öne çıkanlar | diğer yorumlar

herhangi bir gölde herhangi bir ördek gördüğümde aklıma hep bu çocuk geliyor. ama kimseye bir şey anlatmama olayını beceremiyorum. haliyle herkesi özlemeye başlıyorum bir anda.
devamını gör...
hayatıma denk geldiği dönem nedeniyle çok benimseyemediğim salingerin kaleminden çıkmış eser. kitabı pek benimseyemedim, holden oraya neden gitti, o çocuğu niye aradı, o an neden heyecanlandı bilemedim. aksi gibi kendim de şu an neyi neden yapıyorum niçin böyle hissediyorum bilmiyorum. belki de sandığımın aksine holdenı hissetmişimdir.
bana kendi lise çağlarımı anımsatmadı diyemem, kibar çocuk holden. hele kardeşine olan tutkusuna bittim.

bence holden bir şekilde üniversiteye de girecek, o okulları da bitirecek. nedense düşmez kalkmaz bir holdenmış, hepimizin hayatı tepetaklak olur da ona bir şey olmazmış gibi geliyor.
devamını gör...
jerome david salinger kitabı.

okuldan atılan genç holden caulfield'ın yaşadıklarını anlatıyor.

bizim bu holden, zeki ama çalışmıyor tarzında bir çocuk. zaten okuldan atılıyor ve kitap da okuldan atıldıktan sonra yaşadıklarını anlatıyor. ağzı da pek bozuk. yapı kredi yayınları sağ olsun, açık açık yazmışlar küfürleri. ama bu hoşuma gitti, samimi olduğundan.


oda arkadaşının, sevdiği kız ile görüştüğünü öğrendikten sonra canı sıkılıyor* ve arkadaşıyla kavga ettikten sonra new york'taki bir otele gidiyor. ailesi henüz atıldığını bilmediği için, eve gidecek yüzü yok. aslında pek umurunda değil gibi ama okulu mektup göndermeden gitmek istemiyor eve. otelde kalıyor, abisiyle sık sık gittiği ernie'nin yeri adlı gece kulübüne gidiyor. buralarda yaşadığı saçma sapan olayları anlatıyor. sırf bu anlatım dili için bile okunur bu kitap.

ve bakir bir çocuk. neden bakir olduğunu da şurada anlıyoruz:
"yine bir şey olmuştu; ama ne olduğunu tam hatırlamıyorum. so­run şu; bir kızla -yani, **ospularla filan değil- bu iş tam olacak gibiyken, başlıyor durmadan size "dur" demeye. benim derdim de bu işte; duruyorum. çoğu herif durmuyor. benim elimden gelmiyor. durmanızı gerçekten mi istiyorlar veya yalnızca korkuyorlar mı ya da işin sonunda kusurun onların üstünde değil de sizin üstünüzde kalması için mi dur diyorlar, hiç bilemiyorsunuz. ben yine de, hep duruyorum. sorun, onlara acımam. yani, bu kızla­rın çoğu aptallaşıyor. bir süre oynaştıktan sonra, bir bakıyorsunuz, akılları başlarından gitmiş. bir kız kendisini oynaşmaya bir kap­tırdı mı, beyin meyin aramayın onda. ne bileyim? dur diyorlar, ben de duruyorum. onları evlerine bıraktıktan sonra, keşke dur­masaydım diyorum, ama yine de durmadan edemiyorum."

her şeyden nefret ediyor bir de. filmlerden, ucuz bavullardan, tiyatro oyunlarından, kendisi jambonlu yumurta yerken başkasının sadece kahve içip kızarmış ekmek yemesinden... bana birini hatırlattı*.

biraz da ne istediğini bilmeyen bir deli. arkadaşını gördüğü an içinden diyor ki:
"işin gülünç yanı, onu gördüğüm an, canım onunla evlenmek istedi. ben deliyim herhalde. ondan pek fazla hoşlanmadığım halde, kalkmış, birdenbire kendimi ona âşık sanıyor ve onunla evlenmek istiyordum. yemin ederim, ben deliyim. deli olduğumu kabul ediyorum." biraz vakit geçirdikten sonra da aynı gün içinde kıza "kaçıp gidelim buradan, ben çalışır sana bakarım" vs diyor. kız kabul etmeyince, "beni hasta ediyorsun" diyor ve kızı kendinden uzaklaştırıyor :d holden, bebeğim, ne olacak senin bu arsızlığın?*

eve gizlice gidiyor, kardeşiyle sohbet edip dans ettikten sonra, anne ve babasına yakalanmadan geri çıkıyor. buraya kadar güzel. peki, eski öğretmeni olan, bay antolini denen herifin evinde yaşadıkları? evini açıyor, akıl veriyor, ne güzel öğretmenmiş diye düşünürken, çocuk uyurken saçlarını ve yüzünü okşuyor? sapık pç, nasıl sinir oldum orada! bir şeyleri bahane ederek çıkıyor evden.

şehri terk etmeyi düşünüyor, son kez kardeşiyle görüşmek istiyor ama kardeşi de kendisiyle kaçacağını söyleyince vazgeçiyor. kardeşiyle lunaparka gidiyor, onu atlıkarıncada dönerken izliyor ve sonrasında eve dönüyorlar. olaysız ve mutlu bitmesine sevindim.



"sonra milletin beni bir mezara tıktıklarını filan düşündüm, mezar taşında adım filan yazılıydı. çepeçevre ölmüş heriflerle sarılmış bir durumda. vay canına, öldüğünüzde işiniz gerçek­ten bitik yani! ah nerede o günler, gerçekten öldüğüm zaman, şöyle aklı başında biri çıkıp beni denize filan atıverse, ne iyi olurdu. ne yaparlarsa yapsınlar da, beni lanet bir mezara tık­masınlar. pazar günleri millet gelip karnınızın üstüne bir sürü çiçek filan koyacak, daha bir sürü zırvalık. öldükten sonra çiçe­ği kim ne yapsın? yani..."


bu kadar geç okuduğuma üzüldüm. hâlâ okumayan varsa, şiddetle tavsiye ederim. kendinizden bir şey bulursunuz illa :)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"çavdar tarlasında çocuklar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim