#ödüllü filmler
drama
10 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

belçikalı 31 yaşındaki yönetmen lukas dhont'un 2018 yapımı ilk filmi girl'den sonra çektiği ve yine cannes'dan ödül alarak (grand prix) dönmeyi başardığı, 2022 yapımı şaheseri. bu sene izlediğim en iyi filmlerden biri. 2022 filmekimi'nin görebildiğim filmleri arasında en kötüsünü yazdım bugün, en iyisini de yazayım bari elimden geldiğince de bütünlüklü olsun.

yönetmeni hiç tanımıyoruz. zaten iki uzun metrajlısı var ve her ikisinde de kimlik, cinsiyet, ergenlik işledi. girl çok güzel bir filmdi evet ama bu arkadaşlar, close, bu temanın nasıl bu kadar yüklü olup nasıl bu kadar net işlenebileceğin kanıtı gibi bir film adeta. isim tercihinin alegorisi dışında filmde çarpıcı, salt gerçeklik dışında bahse konu olabilecek tek bir öğe yok. bu isim mevzusundan biraz bahsetmek istiyorum. close çokça yakın plan çalışılarak çekilmiş bir film. ergenlik çağında iki muazzam oyuncunun, ki adlarını muhtemelen ilerleyen yıllarda sıklıkla duyacağız; eden dambrine ve gustav de waele'in, tüm güzelliklerini, doğallıklarını, acılarını, karmaşık duygularını en yakın plandan izleyiciye sunan, bunu bilinçli yapan bir göz var kameranın arkasında. o göz, iki yakın arkadaşı merkeze alan bir hikaye anlatıyor beyaz perdede ve yakın erkek arkadaşlıkların nasıl homofobik bir zorbalıkla karşılanabildiğinin de toplumsal eleştirisini yapıyor aynı zamanda. arkadaşlıklarının bitmesi, yaşanan travmatik olaylar ve bunların kişilerin hem duygu dünyalarında hem somut yaşantılarındaki karşılığını izletirken izleyiciye, dış etkileyenlerimizin aslında bize ne kadar yakın olduklarını düşündürüyor uzun uzun bitiminden sonra. yani tüm bunları bir arada düşündüğünüzde close'u hangi anlamda kullandığının çözümlemesini yapmak gerçekten çok güç. ya da hepsini bir arada işlemek için bundan daha direkt başka bir anlatım olabilir miydi?

sadece bunun üzerine bile sayfalarca yazarım ama toparlayayım yavaştan. konudan çok bile bahsettim ama sanırım şeyin altını yeterince çizmedim; film izleyicisini yer yer hıçkırtarak ağlatan bir film konusu itibariyle. yani ben salondan çıktığımda göz göze geldiğim insanların tümüyle uzaktan uzaktan selamlaşırken gidip sarılmak istedim onlara mesela, o kadar duygusal olarak yükleniyorsunuz senaryodan mütevellit. ama bakın dikkatinizi çekiyorum; anlatı için konuşmuyorum, hikaye bunu yapıyor size. tam da böyle konular işleyen filmlerin tam da böyle ajite edilmeden anlatılması o kadar zor ama o kadar kıymetli ki. bir de bunun üstüne yönetmenin hem kast hem teknik bakımdan ustalıklı seçimleri eklenince böyle mükemmel işler çıkıyor işte ortaya. aşırı beğendim. öyle böyle değil. lukas dhont'un şimdiye kadar yazdıklarımdan anlaşılabileceği üzere çok büyük başarılar elde edeceğini düşünüyorum kariyeri boyunca. takipteyiz.
devamını gör...
mahvoldum yaa bu kadar ağlanır mı bir filme bilemiyorum. asla dramatize edilmeden bir dram filmi nasıl çekilir lukas dhont resmen ders vermiş.
hem sinematografik açıdan hem de senaryosuyla son zamanlarda izlediğim en başarılı film.
başrolde ki leo’ya sayfalarca methiye düzebilirim, bu yaşta bu oyunculuk hayranlıkla izledim.
leo sizi hipnotize eden o güzel gözleriyle acısını, pişmanlığını, sıkışmışlık hissini muazzam bir şekilde oynamış.
leo ve remi’nin arasında kendilerine özel bir dille resmedilen bağın nahifliği, arka planda akan çiçekler film o kadar tatlı başlıyor ki içinize işliyor aralarında ki sevgi bağı. ama özellikle leo muhteşem bir çocuk adam yüklendiği bütün duyguların ağırlığını bile sessiz sedasız kendi içinde çözme çabaları, ağlayamayan dolu gözleri, herkes gibi olma çabası, yaşadığı her şeyi içimde hissettim sanki. resmen onun yerine ağladım yaa bitirdi beni.
film adı gibi birine bu derece güçlü bir bağla yakın olmanın nasıl bir şey çok güzel anlatmış.
akran zorbalığı ve toplumsal dayatmaların çocuklar için ne kadar tehlikeli olabileceğini çok ince detaylarla gösteriyor film. herkesler bu filmi izlemeli ama özellikle anne ve babalar bence.
dört mevsimin resmedildiği, muhteşem oyunculuk ve arka planıyla dört dörtlük bir film.
devamını gör...
lukas dhont gibi yönetmenleri görünce diyorum ben kendi hayatımla napıyorum şu an? abimiz 31 yaşında ya 31 yaşında ve art arda yaptığı filmlerin ikisinde de grand prix alıp dönüyor ya!! harika bir adam. genç bir yönetmen olsaydım depresyona girerdim herhalde bu adam yüzünden.

filmin konusu acayip hassas bence, bu konuyu sinemaya dönüştürürken herkes bence incecik bir ip üzerinde yürüyormuş gibi hissediyordur. çünkü karakterlerin yaşadığı duygular kolay bir şekilde sömürülerek aktarılabilirdi ama bence çok yerinde aktarılmış. özellikle leo karakterini oynayan genç çocuk bu yaşta nasıl bu kadar derin, 30 yıl yaşamış gibi, bakabiliyor? leo'nun resmen konuşmasına, ağlamasına veya gülmesine gerek yok çocuk gözleriyle tüm duygularını aktarabiliyor. bayıldım ona. sırf bu genç yetenek için bile izlenirdi ama çok fazla başarılı oyuncu ve vurucu bir konu olunca proje zaten izleniyor ve haliyle ödülle dönüyor cannes'dan.

dipnotlarrr:
1- yönetmenimiz başarılı oyuncu eden ,leo'yu oynayan kişiyi, ilk defa trende görüyor ve o an yanına gidip filmde oynamak ister misin diye soruyor. yani çocuk oyunculuktan bir haber iken lukas sayesinde yeteneğini pekiştiriyor ve en iyi şekilde gösterme şansını yakalıyor.

2- lukas abimiz casting seçerken ince eleyip sık dokuduktan sonra ortalama 20 çocuk seçiyor. bunları bir odada yalnız bırakıyor ve oyun oynamalarını istiyor. en sonunda leo ve ram'nin birbirleri ile oynadığını fark ediyor, zaten lukas onları birlikte gördüğü an kafasında eşleştirmişti bir de bu doğal uyum kanitlaninca adam onlari hemen castinge almis

3- film belçika'da çekiliyor am belçika'nın yaygın dillerinden flemenkçe ve fransızca dışında çok nadir bir dil olan flaman dili de konuşuluyor
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"close" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim