dizilerde fakir karaktere yapılan rocky balboa muamelesi
başlık "echabrenef7091" tarafından 04.04.2023 16:18 tarihinde açılmıştır.
1.
vardır böyle bir şey. ülkenin maalesef belli bir kesiminin sorgusuz sualsiz izlediği, konusu hiç değişmemek üzere güzel ama şımartılmış kız - zengin ama antipatik holding çocuğu - fakir ama karakterli anadolu çocuğu üçlüsünün başrolde olduğu ve kıza olan aşklarındaki gereksiz rekabeti anlatan dönemlik, kadrosu iyi olursa da iki üç sezonluk dizilerdir bunlar. senaryo dünyanın adaletsizliğini yüze vurmaktadır ve fakir anadolu çocuğu sevdiği kızı etkilemek için kendini paralarken holding havasını almış çocuk neredeyse hiçbir şey yapmadan istediğini alabilmektedir. tabii aynı zamanda kız da paylaşılamamanın verdiği hazzı belli etmeden yaşamaktadır, hatta alttan alttan kışkırtmaktadır bu boş hayaller için üç günlük dünyada kavga eden ikiliyi.
senaryoda ikincil planlarda farklı karakterlerin karşılıklı aşkları, evin küçük çocuğunun sempatik hâllerine gösterilen alaycı hoşgörü, sağlık veya eğitim gibi sorunlarla uğraşan yan karakterler, şiveli konuşan ve sonradan yolu bir şekilde istanbul'a düşmüş adamın komik gafları gösterilirken ön planda da bizim zengin ve fakir türk erkeklerinin şımarık türk kızıyla olan maceraları devam etmektedir. bu iki erkek olabilecek her konuda çatışır, zengin erkek fakiri her ortamda aşağılayıp küçük düşürür, onun bir yere gelememiş sevimsiz yancıları da arkadan gülme efektleri verir, fakir erkek gururunu kalbine alıp sert sözler söylese de etki etmez.
ve nihâyet çoğu türk dizisinde olduğu gibi bu dizide de gerginlik arşa tırmanır, sürtüşmeler arttıkça artar ve dizinin zirvesine çıkılır. şimdiye kadar güzel türk kızının beğenisini kazanmak için bölümlerce, haftalarca kıyasıya mücadele eden biri zengin, biri fakir ama ikisi de aptal olan bu adamlar kavgaya tutuşur. ikisinin de gözü korkmadan tereddütsüz başlar kavgaya ve çok çeşitli vuruş tekniklerini birbirleri üzerinde kullanırlar. zengin ve yakışıklı holding çocuğu olanca gücüyle bir yumruk savurur fakir adamın yüzüne. fakir adam yere yığılır ve saniyelerce yerde kalır. o sırada hayatı gözünün önünden geçer tamamen. kırgınlıkları, sevinçleri, güzel kızla geçirdiği sınırlı ama güzel anılar, hayat mücâdelesi, kısaca her şey... etrafa toplanmış onlarca kişinin hepsi birer boks maçı hakemi edasıyla saniyeleri sayar ve fakir adamın nakavt olmasını bekler.
tam o an fakir adam gücünü ve cesaretini toplar, yavaş yavaş yerden kalkar ve bir yumruk da o savurur iman gücüyle. bu sefer zengin çocuk yere düşer ve kalkamaz. herkes kalkmasını beklerken o çoktan yenik düşmüş ve kavgayı, boks maçını kaybetmiştir. fakir çocuk zafer kazanmıştır âdeta. inşaat işçiliğiyle edinilen kas kütlesi kapalı spor salonunda protein tozuyla kazanılan vücuda galip gelmiştir. herkes fakir çocuğa koşar ve sanki en başından onu desteklemişçesine tebriklerini sıralar.
fakir ama gururlu genç vâkur bir tavırla kabul eder herkesin tebriğini. ve sonra o şımartılmış ama güzel türk kızıyla göz göze gelirler. türk kızı çocuğa büyük bir minnetle bakar ve koşarak birbirlerine sarılırlar. türk kızı fakir ama karakterli çocuğun kıymetini anlamıştır ve bir daha hiç ayrılmayacaklardır. zengin holding çocuğu da herkesçe unutulmuştur. hiç tanışılmamışçasına...
tespitte sona gelirken sormadan edemeyeceğim. acep bu dizi senaristlerinin hepsi birer rocky balboa hayranı da bu hayranlıklarını göstermek ve rocky'yi defalarca anmak adına mı bu sahneleri çekerler? hayır zengin çocuğa da yazık, insan parasından soğuyor. çocuk babaına lânet okuyordur neden zengin oldun, beni neden zengin ettin peki diye. ey dizi senaristleri, tamam fakirler sempatik geliyor, tamam fakirler kazansın istiyorsunuz fakat öyle bir son olsa bile bâri zenginin gururunu incitmeyin.* fakir oğlan tek seferde vursun bitsin, ne o öyle zengine umut verip sonra iyice dibe batırmalar? zengin holding çocuğu şimdi kendi kendine sormasın mı?
''yüce tanrım, mâdem olmayacaktı niye olur gibi oldu?''
senaryoda ikincil planlarda farklı karakterlerin karşılıklı aşkları, evin küçük çocuğunun sempatik hâllerine gösterilen alaycı hoşgörü, sağlık veya eğitim gibi sorunlarla uğraşan yan karakterler, şiveli konuşan ve sonradan yolu bir şekilde istanbul'a düşmüş adamın komik gafları gösterilirken ön planda da bizim zengin ve fakir türk erkeklerinin şımarık türk kızıyla olan maceraları devam etmektedir. bu iki erkek olabilecek her konuda çatışır, zengin erkek fakiri her ortamda aşağılayıp küçük düşürür, onun bir yere gelememiş sevimsiz yancıları da arkadan gülme efektleri verir, fakir erkek gururunu kalbine alıp sert sözler söylese de etki etmez.
ve nihâyet çoğu türk dizisinde olduğu gibi bu dizide de gerginlik arşa tırmanır, sürtüşmeler arttıkça artar ve dizinin zirvesine çıkılır. şimdiye kadar güzel türk kızının beğenisini kazanmak için bölümlerce, haftalarca kıyasıya mücadele eden biri zengin, biri fakir ama ikisi de aptal olan bu adamlar kavgaya tutuşur. ikisinin de gözü korkmadan tereddütsüz başlar kavgaya ve çok çeşitli vuruş tekniklerini birbirleri üzerinde kullanırlar. zengin ve yakışıklı holding çocuğu olanca gücüyle bir yumruk savurur fakir adamın yüzüne. fakir adam yere yığılır ve saniyelerce yerde kalır. o sırada hayatı gözünün önünden geçer tamamen. kırgınlıkları, sevinçleri, güzel kızla geçirdiği sınırlı ama güzel anılar, hayat mücâdelesi, kısaca her şey... etrafa toplanmış onlarca kişinin hepsi birer boks maçı hakemi edasıyla saniyeleri sayar ve fakir adamın nakavt olmasını bekler.
tam o an fakir adam gücünü ve cesaretini toplar, yavaş yavaş yerden kalkar ve bir yumruk da o savurur iman gücüyle. bu sefer zengin çocuk yere düşer ve kalkamaz. herkes kalkmasını beklerken o çoktan yenik düşmüş ve kavgayı, boks maçını kaybetmiştir. fakir çocuk zafer kazanmıştır âdeta. inşaat işçiliğiyle edinilen kas kütlesi kapalı spor salonunda protein tozuyla kazanılan vücuda galip gelmiştir. herkes fakir çocuğa koşar ve sanki en başından onu desteklemişçesine tebriklerini sıralar.
fakir ama gururlu genç vâkur bir tavırla kabul eder herkesin tebriğini. ve sonra o şımartılmış ama güzel türk kızıyla göz göze gelirler. türk kızı çocuğa büyük bir minnetle bakar ve koşarak birbirlerine sarılırlar. türk kızı fakir ama karakterli çocuğun kıymetini anlamıştır ve bir daha hiç ayrılmayacaklardır. zengin holding çocuğu da herkesçe unutulmuştur. hiç tanışılmamışçasına...
tespitte sona gelirken sormadan edemeyeceğim. acep bu dizi senaristlerinin hepsi birer rocky balboa hayranı da bu hayranlıklarını göstermek ve rocky'yi defalarca anmak adına mı bu sahneleri çekerler? hayır zengin çocuğa da yazık, insan parasından soğuyor. çocuk babaına lânet okuyordur neden zengin oldun, beni neden zengin ettin peki diye. ey dizi senaristleri, tamam fakirler sempatik geliyor, tamam fakirler kazansın istiyorsunuz fakat öyle bir son olsa bile bâri zenginin gururunu incitmeyin.* fakir oğlan tek seferde vursun bitsin, ne o öyle zengine umut verip sonra iyice dibe batırmalar? zengin holding çocuğu şimdi kendi kendine sormasın mı?
''yüce tanrım, mâdem olmayacaktı niye olur gibi oldu?''
devamını gör...
2.
türk dizilerinin klişesi. dizi sektöründe maalesef ki berbatız. sadece birkaç dizi aradan sıyrılabilir.
devamını gör...
3.
yeşilçam'ın işi fakire "sen çok kralsın koçum, o seni inim inim inletiyor olabilir, ama sen fakir olarak onurlusun, mutlusun" diye boş gaz verip sınıfsal rollerin kabulünü sağlamaktı
yeni dizilerde bu, servet düşmanlığı görünümündeki servet övgüsüne döndü:
vay lan zenginler dam üstünde fındık kırıyor, sülalemizi satsak yanlarına yaklaşamayız ama fakir olduğumuz için evcil hayvanın bir formuna benzetip bizi dünyalarına alırlar!
fakiri seven zengin saçmalığının arkasında bu var. masal bile diyemiyorum, sade saçmalık.
yeni dizilerde bu, servet düşmanlığı görünümündeki servet övgüsüne döndü:
vay lan zenginler dam üstünde fındık kırıyor, sülalemizi satsak yanlarına yaklaşamayız ama fakir olduğumuz için evcil hayvanın bir formuna benzetip bizi dünyalarına alırlar!
fakiri seven zengin saçmalığının arkasında bu var. masal bile diyemiyorum, sade saçmalık.
devamını gör...