orijinal adı: essais
yazar: albert camus
yayım yılı: 1960
yazarın özgürlük, demokrasi, sanat ve benzeri gibi konulardaki denemelerinin yer aldığı eserdir.
yazar: albert camus
yayım yılı: 1960
yazarın özgürlük, demokrasi, sanat ve benzeri gibi konulardaki denemelerinin yer aldığı eserdir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zamansız kelebek" tarafından 09.08.2024 15:08 tarihinde açılmıştır.
1.
fransız yazar ve filozof albert camus'nün yazmış olduğu 136 sayfalık eser olup deneme türünde yer alıyor
ve hayatını kaybettiği sene olan 1960 yılında yayınlanmıştır.
kitabımı sabahattin eyüboğlu ve vedat günyol ortak çevirisinden okudum.
kitabımız hakkında konuşmak gerekirse camus geniş bir yelpazede hayata, sanata, kendisine, yaşama ve ölüme, saçma kavramına felsefik bir açıdan yaklaşıp hayatı kendi süzgecinden geçirerek anlatıyor.
neden sanatı seçtiğini, sanata aslında muhtaç olmadığını, gerçek sanatçının bakış açısını, edebiyatın olduğu yerde umudun olduğunu, insanın anlam arayışına ve anlamsız buluşuna, intihar olgusuna ve insanın anlamı yitirdiğinde ölmeyi seçtiğini düşünüyor.
camus kitabın başlarında sanki daha kişisel konulara yer verirken kitabın ortalarından itibaren daha toplumsal, daha genel konulara yer vermiş ve ele aldığı konuları olabildiğince nesnel anlatıyor, yine kendi görüşüne yer veriyor ama hiçbir doğruyu da körü körüne savunmuyor.
toplumun yapısından, tarihten, toplumun refah seviyesini belirleyen faktörlerden, kısmen de olsa ütopya kavramının kendisi için anlamından, savaş olgusundan, politikadan ve barıştan söz ediyor.
kişisel dediğimiz noktada ise örneğin hiçbir yazarın kendini yüzde yüz anlatmadığını iddia ediyor.
bu savının ise kendisiyle çeliştiğini ya da bir itiraf niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz çünkü bu düşüncesine göre kendisi de kendini olduğu gibi anlatmayı göze alamadığını gösterir.
edebiyattan sakladığı düşüncelerinin olup olmadığını düşündürür.
kitap hakkında fikrimi belirtecek olursam; camus'nün hayatı kavrayış biçimini bu denli felsefik ve rasyonel anlatışını sevdim, algılarının ve sezgilerinin bu kadar keskin olması düşüncelerinde yanılma payı olma ihtimalini en aza indirgiyor.
kitaptan sevdiğim birkaç pasaj bırakıp tanımı burada bitiriyorum.
kesinlikle iyi bir kitaptı.
bir şey, adı konduğu anda yitirilmiş değil midir?
işte, hiç olmazsa bunu söyleyebiliyorum.
hiçbir insan, hiçbir zaman, kendini olduğu gibi anlatmayı göze alamaz.
ölüm bir istatistik ve devlet işi oldu mu dünya işleri artık iyi gitmiyor demektir.
ama, ölüm soyutlaştı mı, yaşam da soyutlaştı demektir.
dünyanın saçmalığı nerede? bu parıltıda mı?
yoksa onun yokluğunu düşünmemde mi?
ve hayatını kaybettiği sene olan 1960 yılında yayınlanmıştır.
kitabımı sabahattin eyüboğlu ve vedat günyol ortak çevirisinden okudum.
kitabımız hakkında konuşmak gerekirse camus geniş bir yelpazede hayata, sanata, kendisine, yaşama ve ölüme, saçma kavramına felsefik bir açıdan yaklaşıp hayatı kendi süzgecinden geçirerek anlatıyor.
neden sanatı seçtiğini, sanata aslında muhtaç olmadığını, gerçek sanatçının bakış açısını, edebiyatın olduğu yerde umudun olduğunu, insanın anlam arayışına ve anlamsız buluşuna, intihar olgusuna ve insanın anlamı yitirdiğinde ölmeyi seçtiğini düşünüyor.
camus kitabın başlarında sanki daha kişisel konulara yer verirken kitabın ortalarından itibaren daha toplumsal, daha genel konulara yer vermiş ve ele aldığı konuları olabildiğince nesnel anlatıyor, yine kendi görüşüne yer veriyor ama hiçbir doğruyu da körü körüne savunmuyor.
toplumun yapısından, tarihten, toplumun refah seviyesini belirleyen faktörlerden, kısmen de olsa ütopya kavramının kendisi için anlamından, savaş olgusundan, politikadan ve barıştan söz ediyor.
kişisel dediğimiz noktada ise örneğin hiçbir yazarın kendini yüzde yüz anlatmadığını iddia ediyor.
bu savının ise kendisiyle çeliştiğini ya da bir itiraf niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz çünkü bu düşüncesine göre kendisi de kendini olduğu gibi anlatmayı göze alamadığını gösterir.
edebiyattan sakladığı düşüncelerinin olup olmadığını düşündürür.
kitap hakkında fikrimi belirtecek olursam; camus'nün hayatı kavrayış biçimini bu denli felsefik ve rasyonel anlatışını sevdim, algılarının ve sezgilerinin bu kadar keskin olması düşüncelerinde yanılma payı olma ihtimalini en aza indirgiyor.
kitaptan sevdiğim birkaç pasaj bırakıp tanımı burada bitiriyorum.
kesinlikle iyi bir kitaptı.
bir şey, adı konduğu anda yitirilmiş değil midir?
işte, hiç olmazsa bunu söyleyebiliyorum.
hiçbir insan, hiçbir zaman, kendini olduğu gibi anlatmayı göze alamaz.
ölüm bir istatistik ve devlet işi oldu mu dünya işleri artık iyi gitmiyor demektir.
ama, ölüm soyutlaştı mı, yaşam da soyutlaştı demektir.
dünyanın saçmalığı nerede? bu parıltıda mı?
yoksa onun yokluğunu düşünmemde mi?
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2024/08/09/uud3rhiv17jrxewz-t.jpg)
devamını gör...
"denemeler (albert camus)" ile benzer başlıklar
albert camus
206