21.
sokrat ile karıştırılır ama alakası yok. diyojenin elinde fenerle gündüz vakti dürüst insan aradığı yerdeyim bugünlerde. ayrıca diyojen ilk osmanli mizah dergisinin de adıdır.
devamını gör...
22.
kara mizah seven filozoftur.
bir gün şehirdeki bir fahişenin çocuğu kalabalığa taş atıyormuş. diyojen de çocuğa "evlat, babalarını niçin tasliyorsun?" diye bağırmış. günahsız bebenin bu söz üzerine yaşadığı travmayı düşünemiyorum.
bir gün şehirdeki bir fahişenin çocuğu kalabalığa taş atıyormuş. diyojen de çocuğa "evlat, babalarını niçin tasliyorsun?" diye bağırmış. günahsız bebenin bu söz üzerine yaşadığı travmayı düşünemiyorum.
devamını gör...
23.
kendisi hemşehrimdir.
devamını gör...
24.
sinoplu bilge (ya da öyle bir şey.)
devamını gör...
25.
"birileri sizi övüyorsа bunlаrın hiçbirine önem vermeyin аmа eğer sizi yeriyorlаrsа işte o zаmаn kıymetli olduğunuzu аnlаyın." - diyojen
diyojen bir gün çok dаr bir sokаktа zenginliğinden bаşkа hiçbir şeyi olmаyаn kibirli bir аdаmlа kаrşılаşır. ikisinden biri kenаrа çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. mаğrur zengin, hor gördüğü filozofа: ben bir serseriye yol vermem, der. diyojen, kenаrа çekilerek gаyet sаkin şu kаrşılığı verir: ben veririm!
diyojen bir gün çok dаr bir sokаktа zenginliğinden bаşkа hiçbir şeyi olmаyаn kibirli bir аdаmlа kаrşılаşır. ikisinden biri kenаrа çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. mаğrur zengin, hor gördüğü filozofа: ben bir serseriye yol vermem, der. diyojen, kenаrа çekilerek gаyet sаkin şu kаrşılığı verir: ben veririm!
devamını gör...
26.
kendisi bir gün dilenerek elde ettiği meyveleri yıkarken onu o sefalet içerisinde gören platon "tiran'a boyun eğseydin bugün meyve yıkıyor olmazdın" demiş. diyojen ise "eğer meyve yıkayabiliyor olsa idin sen de tiran'a boyun eğmezdin" demiş.
özgürlük işte budur. özgürlük her şeyi yapabilmek değil yapabileceğin şeylerin farkında olmaktır.
özgürlük işte budur. özgürlük her şeyi yapabilmek değil yapabileceğin şeylerin farkında olmaktır.
devamını gör...
27.
“zengin insan; her şeye sahip olan değil, en az şeye ihtiyaç duyan insandır.” şeklinde ayarlı bir sözü vardır. özgürlüğün anahtarını uzun bir süre elinde tutabilmiş biridir. günümüzde yaşasaydı bu beyin özürlü insanlar ona şarapçı derlerdi ak.
devamını gör...
28.
şehir meydanında osbir çeken hazır cevap ve sivri dilli bir filozof.
devamını gör...
29.
firavun, kavmini ezerek, onları köleleştirdi; onlar da çaresiz itaat ettiler. demek ki, bir millet ezilip elinden şahsiyeti alınınca, o milletin direnci yok olur, haksızlıklara karşı başkaldırmayı gerçekleştirmek bir yana, düşünemez bile. dolayısıyla dünyanın şurasında, burasında bir millet eziliyor, hakları gaspediliyorsa, o milletin kurtuluşu için yapılacak ilk şey, onu, kaybettiği şahsiyetine kavuşturmaktır çünkü haksızlıklara karşı ayaklanmanın potansiyeli, şahsiyettir! şahsiyetini bulmamışların, ezilmekten, ona buna köle olmaktan başka hiçbir meziyetleri yoktur. işte bu gibilerin, diyojen'in yaptığı gibi, ellerine bir fener alıp kaybolmuş şahsiyetlerini aramaya çıkmalanı gerekir.
devamını gör...
30.
diogenes, insanlarla alay etmesiyle tanınan antik yunan filozoflarından biriydi.
diogenes, bir okçunun defalarca hedefini ıskaladığını görünce gidip okçunun yanına oturmuş ve oturmak için en güvenli yerin orası olduğunu söylemiş.
başka bir zaman, diogenes bir fahişenin oğlunun kalabalığa taş attığını görüyor. çocuğun yanına gider ve kulağına, "dikkatli ol oğlum, babana vurma." der.
başka bir örnekte, diogenes borç para ararken yanından geçen bir adam, "evet, eğer beni ikna edebilirsen." der. diogenes, "eğer seni ikna edebilseydim, kendini asmana ikna ederdim." diye cevap vermiş.
diogenes, sokrates ve platon'un da büyük bir hayranı değildi, hatta derslerine yemek getirip dinleyicilerin dikkatini dağıtmak için yüksek sesle yemek bile yiyordu. büyük iskender, diogenes'e neden çöp karıştırdığını sorduğunda, "babanın kemiklerini arıyorum ama onları kölelerinin kemiklerinden ayırt edemiyorum." diye cevap verdi.
diogenes, insanların yüzeyselliğini ve ikiyüzlülüğünü küçümser ve köpeklerin arkadaşlığını tercih ederdi. sık sık (hoş olmayan bir şekilde) "köpek diogenes" olarak tanımlanırdı, ancak bunu bir iltifat olarak kabul ederek şöyle derdi, "ben köpek diogenes'im. bu tür insanlara sokulurum. açgözlülere havlarım ve alçakları ısırırım."
alıntı.
diogenes, bir okçunun defalarca hedefini ıskaladığını görünce gidip okçunun yanına oturmuş ve oturmak için en güvenli yerin orası olduğunu söylemiş.
başka bir zaman, diogenes bir fahişenin oğlunun kalabalığa taş attığını görüyor. çocuğun yanına gider ve kulağına, "dikkatli ol oğlum, babana vurma." der.
başka bir örnekte, diogenes borç para ararken yanından geçen bir adam, "evet, eğer beni ikna edebilirsen." der. diogenes, "eğer seni ikna edebilseydim, kendini asmana ikna ederdim." diye cevap vermiş.
diogenes, sokrates ve platon'un da büyük bir hayranı değildi, hatta derslerine yemek getirip dinleyicilerin dikkatini dağıtmak için yüksek sesle yemek bile yiyordu. büyük iskender, diogenes'e neden çöp karıştırdığını sorduğunda, "babanın kemiklerini arıyorum ama onları kölelerinin kemiklerinden ayırt edemiyorum." diye cevap verdi.
diogenes, insanların yüzeyselliğini ve ikiyüzlülüğünü küçümser ve köpeklerin arkadaşlığını tercih ederdi. sık sık (hoş olmayan bir şekilde) "köpek diogenes" olarak tanımlanırdı, ancak bunu bir iltifat olarak kabul ederek şöyle derdi, "ben köpek diogenes'im. bu tür insanlara sokulurum. açgözlülere havlarım ve alçakları ısırırım."
alıntı.
devamını gör...