büyük iskender'in aristo'ya tercih ettiği kinik filozof.

teodor kasap tarafından çıkarılmış ülkemizdeki ilk mizah gazetesidir ayrıca. *
devamını gör...
ilk mizah dergisidir. tanzimat döneminde olması gerek. teodor kasap tarafından çıkarılmıştır.
devamını gör...
bir fıçıda yaşayan , bilgeliğinden faydalanmak için gelen büyük iskender'e "gölge etme başka ihsan istemem" demiş filozof.
devamını gör...
fıçısıyla, feneriyle, köpeğiyle doğduğu ve bir süre yaşadığı yer olan sinop’ta heykeli dikilen filozoftur.

elinde fenerle gezdiği, soranlara “adam arıyorum” dediği vakidir.

ara edit: heykeline karşı çıkılmasının en önemli nedeni “adam arıyorum” cümlesinden hareketle 1000 yıl önce yaşayan sinoplulara hakaret içermesi olarak gösterilmektedir. aslında bu cümleyi kurduğunda sinop’ta olmadığı gibi anadolu topraklarında bile bulunmuyordu.

babası kuyumcudur, maddi durumları iyidir. ama o herşeyini bırakıp fıçıda yaşamaya başlamıştır. fıçı içinde yaşarken elindeki tek varlığının yemek yediği bir tas olduğu anlatılır. bir gün bir köpeği izlerken bu tası da atmıştır.

yukarıdaki tanımda yazdığı üzere büyük iskenderle aynı dönem yaşamıştır. büyük iskender onun için “büyük iskender olmasam diyojen olmak isterdim” cümlesini kurmuştur.

bonus: (bir cevabı)
-bir insanın zeka seviyesini nasıl tespit ederiz?
-konuşmasından.
-peki ya hiç konuşmuyorsa?
-valla ben o kadar zekisine hiç rastlamadım.
devamını gör...
mö. 412-323 yıllarında yaşamış sinop'lu filozof. şehir merkezine dikilen heykelini bir grup kaldırmak istemişti 2017'de. sanata değil yunan ideolojisine karşılarmış. ilginç.

diyojen'in çizilmiş bazı resimlerini paylaşmak isterim:
jean-léon gérôme - diogenes (1860)
john william waterhouse - diogenes (1882)
raphael - school of athens (1510-11) (tam merkezde merdivenlerde oturan mavi kıyafetli adam)
nicolas-andré monsiau - alexander and diogenes (1818)
john martin - diogenes throwing away his cup (1833)
gibi gibi.
devamını gör...
gölge etmeyin bu arkadaşa başka ihsan istemez.
devamını gör...
bildiğim kadarıyla ilk türk mizah dergisi
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

(büyük iskender ve diyojen, caspar de crayer'in çizdiği temsili resim)

ünlü filozofların yaşamları ve öğretileri adlı kitabında diogenes laertios bu olayı şöyle anlatır:
diyojen bir köşede güneşlenirken, iskender başına dikilip “dile benden ne dilersen!” dedi. o da “güneşimi engelleme yeter!” diye karşılık verdi.

bazı kaynaklarda ise olay şu şekildedir:

sinizm (kinizm) ekolünün kurucusu yunan filozof diyojen bir fıçıda yaşardı. büyük iskender güneş altında dinlenmekte olan diyojen’i ziyarete gidip ona yapabileceği bir şey olup olmadığını sorduğunda diyojen o hiçbir şekilde itiraz edilemeyen cevabını vermişti: “sizden istediğim tek şey kenara çekilmenizdir. bunu yaparsanız güneşime mani olmazsınız ve bana vermeniz mümkün olmayanı benden almamış olursunuz.” 
daha sonraları iskender bu olay üzerine “ünlü imparator büyük iskender olmasaydım 'diyojen' olmak isterdim” demiştir.

diyojen bir sürgündü, kötü bir suçla suçlanmış bir adamın oğluydu, herkes tarafından itilmiş, hakaret ve küçümseme ile karşılaşmıştı. ama onda güçlü bir irade, kararlılık ve cesaret vardı. üstelik çok iyi konuşuyordu, üstün ve pırıl pırıl bir zekâya sahipti.

diyojen, günlük yaşamında çok zaman kirli ve pis elbisesi, köpek derisine benzeyen mantosu ile dolaşır, geceleri heykel diplerinde ve sokak köşelerinde yatardı. hayatını son derece fakir olarak geçiren diyojen'in içinde yaşadığı bir fıçısı ve bir çanağı vardır. ama bir gün, çeşme başında avucu ile su içen bir çocuğu görünce, “bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti.” diyerek elindeki çanağı da kırıp atmıştır. diyojen, aşırı gururlu bir insandı ve herkesi küçümserdi! sıradan insanlardan nefret eder ve o derece küçük görürdü ki, dönemin atina'sında gündüz vakti elinde fenerle dolaşıp “dürüst bir adam arıyorum.” diye bağırarak atina sokaklarında dolaşmış, böylece atina’da adam görmediğini anlatmak istemiştir. platon ona “çılgın sokrates” derdi. servet ve varlık düşmanıydı, bunların erdeme ters düştüğünü iddia ederdi. zamanın felsefe okullarını da çekinmeden eleştiren bir kişiydi. günün hatiplerine, “zamanın uşakları” derdi. platon’un öğretimini, “zaman kaybettirme” olarak nitelerdi.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

(dönemin atina'sında gündüz vakti fenerle dolaşıp "dürüst bir adam aradığını" söyleyen diyojen'e atfeden tablo, 1780'ler)

diyojen yoksulluk içinde yaşadığı, halka açık yerlerde yatıp kalktığı ve yiyeceğini dilenerek topladığı halde, herkesin aynı şekilde yaşaması gerektiğini savunmamıştır. kişinin en kısıtlı yaşam koşullarında bile, mutlu ve bağımsız olabileceğini göstermeyi amaçlamıştır. insanın kendi kendine yeterli olabilmesi gerektiğini savunmuştur. uygarlaşmanın getirdiği kurallara ve araçlara bağlı olan bir yaşamı reddetmiş, yaşamın doğal ve sade olması gerektiğine inanmıştır.

kendi açısından sade ve doğal, toplumsal değerler açısından ise sefil denebilecek bir yaşam sürer. ona göre, sade bir yaşam tarzı, sadelikten başka, örgütlenmiş, dolayısıyla uzlaşımsal toplumların görenek ve yasalarını da önemsememek anlamına gelir. diyojen, doğaya aykırı bir kurum olan ailenin yerini, kadınların ve erkeklerin tek bir eşe bağlı olmadığı, çocukların ise bütün toplumun sorumluluğunda bulunduğu doğal bir durumun alması gerektiğini savunmuştur.

diyojen, insan için iki disiplin kabul ediyordu:

1- ruh disiplini
2- beden disiplini

ona göre, beden disiplini jimnastikle elde edilebilirdi. ruh ise ancak erdem ile gelişebilirdi. erdemin ne olduğunu araştırmış, onun doğaya uygun yaşamak olduğunu bulmuştu. yani bir insanın erdemli olabilmesi için, doğaya uygun yaşaması gerekmekte idi. bu ise olabildiğince arzu ve ihtiyaçları azaltmak, hatta kaldırmaktan ibaretti. (sokrates’in, agora’da, “bu pazar yerinde ihtiyacım olmayan ne kadar çok şey var!” deyişini hatırlatayım.) bu nedenle refah, nezaket, güzel sanatlar ve bilim, cezalandırılmaları gereken fazlalıklardır; zenginlik, asalet ve onur, iğrenilecek şeylerdir. din ve kanunlar, politikanın icatlarıdır. evlenme ve mülkiyet kaldırılması gereken fazlalıklardır. zira doğa hükümetinde her şey ortaklaşadır: servet, kadınlar, çocuklar...

- bazı sözleri -

"adam ne vakit evlenmeli?" diye soran kişiye: genç ise, henüz evlenme zamanı gelmemiştir. ihtiyar ise, vakti geçmiştir.
- - - - - - -
bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. ikisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: ben bir serseriye yol vermem, der. diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: ben veririm!
- - - - - - -
çok dinlememiz ve az konuşmamız için iki kulağımız ve bir dilimiz vardır.
- - - - - - -
büyük iskender, diyojen’i birbiri üstüne yığılmış insan kemikleri içinden bir şey ararken gördü ve ne yaptığını sordu. diyojen, “babanızın kemiklerini arıyorum; ama hangisinin kölelere, hangisinin babanıza ait olduğunu kestiremiyorum” dedi.
- - - - - - -
yeryüzünde en iyi şey nedir, diye sordular. “hür olmak” diye cevap verdi.
- - - - - - -
biri, diyojen'e sordu: “ne zaman yemek yemeliyim?” diyojen cevap verdi: “zengin isen, canının istediği zaman; fakir isen, bulduğun zaman.”
- - - - - - -
yunanistan’ın hangi tarafında akıllı adamlar gördüğünü sordular. “pek çok çocuk gördüm; fakat hiçbir yerde adam görmedim.” dedi.
- - - - - - -
diyojen’e bir adamın ne kadar akıllı olduğunun nasıl anlaşıldığını sordular. yanıtı kısa oldu: konuşmasından. bir soru daha sordular: “peki adam ya hiç konuşmazsa? diyojen’in yanıtı bu kez şöyle oldu: o kadar akıllı olanı henüz yok dünyada.
devamını gör...
platon’a göre "sokrates’in delirmiş hali" olan kinik filozof.

diyojen ayrıca iyi laf sokan bir filozoftur. günün birinde ancak tek kişinin geçebileceği kadar dar olan bir köprüden geçerken karşı yönden gelmekte olan asilzadenin biriyle ortada karşılaşır. birkaç saniye süren duraklama sonrasında asilzade "ben sefil insanlara yol vermem" der. bunun üzerine diyojen "ben veririm" der ve kenara çekilip yol verir..
devamını gör...
m.ö. bile olsa güce tamah etmenin var olduğu, karşısında büyük iskender olsa bile eğilip bükülmeyen, o'na: ''gölge etme, başka ihsan istemem.!'' diyebilecek kadar yürekli, su içeceği tası fırlatıp eliyle içen, fıçıda yaşayan büyük büyük dedem kabul ettiğim* felsefe sevme sebebim: filozof sinoplu diogenes... bana çok şey kattın, çook...
devamını gör...
kropotkin olmasaydım diyojen olmak isterdim.
devamını gör...

her şey tanrılara aittir. tanrılar bilge insan­ların dostudur. dostlar her şeyi paylaşır; öyleyse her şey bilgelere aittir.
devamını gör...
dünya vatandaşı
çıldırmış sokrates de derlerdi ona.
hocası antisthenes sokrates'in öğrencisidir. sokrates'in toplumun dışına çıkabilen cesur iradesi diyojen'in kinizm felsefesinin temelini oluşturur.

yaşadığı dönemde lüks, zevk arayışı içinde olan kendi mülküne ve bahçesine kapanmış insanlar ortaya çıkmıştır. hatta diyojen birine beddua ettiğinde tanrı senin evlatlarını lüks içinde yaşatsın dermiş. insan ne kadar çok şeye sahipse o kadar köle olurmuş. yaşam şekli köpeksi anlamına gelen kinik yakıştırmasıyla anılmış. bir fıçı içinde yaşar ama ona ait değildir eğer içine bir köpek gelirse ona da aittir. bu yüzden köpeklere rahatsızlık vermezmiş. 'ben büyük iskenderim' diyen iskender'e kendini 'ben de köpek diyojen' diye tanıtmış.

onunla ilgili bir sürü hikaye var bir sürü özlü söz. o insanlara örnek olmaya çalışmış önder filozoftur. yaşam şekli, bakınız bu şekilde de yaşanıyor, doğa bizim evimizdir mesajı içerir. ihtiyaçlarımız tutkudan ibarettir. sokrates'in bir pazara çıktığında ne kadar ihtiyacım olmayan şey var demesi gibidir tası olmadan su içen, tabağı olmadan yemek yiyen çocuğu görüp ben gereksiz mülk edinmişim diyen diyojen'in tasını ve tabağını kırması.

hayattaki tek sahibi olduğun şey iradendir. vatanın her yerdir. bu filozof kendisinin efendisidir. platon dahi kendisini ünlü olmaya çalışan bir kişi olarak görmüş. oysa diyojen'in topluma mesajı vardır. utanma, korkma, köle olma, özgürleş.. sahip olduğun her şey seni köle yapar.

dik duruşlu özgür filozof.
devamını gör...
işemeli sıçmalı ayinlerin mucidi, antik yunan'da bir kolpaçino karakteri..
devamını gör...
bu abimizin dünyaya ayar makinesi olarak gelmesi zaten hepimizin malumu ama plato ve iskender'e karşı büyük nefretini hala çözebilmiş değilim. ne yaptı abim bunlar sana? sinop'un suyundan mı oldu bunlar? laz damarı tabirini sen mi çıkarttın? adam dünyanın en büyük askeri dehası, ayağına geliyor, hacı dedem var mı bi isteğin bir ihtiyacın, emekli maaşın tam yatıyor mu diye soruyor sen ''kardeş boş yapma, güneşleniyorum, çok istiyorsan köşedeki tekelden bronzlaştırıcı krem ve tekel 2000 kırmızı al gel diyorsun. hadi adam imparator adamın yaşam tarzı sana ters, plato abim ne yaptı sana? ne diye adamın akademisini çiğ tavukla basıyorsun?
plato abimiz delikanlı bir abimiz, hocasını katleden mercilere yönelik ''insanoğlu dediğin iki ayaklı tüysüzlerdir'' diyor, sen adamın akademisini basıp yolunmuş tavuk fırlatıyorsun sonra da diyorsun ki ''hazırola geçin lan, alın size plato'nun insanoğlu''.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
plato ne diyor, tamam o zaman insanoğlu dediğin iki ayaklı tüysüz ve düz tırnaklı canlılardır.
deli herif.
devamını gör...
kendini "evsiz, kentsiz, ana vatanından uzak, bohçasında sadece bir günlük kuru ekmek bulunan bir dilenci" diye tanımlayan düşünür.

platon'un bile "sokrates'in delirmiş hali"
diyerek, sokrates' e ve felsefesine olan yakınlığını teslim ettiği diogenes muhtemelen dördüncü yüzyılın ikinci yarısında doğduğu
sinop'tan felsefe öğrenmek amacıyla atina'ya gelmişti.



kinik hayat tarzına uygun bir biçimde yaşayabilmek için, kendisini ağır doğa koşullarına dayanıklılık göstermeye adayan, kızgın kumların üzerinde yürüyen, karda mermerlere sarılan diogenes'in gerçekten de kendisine felsefenin ne yararını gördüğü
sorulduğu zaman, "her şey bir yana talihin cilvelerine karşı hazırlıklı olmayı öğrendiğini" söylediği anlatılır

devamını gör...
ne diycen yerine ne diyojen diyerek birini sinir edebilirsiniz
devamını gör...
raffelo sanzio'nun, atina okulu eserinde de yerde bir şeyler okurken görülebilir.

ortam şampiyonlar ligi tabii.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
heykellerden daha duygusuz insanlar ile karşılaşacaksın.*
devamını gör...
gelmiş geçmiş tek ve gerçek anarşist bu adam bence. bizim dallama anarşistler gibi " hadi bütün anarşistler birleşin gelin devleti yıkalım" falan demiyor. bu adam kenarda köşede de değil hep meydanda ve her yerde.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"diyojen" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim