kendisini fazla önemseyen, fasulye gibi nimetten sayan sevgilidir efenim bunu yapan. aslına bakarsanız bu hareketin aptalca olduğu kadar, sevimli de görünebildiğini düşünebilirsiniz, ancak kendisini paketleyen steroid necatiyi görünce, suratımda oluşan ifade, garip bir tiksintiydi.

sene üniversite üçü okumakta olduğum seneydi ki tüm kış boyunca ineklerken formumu bozmuş, çeşitli ders notlarını okur ve tekrar tekrar yazarak çalışırken bir yandan hunharca gömdüğüm abur cuburlar, çeşit çeşit çikolatalar sebebiyle ideal kilomun üzerine 4 kilo kadar çıkmıştım. lanet olasıca kilolar... bazı balık etli hanımlara ne de güzel yakışıyordu, ama kesinlikle kendimde bu görüntüyü benimseyemiyordum. kilo dendiğinde zaten size de buralarda bahsettiğim eski sevgilim koca götlü gökhan gibi olacağım diye hayıflanıyor, onu kınadığım için aynı dış görüntüyü tecrübe etmeden ölmeyeceğim diye tırsıyordum. hani öyle bir laf vardır ya: kınayan kınadığını yaşamadan ölmez.

yalan o söz.

neyse efenim, o yaz ben bir spor salonuna gitmeye karar verdim.
kırmızı bikinim içerisindeyken tek bir fazlalık görmek istemiyordum ve o dört kilodan, vücudumu sıkılaştırarak, çok kolay bir şekilde kurtulacaktım.

x fitness adlı, kafesinin sosyete hanımları ve beylerinin de uğrak mekanı olan o spor salonuna memur babamın iki maaşını ödeyerek kaydoldum. asla mahalle arası çorap kokulu, bol kekolu iğrenç salonlara gidemezdim, elbette sporumu icra etmek için elit bir ortam seçecektim. kayıt işlemleri tamamlandıktan sonra, spor salonu içindeki katları gezdiren görevliyle beraber ortamı incelemeye koyulmuştum:

-bu kısım spa bölümümüzdür morticia hanım, günün yorgunluğu...
-anladım anladım. şurası da sauna odası olmalı?
-evet aynen öyle.
(bir kat daha yukarı çıkıyoruz)
-burası grup halinde pilates, zumba vb çalışılan kısı..
-haftada üç kere oluyordu değil mi pilates?
-evet, size programların yazılı halde vereceğim.
-tamam ne zaman başlayabilirim? ben hazır geldim.
-bugün başlayabilirsiniz. soyunma odalarını göstereyim size buyurun, fitness kısmımız burası, odalar ve duşlar bu katta.

tanrım, biraz para bastırınca nasıl da adam yerine koyuluyordunuz öyle; topuklu ayakkabılarıyla tıkır tıkır ede ede tüm katları gezdirmişti, maaşının hakkını veriyordu nitekim o stilettoları ben giyiyor olsaydım müşteriye "aha burada salon, orada da üç dört kişiye sorun, gösterirler ne nerede" der, başımdan savardım. narin ayaklarıma asla kıyamam.

her ne ise, ortama hızlı bir giriş yapmıştım; hemen üzerimi değiştirmek için kadınlar soyunma odasına girdim, hazırlandım ve salonun göbeğine doğru etrafı süzerek yavaş adımlarla ilerledim. günün o saatleri, nasıl da kalabalıktı. koşu bandındaki fosforlu turuncu taytlı sarışın kadının götünü izlemeye dalmıştım:

lanet olasıca küçük kıçlı kadınlar! küçük ve şekilli. kesin yabancıdır bu kadın, türk kızı standartlarına uymayan bi kıçı var, tanrım bu kıç kesinlikle türk genleri taşımadığını haykırıyor.

neyse, daha fazla uzatmayayım; ortamda kimler var, ne yaparlar bir süre izledim ve bir haftaya kadar çoğuyla muhabbet ederek belli bir samimiyet ve tanınırlığa kavuştum. bu tıpkı sims oynamak gibiydi, denk gele gidip merhabalaşıyor, bedeninin ne kadar formda olduğuna bir miktar iltifat ediyor ve bunu nasıl bir programı izleyerek başardığını soruyordum; o kadar meraklıydılar ki kendilerini anlatmaya, ufacık bir "iyi görünüyorsun" lafı işitmeye görsünler, hemen yeme içme ve spor programlarını anlatarak öğüt vermeye başlıyorlardı, sonrasında da tanışılıyordu işte.

böylesi konuşmaları yaptığım bir gün tanıştım steroid necatiyle, tam bir geri zekalıydı. ama yakışıklı ve zengindi. babasının otomobil galerisi ve birkaç benzin istasyonu vardı. kendisi de özel bir üniversitede okuyordu, hani şu üniversite sınavında barajı geçmenizin mühendislik ya da hukuk okumanıza yeteceği türden özel üniversiteler vardır ya, öğrencinin ailesi biraz bağış yapar, parayı boldan yatırır ve hop, çocuklarının geri zekalılığı görmezden gelinir.

