orijinal adı: rede an den kleinen mann
yazar: wilhelm reich
yayım yılı: 1946
reich'ın yayımlama amacı olmaksızın yaşamındaki acı tecrübelerden yola çıkarak insanlığa bir çağrı niyetiyle yazdığı kitaptır.
yazar: wilhelm reich
yayım yılı: 1946
reich'ın yayımlama amacı olmaksızın yaşamındaki acı tecrübelerden yola çıkarak insanlığa bir çağrı niyetiyle yazdığı kitaptır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "salix babylonica" tarafından 10.01.2021 12:24 tarihinde açılmıştır.
1.
bazı kaynaklara göre 1945 (bkz: https://en.wikipedia.org/wi...) bazı kaynaklara göre ise (bkz: https://www.idefix.com/Kita...) 1946'da avusturya-macaristan kökenli amerikalı tıp doktoru ve psikoanalist wilhelm reich tarafından makale şeklinde yazılmış, sonrasında bu metinlerin bulunması sonucunda 1948 yılında ingilizceye çevirisi yapılarak basılmış kitaptır.
yazar bu kitapta özellikle işçi kesimine ve modern dünya insanına seslenerek içinde bulundukları düzenin farkına varmaları, düşünmeleri ve bundan kurtulmaları için biraz sert ama oldukça gerçekçi bir dille seslenmektedir.
yazar bu kitapta özellikle işçi kesimine ve modern dünya insanına seslenerek içinde bulundukları düzenin farkına varmaları, düşünmeleri ve bundan kurtulmaları için biraz sert ama oldukça gerçekçi bir dille seslenmektedir.
devamını gör...
2.
wilhelm reich tarafından kaleme alınan ve ölmeden önce okunması gereken kitaplardan biridir kendileri. tıpkı 1984 adlı kitap gibi bazı şeylerin geçmişte ve günümüzde aynı olduğunu bize gösteren eserlerden biridir.
devamını gör...
3.
freud'un en yakın kişilerindendir ve hapis cezası almıştır kansere tedavi bulduğu için.
fabrikatörler, ilaç mümessilleri onun ceza alması için baş etken olmuştur.
dinle küçük adam kitabı başyapıt niteliği taşır.
âdeta bir manifestodur.
fabrikatörler, ilaç mümessilleri onun ceza alması için baş etken olmuştur.
dinle küçük adam kitabı başyapıt niteliği taşır.
âdeta bir manifestodur.
devamını gör...
4.
günümüze ait de çok şey bulacağımız bir eserdir. yazar içimizdeki küçük adamlara seslenirken, kitabı bitirdiğinizde de etrafınızda ne kadar çok küçük adam varmış onu farkediyorsunuz.
kitaptan bir alıntı bırakalım:
"başka bir biçimde yaşayabileceğini düşünmeye cesaret edemiyorsun: koyun gibi güdülmek yerine özgür yaşamak, taktikler uygulamak yerine açık davranmak, bir hırsız gibi gecenin karanlığında sevmek yerine açık açık sevebilmek düşüncelerine yer vermiyorsun kafanda. kendini küçümsüyorsun, küçük adam..."
kitaptan bir alıntı bırakalım:
"başka bir biçimde yaşayabileceğini düşünmeye cesaret edemiyorsun: koyun gibi güdülmek yerine özgür yaşamak, taktikler uygulamak yerine açık davranmak, bir hırsız gibi gecenin karanlığında sevmek yerine açık açık sevebilmek düşüncelerine yer vermiyorsun kafanda. kendini küçümsüyorsun, küçük adam..."
devamını gör...
5.
okuyun, okutturun. yaşadığımız dönemde, birlikte yaşadığımız insan profillerine birebir uyan analizler mükemmel. eleştirilere bayıldım. farklı bakış açılarının yer alması okurken "evet ya" dedirtecek sizlere.
“ama yeni doğmuş çocuklarını düşündüğümde, hepsini kendi imgendeki "normal" insanoğluna benzetebilmek için onlara nasıl işkence ettiğini gözümün önüne getiriyorum.”
“ama yeni doğmuş çocuklarını düşündüğümde, hepsini kendi imgendeki "normal" insanoğluna benzetebilmek için onlara nasıl işkence ettiğini gözümün önüne getiriyorum.”
devamını gör...
6.
sizinle konuşuyor gibi olan üslubu kitabı okurken sürekli kendinizi suçlar gibi bir hisse bürünmenize sebebiyet veriyor. pek çok farklı konu ve kültüre değinmiş. muhakkak ki araştırmalarının bir parçası ve yaşadıkları, kimi zaman öfkesini de saklayamamış yazar, küçük adam'a karşı. ön yargılarınıza sıkı sıkıya bağlıysanız şayet, biraz gevşetebilmenize vesile olur belki de; kim bilir..
devamını gör...
7.
içselleştirdiğim bir sürü yer olmasına karşın yazım tarzından dolayı sanırım zor okunan bir kitaptı benim için. üslubu kavga edermiş gibi ama bu beni rahatsız etmedi okurken, sadece beklentimi yükseltmiştim okumadan önce onu karşılayamadı maalesef
devamını gör...
8.
dönemin adnan hocası tarafından yazılan kitap. kitapta hitap ettiği kişi kendisinin saçma sapan orgon terapisi, seks terapisi, ay bilmemnesi gücüyle tedavi gibi zırvalarının bilimdışı olduğunu söyleyen kişidir.
devamını gör...
9.
wilhelm reich tarafından yazılmış kitaptır. bir çırpıda okuyabilirsiniz.
kişisel gelişim kitabı olarak görülebilir evet ama içerisinde eleştiriyi de sıkça bulunduruyor. din konusunda, siyaset konusunda, insanlık konusunda, ideolojiler konusunda, toplum konusunda bir çok aydınlatıcı eleştiri ve tavsiye mevcut. hitap şekli belki de çok kabaca gelecektir ama yazarın naifliği, bu kötü etkiyi minimuma indiriyor. sadece birkaç sayfa okumanız yeterli olacaktır.
şahsen ben çok beğendim. düşük beklentiyle almıştım ama fazlasıyla derinden etkiledi. can alıcı yerlere değiniyor. akılda bir anda parlama etkisi yaratıyor. ilk 20 sayfayı zorlanarak okuyabilirisiniz, giriş bölümü biraz tanıtım havasında geçiyor.ama sonrası mükemmel
kişisel gelişim kitabı olarak görülebilir evet ama içerisinde eleştiriyi de sıkça bulunduruyor. din konusunda, siyaset konusunda, insanlık konusunda, ideolojiler konusunda, toplum konusunda bir çok aydınlatıcı eleştiri ve tavsiye mevcut. hitap şekli belki de çok kabaca gelecektir ama yazarın naifliği, bu kötü etkiyi minimuma indiriyor. sadece birkaç sayfa okumanız yeterli olacaktır.
şahsen ben çok beğendim. düşük beklentiyle almıştım ama fazlasıyla derinden etkiledi. can alıcı yerlere değiniyor. akılda bir anda parlama etkisi yaratıyor. ilk 20 sayfayı zorlanarak okuyabilirisiniz, giriş bölümü biraz tanıtım havasında geçiyor.ama sonrası mükemmel
devamını gör...
10.
küçük adam/kadının en güzel tanımıdır bu kitap. bu kitabı okuyup sindirip anladıktan sonra çevrenizdeki küçük adam/kadınları hemen tanırsınız. ve eğer o sizseniz gerçekleri yüzünüze böyle tokat atar gibi söylediği için wilhelm reich'tan nefret edersiniz.
"yaşayanın izinde olan herkesi onurun ya da akademik unvanın, dinin, para cüzdanın ya da tankın uğruna suçladın, lekeledin, yalanladın, mahkum ettin ya da sakatladın."
[[/alıntı]]
[[alıntı]]
"işte sen busun küçük adam, sen çok iyi boşaltabilir, tüketebilir, kaşıklayabilir ve yiyip bitirebilirsin ama yaratamazsın. sen hiçbir gelişme göstermezsin, yeni düşünceler için hiçbir şansın yok. çünkü sen hiçbir zaman vermedin, yalnızca başkalarının senin önüne hazırca sunduklarını kaşıkladın."
"boks maçı yerine kitapçıya git, eğlence merkezlerine gitmek yerine uzak ülkelere seyahat et.doğayı düzetlmeye çalışma, onu kavramayı ve korumayı öğren..."
[[/alıntı]]
[[alıntı]]
"daha yüzyıllar boyunca dostlarını öldüreceksin ve bütün halkların, proleterlerin önderlerini efendilerin olarak ödüllendireceksin. bir efendinin ardından diğerini yücelteceksin. sen yüzyıllar boyunca yaşamı korumak yerine kan dökeceksin, celladının yardımıyla özgürlüğünü temellendirdiğine inanacaksın..."
ve büyük adamın farkını da küçük olandan şöyle ayırır:
"gerçekten büyük olan bir adamdan seni ayıran tek bir nokta var: büyük adam da bir zamanlar çok küçük bir adamdı; ama bir tek önemli yetenek geliştirdi: düşünce ve davranışlarında küçük olduğu noktaları görmeyi öğrendi. demek ki büyük adam, ne zaman ve hangi alanda küçük olduğunu bilir. küçük adam, küçük olduğunu bilmez ve bunu bilmekten korkar. kendisinde var olan düşünceye değil, kendi aklına gelmeyen düşünceye hayrandır. en az anladığı şeylere en çok inanır ve kolayca anladığı fikirlerin doğruluğunu kabul etmez. "
#402361
sözlükte veya gündelik yaşantınızda o veya onların kim olduğunu bildiniz mi?*
"yaşayanın izinde olan herkesi onurun ya da akademik unvanın, dinin, para cüzdanın ya da tankın uğruna suçladın, lekeledin, yalanladın, mahkum ettin ya da sakatladın."
[[/alıntı]]
[[alıntı]]
"işte sen busun küçük adam, sen çok iyi boşaltabilir, tüketebilir, kaşıklayabilir ve yiyip bitirebilirsin ama yaratamazsın. sen hiçbir gelişme göstermezsin, yeni düşünceler için hiçbir şansın yok. çünkü sen hiçbir zaman vermedin, yalnızca başkalarının senin önüne hazırca sunduklarını kaşıkladın."
"boks maçı yerine kitapçıya git, eğlence merkezlerine gitmek yerine uzak ülkelere seyahat et.doğayı düzetlmeye çalışma, onu kavramayı ve korumayı öğren..."
[[/alıntı]]
[[alıntı]]
"daha yüzyıllar boyunca dostlarını öldüreceksin ve bütün halkların, proleterlerin önderlerini efendilerin olarak ödüllendireceksin. bir efendinin ardından diğerini yücelteceksin. sen yüzyıllar boyunca yaşamı korumak yerine kan dökeceksin, celladının yardımıyla özgürlüğünü temellendirdiğine inanacaksın..."
ve büyük adamın farkını da küçük olandan şöyle ayırır:
"gerçekten büyük olan bir adamdan seni ayıran tek bir nokta var: büyük adam da bir zamanlar çok küçük bir adamdı; ama bir tek önemli yetenek geliştirdi: düşünce ve davranışlarında küçük olduğu noktaları görmeyi öğrendi. demek ki büyük adam, ne zaman ve hangi alanda küçük olduğunu bilir. küçük adam, küçük olduğunu bilmez ve bunu bilmekten korkar. kendisinde var olan düşünceye değil, kendi aklına gelmeyen düşünceye hayrandır. en az anladığı şeylere en çok inanır ve kolayca anladığı fikirlerin doğruluğunu kabul etmez. "
#402361
sözlükte veya gündelik yaşantınızda o veya onların kim olduğunu bildiniz mi?*
devamını gör...
11.
wilhelm reich'in, işaret parmağıyla gözümü oyduğu kitap. sonradan anlaştık, durumu kotardık ama olan benim sol gözüme oldu.*
doktor, düşünür ve yazar wilhelm reich tarafından yazılıp 1946 yılında yayımlanmış kısa bir kitaptır. orijinal adıyla okuyunca daha etkili oluyor, evet: rede an den kleinen mann. kleinen mann...
kleinen mann... kleinen mann... almanların o baskın, kaba dilleriyle telaffuz etmek; kleinen mann... kleinen mann... kleinen mann.
bi ürktünüz değil mi? haliyle. çünkü kitap sol değil, sağ işaret parmağını çıkarır * ve sizle bu şekilde konuşur. kitap konuşur mu yaa? valla konuşuyor, hatta bi ara yazar gelip ensemden patlattı. dövdü beni, böyle örseledi, her yerlerime vurdu. sonra dedi ki aaa. biz seninle aynı dertten muzdaripmişiz. aynı kulvardanız oğlum biz... dur o zaman, ikimiz birleşip bu kez diğer kleinen mann'lere hitap edelim o sosis gibi parmaklarımızla... çıkar işaret parmağını dedi ve benim kraker gibi parmaklarımı alıp konuyu, komşuyu, akrabayı, çoluk çombalağı isaret eder olduk.
ayy zıkkımın dibi, ben nasıl düşerim bu zulme? dememe kalmadan resimlerini tutuşturdu elime. onları da beğendim. manalı buldum. ahh dedim, söylediğin onca söz unutulup gidecektir elbet. nafile çabalar bunlar. seninle tanışmazdan evvel, ben çok söyledim kleinen mann'lere... şöyle bi gerinip sıradan hayatlarına geri döndüler. sonra o yalnızlığımızda, mutlu hayatımıza geri döndük dedim. aldırmadı, bağırmaya devam etti...*
kitap, benim açımdan tam olarak bu'dur. bağırır, yakarır, serzenişte bulunur. olmayınca küçümser, küçümser, küçülür, küçülür ve sonra büyür... büyük adam olur. ben, büyük adamım demez de, sen anla işte; mikroplarla uğraşan kim ise, doktor kim ise, büyük; odur der... delidir yazar. yani küçük insanlar'ın onu öyle andığını bilir belirtir. akıllı, deliye söyletir misali, kitaptaki büyük adamın o wilhelm reich olduğunu siz söyleyiverirsiniz usulca. püü bana da demezsiniz...
küçük küçük, siyah beyaz resimlerle süslenmiş, çeşni katılmıştır kitaba. yoksa iyi bi dayak yediğinizle kalıyorsunuz okurken. en azından araya ders arası bi teneffüs giriyor. *
sevdiğim birkaç resmini bırakacağım spoiler adı altında ancak onun öncesinde kitaptan dışsal anlamda biraz daha söz etmeliyim...
bendeki çeviri; şemsa yeğin'in, 2. baskı olarak payel yayıncılıktan basılmış hali. biraz eski evet. buna rağmen yalın. hatta fazla yalın.
küçük adam kelimesinin sıkça geçmesi, sizi biraz boğuyor ancak sonrasında buna alışıyorsunuz. hatta bunun, bilerek yapıldığını, reich'in bilinçli şekilde bir aşağılama ifadesi olarak bunu kullandığını, karşı tarafı, hayır, ben küçük adam değilim deyip harekete geçirmeyi amaçladığını anlamanız zor olmuyor. bunda biraz da, toplum tarafından anlaşılamamanın vermiş olduğu yadırganma ve yalnızlığa itilmişlik var, kimse inkar etmesin bunu. sonra yazarın baskın çıkmak için gereğinden fazla çaba harcadığını görüyorsunuz. haklıysan bunu, bu kadar bağırmazsın ya da bunu, kimseyi aşağılayarak yapmazsın...
bilmiyorum, garip bir yazar, psikiyatrist. zaten garip olmayan psikiyatrist var mı yaa? yok, ben sanmıyorum.
neyse kitabı, kitaptan çok anlattım. alın okuyun işte. mazlumu getirin bana gibi bir kitap... haklı yönleri çok ama bu böyle mi anlatılır? orasına siz karar verin...
