#ödüllü filmler
türkçe adı: kusursuz arkadaş
senaristi ve yönetmeni drew hancock olan, başrollerinde arkadaşlarıyla bir hafta sonu kaçamağı yapan çift olarak sophie thatcher ile jack quaid'i izlediğimiz bu 2025 ocak sonu çıkışlı kara komedi elementleri barındıran bilim kurgu ve psikolojik gerilim filmi izleyicilerinin ve eleştirmenlerin genelini memnun etmiştir ve gişede de 10 milyon dolarlık bütçesine karşılık 36.7 milyon dolarlık iş yapmıştır. yapımın konusunda çiftimiz arkadaşlarıyla birlikte izole, göl kenarındaki bir kulübede güzel bir hafta sonu geçirmek niyetindedir lakin aralarından biri göründüğü gibi bir "insan" değildir. filmin sinematografisinden ise eli born sorumlu.
senaristi ve yönetmeni drew hancock olan, başrollerinde arkadaşlarıyla bir hafta sonu kaçamağı yapan çift olarak sophie thatcher ile jack quaid'i izlediğimiz bu 2025 ocak sonu çıkışlı kara komedi elementleri barındıran bilim kurgu ve psikolojik gerilim filmi izleyicilerinin ve eleştirmenlerin genelini memnun etmiştir ve gişede de 10 milyon dolarlık bütçesine karşılık 36.7 milyon dolarlık iş yapmıştır. yapımın konusunda çiftimiz arkadaşlarıyla birlikte izole, göl kenarındaki bir kulübede güzel bir hafta sonu geçirmek niyetindedir lakin aralarından biri göründüğü gibi bir "insan" değildir. filmin sinematografisinden ise eli born sorumlu.
.
*palm springs enternasyonal film festivali (2025) - izlenesi yönetmenler [drew hancock]
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zed's dead baby" tarafından 08.01.2025 20:45 tarihinde açılmıştır.
1.
yönetmeni ve senaristi drew hancock olmakla beraber sophie tratcher (iris), jack quaid (josh), megan suri (kat), lukas george (patrick) ve harvey guillén (eli) oynadığı bir gerilim/bilim kurgu filmi.
"çoğu zaman, sanki... bilmiyorum. sanki her şeyi kaplayan kalın, kara bir bulut varmış gibi. sanki dünyayı görüyoruz ama gerçekten göremiyormuşuz gibi, anlıyor musunuz? hepimiz sendeleyerek dolaşıyoruz. yönsüzce. anlamdan ve amaç duygusundan yoksun. bunun çok iç karartıcı geldiğini biliyorum ama doğrusu bence bu, iyi bir şey. çünkü başka zamanları takdir etmemizi sağlıyor. ışıkların bir an titrediği, kara bulutların dağıldığı ve dünyanın gerçekte ne olduğunu gördüğünüz o kısa, üstün anlar. ve aniden anlam kazanır. aniden bir amaç olur."
film bu cümlelerle başlıyor. düşündürücü değil mi?
"şanslıysanız bunu hayatınızda bir kere yaşarsınız. benim için iki kez oldu. ilki josh'la tanıştığım gündü. ve ikincisi de onu öldürdüğüm gün."
iris aslında bir android ve josh ile beraberler. iris 'duygusal destek robotu' olarak josh tarafından satın alınmış ancak josh onun programlamasını değiştirerek onun özelliklerini maksimuma çıkartmıştır.
josh ile göl kenarındaki bir eve gittikten sonra josh'un arkadaşı olan kat, eli ve patrick buluşmuştur. sergey ile kat ve eli ile patrick bir ilişki içerisindelerdir. aslında filmde o kadar çok bir sonraki sahnede ne olacağına dair ipuçları var ki ama ilk defa izlerken insan fark etmiyor.
kat bazı sahnelerde o kadar çok insanmış gibi davranıyor ki insan sanıyor insan. mesela kat ile konuşurken "çok korkusuzsun. keşke senin gibi olabilseydim. ben o şekilde yaratılmadım. içimde her zaman beni durduran bir şey varmış gibi." bu cümleler sayesinde android olduğunu görürken sanki bir insanmışçasına hedefleri, idolleri varmış gibi davranıyor. ayrıca daha fazlasına sahip olabilir, yapabilir ama onu 'tutmasalar' yapabilir.
josh'un orgazm olduktan sonra iris'e sırtını dönüp uyuması, iris'in mutlu mutlu konuşmaları ve josh'un bunu istememesi ve ona "uyu" demesi burada kimin android kimin insan olduğu sorusunu sordurtuyor izleyiciye. elbette ki iris john'a aşık, tek amacı bu: onun dediklerine uymak. ama bir insan olmamasına rağmen bu duyguları bir insandan daha fazla göstermesi aradaki ince çizginin ne olduğunu sorgulatıyor.
sergey'in iris'e rıza dışı dokunmak istemesi ve iris'in bin defa hayır demesine rağmen sergey'in durmamasıyla sergey iris tarafından bıçaklanıyor. bunları öğrenen josh iris'i tamamiyle kapatıyor ve onu bir sandalyeye bağlıyor. josh son defa iris ile vedalaşmak için iris ile konuşurken iris'e bir robot olduğunu açıklıyor. iris buna ilk önce inanmasa da josh onun yalan söyleyemeceğini, hava durumunu ezbere söyleyebileceğini, farklı dilleri konuşabildiğini gösteriyor. iris kendisini gerçekten de bir robot gibi hissetmiyor. belki bunun altında yatan sebep josh'un programı değiştirmesi ve özelliklerini artırması.
polis arandıktan sonra aslında bütün bunların hepsinin bir plan olduğu anlaşılıyor. bıçak josh tarafından iris'in cebine koyuldu. sergey zengin bir adam olduğundan dolayı ancak bir çok yasal olmayan işlere karıştığından kat ile josh bir plan yapıyorlar.
bu sırada josh iris'i kat ile konuşmak için bir süre yalnız bıraktıktan sonra iris bıçağı bulup kendisini iplerden kurtarıyor ve bir şekilde josh'un iris'i kontrol ettiği telefonu da alıp kaçıyor. kaçarken bile josh'u düşünmesi bile duygularının ne kadar ekstrem olduğunu gösteriyor. buradan sonrasını anlatmayacağım, izlemenizi tavsiye ederim.
dikkat çeken sahnelerden bir tanesi de iris'in programdaki zeka seviyesinin yüzde kırka ayarlanması ve iris'in bunu yüzde yüze çıkartması. belki de bu kadar düşük olmasının sebebi josh'un ondan akıllı birisiyle olmayı tahammül edemeyeceğidir. kim bilir? daha iyi bir şekilde kontrol edebilmesidir? bu zeka ile yine de daha iyi düşünse de kendi hayatı hakkında karar verme tecrübesizliği hareketlerinde yansıyor.
*
film biraz daha uzayabilirdi. iris'in neler yaptığını görmek güzel olabilirdi.
"çoğu zaman, sanki... bilmiyorum. sanki her şeyi kaplayan kalın, kara bir bulut varmış gibi. sanki dünyayı görüyoruz ama gerçekten göremiyormuşuz gibi, anlıyor musunuz? hepimiz sendeleyerek dolaşıyoruz. yönsüzce. anlamdan ve amaç duygusundan yoksun. bunun çok iç karartıcı geldiğini biliyorum ama doğrusu bence bu, iyi bir şey. çünkü başka zamanları takdir etmemizi sağlıyor. ışıkların bir an titrediği, kara bulutların dağıldığı ve dünyanın gerçekte ne olduğunu gördüğünüz o kısa, üstün anlar. ve aniden anlam kazanır. aniden bir amaç olur."
"şanslıysanız bunu hayatınızda bir kere yaşarsınız. benim için iki kez oldu. ilki josh'la tanıştığım gündü. ve ikincisi de onu öldürdüğüm gün."
iris aslında bir android ve josh ile beraberler. iris 'duygusal destek robotu' olarak josh tarafından satın alınmış ancak josh onun programlamasını değiştirerek onun özelliklerini maksimuma çıkartmıştır.
josh ile göl kenarındaki bir eve gittikten sonra josh'un arkadaşı olan kat, eli ve patrick buluşmuştur. sergey ile kat ve eli ile patrick bir ilişki içerisindelerdir. aslında filmde o kadar çok bir sonraki sahnede ne olacağına dair ipuçları var ki ama ilk defa izlerken insan fark etmiyor.
kat bazı sahnelerde o kadar çok insanmış gibi davranıyor ki insan sanıyor insan. mesela kat ile konuşurken "çok korkusuzsun. keşke senin gibi olabilseydim. ben o şekilde yaratılmadım. içimde her zaman beni durduran bir şey varmış gibi." bu cümleler sayesinde android olduğunu görürken sanki bir insanmışçasına hedefleri, idolleri varmış gibi davranıyor. ayrıca daha fazlasına sahip olabilir, yapabilir ama onu 'tutmasalar' yapabilir.
josh'un orgazm olduktan sonra iris'e sırtını dönüp uyuması, iris'in mutlu mutlu konuşmaları ve josh'un bunu istememesi ve ona "uyu" demesi burada kimin android kimin insan olduğu sorusunu sordurtuyor izleyiciye. elbette ki iris john'a aşık, tek amacı bu: onun dediklerine uymak. ama bir insan olmamasına rağmen bu duyguları bir insandan daha fazla göstermesi aradaki ince çizginin ne olduğunu sorgulatıyor.
sergey'in iris'e rıza dışı dokunmak istemesi ve iris'in bin defa hayır demesine rağmen sergey'in durmamasıyla sergey iris tarafından bıçaklanıyor. bunları öğrenen josh iris'i tamamiyle kapatıyor ve onu bir sandalyeye bağlıyor. josh son defa iris ile vedalaşmak için iris ile konuşurken iris'e bir robot olduğunu açıklıyor. iris buna ilk önce inanmasa da josh onun yalan söyleyemeceğini, hava durumunu ezbere söyleyebileceğini, farklı dilleri konuşabildiğini gösteriyor. iris kendisini gerçekten de bir robot gibi hissetmiyor. belki bunun altında yatan sebep josh'un programı değiştirmesi ve özelliklerini artırması.
polis arandıktan sonra aslında bütün bunların hepsinin bir plan olduğu anlaşılıyor. bıçak josh tarafından iris'in cebine koyuldu. sergey zengin bir adam olduğundan dolayı ancak bir çok yasal olmayan işlere karıştığından kat ile josh bir plan yapıyorlar.
bu sırada josh iris'i kat ile konuşmak için bir süre yalnız bıraktıktan sonra iris bıçağı bulup kendisini iplerden kurtarıyor ve bir şekilde josh'un iris'i kontrol ettiği telefonu da alıp kaçıyor. kaçarken bile josh'u düşünmesi bile duygularının ne kadar ekstrem olduğunu gösteriyor. buradan sonrasını anlatmayacağım, izlemenizi tavsiye ederim.
dikkat çeken sahnelerden bir tanesi de iris'in programdaki zeka seviyesinin yüzde kırka ayarlanması ve iris'in bunu yüzde yüze çıkartması. belki de bu kadar düşük olmasının sebebi josh'un ondan akıllı birisiyle olmayı tahammül edemeyeceğidir. kim bilir? daha iyi bir şekilde kontrol edebilmesidir? bu zeka ile yine de daha iyi düşünse de kendi hayatı hakkında karar verme tecrübesizliği hareketlerinde yansıyor.
*
film biraz daha uzayabilirdi. iris'in neler yaptığını görmek güzel olabilirdi.
devamını gör...
2.
açık olmak gerekirse giriş cümlesi oldukça etkili. tavsiye üzerine açtım filmi ve beğenebileceğimi söyledi tavsiye eden arkadaş ki mekânsal olarak çok açılmadan güzel bir film yapıldığını söylemek lazım. film izlediğim ve sevdiğim çok aşikar olduğu için tavsiye edenlerde çok tahmin edebileceğiniz gibi ki tavsiye gelen yere bağlı olarak filmi erken ya da geç izliyorum. bu tavsiye sağlam yerden geldi çünkü daha dün söyledi bugün açıp izledim imkanlar kısıtlı olmasına rağmen. kendisine teşekkürlerimi ileterek filme geçiyorum.
başta da söylediğim gibi giriş cümlesi çok etkileyici. tek kelime ile söylemek gerekirse 'şairane'.
filmi ilk açtığınızda normal bir film gibi gelse de daha en başında bir sorunlar olduğunu anlıyorsunuz. çok geçmeden de film gelişiyor, filmin tek sıkıntısı bize bir giriş vermeden hemen konuya girmesi olabilir. başrolümüz elinde kanlı bir bıçak ile geldikten sonra başka bir film izliyoruz adeta. katil bir robot yaratıyor filmin içindeki kendini zeki zanneden insanlar ve ortalık birbirine giriyor. normal sandığımız diğer insanlardan birinin daha robot olduğunu anlıyoruz ki bunu bize hissettiriyor film o yönden işleme iyi. sonra o robotu da yazılım ekleyerek elinden kaçırdıkları asıl robotumuzu yakalamak için kullanırlar ama tabii işin sonu düşünmeden yapılan hareketler bunlar. o gidip diğer robotu yakalayan polisi öldürüyor sonra gelip evdeki diğer insanlardan birini öldürüyor. yani başta plan yapan ve parası için öldürdükleri adamdan sonra ipler kopuyor. robotun bozuk olduğunu ve onu almaları için çağırdıkları ekibi bile öldürmeye başlıyorlar çünkü robotun hard diski vardır ve her şeyi kaydediyordur. yani işler oldukça karışıyor.
film bizi küçük bir yolculuğa çıkarıyor belli yerlerde güzel işlenmiş olsa da daha çok etik değer ve daha çok sorgulama beklerdim. filmin belli yerlerinde ufak çaplı denemeler olsa da çok çok başarılı değildi. güzel bir fikir alınıp şöyle olsa nasıl olur diyerek çekilmiş fena değil ama çok da iyi diyemem. pişman mıyım asla ama biraz daha bir şeyler beklemedim değil.
filme puanım yedi rakamla 7 neden mi yedi çünkü sekiz olursa tekrar açıp izlerim demek bana göre yedi unutursam belki tekrar bakarım puanım. sekiz olmuş demek ayrıca bu film olmak üzereyken olamamış diyebilirim ama yine de puanı güzel diyebilirim. iyi seyirler. izlemenizi tavsiye ederim.
başta da söylediğim gibi giriş cümlesi çok etkileyici. tek kelime ile söylemek gerekirse 'şairane'.
filmi ilk açtığınızda normal bir film gibi gelse de daha en başında bir sorunlar olduğunu anlıyorsunuz. çok geçmeden de film gelişiyor, filmin tek sıkıntısı bize bir giriş vermeden hemen konuya girmesi olabilir. başrolümüz elinde kanlı bir bıçak ile geldikten sonra başka bir film izliyoruz adeta. katil bir robot yaratıyor filmin içindeki kendini zeki zanneden insanlar ve ortalık birbirine giriyor. normal sandığımız diğer insanlardan birinin daha robot olduğunu anlıyoruz ki bunu bize hissettiriyor film o yönden işleme iyi. sonra o robotu da yazılım ekleyerek elinden kaçırdıkları asıl robotumuzu yakalamak için kullanırlar ama tabii işin sonu düşünmeden yapılan hareketler bunlar. o gidip diğer robotu yakalayan polisi öldürüyor sonra gelip evdeki diğer insanlardan birini öldürüyor. yani başta plan yapan ve parası için öldürdükleri adamdan sonra ipler kopuyor. robotun bozuk olduğunu ve onu almaları için çağırdıkları ekibi bile öldürmeye başlıyorlar çünkü robotun hard diski vardır ve her şeyi kaydediyordur. yani işler oldukça karışıyor.
film bizi küçük bir yolculuğa çıkarıyor belli yerlerde güzel işlenmiş olsa da daha çok etik değer ve daha çok sorgulama beklerdim. filmin belli yerlerinde ufak çaplı denemeler olsa da çok çok başarılı değildi. güzel bir fikir alınıp şöyle olsa nasıl olur diyerek çekilmiş fena değil ama çok da iyi diyemem. pişman mıyım asla ama biraz daha bir şeyler beklemedim değil.
devamını gör...
3.
instagram keşfetimi esir almış film. iyi ki filmle ilgili bir reels kaydettik. lanet olsun. bu kadar dayatmaya dayanamadım ve açtım izledim.
şimdi bu tür filmler, diziler ve kitaplar son yıllarda çok yapılıyor. bunların bir amacı var. robotlara etik olarak nasıl davranmalıyız? onların gittikçe insana benzemesi onlar üzerindeki davranışlarımızda bir değişime gitmemiz gerektiğini düşündürüyor mu bizlere? evdeki robot süpürgeyle insani duygularla programlanmış, bize istemsizce aşık olmuş, acı çektiğini düşünen bir robota aynı şekilde bakabilir miyiz? sonuçta biz de aşık olduğumuzu düşünüyoruz insan olarak, biz de acı çekiyoruz, bunların gerçek olması mı önemli yoksa hissetmek ve ona göre davranmak mı? biz de evrimle programlanmış bir et yığını değil miyiz? evet belki bizim programlanmamız milyonlarca yıl sürüyor ama pek bir farkımız yok. sadece kontrolümüz kendi elimizde. bir de bu tür gelişmiş robotların kendini bile kontrol edemediğini düşünürsek onların neden olduğu suçlar, istemsizce yaptıkları eylemler, programlarıyla oynayıp onları robottan başka bir şeye dönüştürmemiz sonucu neden oldukları olaylardan onları sorumlu tutabilir miyiz? robot da olsa var olmaya hakkı yok mudur? var olma hakkını düşünebilecek bir bilinç düzeyine ulaşmış bir robot elbette buna kendi karar vermelidir. robotik etik önümüzdeki yüzyılda bilimsel olarak çalışılabilecek bir alan olacak. bunu tahmin etmiyorum, bu gelecek çok yakın.
film ıris adlı bir robotun ve erkek arkadaşının gözlerden çok uzak, ıssız bir yere davet üzerine gitmelerini anlatıyor. yakın arkadaş robotları size duygusal olarak bağlı ve istediğiniz zaman seks yapabileceğiniz robotlar. bir şişme bebekten çok farklı. çünkü duyguları var, hisleri var. sizin için her şeyi yaparlar. ıris çok aşık olduğu josh için her şeyi yapıyor. kendini korumak için de yapacakları var ve bu bir adamı öldürmek olsa da geri durmuyor. böyle programlanmasa da olan oluyor. film bir robotun kendini kötü bir planın içinde bulmasını ve özgürlüğü için nasıl mücadele ettiğini anlatıyor. akıcı ve sıkılmadan izlenilen bir film. bu tür filmleri seviyorum. mutlaka izleyin.
şimdi bu tür filmler, diziler ve kitaplar son yıllarda çok yapılıyor. bunların bir amacı var. robotlara etik olarak nasıl davranmalıyız? onların gittikçe insana benzemesi onlar üzerindeki davranışlarımızda bir değişime gitmemiz gerektiğini düşündürüyor mu bizlere? evdeki robot süpürgeyle insani duygularla programlanmış, bize istemsizce aşık olmuş, acı çektiğini düşünen bir robota aynı şekilde bakabilir miyiz? sonuçta biz de aşık olduğumuzu düşünüyoruz insan olarak, biz de acı çekiyoruz, bunların gerçek olması mı önemli yoksa hissetmek ve ona göre davranmak mı? biz de evrimle programlanmış bir et yığını değil miyiz? evet belki bizim programlanmamız milyonlarca yıl sürüyor ama pek bir farkımız yok. sadece kontrolümüz kendi elimizde. bir de bu tür gelişmiş robotların kendini bile kontrol edemediğini düşünürsek onların neden olduğu suçlar, istemsizce yaptıkları eylemler, programlarıyla oynayıp onları robottan başka bir şeye dönüştürmemiz sonucu neden oldukları olaylardan onları sorumlu tutabilir miyiz? robot da olsa var olmaya hakkı yok mudur? var olma hakkını düşünebilecek bir bilinç düzeyine ulaşmış bir robot elbette buna kendi karar vermelidir. robotik etik önümüzdeki yüzyılda bilimsel olarak çalışılabilecek bir alan olacak. bunu tahmin etmiyorum, bu gelecek çok yakın.
film ıris adlı bir robotun ve erkek arkadaşının gözlerden çok uzak, ıssız bir yere davet üzerine gitmelerini anlatıyor. yakın arkadaş robotları size duygusal olarak bağlı ve istediğiniz zaman seks yapabileceğiniz robotlar. bir şişme bebekten çok farklı. çünkü duyguları var, hisleri var. sizin için her şeyi yaparlar. ıris çok aşık olduğu josh için her şeyi yapıyor. kendini korumak için de yapacakları var ve bu bir adamı öldürmek olsa da geri durmuyor. böyle programlanmasa da olan oluyor. film bir robotun kendini kötü bir planın içinde bulmasını ve özgürlüğü için nasıl mücadele ettiğini anlatıyor. akıcı ve sıkılmadan izlenilen bir film. bu tür filmleri seviyorum. mutlaka izleyin.
devamını gör...
4.
instagram keşfetimde giriş cümlesi ile sürekli karşıma çıktığı için artık benim de izlemeye karşı koyamadığım film. tüm düşüncelerime geçmeden önce her zamanki gibi kadrodan bahsedeceğim.
film türkçeye kusursuz arkadaş olarak çevrilmiş. yazan ve yöneten (bkz: drew hancock). başrollerde ise sophie thatcher, jack quaid*, lukas gage , megan suri, harvey guillen yer alıyor. film 31 ocak 2025'te gösterime girmiş olan amerikan bilim kurgu- korku filmi.
konusuna gelirsek çarpıcı bir giriş cümlesi ile başlayan filmimiz josh ve kiz arkadaşı iris'in diğer arkadaşlarının daveti üzerine şehirden uzakta bir çiftlik evine gitmesi ile başlıyor. normal atışta ilerleyen filmde evin sahibi olan adamın iris'e yakınlaşması ve kızın adamın boğazını kesip kanlı bicakla eve gelmesi ile de olaylar tek tek açıklığa kavuşuyor. ıris'in aslında bir robot yakın arkadaş olduğunu öğreniyoruz. bu robot yakın arkadaşlar sahibi ile bir bağ kuruyor ve onlarla istedikleri zaman seks yapıyor. tek farkla kendileri robot olduklarını fark etmiyor çünkü hisleri ve duyguları var. josh iris'e bunu anlattığında iris'in asla anlam vermemesi de hissediyor oluşu. josh zengin ev sahibinin paralarını alabilmek için aynı telefonlara yüklenen gizli ve yasak yazılımlardan yüklüyor. çünkü yakın arkadaşların insanlara zarar verme durumu programlarında yok. bu casus yazılım sayesinde iris adamı öldürmüş oluyor. ama aynı zamanda iris bir insan gibi kendini korumak için de her şeyi yapıyor. josh paraları alıp kaçma planı peşinde iken iris 'insan sıfırlanmadan kacmasi işleri bir kaçma kovalamacaya çeviriyor. ve sonra anlıyoruz ki o arkadaş grubundaki bir kişi de robotmus. kişilerin seçtiği tanışma sahneleri ve bazı olaylar robotların içine evleniyormuş ve gerçek sanıyorlarmis. aşkı tanımlamaları bile kendini zeki sanan insanlardan daha güzel.
film hiç sıkmadan akıyor. sürekli ne olacak diyorsunuz ve hep farklı şeylerle karşılaşıyorsunuz. bir robotun duygularının olması ve duygulu sandığımız insanın robotlar daha duygusuz davranması durumuyla karşılaşıyorsunuz. peki bilinc kazanma durumu neye bağlı. ya da robotlar bilinç kazanabilir mi? peki elinizdeki robotun her şeyini telefonunuzdan kontrol etseniz. sesiz saç rengi, gözleri, hatta zekası bile. her şeyin ince ayrıntısına kadar düşünüldüğü bu robota zarar vermeniz mümkün mü? peki bu zarardan ask duygusu ile kurtulan robotlar olabilir mi? her sorunun cevabı filmde. çok güzeldi, beklediğimden de iyiydi hatta. boyle robot , bilim kurgu seven varsa izlenesi güzel bir film.
şuraya da fragmanı bırakayım izlemek isteyen olursa diye. şimdiden iyi seyirler..
film türkçeye kusursuz arkadaş olarak çevrilmiş. yazan ve yöneten (bkz: drew hancock). başrollerde ise sophie thatcher, jack quaid*, lukas gage , megan suri, harvey guillen yer alıyor. film 31 ocak 2025'te gösterime girmiş olan amerikan bilim kurgu- korku filmi.
konusuna gelirsek çarpıcı bir giriş cümlesi ile başlayan filmimiz josh ve kiz arkadaşı iris'in diğer arkadaşlarının daveti üzerine şehirden uzakta bir çiftlik evine gitmesi ile başlıyor. normal atışta ilerleyen filmde evin sahibi olan adamın iris'e yakınlaşması ve kızın adamın boğazını kesip kanlı bicakla eve gelmesi ile de olaylar tek tek açıklığa kavuşuyor. ıris'in aslında bir robot yakın arkadaş olduğunu öğreniyoruz. bu robot yakın arkadaşlar sahibi ile bir bağ kuruyor ve onlarla istedikleri zaman seks yapıyor. tek farkla kendileri robot olduklarını fark etmiyor çünkü hisleri ve duyguları var. josh iris'e bunu anlattığında iris'in asla anlam vermemesi de hissediyor oluşu. josh zengin ev sahibinin paralarını alabilmek için aynı telefonlara yüklenen gizli ve yasak yazılımlardan yüklüyor. çünkü yakın arkadaşların insanlara zarar verme durumu programlarında yok. bu casus yazılım sayesinde iris adamı öldürmüş oluyor. ama aynı zamanda iris bir insan gibi kendini korumak için de her şeyi yapıyor. josh paraları alıp kaçma planı peşinde iken iris 'insan sıfırlanmadan kacmasi işleri bir kaçma kovalamacaya çeviriyor. ve sonra anlıyoruz ki o arkadaş grubundaki bir kişi de robotmus. kişilerin seçtiği tanışma sahneleri ve bazı olaylar robotların içine evleniyormuş ve gerçek sanıyorlarmis. aşkı tanımlamaları bile kendini zeki sanan insanlardan daha güzel.
film hiç sıkmadan akıyor. sürekli ne olacak diyorsunuz ve hep farklı şeylerle karşılaşıyorsunuz. bir robotun duygularının olması ve duygulu sandığımız insanın robotlar daha duygusuz davranması durumuyla karşılaşıyorsunuz. peki bilinc kazanma durumu neye bağlı. ya da robotlar bilinç kazanabilir mi? peki elinizdeki robotun her şeyini telefonunuzdan kontrol etseniz. sesiz saç rengi, gözleri, hatta zekası bile. her şeyin ince ayrıntısına kadar düşünüldüğü bu robota zarar vermeniz mümkün mü? peki bu zarardan ask duygusu ile kurtulan robotlar olabilir mi? her sorunun cevabı filmde. çok güzeldi, beklediğimden de iyiydi hatta. boyle robot , bilim kurgu seven varsa izlenesi güzel bir film.
şuraya da fragmanı bırakayım izlemek isteyen olursa diye. şimdiden iyi seyirler..
devamını gör...