sürekli olarak haşlanmış yumurtalardan bahsettiği sohbetler yapardı, protein tozunun zararlı olmadığından, anlatılan tüm o "bi adam varmış, kaslarını geliştirmek için protein tozu yemiş ve kuşu ölmüş" hikayelerinin sadece şehir efsanesi olduğundan ve isteyene kuşunun ötüşünü arka odalarda bir yerlerde ispatlayabileceğinden konuşurdu. gözünüzde can yaman insanı mı canlandı? canlansın çünkü tıpkı ona benziyordu steroid necati.

gel zaman git zaman sevgili olmuştuk, onunla meşhur atomcularda buluşuyor ve bol muzlu atomlar içiyorduk. o kadar sağlıklı besleniyordu ki artık bu durum midemi bulandırıyordu. tanrım insanlar bazen hamburger ve patates kızartması da yemek ve damarlarını tıkamak isterler anlıyor musun necati??!!11111

birlikte takıldığımız ve yan yana şezlonglarda birbirimize güneş kremi sürerek cilveleştiğimiz o yaz çabucak bitmişti. yeni eğitim-öğretim yılı gelmiş çatmıştı ve ikimiz de ayrı ayrı şehirlerde, kendi okullarımıza gitmiştik. arada telefonlaşıyorduk ama, size itiraf etmem gerekiyor ki uzak ilişki konusunda pek iyi değilimdir. bir şekilde ondan kurtulmaya çalışıyordum, tanrım çok gençtim, uzaktaki bir sevgiliye bel bağlayarak vakit kaybedemezdim anlıyor musunuz? en az onun kadar yakışıklı ve ondan daha zeki yüzlerce erkek yanı başımdayken, sadece telefon seksi yaptığımız steroid necatiyle tüm bir seneyi harcayamazdım ki o telefon sekslerinin de ne kadar verimsiz geçtiğini belirtmeden geçemeyeceğim. bana kuşunun hala daha hayatta olduğunu ispatlamaya çalışarak rol kestiği o kadar belliydi ki, tanrım taş gibi sert vücudunun aksine bir yerlerinin daima yumuşak olduğuna çok emindim.

günler geçiyor ve ben çeşitli şeyleri bahane ederek o'ndan uzaklaşıyordum. nihayetinde "hiç beni ziyarete gelmedin buraya, özlemedin mi? özlemedin hayır yalan söyleme. yok necati yürümüyor" deyip ayrılmaya yollar yapmaya başlamıştım. tripli bir kezban gibi görünmek umurumda değildi, nitekim "yeter kızım be bıktım senin tribinden!" deyip beni terk etmesi de işime gelirdi. ama o triplerimi kucaklamayı tercih etti.

doğum günümde, bana güzel bir kargo yollayacağını söyleyerek evimin adresini istemişti. ne bileyim, zengin çocuk pahalı bi hediye yollar, kaçırmayayım bu fırsatı diyerek ben de adresi vermiştim ama steroid ve protein tozları yüzünden kalan son üç beyin hücresiyle, bulunduğum şehre gelerek bana sürpriz yapmaya karar vermiş, haberim yok. atlamış uçağa gelmiş. ya biraz aklı olsaydı bunu yapmak yerine beni terk ederdi ama size söylediğim gibi, kendisi geri zekalıydı.

okuldan çıkıp eve varmamla birlikte apartman kapısının önünde; oturmuş insanı andırır şekilde, üstü kurdeleli poşetimsi bir paket gördüm. "bu ne ki?" diye yanına varıp üzerindeki notu okuduğumda bana gelmiş olduğunu anladığım paketi oracıkta açmak için davrandığımda "ben geldiiiiiiiim" diye içinden fırlayıveren necati yüzünden az daha arkama düşecektim. bu geri zekalılık derecesi artık beni tiksindirmişti:

-sürpriiiiz balııım!! ben geldiiim!
-allah'ın salağı, insan sokağın ortasında kendini paketleyip oturur mu böyle?
-ne diyorsun morticia, salak malak?
-bu ne saçmalık diyorum necati, apartman kapısının önüne paket olmuş oturmuşsun. iyi ki biri seni bomba diye ihbar etmemiş. olm burası senin o elit mahallene benzemez. romantik film mi çekiyorsun nedir yani bu?

kavga çıkardım arkadaşlar. evet, düşününce insanın biraz vicdanı sızlıyor ama başka türlü ayrılacağımız yoktu efenim napabilirdim? iyice yapışıp kalacaktı bana ve sonunda onu boynuzlamak zorunda kalacaktım. bunun yaşanmaması için, o gün, oracıkta kavga çıkardım ve ayrıldık.

şimdi geriye dönüp bakınca, gülümsüyorum.
onunla bir daha karşılaşmadık. muhtemelen şimdiye kadar yediği protein tozları ve kendine vurduğu at ilaçları yüzünden çkünü düşürmüştür.
devamını gör...
friends'de joey yapıyordu bunu. "bedava joey kuponu" veriyordu.

o bir komedi dizisindeki salak bir karakterdi. gerçek hayatta yapana ne denir bilemiyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"doğum günü hediyesi olarak kendini paketleyen sevgili" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim