakkak. bunun başında iyi senaryolar, iyi diyaloglar ve çok, ama gerçekten çok üst düzey oyunculuklar geliyor. bu bakımdan güney kore ve iran sinemasına çok benziyoruz ama onlar gibi yapamadığımız çokça da şey olduğunu konuşmak zorundayız. zaten tam da onlar gibi yapamadıklarımız yüzünden adını uluslararası arenada duyuramamış bir ülke sinemasıyız bugün biz hala. ne kadar az yönetmen ve işin bizi kayda değer şekilde temsil edebildiğinin istatistiklerine bakarsanız ne demek istediğim daha anlamlı hale gelecek...
bu filmin kaygısı tabi ki izleyiciyi çok bariz şekilde hikayenin bir parçası yapıp filmin içinde yaşatmak. tutmak değil yaşatmak. bunu da yukarda saydığım olumlu özelliklerin her birini bünyesinde barındırarak pek ala becermiş yönetmen becermesine ama ne yazık ki kurguda ciddi sıkıntılar olduğunu düşünüyorum. hikaye asla düğüm olmuyor bir kere. hepimiz 5 kardeşli orta direk bir ailenin mensubuysak zaman zaman bu tip aile içi kaoslar yaşayabiliyoruz. net bir fotoğraf. peki, güzel, harika! başka? bu kadar iyi oyuncunun eline iyi yazılmış bir senaryoyla, bu kadar içkin bir hikaye verdiğinde ortaya böyle bir iş çıkması şaşırtıcı değil abi. filmi bir üst noktaya çıkartacak şey bu değil yani. ben üçlü ya da daha kalabalık poliloglarda konuşana dönen kamera görmek istemiyorum bir sinema filminde. isteyene de ne diyeyim... gerçek sesli sinema filmi çekiyor, dış mekan çalışıyorsan, iyi bir teknik ekip kullanmak zo-run-da-sın. bunun lami cimi yok. bütçen düşükse başka bir formül üreteceksin. kendisini seslendiren oyuncunun performansından çalıyorsun bir kere, böyle saçmalık olabilir mi? yazık. günah. hikaye ne kadar bizden olursa olsun "ooeeeh" diyorum bir izleyici olarak izlerken. neden bir elin parmağını geçmiyor bu kadar yetenekli oyuncu ve iyi hikaye anlatıcısı yönetmenimiz varken başarılı diyebileceğimiz iş sayısı? sinir oluyorum... 5/10
devamını gör...
3.
2021 yapımlı fikret reyhan filmi. kurgunun, oyuncuların her sahnede evlerimizde yaşanmış durumlarla aynılığı izlerken tahammülü zorluyor. fikret reyhan’ın akademik kariyerini bilmiyorum ama bir sosyolog kadar iyi bir gözlemci olduğu aşikar. daha önce üç maymun filmi ile nuri bilge ceylan’da aile kavramının genel anlamda koft bir yaşam ortaklığı olması konusunu işlemişti. çatlak filminde de aynı çatı altında yaşayan fakat birbirlerine sadece kan bağı ile bağlı bireylerin yaşanan bir çıkar çatışmasında ilişkilerinin kopma noktasına hızla sürüklenişini anlatıyor. avrupa’da aile kavramının bu şekilde olup olmadığı konusunda bir fikrim yok elbet ama bizdeki gibi zorunlu bir birliktelik olduğunu düşünmüyorum. özellikle kalabalık ailelerde birbirlerinin gözünün içine bakmayan, yaşantılarından habersiz buna rağmen belirlenen kuralların tüm bireylere zorunlu olarak uygulatıldığı insana pek bir şey katmayan fakat çok şey götüren birliktelikler filmdeki ile aynı sessiz çürümeyi izliyor. ülkemizde milyonlarca evde aynı çatlak var. zaten hep böyle değil midir söze gelince bolca şov içe dönünde bolca küf. dinine uygun olmasa da çıkarına uygun olursa mubahtır çıkarına uygun olmayan ise yok edilir. babanın kibri, kardeşlerin birbirine hıncı, borç aldıkları insanları kendilerince daha az müslüman görüp aşağılamaları ama aynı zamanda borçlu olmaları. her sahnesi ile izlerken zorlandım fakat bu zorlanma bir sanat eserini anlama çabasından ziyade yaşanan durumun gerçekliğine tahammülde zorlanmaydı ve son olarak oyunculukların bu kadar iyi olması sayesinde de yapıtın bir üst noktaya taşındığını düşünüyorum.
devamını gör...
4.
fikret reyhan'ın senarist ve yönetmen koltuğunda oturduğu, 2020 yapımı ödüllü film.
konu, bir borcun aile üzerindeki yıkıcı etkisini ve aile kavramının dezenfermasyonuyla bireyselliğin nasıl yükseldiğini anlatıyor.
aslında birçok ülkede ama özellikle türkiye gibi ülkelerde festival, bağımsız film ile vizyon filmini ayrı tutmamız gerekiyor. festival filminin seyirciden maddi beklentisi minimum düzeydedir. çünkü yapımcı ve yönetmen bilir ki, para verip sinemada izleyecek izleyici sayısı oldukça düşük. bu nedenle, filmdeki teknik durumların, özellikle ışık konusunda, eleştirilmesini bir bakıma haksız buluyorum.
çatlak, günümüzdeki aile kavramını realist bir bakış açısıyla ele alan bir film. bu yönüyle sosyolojik bir film de diyebiliriz. özellikle yönetmen fikret reyhan'ın çekim açıları seyirciyi içine alarak aile heyetinin yanında, salondaki bir sandalyede oturmasını sağlıyor. bu da bir filmden ziyade gerçek bir anı yaşamamıza sebep oluyor. salonun üst tarafından yapılan çekim de bunun en güzel kanıtı. keza bakkal sahneleri de beni germişti açıkçası.
salon sahnesi
üst çekim salon sahnesi
sahnelerin ışığı konusunda ben de rahatsız oldum diyebilirim. yönetmenin tercihi mi yoksa maddi yetersizlikten mi kaynaklanıyor bilemiyorum.
filmi zamanında mubi'de izlemiştim. bildiğim kadarıyla hala mevcut platformda. 40. uluslararası istanbul film festivali'nde en iyi yönetmen ve iyi senaryo ödülü almış bir film aynı zamanda. türk sineması adına son yıllarda çıkan iyi filmlerden biri. bakmakta fayda var diye düşünüyorum.
konu, bir borcun aile üzerindeki yıkıcı etkisini ve aile kavramının dezenfermasyonuyla bireyselliğin nasıl yükseldiğini anlatıyor.
aslında birçok ülkede ama özellikle türkiye gibi ülkelerde festival, bağımsız film ile vizyon filmini ayrı tutmamız gerekiyor. festival filminin seyirciden maddi beklentisi minimum düzeydedir. çünkü yapımcı ve yönetmen bilir ki, para verip sinemada izleyecek izleyici sayısı oldukça düşük. bu nedenle, filmdeki teknik durumların, özellikle ışık konusunda, eleştirilmesini bir bakıma haksız buluyorum.
çatlak, günümüzdeki aile kavramını realist bir bakış açısıyla ele alan bir film. bu yönüyle sosyolojik bir film de diyebiliriz. özellikle yönetmen fikret reyhan'ın çekim açıları seyirciyi içine alarak aile heyetinin yanında, salondaki bir sandalyede oturmasını sağlıyor. bu da bir filmden ziyade gerçek bir anı yaşamamıza sebep oluyor. salonun üst tarafından yapılan çekim de bunun en güzel kanıtı. keza bakkal sahneleri de beni germişti açıkçası.
salon sahnesi
üst çekim salon sahnesi
sahnelerin ışığı konusunda ben de rahatsız oldum diyebilirim. yönetmenin tercihi mi yoksa maddi yetersizlikten mi kaynaklanıyor bilemiyorum.
filmi zamanında mubi'de izlemiştim. bildiğim kadarıyla hala mevcut platformda. 40. uluslararası istanbul film festivali'nde en iyi yönetmen ve iyi senaryo ödülü almış bir film aynı zamanda. türk sineması adına son yıllarda çıkan iyi filmlerden biri. bakmakta fayda var diye düşünüyorum.
devamını gör...
5.
bir fikret reyhan filmidir.
filmin senaryosunu da yönetmen fikret reyhan yazmıştır. filmde hakan salınmış, süreyya kilimci, hakan emre ünal, elif ürse, giray altınok, tuğçe yolcu, hakan bilge aslan, emre ünver ve görkem mertöz rol almıştır. film çeşitli filmlerde ödüller ve adaylıklar kazanmıştır.
filmin sakin akışı içindeki gerilimi ve gerginliği çok beğendim, abartılı olmayan, tam tadında, tam ayarında oyunculukların takdire şayan olduğunu düşünüyorum. filmin senaryosu ise sıradan sayılacak bir konuyu dibine kadar sıyırarak işlemiş.
ingiltere'de birlikte çalıştıkları dönemde bir arkadaşından aldığı yüklü parayı ailesinden gizleyen bir adamın hikayesini izliyoruz bu filmde. aradan geçen belli bir zamandan sonra parasını geri istemek için evine gelen arkadaşı nezaketini bozmadan borcunu ister.
borç elbette ödenecektir ama aynı apartmanda yaşayan fatih ve ailesinin de taşın altına elini sokması gerekmektedir. anne, baba, abiler, abla, yengeler. herkes bir aile toplantısında bir araya gelir. ancak bu borç aile içindeki çatlakların da ortaya çıkmasına neden olur.
türk sinemasının son dönemlerdeki yüz akı filmlerinden biridir.
filmin senaryosunu da yönetmen fikret reyhan yazmıştır. filmde hakan salınmış, süreyya kilimci, hakan emre ünal, elif ürse, giray altınok, tuğçe yolcu, hakan bilge aslan, emre ünver ve görkem mertöz rol almıştır. film çeşitli filmlerde ödüller ve adaylıklar kazanmıştır.
filmin sakin akışı içindeki gerilimi ve gerginliği çok beğendim, abartılı olmayan, tam tadında, tam ayarında oyunculukların takdire şayan olduğunu düşünüyorum. filmin senaryosu ise sıradan sayılacak bir konuyu dibine kadar sıyırarak işlemiş.
ingiltere'de birlikte çalıştıkları dönemde bir arkadaşından aldığı yüklü parayı ailesinden gizleyen bir adamın hikayesini izliyoruz bu filmde. aradan geçen belli bir zamandan sonra parasını geri istemek için evine gelen arkadaşı nezaketini bozmadan borcunu ister.
borç elbette ödenecektir ama aynı apartmanda yaşayan fatih ve ailesinin de taşın altına elini sokması gerekmektedir. anne, baba, abiler, abla, yengeler. herkes bir aile toplantısında bir araya gelir. ancak bu borç aile içindeki çatlakların da ortaya çıkmasına neden olur.
türk sinemasının son dönemlerdeki yüz akı filmlerinden biridir.
devamını gör...
"çatlak (film)" ile benzer başlıklar
çatlak
4