1.
bir korku filmi. zamanla diğer serileri de (dabbe 2, dabbe 3 ve s...) çıkmıştır. muhtemelen türkiye'nin en bilinen korku filmi serisidir diye düşünmekteyim. filmin ilk serisi dabbe'tül arz'ı konu etse bile diğer bölümleri cinli minli bişeydi heralde..televizyonda denk gelip izlerdim eskiden, "gerçek hikaye" falan diyorlardı. siz nerden biliyonuz, olay anında orda mıydınız diye düşünüyordum ben de. zaten hiç anlamam filmlerdeki şu "gerçek hikayeden uyarlanmıştır" mevzusunu..
devamını gör...
2.
orta okuldayken kafeste bulunan tv'den tüm sınıf beraber izlediğimiz korku filmidir
devamını gör...
3.
hasan karacadağ'ın 2005 yılında başladığı ve son filmi bu sene çıkan korku serisi. 2005 ve 2009 yapımları amatör de olsa geriye kalan 4 seri oldukça ilgi çekicidir. şahsen ben severek izliyorum. bizden bir şeyler katarak çekiyor. çocukluğumuzda dinlediğimiz "köyde olan gariplikler, mezarlık olayları ve benzeri" türde şeyleri içerikleri korkutucu şekilde ele almış. filmi beğenmemek ayrı bir konu ama
"hep aynı terrane, başka konu mu yok" diye eleştirenlere üzülüyorum.
ayrıca paranormal activity ile versusa sokulabilecek düzeyde olduğunu da düşünmekteyim.
"hep aynı terrane, başka konu mu yok" diye eleştirenlere üzülüyorum.
ayrıca paranormal activity ile versusa sokulabilecek düzeyde olduğunu da düşünmekteyim.
devamını gör...
4.
ilki ve üçüncüsü dışında bir numarası olmayan korku filmi serisi.
ilki çok feciydi. korsan cd'den izlemiştim. açar açmaz karşıma elemanın kendi boğazına bıçağı sapladığı sahne çıkmıştı. güldüm.
ilki çok feciydi. korsan cd'den izlemiştim. açar açmaz karşıma elemanın kendi boğazına bıçağı sapladığı sahne çıkmıştı. güldüm.
devamını gör...
5.
izmir'in selçuk ilçesinde çekilen epey ürkütücü bir korku filmidir. 388@0.
devamını gör...
6.
türk korku filmleri için "cin" furyasını başlatan (büyü filminin hemen ardından), japonya’da sayısız kısa film ve prodüksiyona imza atmış ve uluslararası ödüller almış sinemacı hasan karacadağ filmidir. korkunçlu mudur derseniz, şimdi korkmazsınız ancak ben ilk izlediğimde korkmak için tüm şartları sağladığımdan, sabaha kadar paranoyağa bağlayıp uyuyamamıştım ahaha ne günlerdi ya.
size de anlatayım, ben gibi cevval yürekli, kendisini korkutmak için "bööh" diye aniden karşısına çıkmanızdan ve gece yarısı gizli numaradan arayıp "bir hafta içinde öleceksin" diyerek nefes dinletmenizden daha çok şey yapmanız gereken bu kadına, nasıl üç buçuk attırabildi bu ecünnülü film:
yıl 2005-2006 olsa gerek, o sıralar yalnız yaşıyorum, taze üniversite öğrencisiyim ve okuluma yardımcı olması için yalvar yakar bizimkilere aldırdığım laptobumu okul harici her şey için kullanıyorum. canım, biricik toshiba laptobuma yapışık yaşadığım, görmemişin laptobu olduğu ve cd kiralayarak film izlenebilen yıllar işte o zamanlar.
neyse, girdim cdciye, doymuşum batı'nın zombili, şeytan çıkarmalı filmlerine artık istifralara dayanmışım, yeni tatlar arıyorum. cdci abi "şöyle yerli yeni bi film var, bak bi istersen korkusevere gider" deyince, hemen atladım. neymiş o öyle "dabbe, dabbet-ül arz, ecünnü aaa" derken, kendimi "ne kadar korkacağım bundan?" diye test etmeye karar verdim, hay vermez olaydım.
(film, kuran-ı kerim'de neml suresi'nde geçen, din alimlerinin ne olduğu hakkında ortak bir zeminde buluşamadığı dabbe'tül arz'ı konu ediniyor ve onu internet ağı olarak yorumluyor)
bir korku filminden tam verim almak için yapılabilecek her şeyi yaptım:
1) tek başına ol (check)
2) gecenin bir yarısını seç, saat bir buçuğu filan geçsin (check)
3) ışıkları tamamen kapa (check)
4) kulaklık kullan ve sesi sona ver (check)
5) ekranın dibine gir (check)
6) cin gibi yaratıkların varlığı konusunda 21. yyda dahi şüphelere açık ol (check) *
rahat batması yaşadığım o gece, tüm bu şartları sağlayıp, filmi koydum ve izlemeye başladım. bir de gerçek hikaye gibi vermezler mi? (gerçek olaydır, gerçeklerden esinlenilmiştir diye bir ibare de çakmıyorlar mı oraya, korkmayacaksan da korkacağın oluveriyor işte)
kaç farklı sahnesinde, kaç ani seste görüntüde yerimden zıpladım bilmiyorum ama yemekte olduğum popcorn ağzımdan başka her yerime girmişti tövbest.
filmi bir noktadan sonra gözlerimi kısarak izlemeyi tamamlamış, ardından yerimden fırlayıp evin bütün ışıklarını nas-felak okuya okuya açmıştım. aman tonrem uyuyamamış sabahı etmiş ve kiraladığım cdyi hemen götürerek "abi sen bana zombilerden, şeytan çıkarmalardan, hayaletlerden testereli katillerden vermeye devam et, hiç karıştırmayalım biz ecünnüleri" demiştim.
ha sonra durdu, akıllandı mı bu kız? hayır.
musallat, el cin, dabbe serisi allah ne verdiyse izlemeye devam ettim; ancak benimle birlikte izlemeleri için kendilerini kandırabildiğim arkadaşlarımın omuzlarını korkudan ısıra ısıra.
korkmazsınız da yine de tek başınıza izlemeyin efenim, nolur nolmaz.
size de anlatayım, ben gibi cevval yürekli, kendisini korkutmak için "bööh" diye aniden karşısına çıkmanızdan ve gece yarısı gizli numaradan arayıp "bir hafta içinde öleceksin" diyerek nefes dinletmenizden daha çok şey yapmanız gereken bu kadına, nasıl üç buçuk attırabildi bu ecünnülü film:
yıl 2005-2006 olsa gerek, o sıralar yalnız yaşıyorum, taze üniversite öğrencisiyim ve okuluma yardımcı olması için yalvar yakar bizimkilere aldırdığım laptobumu okul harici her şey için kullanıyorum. canım, biricik toshiba laptobuma yapışık yaşadığım, görmemişin laptobu olduğu ve cd kiralayarak film izlenebilen yıllar işte o zamanlar.
neyse, girdim cdciye, doymuşum batı'nın zombili, şeytan çıkarmalı filmlerine artık istifralara dayanmışım, yeni tatlar arıyorum. cdci abi "şöyle yerli yeni bi film var, bak bi istersen korkusevere gider" deyince, hemen atladım. neymiş o öyle "dabbe, dabbet-ül arz, ecünnü aaa" derken, kendimi "ne kadar korkacağım bundan?" diye test etmeye karar verdim, hay vermez olaydım.
(film, kuran-ı kerim'de neml suresi'nde geçen, din alimlerinin ne olduğu hakkında ortak bir zeminde buluşamadığı dabbe'tül arz'ı konu ediniyor ve onu internet ağı olarak yorumluyor)
bir korku filminden tam verim almak için yapılabilecek her şeyi yaptım:
1) tek başına ol (check)
2) gecenin bir yarısını seç, saat bir buçuğu filan geçsin (check)
3) ışıkları tamamen kapa (check)
4) kulaklık kullan ve sesi sona ver (check)
5) ekranın dibine gir (check)
6) cin gibi yaratıkların varlığı konusunda 21. yyda dahi şüphelere açık ol (check) *
rahat batması yaşadığım o gece, tüm bu şartları sağlayıp, filmi koydum ve izlemeye başladım. bir de gerçek hikaye gibi vermezler mi? (gerçek olaydır, gerçeklerden esinlenilmiştir diye bir ibare de çakmıyorlar mı oraya, korkmayacaksan da korkacağın oluveriyor işte)
kaç farklı sahnesinde, kaç ani seste görüntüde yerimden zıpladım bilmiyorum ama yemekte olduğum popcorn ağzımdan başka her yerime girmişti tövbest.
filmi bir noktadan sonra gözlerimi kısarak izlemeyi tamamlamış, ardından yerimden fırlayıp evin bütün ışıklarını nas-felak okuya okuya açmıştım. aman tonrem uyuyamamış sabahı etmiş ve kiraladığım cdyi hemen götürerek "abi sen bana zombilerden, şeytan çıkarmalardan, hayaletlerden testereli katillerden vermeye devam et, hiç karıştırmayalım biz ecünnüleri" demiştim.
ha sonra durdu, akıllandı mı bu kız? hayır.
musallat, el cin, dabbe serisi allah ne verdiyse izlemeye devam ettim; ancak benimle birlikte izlemeleri için kendilerini kandırabildiğim arkadaşlarımın omuzlarını korkudan ısıra ısıra.
korkmazsınız da yine de tek başınıza izlemeyin efenim, nolur nolmaz.
devamını gör...
7.
beğenirsiniz beğenmezsiniz ama korku filmi seven biriyseniz bu adamın hakkını verirsiniz. adam japonya semalarında bilgi ile birikim yapıp buralara uyarlamış ve siz hala bu adamı yerebiliyorsunuz. tamam ilk iki film kötü diyebileceğimiz türdendi fakat her yıl çıkan saçma komedi filmleri furyasının içinde bizim için ilaç gibi geliyordu filmleri. hasan reis film çekene kadar cin sektörü bu kadar hareketli değildi hatırlatmak isterim.
piyasaya paranormal aktiviteler diye bir film çıkmıştı ve biz yapabilir miyiz sorusuna güzel bir cevap olarak dabbe: bir cin vakasını çekmişti. bence güzel bir filmdi. ara sıra açar izlerim 3. film ve sonrasını. her birinin konusuna gelecek olursak yazı bitmez bu sebeple kısa kısa geçiyorum. ilk iki filmi izlemeseniz de olur seri 3. film ile başlıyor kendini izletmeye.
başrol seçimleri gerçekten güzeldi. konuyla dalga geçen tipler,gerçekten abartarak inanan tipler. cast işine kim bakıyorsa tebrik ediyorum kendisini. seride çok fazla ortak oyuncu yok bir kaç tanesi var ve bu bir kaç tanesi gerçekten harika oyuncular. sultan köroğlu kılıç ve elçin atamgüç bu ikisi mesela enfes oynuyorlar ve resmen rollerini yaşıyorlar. gelelim serinin zirve yaptığı dördüncü filme "dabbe: bir cin çarpması". faruk hoca karakterini oynayan murat özgen ve daha önce yazdığım ikili bu filmi sırtlamışlar . izlediğim en iyi 10 korku filminde bir tanesi dabbe : cin çarpması'dır. dabbe serilerinde ki diğer bir güzel detay da cinler sebebiyle delirmiş kişileri canlandıran oyunculardır. o nasıl bir özveridir kardeşim tebrik ediyorum hepinizi. dabbe 4 çekilen mekanlar olsun , konu olsun , oyunculuklar olsun gerçekten çok çok iyi bir filmdir. efektlere pek takılmamak lazım bu efekt işini iyi yapan zaten bizim ülkemizde yok. dördüncü filmde anne ve teyzenin çekişmesi, bitti derken tekrar bir şeyleri başlaması daha neler neler var izleyin izleyin.
beşinci film dabbe 5: zehr-i cin aslında çok iddialı bir giriş yapmıştı. reklamlar vardı korkmayana ödül diye fakat film o kadar korkunç değildi. hasan karacadağ daha çok gizem konusunda iyiydi filmden kopmanıza engel oluyordu bu şekilde. neyse bu film de tek güzel şey bitlisli belkıs rolünü oynayan sultan köroğlu kılıç'tır. tek başına filmi taşımıştır diğer oyuncular sadece ona yük olmuştur.
altıncı film dabbe 6 olarak gelmiştir. bugün bile anlamıyorum niye çekildiğini. bilimsel olarak bir şeyleri açıklama çabasına mı girmek istedi yoksa para kazanmak gayesi ile mi çekmek zorunda kaldı bilemiyorum ama çekmese de olurmuş dediğim bir filmdir.
genel bir toparlama yapacak olursak dabbes serisini şu cümle özetleyecektir.
"ölmüşten ve görünmeyenden korkmam insandan korktuğum kadar "
efendim alper mestçi ve niceleri vardır piyasada fakat hasan karacadağ'ın yeri ayrıdır. dabbe 7 çekimleri sırasında ülkemizde olan olaylardan mıdır yoksa ortada dolaşan bir takım metafizik dedikodulardan mıdır bilmem kendisinden haber alınamıyor.
piyasaya paranormal aktiviteler diye bir film çıkmıştı ve biz yapabilir miyiz sorusuna güzel bir cevap olarak dabbe: bir cin vakasını çekmişti. bence güzel bir filmdi. ara sıra açar izlerim 3. film ve sonrasını. her birinin konusuna gelecek olursak yazı bitmez bu sebeple kısa kısa geçiyorum. ilk iki filmi izlemeseniz de olur seri 3. film ile başlıyor kendini izletmeye.
başrol seçimleri gerçekten güzeldi. konuyla dalga geçen tipler,gerçekten abartarak inanan tipler. cast işine kim bakıyorsa tebrik ediyorum kendisini. seride çok fazla ortak oyuncu yok bir kaç tanesi var ve bu bir kaç tanesi gerçekten harika oyuncular. sultan köroğlu kılıç ve elçin atamgüç bu ikisi mesela enfes oynuyorlar ve resmen rollerini yaşıyorlar. gelelim serinin zirve yaptığı dördüncü filme "dabbe: bir cin çarpması". faruk hoca karakterini oynayan murat özgen ve daha önce yazdığım ikili bu filmi sırtlamışlar . izlediğim en iyi 10 korku filminde bir tanesi dabbe : cin çarpması'dır. dabbe serilerinde ki diğer bir güzel detay da cinler sebebiyle delirmiş kişileri canlandıran oyunculardır. o nasıl bir özveridir kardeşim tebrik ediyorum hepinizi. dabbe 4 çekilen mekanlar olsun , konu olsun , oyunculuklar olsun gerçekten çok çok iyi bir filmdir. efektlere pek takılmamak lazım bu efekt işini iyi yapan zaten bizim ülkemizde yok. dördüncü filmde anne ve teyzenin çekişmesi, bitti derken tekrar bir şeyleri başlaması daha neler neler var izleyin izleyin.
beşinci film dabbe 5: zehr-i cin aslında çok iddialı bir giriş yapmıştı. reklamlar vardı korkmayana ödül diye fakat film o kadar korkunç değildi. hasan karacadağ daha çok gizem konusunda iyiydi filmden kopmanıza engel oluyordu bu şekilde. neyse bu film de tek güzel şey bitlisli belkıs rolünü oynayan sultan köroğlu kılıç'tır. tek başına filmi taşımıştır diğer oyuncular sadece ona yük olmuştur.
altıncı film dabbe 6 olarak gelmiştir. bugün bile anlamıyorum niye çekildiğini. bilimsel olarak bir şeyleri açıklama çabasına mı girmek istedi yoksa para kazanmak gayesi ile mi çekmek zorunda kaldı bilemiyorum ama çekmese de olurmuş dediğim bir filmdir.
genel bir toparlama yapacak olursak dabbes serisini şu cümle özetleyecektir.
"ölmüşten ve görünmeyenden korkmam insandan korktuğum kadar "
efendim alper mestçi ve niceleri vardır piyasada fakat hasan karacadağ'ın yeri ayrıdır. dabbe 7 çekimleri sırasında ülkemizde olan olaylardan mıdır yoksa ortada dolaşan bir takım metafizik dedikodulardan mıdır bilmem kendisinden haber alınamıyor.
devamını gör...
8.
388@0.
devamını gör...
9.
(bkz: hasan karacadağ) tarafından yazılıp yönetilen filimdir ilk iki film hariç gerisi belirli belge ve yaşanmış olaylar araştırılarak kurgulanmıştır. dabbe bir cin vakası resmi psikolog kayıtlarına dayanarak hazırlanmış yine dabbe 4 bir köyde yaşanan olaylara göre hazırlanmıştır.
devamını gör...
10.
ilk çıktığında neticem yemediği için daha sonraları da metafizikle bağları kopardığım için izlemediğim öyle kalan binlerce tek tip korku filminin içinden biri. bütün türk korku filmlerine hükmedecek bir türk korku filmi.
devamını gör...
11.
ani ses ve ani görüntü geçişlerinden başka bir olayı olmayan türk yapımı korku filmi.
devamını gör...
12.
dabbe filmi ilk 2 filmi hariç gerçek vakalara dayanılarak hazırlanıldığı idda edilen korku filmidir. zamanında internetten korkutan filmdir.
türk korku filmlerine göre oldukça kaliteli ve paranolmak aktivite isimli filmden iyi olduğu da açık hasan karacadağ 6 seri çekti yanılmıyorsam favorim dabbe 3 ve dabbe 4. her film farklı olaylara dayanan bir birinden bağımsız bir film serisidir.
türk korku filmlerine göre oldukça kaliteli ve paranolmak aktivite isimli filmden iyi olduğu da açık hasan karacadağ 6 seri çekti yanılmıyorsam favorim dabbe 3 ve dabbe 4. her film farklı olaylara dayanan bir birinden bağımsız bir film serisidir.
devamını gör...
13.
yaradılış olarak, psikolojik eşiğim ve algım yüksektir. gizem, paranormal olguları odak olan her şeyi çok severim, araştırırım ve incelerim. dolayısıyla hasan karacadağ’ın yeri bende başkadır.
kendisi türk sinemasının göbeğine kimsenin cesaret edemediği bir ekol olan “ korku filmini” şimşek gibi indirdikten sonra, türk senaristleri öğrendi ki bu tür türkiye’de kısır ve üstüne bir sürü yapım çekilebilir.
hatırlayacağınız üzere, hasan karacadağ dabbenin ilk filmini çektiğinde, çok olay olmuştu çünkü türkiye’de korku filmi tür olarak çok çekilmiyordu. sadece büyü- gen gibi 1-2 tane belirgin film vardı.
dabbe, korku filmi türkiye’de çekilmeyen bir tür olmasına rağmen, görsel efektleri harika olan bir filmdi. bunda hasan karacadağ’ın eğitimini uzak doğuda almış olmasının etkisi büyük diye düşünüyorum. tamamen islam’dan ve gerçek hikayelerden beslenen bir tarafının olması izlediğiniz şeyin etkisini arttırıyordu çünkü biliyordunuz ki izlediğiniz her şeyi başkasına yapmış manyaklar var ve içimizde yaşıyorlar. film sadece keskin olarak en büyük kötülüğün yine insanın kendisi ve kendi nefsi olduğunu gösteriyor. izledikçe, çevrenize güveniniz kalmıyor çünkü filmlerin tamamında gördüğünüz ortak tema fesatlığın hep en yakınınızdaki kişilerden geldiği.
neyse konumuza dönelim ; hasan karacadag’dan sonra bir sürü yönetmen ve senarist türedi etrafta. şimdi önüne gelen korku filmi çekiyor. türk sineması korku filmi başlığı altında bir sürü çöple dolu.
dabbe ilk çıktığı zaman bayıldığım bir seriydi. zevkle izlerdim hatta izlemekten o kadar zevk alıyordum ki sinemaya gidip, sinemada full ekranda izliyordum çıkan filmlerini.
hala benim için en iyi yönetmen hasan karacağdır. cin odaklı filmlerde ondan everest yönetmen tanımıyorum.
fakat.. hasan karacadağ zamanla kan kaybetmeye başladı.şu aralar ise hiç ortada yok. magi filmi ile rotasını biraz daha uluslararası çevreye çevirdi. yabancı tanınmış oyuncular ile türk oyuncuların karma oynadığı bir senaryo ile karşımıza çıktı ama senaryo biraz yurt dışına daha yakın dini metaforlara ve teorilere sahipti. yabancı filmlerin çoğunda gördüğünüz ideolojileri kullanarak bir film çıkarmıştı ortaya ki bu filmin verdiği tekinsiz havayı bir tık kırdı. dabbe hep yerli dini olgulara değinen bir film olduğu için, kolektif açıdan oturttuğu bir gerilim vardı. bir anda bunu farklı bir yöne çevirince, serinin gittiği yön ufak sapma yaşadı.
kendisi şu an nerede, ne yapıyor bilmiyorum ama yeni bir olay- olgu kovaladığını düşünüyorum. umarım film çekmek için bir paranormal vaka araştırmasındadır. kendisinin acilen geri dönmesi lazım. ortalık korku filmi diye vizyona çıkarılan gerçekten çöplerle dolu.
kendisi türk sinemasının göbeğine kimsenin cesaret edemediği bir ekol olan “ korku filmini” şimşek gibi indirdikten sonra, türk senaristleri öğrendi ki bu tür türkiye’de kısır ve üstüne bir sürü yapım çekilebilir.
hatırlayacağınız üzere, hasan karacadağ dabbenin ilk filmini çektiğinde, çok olay olmuştu çünkü türkiye’de korku filmi tür olarak çok çekilmiyordu. sadece büyü- gen gibi 1-2 tane belirgin film vardı.
dabbe, korku filmi türkiye’de çekilmeyen bir tür olmasına rağmen, görsel efektleri harika olan bir filmdi. bunda hasan karacadağ’ın eğitimini uzak doğuda almış olmasının etkisi büyük diye düşünüyorum. tamamen islam’dan ve gerçek hikayelerden beslenen bir tarafının olması izlediğiniz şeyin etkisini arttırıyordu çünkü biliyordunuz ki izlediğiniz her şeyi başkasına yapmış manyaklar var ve içimizde yaşıyorlar. film sadece keskin olarak en büyük kötülüğün yine insanın kendisi ve kendi nefsi olduğunu gösteriyor. izledikçe, çevrenize güveniniz kalmıyor çünkü filmlerin tamamında gördüğünüz ortak tema fesatlığın hep en yakınınızdaki kişilerden geldiği.
neyse konumuza dönelim ; hasan karacadag’dan sonra bir sürü yönetmen ve senarist türedi etrafta. şimdi önüne gelen korku filmi çekiyor. türk sineması korku filmi başlığı altında bir sürü çöple dolu.
dabbe ilk çıktığı zaman bayıldığım bir seriydi. zevkle izlerdim hatta izlemekten o kadar zevk alıyordum ki sinemaya gidip, sinemada full ekranda izliyordum çıkan filmlerini.
hala benim için en iyi yönetmen hasan karacağdır. cin odaklı filmlerde ondan everest yönetmen tanımıyorum.
fakat.. hasan karacadağ zamanla kan kaybetmeye başladı.şu aralar ise hiç ortada yok. magi filmi ile rotasını biraz daha uluslararası çevreye çevirdi. yabancı tanınmış oyuncular ile türk oyuncuların karma oynadığı bir senaryo ile karşımıza çıktı ama senaryo biraz yurt dışına daha yakın dini metaforlara ve teorilere sahipti. yabancı filmlerin çoğunda gördüğünüz ideolojileri kullanarak bir film çıkarmıştı ortaya ki bu filmin verdiği tekinsiz havayı bir tık kırdı. dabbe hep yerli dini olgulara değinen bir film olduğu için, kolektif açıdan oturttuğu bir gerilim vardı. bir anda bunu farklı bir yöne çevirince, serinin gittiği yön ufak sapma yaşadı.
kendisi şu an nerede, ne yapıyor bilmiyorum ama yeni bir olay- olgu kovaladığını düşünüyorum. umarım film çekmek için bir paranormal vaka araştırmasındadır. kendisinin acilen geri dönmesi lazım. ortalık korku filmi diye vizyona çıkarılan gerçekten çöplerle dolu.
devamını gör...
"dabbe (seri)" ile benzer başlıklar
dabbe
7