#ödüllü filmler
türkçe adı: yurttaş kane
orson welles'ın yazıp yönettiği, 1941 yapımı amerikan filmi. bir muhabirin, gazete patronu charles foster kane'in ölmekte olan sözlerini deşifre etmekle görevlendirilmesini anlatmaktadır. araştırması yavaş yavaş, karanlıktan şaşırtıcı yüksekliklere yükselen karmaşık bir adamın büyüleyici portresini ortaya çıkarmaya başlar. kane'in arkadaşı ve meslektaşı jedediah leland ve metresi susan alexander, kane'in hayatına ışık tutsa da, muhabir, anlaşılması zor adamın son sözü olan rosebudun gizemine asla nüfuz edemeyeceğinden korkmaktadır.
orson welles'ın yazıp yönettiği, 1941 yapımı amerikan filmi. bir muhabirin, gazete patronu charles foster kane'in ölmekte olan sözlerini deşifre etmekle görevlendirilmesini anlatmaktadır. araştırması yavaş yavaş, karanlıktan şaşırtıcı yüksekliklere yükselen karmaşık bir adamın büyüleyici portresini ortaya çıkarmaya başlar. kane'in arkadaşı ve meslektaşı jedediah leland ve metresi susan alexander, kane'in hayatına ışık tutsa da, muhabir, anlaşılması zor adamın son sözü olan rosebudun gizemine asla nüfuz edemeyeceğinden korkmaktadır.
*ulusal değerlendirme kurulu (1941) - en iyi film / en iyi on film / en iyi erkek oyuncu
*new york film eleştirmenleri ödülleri (1941) - en iyi film
*akademi ödülleri (1942) - en iyi orijinal senaryo
film toplam 11 ödüle sahiptir.
*new york film eleştirmenleri ödülleri (1941) - en iyi film
*akademi ödülleri (1942) - en iyi orijinal senaryo
film toplam 11 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "bekirçavuş" tarafından 09.03.2021 13:19 tarihinde açılmıştır.
1.
tüm zamanların en iyi filmi olarak gösterilen, orson welles tarafından çekilmiş filmdir. 1941'de çekilen film, welles'in ilk sinema filmi olma özelliği taşır. 9 dalda oscar'a aday olup senaryo dalında ödül almıştır.
film, büyük medya patronu charles foster kane'in hayatını anlatır. filme ilham verenlerse william randolph hearst, joseph pulitzer,
samuel ınsull ve harold mccormick adlı işadamlarıdır.
hemen her sahnesiyle sinemada çığır açan bir yapımdır.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/3/34/Citizen-Kane-Welles-Podium.jpg/800px-Citizen-Kane-Welles-Podium.jpg)
neden bir başyapıt olduğunu anlatan bir video için:
film, büyük medya patronu charles foster kane'in hayatını anlatır. filme ilham verenlerse william randolph hearst, joseph pulitzer,
samuel ınsull ve harold mccormick adlı işadamlarıdır.
hemen her sahnesiyle sinemada çığır açan bir yapımdır.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/3/34/Citizen-Kane-Welles-Podium.jpg/800px-Citizen-Kane-Welles-Podium.jpg)
neden bir başyapıt olduğunu anlatan bir video için:
devamını gör...
2.
sinemanın tekniğine harika yenilikler getiren bir orson welles filmi. konusu da çok iyi işlenmiştir. sinemadaki hikaye anlatımını, biçimsel olarak da desteklemesi açısından önemli görülmüştür. ilk filmiyle böyle bir giriş yapan welles ustanın kariyerini başında düşüşe geçirmesi de normaldir.
devamını gör...
3.
sevmediğim bir film. teknik açıdan yenilikçi olması bu gerçeği değiştirmez. bildiğin sıkıcı bir film bu bence. lakin beğenene de saygı duyarım. tabii neden beğendiğinin farkındaysa. ezbere beğenilmemeli.
devamını gör...
4.
sinema teknikleri açısından pek çok yenilik getirmiş bir film olmasına rağmen konusu sıkıcıdır. eğer teknik yönü ile ilgilenmiyor bir filmin konusuna dikkat ediyorsanız, bu filmden pek zevk almama ihtimaliniz oldukça yüksek.
ben de sinema alanında çok teknik bilmediğim için sıkıldım ama yine de karakterin psikolojik tarafını izlemek benim için keyifliydi. narsist kane sadece kendini sevdirmek peşindeydi. bir de öznenin medya ve dolayısı ile iktidar üzerinde yönlendirici olduğunu görmek düşündürücüydü. günümüzün sorunu da yine aynı şey değil mi, hem işin içine sosyal medya ve yapay zeka da girdi.
ben de sinema alanında çok teknik bilmediğim için sıkıldım ama yine de karakterin psikolojik tarafını izlemek benim için keyifliydi. narsist kane sadece kendini sevdirmek peşindeydi. bir de öznenin medya ve dolayısı ile iktidar üzerinde yönlendirici olduğunu görmek düşündürücüydü. günümüzün sorunu da yine aynı şey değil mi, hem işin içine sosyal medya ve yapay zeka da girdi.
devamını gör...
5.
oyuncu listesinde orson welles, joseph cotten, dorothy comingore, everett sloane, william alland, agnes moorehead, ruth warrick, george coulouris, ray collins, erskine sanford, paul stewart, sonny bupp, gregg toland ve philip van zandt gibi oyuncuların olduğu 1941 yapımı gizem türündeki filmin yönetmenliğini ise orson welles yapmıştır.
film daha küçücük bir çocukken ailesinden ayrı büyütülen bir çocuğun büyüyüp dünyanın sayılı zenginlerinden biri olması üzerine yaşadıklarını konu alıyor. bir gazetenin başına geçerek onu kendi tarzı ile yönetmeye başlamasından sonra gittiği bir geziden bir kadın ile tanışıp evlenir. daha sonra seçimlere falan girer ve bir gün tanışıp konuştuğu bir kadını kullanarak onu saf dışı edilmesi üzerine adam eşinden boşanır ve bu yeni tanıştığı kadın ile evlenir. onun şarkı söylemesini istediği için onun şarkı söyleyebileceği opera binası inşa ettirir ve kocaman bir ev yaptırıp orada yaşarlar. tabii film bu kadar basit değil yani anlattığım kadar basit değil.
biz bu hikayeyi bir gazetenin bu zengin adamın ölmesinden sonra ağzından çıkan bir kelime üzerine gitmek istemesi ile izliyoruz. gazeteci adamın hayatında tanıdığı herkese gidip onlara bu kelimeyi sorar aynı zamanda da o adamın hayatını dinler çoğundan bu kelimenin anlamını alamaz ve kelime filmin sonunda bir ahşabın üzerinde yazılı olarak gözükür fakat o ahşap bir kazanda yanıyordur. filmin bize vermek istediğini tam olarak anlamasam da en azından kelimenin hikayesini öğrenmek isterdim.
film zamanının bakış açısını etkilediği için çok etkileyici bir film olarak kalmış uzun zaman ama ben bu zamandan izlediğimde pek bir şey görmüyorum. çok kötü bir film değil lakin yine de benim için çok iyi bir yerde de olmayacak. filmlerin çekim şekillerini merak eden insanlar için önemli bir film olabilir tabii ki. iyi seyirler.
film daha küçücük bir çocukken ailesinden ayrı büyütülen bir çocuğun büyüyüp dünyanın sayılı zenginlerinden biri olması üzerine yaşadıklarını konu alıyor. bir gazetenin başına geçerek onu kendi tarzı ile yönetmeye başlamasından sonra gittiği bir geziden bir kadın ile tanışıp evlenir. daha sonra seçimlere falan girer ve bir gün tanışıp konuştuğu bir kadını kullanarak onu saf dışı edilmesi üzerine adam eşinden boşanır ve bu yeni tanıştığı kadın ile evlenir. onun şarkı söylemesini istediği için onun şarkı söyleyebileceği opera binası inşa ettirir ve kocaman bir ev yaptırıp orada yaşarlar. tabii film bu kadar basit değil yani anlattığım kadar basit değil.
biz bu hikayeyi bir gazetenin bu zengin adamın ölmesinden sonra ağzından çıkan bir kelime üzerine gitmek istemesi ile izliyoruz. gazeteci adamın hayatında tanıdığı herkese gidip onlara bu kelimeyi sorar aynı zamanda da o adamın hayatını dinler çoğundan bu kelimenin anlamını alamaz ve kelime filmin sonunda bir ahşabın üzerinde yazılı olarak gözükür fakat o ahşap bir kazanda yanıyordur. filmin bize vermek istediğini tam olarak anlamasam da en azından kelimenin hikayesini öğrenmek isterdim.
devamını gör...
6.
1941 yapımı oscar ödüllü meşhur bir filmdir. çok eski bir film olmasına rağmen hem teknik hem de içerik olarak sinemaya yön veren filmlerden biridir. kısaca hikayesine değinelim. baş karakterimiz charles foster kane isimli çok zengin bir medya patronudur. film onun ölümü sonrası gazetecilerin onun hayatını araştırmasını ele alır. özellikle ölmeden önce söylediği son kelime ‘rosebud’ ne manaya geliyor diye araştırmaktadırlar. böylece biz de çocukluğundan ölümüne kadar charles foster kane’nin hayat hikayesini izliyoruz.
öncelikle filmin içeriğini değerlendirmeden birkaç teknik yönüne değinmek istiyorum. bu filmde zaman düz bir şekilde akmıyor. sürekli geçmiş ve şimdiki zaman arasında sahneler değişiyor. özellikle gazeteciler insanlar ile röportaj yaptığı için çok makul bir kurgu yöntemi. günümüzde de pek çok filmde görmeye alışığız. bir diğer nokta ise, charles foster kane’nin olduğu sahnelerde onu hep daha aşağıdan görmekteyiz. böylece olması gerektiğinden daha heybetli ve önemli bir kişi hissiyatı uyandırıyor. yine bunu da pek çok film ve dizide görmek mümkün. örneğin kurtlar vadisinde baron olan mehmet karahanlı karakterinin çekimleri gibi. bir diğer husus ise filmde bayağı müzikal sahne mevcut.
biraz da içeriğe değinelim. charles foster kane aslında amerikan rüyası’nı temsil etmektedir. yokluktan zirveye çıkmış ve ne isterse yapabilecek bir hale gelmiştir. ancak film bu durumu sadece bir övgü ile göstermiyor. hatta tam aksine bu durumun karanlık yüzünü de ortaya koyuyor. özellikle kane güçlendikçe ve zenginleştikçe yalnızlaşıyor. bununla birlikte aslında maddi imkanları ve hayatı ne kadar şatafatlı bir hale gelse de içten içe mutsuzluğu artıyor. çünkü bu yolda kendinden tavizler veriyor ve bu durum iç huzurunu bozuyor. ayrıca ilk başta idealist ve prensipleri olan bir karakterken güç ile birlikte yozlaşmaya başlıyor. hatta filmde kane üzerinden medyanın nasıl bir manipülasyon aracına dönüştüğü açıkça gösteriliyor. peki bu rosebud ne manaya geliyor? bu sorunun cevabını spoilerlı kısımda vereceğim.
öncelikle filmi izlemediyseniz ve klasik filmler ile aranız iyi ise filmi izlemenizi tavsiye ederim. fakat ben böyle filmleri sevememe rağmen filmi izlerken biraz sıkıldım. ama günümüzde pek çok filmin hala atıfta bulunduğu çok kült bir eser. genel olarak beğendiğimi söyleyebilirim.
kane'nin ölümden önce söylediği son kelime olan rosebud, aslında kane’nin eski günlere olan özlemini ifade ediyor. rosebud kane’nin çocukluğunda kullandığı kızakın adı. zaten filmin ilk ve son sahnesinde film bize bunu gösteriyor. burada kane ne kadar güç ve servet sahibi olsa da iç huzuru bulamamış olduğunu görüyoruz. o son nefesinde bile hala masum ve huzurlu kane’i özlüyor.
öncelikle filmin içeriğini değerlendirmeden birkaç teknik yönüne değinmek istiyorum. bu filmde zaman düz bir şekilde akmıyor. sürekli geçmiş ve şimdiki zaman arasında sahneler değişiyor. özellikle gazeteciler insanlar ile röportaj yaptığı için çok makul bir kurgu yöntemi. günümüzde de pek çok filmde görmeye alışığız. bir diğer nokta ise, charles foster kane’nin olduğu sahnelerde onu hep daha aşağıdan görmekteyiz. böylece olması gerektiğinden daha heybetli ve önemli bir kişi hissiyatı uyandırıyor. yine bunu da pek çok film ve dizide görmek mümkün. örneğin kurtlar vadisinde baron olan mehmet karahanlı karakterinin çekimleri gibi. bir diğer husus ise filmde bayağı müzikal sahne mevcut.
biraz da içeriğe değinelim. charles foster kane aslında amerikan rüyası’nı temsil etmektedir. yokluktan zirveye çıkmış ve ne isterse yapabilecek bir hale gelmiştir. ancak film bu durumu sadece bir övgü ile göstermiyor. hatta tam aksine bu durumun karanlık yüzünü de ortaya koyuyor. özellikle kane güçlendikçe ve zenginleştikçe yalnızlaşıyor. bununla birlikte aslında maddi imkanları ve hayatı ne kadar şatafatlı bir hale gelse de içten içe mutsuzluğu artıyor. çünkü bu yolda kendinden tavizler veriyor ve bu durum iç huzurunu bozuyor. ayrıca ilk başta idealist ve prensipleri olan bir karakterken güç ile birlikte yozlaşmaya başlıyor. hatta filmde kane üzerinden medyanın nasıl bir manipülasyon aracına dönüştüğü açıkça gösteriliyor. peki bu rosebud ne manaya geliyor? bu sorunun cevabını spoilerlı kısımda vereceğim.
öncelikle filmi izlemediyseniz ve klasik filmler ile aranız iyi ise filmi izlemenizi tavsiye ederim. fakat ben böyle filmleri sevememe rağmen filmi izlerken biraz sıkıldım. ama günümüzde pek çok filmin hala atıfta bulunduğu çok kült bir eser. genel olarak beğendiğimi söyleyebilirim.
kane'nin ölümden önce söylediği son kelime olan rosebud, aslında kane’nin eski günlere olan özlemini ifade ediyor. rosebud kane’nin çocukluğunda kullandığı kızakın adı. zaten filmin ilk ve son sahnesinde film bize bunu gösteriyor. burada kane ne kadar güç ve servet sahibi olsa da iç huzuru bulamamış olduğunu görüyoruz. o son nefesinde bile hala masum ve huzurlu kane’i özlüyor.
devamını gör...