dert

sıkıntı, keder, tasa. ne yapacağını şaşırıp üzülmek. içten içe kendini kemirmek,

herkes bir şeylerden dert yanar ama öyle bir dertler vardır ki kendi derdini unutursun buda dert miymiş dersin.

herkesin en büyüğüne sahip olduğunu düşündüğü olay.

dertler yarışırsa herkes kazanır diğer herkes kaybeder. o yüzden kazanmak için herkes dert yarıştırır. kaybetmek için yapabileceğiniz şey derdinizi anlatmak.

“derdiniz varsa gidin denizlere anlatın, kedilere, bulutlara anlatın, pencere pervazındaki çiçeklere anlatın. insana dert anlatılır mı?”

“hafif dertler konuşur, büyük dertlerin sesi çıkmaz" demiş büyüklerimiz.

derdi sevmek gerekir, dertten kaçmak değil; dertle yüzleşmek gerekir, derdi gizlemek değil. kaçtığımız dert bizi kovalar, gizlediğimiz dert bizi boğar. dert de tıpkı hüzün gibi, bizim, insan olan, bize insanlığımızı hatırlatan, bize yakışan yanımızdır.

“gamına gamlanıp olma mahzun!
demine demlenip olma mağrur!
ne dem bâkî, ne gam bâkî, yâ hû!”

(bkz: yavuz sultan selim)

cinsel organa benzer. en büyüğü sende sanırsın.

bir derdim var...

yutmuşuz hayatın sillesini,ne üzülmesi bir tanesi.

hiçbir şarkı, hiçbir şiir, hiçbir kitap karşılamıyor derdimi. derdimle de yalnızım.

kafamı nereye çevirsem gördüğüm şey. artık sözlüğe yazmaktan da sıkıldım. her şeyden sıkıldım.

hayatim

sanmaki dert tek sende var; sendeki derdi nimet sayan da var şeklindeki sözü buraya bırakıp gidiyorum.

"dert penis gibidir, herkes en büyüğünü kendisinde sanar."

fakirde bol bulunan. zenginin de bugun napsam derdi var tabi. dert derttir.

bugün derdimi sordu doktor, tam ben derdimi söyleyemem diye yanık yanık başlayacaktım ki öbür içseslerimden biri susturdu beni.

"hiç?" dedim doktora, "hiç"
baktı olmuyor öbür yola saptı, tamam orası çok sote, çoğu insanın yürümekten korktuğu bir yoldu ama ben alışıktım, severdim o yolu yadırgamadım.

"durum böyleyken böyle doktorcum" dedim, eşantiyon olarak gelen mendil kutusundan bi parça çıkardı, gözlerini sildi.* "peki bunlara leyla ne diyo?" dedi, "bilmiyorum ki?" dedim, "ben leyla'mı bilmiyorum ki?".. yüzüme "seni doğuran ananın..." diye baktığını görünce korktum, anlatmaya çabaladım..

sonra sürem doldu, bu devlette delilerin zamanı çok çabuk doluyordu, benden sonrasına ayıp olmasın dedim, sustum.

sustuğum için getirildiğim devlet dairesinden daha da susma yetisi kazanarak çıktım, sonra leyla'ya sardım, "yazmıcam bi daha sana" dedi, tam yılmaz erdoğan'a bağlayıp "yazma...." diye tirada başlayacaktım ki bi başka içsesim yapma lan dedi, eyvallah dedim..

eyvallah ne lan, çok saçma.

sonra türkü başladı ama ben duymamışım, öyle dedi üçüncü tekil şahıs olan ben.

eskiden çok sevdiğim güzel bir kadının çok kullandığı bir söz var
"dert penis gibidir
herkes en büyüğünün kendinde olduğunu sanır"

sirtima yuk, basima beladir.

saka saka ne derdim var olm sabah aksam sozlukteyim zattiri zort zort ahahahahahah. evet.