şimdi bahsettiğim resimlerine gelelim, çizim de dense olur aslında çünkü küçük manalı karalamalar bunlar. bi nevi siyah - beyaz karikatürize olaylar... kitabın resimlerini william steig yapmış. güzel de karikatürize etmiş... kahkaha atıyorsunuz.
benim beğendiğim birkaçı bunlar:*
okuyacak olanlara, keyifli okumalar... daha önce okumuş olanlara da yeni tanımlar diliyorum. ve şunu da belirtmeden geçmek istemiyorum; şimdilerde küçük adamlar, kendilerini büyük adam sanarak asıl büyük adamlara, küçük adam muamelesi yapıyorlar. işler, hayli karıştı yani. reich bu günleri görseydi de, yeni bir kitap yazar mıydı acaba?.. sanırım o görev de bize düşüyor.*
doktor, düşünür ve yazar wilhelm reich tarafından yazılıp 1946 yılında yayımlanmış kısa bir kitaptır. orijinal adıyla okuyunca daha etkili oluyor, evet: rede an den kleinen mann. kleinen mann...
kleinen mann... kleinen mann... almanların o baskın, kaba dilleriyle telaffuz etmek; kleinen mann... kleinen mann... kleinen mann.
bi ürktünüz değil mi? haliyle. çünkü kitap sol değil, sağ işaret parmağını çıkarır * ve sizle bu şekilde konuşur. kitap konuşur mu yaa? valla konuşuyor, hatta bi ara yazar gelip ensemden patlattı. dövdü beni, böyle örseledi, her yerlerime vurdu. sonra dedi ki aaa. biz seninle aynı dertten muzdaripmişiz. aynı kulvardanız oğlum biz... dur o zaman, ikimiz birleşip bu kez diğer kleinen mann'lere hitap edelim o sosis gibi parmaklarımızla... çıkar işaret parmağını dedi ve benim kraker gibi parmaklarımı alıp konuyu, komşuyu, akrabayı, çoluk çombalağı isaret eder olduk.
ayy zıkkımın dibi, ben nasıl düşerim bu zulme? dememe kalmadan resimlerini tutuşturdu elime. onları da beğendim. manalı buldum. ahh dedim, söylediğin onca söz unutulup gidecektir elbet. nafile çabalar bunlar. seninle tanışmazdan evvel, ben çok söyledim kleinen mann'lere... şöyle bi gerinip sıradan hayatlarına geri döndüler. sonra o yalnızlığımızda, mutlu hayatımıza geri döndük dedim. aldırmadı, bağırmaya devam etti...*
kitap, benim açımdan tam olarak bu'dur. bağırır, yakarır, serzenişte bulunur. olmayınca küçümser, küçümser, küçülür, küçülür ve sonra büyür... büyük adam olur. ben, büyük adamım demez de, sen anla işte; mikroplarla uğraşan kim ise, doktor kim ise, büyük; odur der... delidir yazar. yani küçük insanlar'ın onu öyle andığını bilir belirtir. akıllı, deliye söyletir misali, kitaptaki büyük adamın o wilhelm reich olduğunu siz söyleyiverirsiniz usulca. püü bana da demezsiniz...
küçük küçük, siyah beyaz resimlerle süslenmiş, çeşni katılmıştır kitaba. yoksa iyi bi dayak yediğinizle kalıyorsunuz okurken. en azından araya ders arası bi teneffüs giriyor. *
sevdiğim birkaç resmini bırakacağım spoiler adı altında ancak onun öncesinde kitaptan dışsal anlamda biraz daha söz etmeliyim...
bendeki çeviri; şemsa yeğin'in, 2. baskı olarak payel yayıncılıktan basılmış hali. biraz eski evet. buna rağmen yalın. hatta fazla yalın.
küçük adam kelimesinin sıkça geçmesi, sizi biraz boğuyor ancak sonrasında buna alışıyorsunuz. hatta bunun, bilerek yapıldığını, reich'in bilinçli şekilde bir aşağılama ifadesi olarak bunu kullandığını, karşı tarafı, hayır, ben küçük adam değilim deyip harekete geçirmeyi amaçladığını anlamanız zor olmuyor. bunda biraz da, toplum tarafından anlaşılamamanın vermiş olduğu yadırganma ve yalnızlığa itilmişlik var, kimse inkar etmesin bunu. sonra yazarın baskın çıkmak için gereğinden fazla çaba harcadığını görüyorsunuz. haklıysan bunu, bu kadar bağırmazsın ya da bunu, kimseyi aşağılayarak yapmazsın...
bilmiyorum, garip bir yazar, psikiyatrist. zaten garip olmayan psikiyatrist var mı yaa? yok, ben sanmıyorum.
neyse kitabı, kitaptan çok anlattım. alın okuyun işte. mazlumu getirin bana gibi bir kitap... haklı yönleri çok ama bu böyle mi anlatılır? orasına siz karar verin...
şimdi bahsettiğim resimlerine gelelim, çizim de dense olur aslında çünkü küçük manalı karalamalar bunlar. bi nevi siyah - beyaz karikatürize olaylar... kitabın resimlerini william steig yapmış. güzel de karikatürize etmiş... kahkaha atıyorsunuz.
benim beğendiğim birkaçı bunlar:*
okuyacak olanlara, keyifli okumalar... daha önce okumuş olanlara da yeni tanımlar diliyorum. ve şunu da belirtmeden geçmek istemiyorum; şimdilerde küçük adamlar, kendilerini büyük adam sanarak asıl büyük adamlara, küçük adam muamelesi yapıyorlar. işler, hayli karıştı yani. reich bu günleri görseydi de, yeni bir kitap yazar mıydı acaba?.. sanırım o görev de bize düşüyor.*
devamını gör...
12.
en sevdiğim ilk üç kitaptan biridir.
kitap tanımlarımı, olabildiğince kitabın bana işleyen yönleriyle vermeyi, okumayan biri için arka kapağa sığdırılamamış şeyleriyle yazmayı tercih ediyorum genellikle ama bu özel kitap için sadece düşüncelerimin kutsal kitabı demekle yetineceğim.
kitap tanımlarımı, olabildiğince kitabın bana işleyen yönleriyle vermeyi, okumayan biri için arka kapağa sığdırılamamış şeyleriyle yazmayı tercih ediyorum genellikle ama bu özel kitap için sadece düşüncelerimin kutsal kitabı demekle yetineceğim.
devamını gör...
13.
wilhelm reich'in insanlardan hiçbir sempati , kendisine karşı olumlu bir kavrayış beklemeden oldukça sert ve direkt ifadelerle okura seslendiği bu eseri, 120 sayfalık kısa bir kitap gibi görünse de her cümlesiyle okurun yüzüne tokat gibi çarpan içi dolu ifadelerle onu şamar oğlanı yapmaya yetecek ölçüde.
yazar, "ruhsal vebalı" olarak tanımladığı; faşist ruhlu, cinsiyetçi, siyaset kurumu tarafından kafaları uyuşturulmuş, iktidar hırsıyla yaşayan, kendi fikirleri yerine çoğunluğun fikirlerine ayak uydurmaya çalışan insanlara sesleniyor.
muhtemelen çoğu okur kendisine seslenilmediğini, kendinin asla yazarın bahsettiği niteliklere sahip olmadığını düşünerek kendini "büyük insan" olarak görecektir. ne de olsa çoğu insan, kendiyle ilgili her konuda şüpheye düşse de zekası ve kavrayış yeteneği konusunda asla kendini eleştirmeye açık değil. ancak arayan, kendisiyle ilgili bir noksanlığı muhakkak bulacaktır.
yazar, fizyolojik rahatsızlıklarını yenmeye çalışırken ruhunu görmezden gelen bu vebalı insanları eleştirirken gelenekçi değerlerin aslında ne kadar anlamsız ve şekilci olduğuna dikkati çekmek istiyor. eğitim, aile, evlilik, siyaset gibi bir çok konuda doğru bilinen, dokunulmaz zannedilen değerleri çok sert bir dille yerden yere vuruyor.
" 'evli olmayan anne' yi ulaşabildiğin her yerde, ahlaksız yaratık diye kovuşturmuyor musun küçük adam? 'evlilik' yani doğru dürüst çocuklarla, 'evlilik dışı' yani bozuk çocuklar arasında kesin bir ayrım yapmıyor musun? ey, bu uydunun mihnet hanesindeki zavallı adam! kendi sözlerini kendin anlamıyorsun.
isa bebeğe saygı gösteriyorsun. isa çocuk, nikah kağıdı olmayan bir anne tarafından doğuruldu. böylece, farkında olmadan isa çocukta kendi cinsel özgürlük özlemine saygı gösteriyorsun, ey, evlilik bağımlısı küçük adam..."
diğer yandan vatansever olduğu için kendini herkesten üstün görenlere de bir lafı var reich'in. "sen ebedi göçmen ve mültecisisin. böyle kalacaksın." diye başladığı sözlerini şu şekilde sürdürüyor:
"yanıyorsun sevgi diye, işini seviyor ve ondan geçiniyorsun. senin işin de benim ve başkalarının bilgisinden yaşıyor. sevginin, iş ve bilgeliğin vatanları, gümrük sınırları, üniformaları yoktur. sen ama, gerçek sevgiden korktuğun için ve bilgiden ölesiye korktuğun için küçük bir vatansever olmak istiyorsun."
kitabın sonuna geldiğimizde yazar "küçük adam" ın "büyük adam" olması yolunda bazı tavsiyelerde bulunuyor. kendi bireysel yaşamının nasıl koca bir toplumu değiştireceği hususunda tereddütte kalanlara, şahsi yaşamlarına aynen devam etmelerini ancak çocuklarına sevgiyle yaklaşmasını, birbirini kucaklamasını, bilgiden yolunuzu şaşmamasını, namuslu ve çalışkan bireyler olarak toplumu değiştirebileceklerini söylüyor. sanırım bu varoluşçu yaklaşımında haklılık payı oldukça fazla.
