yazar: ışıl bayraktar
yayım yılı: 2017
doğum ve ölüm arasındaki süreçte tek doğruda kalmayıp farklılıklarda dolaşanların, arada kalanların, yitip gidenlerin veya gidemeyip kalanların anlatıldığı yazılar ve öykülerden oluşan kitaptır.
yayım yılı: 2017
doğum ve ölüm arasındaki süreçte tek doğruda kalmayıp farklılıklarda dolaşanların, arada kalanların, yitip gidenlerin veya gidemeyip kalanların anlatıldığı yazılar ve öykülerden oluşan kitaptır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 15.04.2023 13:33 tarihinde açılmıştır.
1.
bir ışıl bayraktar kitabıdır.
ismine kanıp okumaya başladığım ama ne olup bittiğine tam olarak anlam veremediğim, yine de beğenmedim desen yalan söylemiş olacağım bir kitap. ışıl bayraktar daha önce adını sanını duymadığım, hiçbir kitabını okumadığım bir yazardı bu kitaba kadar. bundan sonra da okur muyum, bilmiyorum. ama çürük atlar çöplüğü okuduğum için mutsuz olmadığım bir kitap.
insan hayatı bir yoksunluklar antolojisi gibi bir toplam. kaybettiklerimiz, hayatımızdan çıkan ama kayıp olarak görmediklerimiz, kaybettikçe çoğalıp kazandıkça eksildiklerimiz. hepsi bizim dönüşümümüzün gürültülü birer parçası.
yaşam ve ölüm arasında ince bir çizgi var mı, emin değilim. varsa da o somut, belirgin, görünür bir çizgi değil. hatta neden söylemeyelim, o çizgi biziz. o yüzden ölüme de yaşama da bu kadar yakınız.
yalnızlıklarımızı toplayıp çürük atlar çöplüğünde kendimize bir manzaralı bir yer bulsak belki bu kadar mutsuz olmazdık. ya da bu bu kadar mutlu. ya da bu kadar yalnız. ya da bu kadar canlı ve de bu kadar ölü.
ismine kanıp okumaya başladığım ama ne olup bittiğine tam olarak anlam veremediğim, yine de beğenmedim desen yalan söylemiş olacağım bir kitap. ışıl bayraktar daha önce adını sanını duymadığım, hiçbir kitabını okumadığım bir yazardı bu kitaba kadar. bundan sonra da okur muyum, bilmiyorum. ama çürük atlar çöplüğü okuduğum için mutsuz olmadığım bir kitap.
insan hayatı bir yoksunluklar antolojisi gibi bir toplam. kaybettiklerimiz, hayatımızdan çıkan ama kayıp olarak görmediklerimiz, kaybettikçe çoğalıp kazandıkça eksildiklerimiz. hepsi bizim dönüşümümüzün gürültülü birer parçası.
yaşam ve ölüm arasında ince bir çizgi var mı, emin değilim. varsa da o somut, belirgin, görünür bir çizgi değil. hatta neden söylemeyelim, o çizgi biziz. o yüzden ölüme de yaşama da bu kadar yakınız.
yalnızlıklarımızı toplayıp çürük atlar çöplüğünde kendimize bir manzaralı bir yer bulsak belki bu kadar mutsuz olmazdık. ya da bu bu kadar mutlu. ya da bu kadar yalnız. ya da bu kadar canlı ve de bu kadar ölü.
devamını gör...