diablo

hayatimin bir parcasi haline gelmis saheser. 3. su ilk 2si kadar begenilmemis olsada yinede kendini uzun sure oynatti

acun ılıcalı tarafından belası s***len hayvan.

diablo 1 1996'da çıkmıştır ama milenyumlu olan bendeniz avion bu oyunun 3.süyle başladım ardından 1 ve 2 ye geçtim bence rpg anlamında 1 ve 2 daha iyiydi.serileri ele alırsak favori classlarım şunlardır sorcerer, 2.oyunun ek paketiyle gelen druid ve son olarakta 3. oyundan demon hunter ve wizard.

4.oyununun fragmanında lilithi(bkz: lilith) gördük aşırı derecede hypedayım şuanda umarım beklentilerim karşılanır...

oynamaktan keyif aldığım enfes oyunlardan bir tanesi. oyundaki şeytanları öldürürken çıkardıkları sese bayılırdım..

bir dönem massakaya diss atan massakanın kendisidir.

meksika mitlerinde depreme sebep olduğuna inanılan ifrit denilen cin.
bu cin, dünya üzerinde güçlü bir şekilde dev yarıklar açıyor. bu yarıklar da bugünkü fay hatları. ne zaman cehennemin dibinden ifritin arkadaşları yeryüzüne çıkmak istese haliyle zelzele oluyor.

diablo 2 ile başladığım oyun serüvenimi diablo 3 ile devam ettiren oyundur. hala 23. sezonda hem hard hem soft solo oynamaktayim. oynayan arkadaşlarla eklessek süper olabilir.

doblo ? yok değilmiş. ben başka başlığa geçeyim .

lamborghini kült modelidir.

diablo evreninin merkez hikayesinin döndüğü yahut başladığı mekan diyebileceğimiz köyümsü kasabadır.

jered cain ve arkadaşları horadrim'in vakti zamanında kellesini aldığı diablo'nun ruhunu, kasabadaki bir manastıra saklar; haliyle kara bulutlar da köyün üzerinden hiç eksik olmaz.

birçok kez yıkılıp, aynı civarda tekrar yükselmeye çalışılsa da mevcut hikayede harabe olarak atıl vaziyette kalmıştır.

(bkz: old tristram)

(bkz: new tristram)

bir dönem masakkanın kendi kendine yarattığı ve kendisine diss atıp prim kastığı rapper

acun'un en sevmediği kaplan.

diablo 2'yi network üzerinden arkadaş ile oynuyorduk, sene 2000 var-yok...
butcher'ın kapısına dayanıp kapıyı sen aç, olmaz sen aç diye yarım saat tartışıyorduk...
fresh meat.

henüz erken yaşlarda tanıştık diablo ile. bir anda kendimizi sanctuary'de bulmuştuk. orada burada gezinirken ezelden beri oralı olduğumuz hissiyatına kapılmıştık. biz etrafı arşınlarken büyük bir savaş yaşanmaya başladı. cennet ve cehennem güçleri birbirine girdi. bu savaşa ''günah savaşı'' adı verildi. envaiçeşit şeytan ve iblis yeryüzüne doğru tırmanmaya başladı. üzerinde gezdiğimiz topraklar iyice tekinsiz hale gelmişti. karanlığın güçleri her yerde kol geziyor. iblisler tarifi imkansız bir açlıkla ümüğümüzü sıkmak istiyordu. cennet güçleri bu konuda biraz gevşek davrandılar. evet dünyaya iyilik hâkim olmalıydı. kaosa izin verilmemeliydi ama bu durum cehennem lordlarının umurunda bile değildi. akın akın geldiler.

7 cehennem lordunun üçü dünyayı adımlamaya başladı. diablo, baal ve mephisto... bunlar diğer 4 kardeş ile ciddi sorunlar yaşamışlar ve dünyaya sürgün edilmişlerdi. azmodan, belial, duriel ve andariel cehennem güçlerinin büyük bir bölümünü arkasına almıştı. bizim kutsal üçlü topuklarını vura vura imanımızı gevretmek üzere dünya vatandaşı olmaya karar verdiler. tüm, kin ve nefretlerini bizim üzerimize kusacakları aşikârdı. insanların aklını çelmeye başladılar. kötülüğü yeryüzüne çok hızlı bir şekilde bulaştırdılar. cennetin krallığı bu esnada kendi kibrinde boğulmakla meşguldü. bizi unuttular. iyi olduklarını düşünenlerin kibri ne yazık ki, bütün kötülüklerin başlangıç noktası oluyor. bizim başımıza gelende bu oldu. biz tüm bu umursamazlık ve boşvermişlik karşısında yine de geri adım atmıyorduk. bu 3 şeytanla mücadele etmeyi kafamıza koymuştuk.

o esnada baş melek tyrael yetişti imdadımıza. inisiyatif almıştı. kibir denizinde boğulmaktan son anda kurtulmuş ve büyücü klanlarını birleştirme kararı almıştı. hepimizin yoğurt yiyişi farklıydı ama ortada yenecek bir yoğurt kalmadığında bu farklılıklarımızın bir önemi kalmayacaktı. böylece oluştu horadrim birliği. durumu dengelemiş sayılırdık. tyrael bize ''ruhtaşları''nı bahşetti. bunlar sayesinde iblisleri avlayıp, hapsedebiliyorduk. yığınla iblis yakalayıp hapsettik. iblis toplama kampları gecenin kötücül yaratıklarıyla dolup taşmıştı. sıra sürgün edilmiş cehennem lordlarına gelmişti. önce mephisto'yu yakaladık. onu gözetmek ve esir tutmak görevi zakarum kilisesi'ne verildi.

sonra tal-rasha önderliğinde baal'ın üzerine yürüdük. hüzünlü ve kahramanca bir çarpışmaydı. ruh taşı parçalandı ve bu parçalardan biri tal-rasha'nın kalbine saplandı. yine de bu büyük kahraman geri adım atmadı. kendisini feda ederek baal'ı, lut gholein'in kumlarının altına hapsetti. üç sürülmüşlerin ikisinin defterini dürmüştük. diablo çemberin daraldığının farkındaydı. çanların onun için çaldığı gerçeği ile yüzleşmesi geç olmadı. khanduras'a doğru kaçmaya başladı. jered cain önderliğindeki grubumuz onu da yakalayıp, ruh taşına hapsetmeyi başardı. eski ve unutulmuş bir katedralin derinliklerine gömüldü diablo... bu büyük bir zaferdi. zafer sarhoşluğu bünyelere çabuk zerk ediyor. yaşanan belalar ve acılar çabuk unutuluyor. düşman derdest edilince insanoğlu her zaman olduğu gibi kendi arasındaki anlaşmazlıkları kaşımaya başladı. büyücü klanları dağılmaya ve birbirinden uzaklaşmaya başladı. düşmanın imdadına yine o onulmaz hırs, kibir ve bencillik yetişecekti. insanoğlunun zaferlerini asla taçlandıramamasının sebebi her zaman için ne yazık ki, bu arazı olmuştur.

iç çekişmeleri fırsat bilen düşmüş melek izual öfke lordu mephisto'ya yardım etti ve onu zakarum'dan kurtardı. zakarum'da büyük kıyım yaşandı. zakarum kilisesi yerle bir oldu. sadece, khalim adındaki bir rahip mephisto'ya karşı direnmeye çalıştı. ama onun çabası da yeterli olmadı ve geri çekilmek zorunda kaldı. geri kalanlar ise artık mephisto'nun hizmetkârı haline gelmişlerdi. böylece yeniden başladı yıkım süreci...

mephisto kardeşlerini kurtarmak için gerekli hamleleri yapmaya başladı. rahip lazarus'u khanduras kralı leoric'in yanına gönderdi. lazarus, diablo'yu uyandırma görevini üstlenmişti. diablo'nun yeniden dünyaya dönebilmek için yeni bir bedene ihtiyacı vardı. leoric'e saldırdı. ancak kral güçlüydü. diablo'ya karşı direndi. ama bu direnişinde yıkıcı sonuçları oldu. kral akıl sağlığını yitirdi. lazarus geri adım atmadı. diablo'ya kafayı kırmış olan kralın oğlunu sundu. ve böylece diablo yeni bedenine kavuşmuş oldu... artık baal kurtarılmalıydı...

bundan sonrası bendeydi artık. kısmetse mevzuyu çözecektik. o hikâyeleri ilgili başlıklarda anlatırız. yalnız şimdiden anlaşalım diablo-3'e yazmam zira bana hitap etmiyor. ben mevzuya halen diablo-2 ile devam ediyorum. diablo ıı: resurrected bu yönden bizim gibiler için biçilmiş kaftan oldu. 20 yılı aşkın süredir halen diablo oynayan birisi olarak söyleyebileceğim tek şey; efsaneler gerçekten eskimiyor ve ölmüyor. halen ara ara açar diablo-1 ve diablo-2'yi severek oynarım. bir de oyunu ölmeden tamamlama takıntısına sahip olduğum için tekrar tekrar bitirirken dahi en ufak sıkılma emaresi göstermiyorum. yeniden dirilme işleri bana göre değil. ben diriltmeyi seviyorum. * * zira o hedeften sapmamak için 3250 takla attığım için oyundan aldığım keyifte en ufak bir azalma dahi olmadı. tabi bu diriltme işleri yüzünden ikinci oyundaki favori karakterim necromancer oldu. ilk oyunda elimizde o seçenek olmadığı için genellikle warrior oynayıp ara ara da diğerlerine tebelleş oluyorduk. yalnız şu anda fena halde oyun oynama isteği hasıl oldu. kuvvetle muhtemel hafta sonumu diablo'ya ayırırım. * druid seçeyim bari bu sefer. değişiklik olsun.