yazar, "ruhsal vebalı" olarak tanımladığı; faşist ruhlu, cinsiyetçi, siyaset kurumu tarafından kafaları uyuşturulmuş, iktidar hırsıyla yaşayan, kendi fikirleri yerine çoğunluğun fikirlerine ayak uydurmaya çalışan insanlara sesleniyor.
muhtemelen çoğu okur kendisine seslenilmediğini, kendinin asla yazarın bahsettiği niteliklere sahip olmadığını düşünerek kendini "büyük insan" olarak görecektir. ne de olsa çoğu insan, kendiyle ilgili her konuda şüpheye düşse de zekası ve kavrayış yeteneği konusunda asla kendini eleştirmeye açık değil. ancak arayan, kendisiyle ilgili bir noksanlığı muhakkak bulacaktır.
yazar, fizyolojik rahatsızlıklarını yenmeye çalışırken ruhunu görmezden gelen bu vebalı insanları eleştirirken gelenekçi değerlerin aslında ne kadar anlamsız ve şekilci olduğuna dikkati çekmek istiyor. eğitim, aile, evlilik, siyaset gibi bir çok konuda doğru bilinen, dokunulmaz zannedilen değerleri çok sert bir dille yerden yere vuruyor.
" 'evli olmayan anne' yi ulaşabildiğin her yerde, ahlaksız yaratık diye kovuşturmuyor musun küçük adam? 'evlilik' yani doğru dürüst çocuklarla, 'evlilik dışı' yani bozuk çocuklar arasında kesin bir ayrım yapmıyor musun? ey, bu uydunun mihnet hanesindeki zavallı adam! kendi sözlerini kendin anlamıyorsun.
isa bebeğe saygı gösteriyorsun. isa çocuk, nikah kağıdı olmayan bir anne tarafından doğuruldu. böylece, farkında olmadan isa çocukta kendi cinsel özgürlük özlemine saygı gösteriyorsun, ey, evlilik bağımlısı küçük adam..."
diğer yandan vatansever olduğu için kendini herkesten üstün görenlere de bir lafı var reich'in. "sen ebedi göçmen ve mültecisisin. böyle kalacaksın." diye başladığı sözlerini şu şekilde sürdürüyor:
"yanıyorsun sevgi diye, işini seviyor ve ondan geçiniyorsun. senin işin de benim ve başkalarının bilgisinden yaşıyor. sevginin, iş ve bilgeliğin vatanları, gümrük sınırları, üniformaları yoktur. sen ama, gerçek sevgiden korktuğun için ve bilgiden ölesiye korktuğun için küçük bir vatansever olmak istiyorsun."
kitabın sonuna geldiğimizde yazar "küçük adam" ın "büyük adam" olması yolunda bazı tavsiyelerde bulunuyor. kendi bireysel yaşamının nasıl koca bir toplumu değiştireceği hususunda tereddütte kalanlara, şahsi yaşamlarına aynen devam etmelerini ancak çocuklarına sevgiyle yaklaşmasını, birbirini kucaklamasını, bilgiden yolunuzu şaşmamasını, namuslu ve çalışkan bireyler olarak toplumu değiştirebileceklerini söylüyor. sanırım bu varoluşçu yaklaşımında haklılık payı oldukça fazla.
devamını gör...
14.
sahici bir sarsıntı sahte bir dengeden iyidir düsturuyla, insanı güçlü tokatlarla sarsan bir eser. insanların niçin lenin'in adil öğretileri yerine stalin'in yolundan gittiğini; niçin hitler'e, mussolini'ye şakşakçılık yaptığını; niçin yaşam yerine ölümü kutsadığını sorgulayan ve 125 sayfalık devasa hacmiyle göze çarpan wilhelm reich manifestosu. okuru etkileyen, sorgulamaya iten, utandıran bir hayal kırıklığının mahsulü.
yazar, küçük adama taramalı tüfek misali saydırırken okur kendi payına düşeni mutlaka almalı. bu tür eserlerde okur, kendini toplumdan ayrı tutma hatasına düşmemeli. çuvaldızı kendine iğneyi ötekine batırmalı. "siz hep böylesiniz, sizden iğreniyorum"culuk yapacaksak eğer; kendi içimizdeki küçük adamın/kadının farkına varamamışız, kitaptan alacağımız vitamini de hiç etmişiz demektir. hanımlar beyler lütfen siz onlardan olmayın demek isterdim ama biz hep onlardandık.
"polisle hiçbir yere varılamaz, küçük adam! hırsızları yakalayabilir* ve trafiği düzenleyebilir ama o senin özgürlüğünü ne fethedebilir ne de koruyabilir. özgürlüğünü sen kendin mahvettin ve durmadan mahvetmeye devam ediyorsun, acınası bir kararlılıkla."
yazar, küçük adama taramalı tüfek misali saydırırken okur kendi payına düşeni mutlaka almalı. bu tür eserlerde okur, kendini toplumdan ayrı tutma hatasına düşmemeli. çuvaldızı kendine iğneyi ötekine batırmalı. "siz hep böylesiniz, sizden iğreniyorum"culuk yapacaksak eğer; kendi içimizdeki küçük adamın/kadının farkına varamamışız, kitaptan alacağımız vitamini de hiç etmişiz demektir. hanımlar beyler lütfen siz onlardan olmayın demek isterdim ama biz hep onlardandık.
"polisle hiçbir yere varılamaz, küçük adam! hırsızları yakalayabilir* ve trafiği düzenleyebilir ama o senin özgürlüğünü ne fethedebilir ne de koruyabilir. özgürlüğünü sen kendin mahvettin ve durmadan mahvetmeye devam ediyorsun, acınası bir kararlılıkla."
devamını gör...
15.
wilhelm reich’in yazdığı siyasi felsefe diyebileceğimiz bir eserdir. kitap boyunca anlatıcı küçük adama tespitler sunup belirli oranda önerilerde bulunmuştur .
1946 yılında yazılmıştır. ilk yazılışında yayınlanma amacı yoktur.
1946 yılında yazılmıştır. ilk yazılışında yayınlanma amacı yoktur.
devamını gör...
16.
“düşünme biçimin, hakikatin doğrultusunda olsaydı, çoktan kendi kendinin efendisi olurdun.”
kendini büyük gören, küçük gören veya hiç göremeyen herkesin ama herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitapla geldim: dinle küçük adam.
öncelikle sert üslup kullanımı, kişisel olarak hoşuma gitse dâhi, biliyorum ki çoğu okuyucu wilhelm reich'ın tokat gibi çarpan sözlerini üzerine alınıp dayak yemeyecektir. okuyunca sersemleyecek, düşünecek, istemeden de ders çıkaracak ve etkilenecek olsa dâhi kibirli insan oğlu ne büyüklüğünü ne küçüklüğünü kabullenir...
sigmund freud'un öğrencisi olan wilhelm reich, psikiyatr ve psikanalist olmasına rağmen cinsellik ve enerji alanına uzak oluşundan mütevellit psikanaliz alanından sayılmamakta, dışlanmaktadır. annesinin intiharı ona daha ergen yaşlarındayken cinselliğin bastırılmasının ne denli kişisel ve toplumsal sorunlar yaratacağına dair düşünceler bıraktıysa da onun ilgilendiği alan daha çok sosyal bilimlerdir ve eserlerini bu yönde yazmıştır. orgon enerjisi adını verdiği bir evrensel enerji düzeni geliştirmiştir. sosyal bilimler alanında yazdıkları yüzünden de dışlanmıştır. alenen bilimden atılmış, bilim adamlığının devre dışılığı ilân edilmiş biridir. kitapları yakılmış, yasaklanmış, değer görmemiştir. orgon enerji cihazı dediği icatları da aynı yasaklamalara maruz kalmıştır.
"insanlar neden kölelikleri için kurtuluşlarıymış gibi savaşırlar?" diye sorar spinoza.
wilhelm reich ise bu soruyu tekrar sorar ve siyaset felsefesini spinoza ile aynı yerden, daha modern bir şekilde tutar.
spinoza başlangıç için ağır gelirse, daha ‘modern’ bir dille yazmış olan wilhelm reich’la da başlanabilir. özellikle dinle küçük adam ile wilhelm reich okumaya başlamak da heyecanı diri tutar diye düşünüyorum. çünkü epey etkileyici..
rede an den kleinen mann..
köleliği için kurtuluşuymuş gibi savaşan bir toplum oluşumuzu çok güzel yüzümüze çarpan bir kitap. itaatkarlığımızı, boyun eğmelerimizi bize açıklar. bu kitapla ne denli farkındalık ve tehdit oluşturmuş zamanında. kitap o denli çarpıcı cümlelere sahip ki, ne olduğumuzu ve kendimiz dâhil kimi ne hâle getirdiğimizi görebiliyoruz. kitap insana, topluma, hiyerarşik düzene, büyük insanlara, halka, sınıflara ayna tutuyor. düşüncelere ayna tutuyor. ideolojilerin peşinde düşmüş, bir mürşit peşinde, bağnaz, ufacık olan insanoğluna sesleniyor reich. okuyucuyla birebir konuşurmuş gibi hitap ettiği bir dili var.
yazarın kendisini ermiş gibi gösterdiğini ve akıl verdiğini düşünmüyorum fakat bu şekilde bakıp kitaptan haz etmeyen çok fazla insan olmuş. aksine, ben birilerinin konuşması ve bir şeyleri fark ettirmesi gerektiği kanaatindeyim zirâ hepimiz akıl sahibi insanlar olsak dâhi fark edemediğimiz şeyler veya bağnazlık sergilediğimiz alanlar olabiliyor.
üstelik toplumun büyük bir kısmı bu durumdayken konuşması gerekenlere dur demek yalnızca toplumu, insanı daha da geri çekecektir. kendini büyültmeye ve küçültmeye devam eden insanlar tükenmeyecektir. ekmek kavgası bitmeyecektir.
her şeyin içe dönüşle hallolacağını bize fark ettirmeye çalışan kitap, özgürleşme yolunda adım atmayı önemser. bu bağlamda dikkate değer bir eser haline gelmiş ve hem psikoloji hem de siyaset sosyolojisi açısından kült bir eser olmuştur. kendisi sahiden çok sevdiğim, beğendiğim, etkilendiğim kitaplardan biridir. alışılagelmişin dışındaki üslubu da cabası.
“başka bir biçimde yaşayabileceğini düşünmeye cesaret edemiyorsun: koyun gibi güdülmek yerine özgür yaşamak, taktikler uygulamak yerine açık davranmak, bir hırsız gibi gecenin karanlığında sevmek yerine açık açık sevebilmek düşüncelerine yer vermiyorsun kafanda. kendi kurduğun labirentin içinde dönüp duruyorsun, çıkış yönünü bir türlü bulamıyor, çünkü yolun bulunduğu yöne hiç kafanı çevirip bakmıyorsun, doğru düşünmüyorsun."
kendini büyük gören, küçük gören veya hiç göremeyen herkesin ama herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitapla geldim: dinle küçük adam.
öncelikle sert üslup kullanımı, kişisel olarak hoşuma gitse dâhi, biliyorum ki çoğu okuyucu wilhelm reich'ın tokat gibi çarpan sözlerini üzerine alınıp dayak yemeyecektir. okuyunca sersemleyecek, düşünecek, istemeden de ders çıkaracak ve etkilenecek olsa dâhi kibirli insan oğlu ne büyüklüğünü ne küçüklüğünü kabullenir...
sigmund freud'un öğrencisi olan wilhelm reich, psikiyatr ve psikanalist olmasına rağmen cinsellik ve enerji alanına uzak oluşundan mütevellit psikanaliz alanından sayılmamakta, dışlanmaktadır. annesinin intiharı ona daha ergen yaşlarındayken cinselliğin bastırılmasının ne denli kişisel ve toplumsal sorunlar yaratacağına dair düşünceler bıraktıysa da onun ilgilendiği alan daha çok sosyal bilimlerdir ve eserlerini bu yönde yazmıştır. orgon enerjisi adını verdiği bir evrensel enerji düzeni geliştirmiştir. sosyal bilimler alanında yazdıkları yüzünden de dışlanmıştır. alenen bilimden atılmış, bilim adamlığının devre dışılığı ilân edilmiş biridir. kitapları yakılmış, yasaklanmış, değer görmemiştir. orgon enerji cihazı dediği icatları da aynı yasaklamalara maruz kalmıştır.
"insanlar neden kölelikleri için kurtuluşlarıymış gibi savaşırlar?" diye sorar spinoza.
wilhelm reich ise bu soruyu tekrar sorar ve siyaset felsefesini spinoza ile aynı yerden, daha modern bir şekilde tutar.
spinoza başlangıç için ağır gelirse, daha ‘modern’ bir dille yazmış olan wilhelm reich’la da başlanabilir. özellikle dinle küçük adam ile wilhelm reich okumaya başlamak da heyecanı diri tutar diye düşünüyorum. çünkü epey etkileyici..
rede an den kleinen mann..
köleliği için kurtuluşuymuş gibi savaşan bir toplum oluşumuzu çok güzel yüzümüze çarpan bir kitap. itaatkarlığımızı, boyun eğmelerimizi bize açıklar. bu kitapla ne denli farkındalık ve tehdit oluşturmuş zamanında. kitap o denli çarpıcı cümlelere sahip ki, ne olduğumuzu ve kendimiz dâhil kimi ne hâle getirdiğimizi görebiliyoruz. kitap insana, topluma, hiyerarşik düzene, büyük insanlara, halka, sınıflara ayna tutuyor. düşüncelere ayna tutuyor. ideolojilerin peşinde düşmüş, bir mürşit peşinde, bağnaz, ufacık olan insanoğluna sesleniyor reich. okuyucuyla birebir konuşurmuş gibi hitap ettiği bir dili var.
yazarın kendisini ermiş gibi gösterdiğini ve akıl verdiğini düşünmüyorum fakat bu şekilde bakıp kitaptan haz etmeyen çok fazla insan olmuş. aksine, ben birilerinin konuşması ve bir şeyleri fark ettirmesi gerektiği kanaatindeyim zirâ hepimiz akıl sahibi insanlar olsak dâhi fark edemediğimiz şeyler veya bağnazlık sergilediğimiz alanlar olabiliyor.
üstelik toplumun büyük bir kısmı bu durumdayken konuşması gerekenlere dur demek yalnızca toplumu, insanı daha da geri çekecektir. kendini büyültmeye ve küçültmeye devam eden insanlar tükenmeyecektir. ekmek kavgası bitmeyecektir.
her şeyin içe dönüşle hallolacağını bize fark ettirmeye çalışan kitap, özgürleşme yolunda adım atmayı önemser. bu bağlamda dikkate değer bir eser haline gelmiş ve hem psikoloji hem de siyaset sosyolojisi açısından kült bir eser olmuştur. kendisi sahiden çok sevdiğim, beğendiğim, etkilendiğim kitaplardan biridir. alışılagelmişin dışındaki üslubu da cabası.
“başka bir biçimde yaşayabileceğini düşünmeye cesaret edemiyorsun: koyun gibi güdülmek yerine özgür yaşamak, taktikler uygulamak yerine açık davranmak, bir hırsız gibi gecenin karanlığında sevmek yerine açık açık sevebilmek düşüncelerine yer vermiyorsun kafanda. kendi kurduğun labirentin içinde dönüp duruyorsun, çıkış yönünü bir türlü bulamıyor, çünkü yolun bulunduğu yöne hiç kafanı çevirip bakmıyorsun, doğru düşünmüyorsun."
devamını gör...